AKP iktidarı baskı politikalarını arttırdı

Gazetemizin 80. Sayısında yayınlanan AKP iktidarının sansür ve baskı politikalarının analizini yapan ‘AKP iktidarı baskı politikalarını arttırdı’ başlıklı yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (06.04.2014)- Gazetemizin 80. Sayısında yayınlanan AKP iktidarının sansür ve baskı politikalarının analizini yapan ‘AKP iktidarı baskı politikalarını arttırdı’ başlıklı yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz.

“Tarihsel perspektif göstermektedir ki, egemen sınıflar tarihin her sürecinde çeşitli politikalarla halk kitlelerini baskı altına alarak yönetmeyi ve garantileme pratiklerini icra etmişlerdir. Tarihin bu doğrusu dün olduğu gibi bugünün de gerçeğidir. Egemen olan burjuvazi sınıfı genel olarak sömürü siyasetini sağlamak açısından kendi için özgürlük anlamına gelen, kitleler için baskı anlamına gelmekte olan ekonomik politik bir siyasal sistem kurmuş durumdadır. Bu genel doğru içerisinde başkaca doğru uzantıları bulunmaktadır. Burjuva sınıfı çeşitli ekonomik politik kliklere ayrılmış durumdadır. Burjuva kliklerinden herhangi biri, bu kapitalist sistemin bütün nimetlerinden yararlanma anlamında kendisini merkez güç haline getirecek politikalara başvurmayı doğal bir aklı olarak uygular. Çünkü kapitalist değer yasası ve azami kar temeli siyaset, ekonomi ve toplumsal yaşamda geçerli olan ana hareket yönelimiyken, sistemin taşıyıcı sınıfının kliklerinin bu durumu bir tarafa bırakarak kendi klik çıkarlarını hiçe sayması, kapitalist paradigmanın mantığına aykırıdır. Kaçınılmaz olarak kapitalist paradigmayla toplumsal yaşamı ve değerler sistemini tanımlayan birey ve grupların, onun doğal öz mantık sistemiyle hareket etmesine yol açar. Bu bağlamda kapitalist sistemi her burjuva klik daha fazla sömürü ve egemenliğin elde edilmesi olarak, kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışır.

AKP’de cisimleşen şey bu anlamıyla ona has bir sorun değildir. Bu tarihte çokça örneklerle gösterilebilecek burjuva bir metottur. Kitapların yakıldığı, yayınların yasaklandığı, yayıncı ve yazarların tutuklandığı, sansür politikaların her daim devrede olduğu gerçeği, tarihin eylem aklı olarak orta yerde durmaktadır. Bu burjuvazinin aklıdır ve tarzıdır. Uygulayıcıları ve biçimi değişen ama özünde hep aynı olan kitleleri baskı ve zorla dizginleme siyasetidir.

AKP’nin özgürlükler karşısındaki yasakçılığı

AKP sınıfsal niteliği itibarıyla burjuva bir partidir. Dolayısıyla AKP politikalarında kitlelerin çıkarlarını değil, kendi sınıfsal ve klik çıkarlarını esas alan politikalar üreterek hayata geçirir. AKP gerçeği bu olmasına karşın, toplumun özgürlük sorunlarının bazılarını kullanarak bir demokrasi maskesi takma uğraşını kullandı. Çeşitli politik kesimlerle başta liberaller olmak üzere AKP’nin bu misyonla hareket etmesinde önemli düzeyde teorik temel yaratarak ideolojik bir manipülasyon sürecini işletti. Nitekim AKP ilerledikçe ittifak dağılırken, bu söylemlerden ziyade başkaca söylemleri ortaya koyan yeni politik konsept AKP tarafından oluşturuldu. Yani değişim biçimsel olup dün ve bugün açısından özünde temel bir düzeyde değişim geçirmemiştir. Dün de özgürlükler karşısında ezen ve zulmeden olduğu gibi bugün de aynı durum vardır.

AKP’nin iktidar kliği olarak tüm iktidarı alma hamlesinde tarihsel kamburlardan bahsetmesi bir çırpıda onu özgürlük yanlısı gösteren burjuva liberalizminin yarattığı veya yaratmaya çalıştığı bir algıydı. Nitekim Kemalistlerle girdiği iktidar savaşında Dersim Katliamı’ndan bahsetmesi böyle bir noktadan ötürüdür. Ama çok basit olarak aynı AKP zihniyeti, Roboski katliamın sorumlusu ve uygulayıcı olarak da tarih tarafından eylemiyle deşifre oldu.

Başörtüsünde özgürlük sorunu olan kitlelerin sorunlarını temel hedef olarak çözme yaklaşımıyla hareket etmekten ziyade, bunu toplumsal bir temel ve oyla destek deposu şeklinde kullanmakla hareket etmiştir. Farklı mezhep ve farklı dini gruplarla, inanmayanların özgürlük sorunu bu açıdan aynı yerde durmaktadır. Bu noktada ne değişmiştir. Bu bağlamda ezilenlerin baskı altında olanların özgürlük sorunlarını ortadan kaldıracak hangi adımı atmıştır. Çok açık ki bu anlamıyla ezilen mezhepler ve başka dini gruplara mezhep kitlelerin taleplerini karşılama değil, özgürlüğünü engelleyen olarak AKP durmaktadır.

Kadınlar ve cinsel yönelim politikalarında tecavüz, katliam ve toplum dışı ilan etmesine yol açan toplum aklının sahibi olarak rol oynadı ve oynamaktadır. Çocuk doğurma ve kürtajı yasaklama politikaları, beden özgürlüğü yaşam geleceğini belirlemeye yapılmış en despotik baskı politikası değil midir. Demek ki bu bağlamda AKP özgürlük karşıtı bir duruşun sembolü rolündedir. Bununla birlikte gençliğe yaklaşımı ve evleri ayırmanın ahlak zabıtasına soyunmuş bir parti olarak AKP’nin misyonu açıktır. Uluslar ve ezilen azınlıklar politikasında açılım adı altında uzun vadeye yayılmış teslim alma stratejisi uygulayan AKP değil midir? Hrant Dink suikastı AKP döneminin bir örneği değil midir? Hrant Dink cinayeti davasının akıbeti ortadayken, bu durum mu özgürlük ve adalet olarak sunulacak.

İşçilere, köylülere kentsel dönüşüm adına evsizliğe ve kimlik parçalanmasına uğratılan kitleler için üretilen bu politikalarla ezilenlere vaat edilmiş olan hangi özgürlük var ortada vb… Yüzlerce örnek vermek çok kolay bir durumdur. Çünkü AKP halk kitlelerine ve ezilenlere özgürlükten öteye baskı olarak onlarca politika üretip hayata geçirmiştir. Yani kapitalist sistemin halk kitlelerinin temel hakları karşısında faşizan karakteri, AKP tarafından pratikleştirilmiştir.

AKP’nin bugünkü yasak ve sansür politikalarının nedenleri

Yukarıda bahsettiğimiz gerçekler göstermektedir ki, kapitalizm ezme ve sömürme olarak bu tipten politik, ekonomik ve kültürel uygulamaların kaynağıdır. Bu anlamıyla kapitalist sistem ve onun devlet mekanizmasının devrimci savaş yoluyla parçalanıp dağıtılması elzemdir. Aynı zamanda yukarıda bahsettiğimiz gerçekler, sistem partilerinin her daim başvuracağı yöntemler bağlamında ayrımsız gerçeklik durumundadır.

Bugün açısından AKP’nin twitter ve youtube’u engellemesi ve buraya erişimi yasaklaması, bu temel mantıktan gelmektedir. Veya burjuva medyanın kuruluşları üzerinde sansür ve baskı politikası uygulaması, RTÜK ile yayın konularının içeriğine müdahale etme veya yasaklama yönelimi bu temel gerçeğin aktüel bir karşılığıdır.

Twitter ve youtube sansürü ile medya kuruluşlarına baskı uygulamanın bu dönem açısından özel bir durumu söz konusudur. AKP Gezi Ayaklanması’ndan beri kitlelerin ‘sosyal medya’ denilen iletişim ağlarıyla politik teşhir ve birlikte hareket edip refleks yaratma anlamıyla bir yardımcı rol oynamasından dolayı epey telaşlı bir duruma düşmüştür. İnternet yasakları ve sınırlandırma düzenlemeleri bu anlamıyla bu denetimin zayıf durumunu engelleme ve zarar vermeyecek bir çerçevede sınırlandırma anlayışının sonuçları olarak yasallaştırıldı.

AKP yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından, Suriye savaşındaki rolüne kadar birçok bağlamda teşhir olmuş durumdadır. Mevcut durumda pozisyonunu yeniden düzenlemek için attığı her adım çeşitli iletişim kaynakları üzerinden teşhir olmaktadır. Bu bazen diğer klikleri deşifre ettiği çeşitli kasetler biçiminde olduğu gibi bazen de gündelik hayatın herhangi bir sorunun çeşitli alanlarda halk tarafından gösterilmesi veya yorumlanması biçiminde olmaktadır. Bu durum AKP’nin gediği kapatma kapasitesini zayıflatmaktadır, bunun için sansür politikalarıyla kendisine karşı olan her içerik ve yönelimi engelleme ve durumunun politik olarak dezavantajlı bir hale dönüşmemesi için içerikten genel sansüre kadar çeşitli düzeyde engelleme politikaları uygulamaktadır.

AKP o kadar deşifre olmuş durumdadır ki baskı politikalarıyla önünü alarak yeni bir pozisyon takınma şartları oluşturmak istemektedir. Bu anlamıyla burjuva basına yapılan baskı ve sansür ile demokratik devrimci basın yayın ve televizyonlara yapılan baskı düzeyleri farklı olmakla beraber hep bu kendini garantiye alma yönelimi sonucundadır. Basın yayın hiçbir zaman gerçek anlamda özgür ve objektif olmadı hep burjuvazinin çıkarlarına göre düzenlendi. Bugün de bunun dışında bir durum söz konusu değildir. Bunun için karşısında olan diğer burjuva kliklerin medya güçlerini de bu politikalarla hizaya çekmektedir. Bu diğer burjuva kliklerin medya kanalları ise gerçek anlamda bir özgürlük için değil AKP’nin yerine geçme uğraşının sonucu olarak AKP’yi teşhir etmektedirler. Objektif olarak kitlelerin bilmesine yol açmaktayken sistem gerçeğini tek AKP gerçeği olarak yansıtıp yanılsama yaratmaktadırlar.

Diğer açıdan CHP ve MHP gibi burjuva partileri de gerçek anlamda halkın çıkarları için bu yasakları eleştirmemektedir onlar yalnızca bu yolla AKP’nin zayıflatılmasını sağlayarak nemalanmak derdindedir. Bu yasakları dillendirmelerinin arkasında kısaca iki yan var birincisi bu yolla geniş kitlelerin desteğini almak ve özgürlükçü kesilmek, ikincisi buradan AKP’nin teşhirini derinleştirmektir. Yoksa kapitalist sistemin partilerinin, halk için düşünmek zorunda oldukları bir özgürlük sorunu yoktur. Diğer yandan bu yasaklara karşı çıkmak bu şirketlerin hesabına gibi gözükse de esas olarak burada sorunun kendisi halkın haber alma, yayma ve eleştirme haklarının elinden alınmasıdır. Mesele araçların ötesinde böyle bir karaktere sahiptir. Kitleler sessizliğe ve bilmeme durumuna sokulmak istenmektedir, buna karşı çıkmak doğru bir tutumdur.

Genel olarak bu yasak ve baskı politikaları göstermektedir ki, AKP iktidarı kazanılmış hakları geri almaya, plan ve hedefleri karşında kitleleri birleşik eylemden kopararak tek tek kişileri bırakıp kitlesel hareketleri engellemeye çalışmaktadır. Hak ihlallerinin her zaman tırmandırılması yakın geleceğin kabul edilmesi zor olan politikaları için şartların sağlanmasıdır. Bu anlamıyla bu ihlal ve baskılar bir yanıyla kendini korumakken diğer yanıyla yeni baskı ve zulüm politikaları demektir. Ve bütün bunlar hedeflerini hayata geçirmenin adımları durumundadır. Kapitalist sistem ve onun her partisi için hareketi özgürlük, aklı kendi çıkarlarını gerçekleştirmedir. Adı ne olursa olsun hepsi için bu geçerlidir. Sadece bugün bunun adı AKP’dir.”

 

Önceki İçerikOvacık Belediyesi ülke gündeminde
Sonraki İçerikT.C. devleti ve Suriye savaşı