18 Mayıs Kaypakkaya manifestosu için!

Gazetemiz köşe yazarlarından KazımCihan’ın “18 Mayıs Kaypakkaya manifestosu için” başlığını taşıyan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (18.05.2014)- 18 Mayıs, büyük komünist önderimizin gericiliği yıkan stratejik zaferi karşısında acze düşen egemenlerin yenilgisidir. Yenilgi basit bir fiziksel yok oluş değildir. Orada bir ideoloji, teori, metot ve siyaset yatmaktadır. Bu anlamda 18 Mayıs işçi ve emekçiler açısından bir gelecek manifestosudur. Yeni bir tarih okuyuşudur. Bu laf değil tam tamına bir gerçektir.

İnsanlığı, ilerlemeci geleneksel tarih anlayışına hapseden resmi tarihe karşı büyük bir meydan okuyuştur. Pragmatist gericiliğe karşı aykırı bir duruştur. Anadolu ve Mezopotamya’yı bir halklar hapishanesine dönüştüren Kemalist yürüyüşe karşı bir gelecek çığırıdır. İlerlemeyi Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet temelinde ele alanlara karşı, bir komünizm haykırışıdır. Bunlar tamamıyla hakikat aşkıdır.

Dört parçaya bölünerek tarihi haksızlığın hedefi haline gelmiş Kürdistan haykırışının nasıl ele alınması gerektiğini öğreten kimdir? Selçuklu ve Osmanlı’dan TC’ye çoraklaştırılan Anadolu ve Mezopotamya’nın kadim halklarının, soykırımlarla tarihten silme operasyonlarına karşı ezilen ve sömürülenlerin güneşi kimdir? Egemen manipülasyonun tekçi, inkarcı ve katliamcı ruhunu deşifre eden kimdir? Tüm insanlığı Türk Tarih Tezi’yle, tüm milliyetleri, tüm dilleri, tüm inançları Güneş Dil ve ırk zeminiyle izah eden bilinen tekçi İslamcı ve Türkçü egemenlik anlayışını kökleriyle deşifre ederek okun sivri ucunu buna yöneltip bir gelecek yolu kuran kimdir? Sosyalizmi kaba bir devletçilik şeklinde ele alan insanlığı ve doğayı hiçleştiren yaklaşıma karşı toplumun, doğanın komünal gerçekliğini ifade eden kimdir? Gerçek yoldaşlığı, dostluğu, birleşme azmini ve pratiğini yani siper yoldaşlığını içerisinde barındıran halk kitlelerine bağlılığın bayrağı kimdir?

Kaypakkaya bir din değil yaşayan ve gelişen bir ideolojidir. Kaypakkaya bir metottur. Doktriner bir metot değil, diyalektik materyalist felsefenin ruhudur. Kaypakkaya donmuş bir teori değil tam da pratik üzerinde yükselen teorinin bayrağıdır. Bu bayrak, lafzı bırakıp ruhunu almayı, onunla kuşanmayı yönlendiriyor.              

Önceki İçerikDHF’den Soma Holding’e eylem çağrısı
Sonraki İçerikİzmir’de Kaypakkaya anması