8 Mart’a doğru kadın emeği

Kadın istihdamı paketi, kadınları giderek yoksullaştırırken güvencesiz çalışmanın önünü de açmaktadır

HABER MERKEZİ (04.03.2014)- 11 yıllık AKP iktidarı neo-liberal, neo-muhafazakar politikalarıyla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmekte, kadını geleneksel kalıplara hapsetmeye çalışmaktadır.
İktidar, söylem ve uygulamalarıyla edinilmiş haklarımıza saldırmaktadır. Giyeceğimiz etekten, doğuracağımız çocuk sayısına kadar karışmakta, ‘kızlı-erkekli olmaz’ demekte, kadının insan haklarını ihlal etmekte ve daha çok katliama neden olmaktadır. Erkek egemen sistemin temsilcisi başbakan, kadını birey olarak değil, ailenin bir parçası olarak tanımlamakta, ‘kadının yeri evidir, işi de evdedir’ mesajları vermektedir. AKP iktidarı döneminde kadın katliamları, tecavüz ve tacizler giderek artış gösterdi.

Bir de tüm bunların üstüne kadınlara müjde sloganıyla kadın istihdam paketi ortaya atılmıştır. Paketin ayrıntıları belirginleştikçe; meselenin doğum izninin arttırılması, doğum-kreş yardımları, yeni haklar verilmesi olmadığı ortaya çıktı. Bu paketle kadınlar daha da yoksullaşacak, güvencesizleşecektir. Bu paketle kadın çalışma yaşamından uzaklaştırılarak asli görevi olan ev işleri, çocuk bakımı ve bakım işlerine döndürülecektir.
Kadın emeği değersizleştirilip kadınlar ev içine hapsedilecektir. Kısaca kadınlara verilmek istenen mesaj şudur: “Sizin asli işiniz evdedir, ev dışında çalışmak istiyorsanız asli görevinizi aksatmamak koşuluyla yarı zamanlı, esnek, güvencesiz işlerde çalışabilirsiniz”

Mevsimlik kadın işçiler

İstatistiklere göre, ülke genelinde 1,5 milyondan fazla tarım işçisi bulunmaktadır. Bu nüfusun büyük bölümünü kadınlar oluşturmaktadır. Bu kesim, yılın ortalama 5 ayını evlerinden uzakta, olumsuz koşullar altında geçirmektedirler. Söz konusu işçiler çoğu zaman minimum insani yaşam standartları altında yaşamlarını idame ettirmek zorunda kalmaktadır. Ayrıca sağlık, eğitim, ulaşım ve sosyal güvence gibi birçok problemle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bütün bu olumsuz şartlar yetmezmiş gibi çalışmak üzere gittikleri bölgelerde 2.sınıf insan muamelesine tabi tutulmaktadırlar. Potansiyel suçlu ilan edilen mevsimlik işçiler, yerli işçilerden daha düşük ücret almak zorunda bırakılarak, ne yazık ki emekleri de sömürülmektedir. Mevsimlik kadın tarım işçileri de en çok çalışan ama en çok da ezilen ve sömürülen kesimdir. Eğitim düzeyleri en alt, hatta hiç eğitim görmemiş bu kadınlar, çoğu zaman erkeklerden daha üretken olmalarına karşın ücretlendirmede daha düşük meblağlarda çalışmak zorunda kalırlar. Tarlada çalışmak yetmezmiş gibi çocukların bakımı, yemek ve diğer işler de kadınların sırtına yüklenir. Ve en acısı da kendi alın terleriyle türlü zorluklarla kazandıkları parayı tasarruf hakları da eşlerinin insafına bırakılmıştır. 8 Mart’a sayılı günler kala bile, mevsimlik kadın işçilerin örgütlenme sorunu çözülememiştir.

Hapishanedeki tutsak kadınlar

Hapishanelerde hak gaspları giderek artmaktadır. Çıplak aramanın dayatıldığı, taciz ve tecavüzün gerçekleştiği hapishanelerde kadınlar için yaşam daha da zorlu olmaktadır. Mücadele eden kadınlara komik gerekçelerle yılları bulan hapis ‘cezaları’ verilmektedir. 8 Mart’a, 25 Kasım anmalarına katılmak bile suç sayılabilmektedir.

Denetimsiz, kayıt dışı çalışan kadınlar

Ülke genelinde istihdam edilen 25 milyon 960 bin kişiden 9 milyon 803 bini kayıt dışı çalışmaktadır. Toplam istihdamın yüzde 29.5’ini oluşturan 7 milyon 744 bin kadın çalışanın yüzde 53.4’ü herhangi bir sosyal güvencesi olmadan çalıştırılmaktadır. Ağustos ayı itibarıyla 7 milyon 744 bin kadın çalışanın 4 milyon 138 binini, erkeklerde ise 18 milyon 216 bin çalışanın 5 milyon 665 binini kayıt dışı çalışanlar oluşturmaktadır. Kayıt dışı kadın istihdamının dağılımı incelendiğinde, ücretli ve yevmiyeli çalışan 4 milyon 265 bin kadından 965 bininin (yüzde 22.6), ücretsiz aile işçisi olarak çalışan 2 bin 581 kadından 2 milyon 456 bininin (yüzde 95.2) kayıt dışı olduğu görülmektedir. Bu arada kayıt dışı çalışan 4 milyon 138 bin kadının 2 milyon 988 bini tarım sektöründe, 1 milyon 150 bini ise tarım dışı sektörlerde istihdam edilmektedir.

Kayıt dışı “çalışanlar” içinde ücretsiz aile işçileri önemli bir yer tutuyor. Büyük bölümü tarım kesiminde bulunan ve standart bir istihdamdan farklı olarak tarım ya da ticaretle uğraşan, ailesine yardım eden ücretsiz aile işçilerinin toplam sayısı 3 milyon 556 bindir. Bunların yüzde 93.1’ini oluşturan 3 milyon 309 bini sosyal güvenlik sistemine kayıtlı değildir. Doğalında ücretsiz aile işçisi olarak tanımlanan kadının, işsizlik hesaplamalarında da adı geçmemektedir.

Ev-eksenli çalışan kadınlar ve göçmen ev işçisi kadınlar

Ev-eksenli çalışma, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın ve yaygınlaşmakta olan bir çalışma biçimidir. Tekstil, tarım, gıda, dokuma gibi geleneksel alanlara ilaveten, otomotiv, elektronik, ambalaj gibi modern sektörler de yaygınlaşmaktadır. Ev-eksenli çalışanlar, kendi evlerinde ya da evlerinin uzantısı olan yerlerde bazen fason (parça başı) işlerde aracılara, bazen konu komşuya ya da yakın veya uzak çevreden aldıkları siparişlere, bazen de pazarlarda ve dükkânlarda satmak ya da sattırmak üzere kendi hesaplarına üreterek çalışmaktadır. Genellikle sigortasız bir çalışma türü olan evden çalışmada ne işin ne ücretin garantisi vardır. Çalışanların çoğunluğu yoksul, bakım yüklerinden eğitim ya da ailevi durumuna kadar birçok nedenle başka işlerde çalışma imkanı bulamayan kadınlardan oluşur.

Arkasında çoluğunu çocuğunu, ailesini, mesleğini, eğitimini bırakıp bin bir zorlukla “göç etmeyi başaran”, gelir gelmez pasaportuna el koyulan, yatılı çalıştıkları için çalışma saatleri tüm günü bulan, polisle ve şikâyetle tehdit edilip her türlü muameleyi sineye çekmeleri beklenen, her türlü saldırıya açık “yeni köleler” 

Doğu Avrupa’dan, Batı Avrupa’ya; Meksika, Orta ve Güney Amerika’dan, Amerika Birleşik Devletleri’ne; Kuzey Afrika’dan, Güney Avrupa’ya; Güney Asya’dan petrol zengini Körfez ülkelerine; Filipinlerden dünyanın birçok bölgesine doğru akan kadınların derdi gelir adaletsizliği, yoksullaşma, siyasi çatışmalar, şiddet ve savaşın ortasında kalan ülkelerinde geride bıraktıklarına güvenli bir sığınak oluşturmaktır. Sovyet sisteminin yıkılması, ekonomik kriz ve yapısal uyum programları gibi nedenlerle, yüksek işsizlik ve yoksulluk sorunuyla boğuşan ülkelerde, kadınların göç ederek, hızlı talep artışının olduğu tekstil, bakım hizmeti gibi sektörlerde çalışmaya başlamaları, pek çok haneyi ayakta tutan temel yaşam stratejisi haline gelmiş durumda. Ve bu yaşam stratejisiyle ayakta kalma zorunluluğu bugün giderek daha fazla insanı içine alıyor.

Daha birçoklarını ekleyebileceğimiz kadının emek mücadelesi ülkemiz özgülünde de sürmektedir. Kanımız ve canımızla yazdığımız emek mücadelesinin günü 8 Mart yaklaşırken, tüm kadınları alanlarda mücadeleye çağırıyoruz. Çok işler başardık çok işler başaracağız. 

Önceki İçerik“Bize dokunmanın zamanı geldi de geçiyor”
Sonraki İçerikDDHD Gazik’te seçim bürosu açtı