1 Mayıs’ın temel gündemi sosyalizmdir!

Yine 1 Mayıs’ın öngünlerini yaşamaktayız. Dolayısı ile bütün devrimci ve ilerici toplumsal güçler başta olmak üzere emek mücadelesi yürüten tüm örgütlerin esas gündemi 1 Mayıs’a yoğunlaşmış durumda. Devrim ile karşı devrim arasındaki savaşımın gittikçe keskinleştiği bir dönemeçte 1 Mayıs’ı karşılamaktayız. Dolayısı ile işçi sınıfı ve ezilen halklar açısından tarihsel devrimci bir rolü olan 1 Mayıs kutlamaları aynı zamanda devrim ile karşı devrim arasındaki çatışmanın yaşanacağı önemli mevzilerden biri durumundadır.

Emperyalist/kapitalist gerici dünyanın çığırından çıkmış sömürü, zulüm, işgal ve talan başta olmak üzere bin bir türlü gerici saldırganlığı ile yer küremizi halklara cehenneme çevirdiği ve dünyayı yaşanamaz hale getirdiği bir gerçeklikte 1 Mayıs’ı karşılamaktayız. Keza emperyalist/kapitalist sistemin stratejik ileri karakollarından biri durumundaki Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da aynı sömürü ve vahşet politikaları ve saldırganlığı halklarımıza yaşamı cehenneme dönüştürmektedir.  Faşist “TC” devleti ve somuttaki uygulayıcısı Erdoğan/AKP iktidarı tüm çirkefliği, gericiliği ve barbarlığı ile halklarımız üzerine bir karabasan gibi çökerek halklarımıza kan kusturmaktadır. Tek vatan, millet, bayrak ve din gerici paradigması üzerinden ezilen Kürt ulusu başta olmak üzere değişik milliyet ve inançlar üzerinde sınırsız bir milli zulüm uygulayan hâkim sınıflar bu barbar ve gerici saldırganlıkları ile halklar mozaiği olan Anadolu ve Mezopotamya topraklarını çoraklaştırarak halklar hapishanesine dönüştürmüştür. Osmanlı’nın barbar ve gerici geleneği ile her daim övünen ve gururlanarak halklara zorla dayatan Erdoğan’ın çokça övündüğü gerici tarihinin mayasında; kadim halklar olan Ermeniler ve Kürtler başta olmak üzere halklarımızın zorla kıyımdan geçirilmesi vardır.

Erkek egemen gerici zihniyetini toplumun bütün hücrelerine kadar hissettiren Erdoğan/AKP iktidarı, devlet, din, geleneksel ahlak ve gelenekler başta olmak üzere bütün gerici mekanizmaları ile kadınlar ve LGBTİ’ler üzerinde tam anlamıyla sömürü ve vahşet uygulamaktadır. Kadını sadece cinsel bir meta olarak ele alan bu erkek egemen gerici zihniyet tüm çıplaklığı ile pislik saçmaya devam ediyor. Ensar Vakfı’nda yaşananlar sistemin tüm çürümüşlüğünün resmini gözler önüne sermiştir. Bundan kaynaklı da 1 Mayıs’ta sistemin bu kokuşmuş erkek egemen gerici zihniyetinin teşhir edilerek bütün cinsiyetlerin tam hak eşitliği mücadelesi öne çıkarılmalıdır.

Yani işçi sınıfı ve emekçilerin yaşadıkları emek eksenli sömürü politikaları ve saldırılar başta olmak üzere, kadınlar, LGBTİ’ler, gençler, çevre, ezilen ulus/milliyet ve inançlar başta olmak üzere tüm toplumsal sorun ve çelişkiler kendi özgünlükleri ile 1 Mayıs’ı gündemleştirilmelidirler. Proleter devrimciler yaşanan toplumsal sorun ve çelişkileri sadece teşhir etmekle yetinmezler, esas olarak bu teşhiri toplumsal sorun ve çelişkilere kaynaklık eden özel mülk dünyasını siyasal mücadelenin merkezine koyarak ele alırlar. Ki proleter devrimcileri reformistler ve bilumum küçük burjuva anlayışlardan ayıran faktörlerin başında bu gerçeklik gelmektedir. Dolayısı ile her toplumsal sorunun teşhiri, onu yaratan sistemle bağı kurularak ele alınmalıdır.

Enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halklarının birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta tabi ki alternatif çözüm projemiz olan sosyalizm öne çıkarılmalıdır. Yaşanan toplumsal sorun ve çelişkiler teşhir edilirken alternatifte mutlak biçimde kitlelere gösterilmelidir. Her tarihsel sürecin kendine özgün bir ekseni ve gündemi bulunmaktadır. Misal, Newroz’da ezilen halkların direnişi ana eksendir ve doğallığında bu öne çıkarılmalıdır. Fakat 1 Mayıs enternasyonal proletaryanın tarihsel önemde bir mücadele ve kazanım mevzisidir. Bu gerçeklikten kaynaklıdır ki özellikle bu 1 Mayıs’ta sosyalizm bayrağı daha ileri bir düzeyde bayraklaştırılmalıdır.

Bu tarihsel gerçekliklerden ötürü, proleter devrimciler bu 1 Mayıs’ta bulundukları bütün alanlarda yukarıda ifade ettiğimiz toplumsal çelişkiler gündemleştirirken, alternatif toplum projemiz olan sosyalizm mücadelesi de bayraklaştırılmalıdır.

Önceki İçerikÖnerilerindeki Bir Nokta Vesilesiyle Oruçoğlu’na “Eleştiri”!
Sonraki İçerikKendi içimizdeki erk anlayışla keskin mücadele yürütmek kaçınılmaz devrimci bir görevdir