ALGI YÖNETİMİ VE MANİPÜLASYONLARA KARŞI MÜCADELE EDELİM;YALAN VE SPEKÜLASYONLARA İTİBAR ETMEYEREK DEVRİMCİ MİLİTAN MÜCADELENİN GERÇEK ÖZNELERİ OLALIM!

Çok kutuplu uluslararası emperyalist sermayenin mevcut objektif verili somut ve nesnel koşulları itibarıyla derinleşmesi ve merkezileşmesine uygun olarak her şey ama her şeyin dizayn edilmesi süreci yaşanmaktadır. Maoist Partinin bu stratejik duruma karşı gerçekleştirilen 3. Kongresinin stratejik kararlaşması ve yönelim perspektifi önemlidir. Ne deniyordu; “resmi her bir millet, dil, inanç, tarih, düşünce imtiyazına ve tekeline karşı komünizme yürüyen, tam hak eşitliği ve komünizme kadar devrimi sürdürmek ve emperyalist küresel hegemonyanın insanı, doğayı ve yaşamı metalaştıran kapitalizmin her türlü manipülasyonuna karşı özgür yaşam için; Sosyalizme Sosyalist Halk Savaşı straejisiyle yürüyoruz’’. Bu temelde yükseklere çekilen komünizmin strtatejik kızıl bayrağının önemini kavrayarak buna göre konumlanmamız gerektiğini anlamalıyız.

Yakın tarih hep akla geliyor ya CIA’nın Force Delta F-31 diye oldukça eskilere dayanan manipülasyon ve algı yönetimi amaçlı yöntemleri öteden beri kullanılmaktadır. O da şudur; toplumun beynini kazanmak ve yalan yanlışlarla toplumun bilincini karartmak vs şeklinde geliştirilmiştir. Psikolojik savaş ve özellikle bu algı yönetimi ile manipülasyonların son yıllarda daha da geliştirildiği tartışma götürmez. 

İnternet ve sosyal paylaşım sitelerine ilişkin birçok gereksiz tartışma, dedikodu ve spekülasyon ortada dolaşıyor. Birçoğunun bunu çok olumsuz kullandığı bir gerçek. Özellikle düşmanın psikolojik savaş yöntemleri kapsamındaki spekülasyonları ve provakotörlükleri başta olmak üzere yaratılan bilgi kirliliğine karşı denetim ve mücadele yöntemlerini kaçınılmaz görevlerimiz arasında görmeliyiz. Oralar üzerine gerçekten saçma sapan şeyler yazılıyor. Ne yazık ki birçok insanımız var ve bu yönlü spekülasyonlar eşliğinde karışıklıklara niyetten bağımsız da olsa objektif olarak hizmet etmektedir. Bu durumun kontrol edilmesi için daha örgütlü ve disiplinli hareket edilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta fayda vardır. Nitekim internet ortamında örgütsüz ve disiplin dışı yaratılanlar, Maoist hareketin aleyhine de kullanılıyor. Bu noktada özellikle Maoist Partinin örgütlü örgütsüz bütün kitlesinin, sanal ortamlarda merak, soru, tartışma, gereksiz iletişim vb üzerinden internet vb teknikleri kullanmaması gerekmektedir. Bu görevin her bir Maoist Komünistin, talimat ve yerine getirilmesi gereken bir görev olarak anlaması ve kavraması gerekmektedir. Bizim burada vurgulamak istediğimiz iletişim ve internet olarak dünyadaki son derece büyük devasa gelişmeleri tersine çevirmek ve kullanmamak değil, örgüt sistemini spekülasyonlarla dejenere etme tutumlarına ve ilkesizliklere karşı bir duruştur. Türkiye-Kuzey Kürdistan halk kitleleri başta olmak üzere ilerici, yurtsever, devrimci ve sosyalist dostlarımız ve partili partisiz tüm yoldaşlarımızla uygun platformlarda ideolojik mücadelenin kapıları sonuna kadar saflarımızda açıktı, açıktır ve komünizme kadar da açık olacaktır. Ancak bu noktada sanki saflarımızda ya da devrimciler arası ilişkilerde doğru yanlış temelinde hiç ideolojik mücadele etmenin koşulları kalmamış ve internet- facebook- tlf vb üzerlerinden yalan yanlış subjektif niyetlerimizle bilgi kirliliği de yaratarak yanlış yöntemler kullanıyoruz. Bütün bunların ya da yapılan beyanların topunun yalan ve doğru olmadığını açık bir şekilde ifade etmek isteriz. Yazık ki bu hususta oldukça dikkatsiz ve keyfi hareket etmekteyiz. Hatta bizzat Maoist Partinin örgütsel işleyiş ve disiplinine uygun temelde yöntemler izlemek yerine kendimizi tatmin etmek için internet vb ortamları oldukça da hoyrat kullanmaktayız. Örgütsel sorunlara tekabül eden meseleleri dahi kamuoyuna yansıtmaktan çekinmiyor ve bunu da kılıfına uydurmak için binbir dereden su getiriyoruz. Unutulmamalıdır ki Maoist Komünist Partisi asla bir tartışma klübü değildir ve açık muhalefet grupları da dahil Maoist hareketin de kendi içerisinde merkezileşmiş bir örgütsel işleyiş ve disiplini söz konusudur. En başta “ben örgütlü insanım diyorsak’’ ve gerçekten öyleyse kesinlikle örgütsel işleyiş ve disiplin çerçevesinde hareket etmek zorundayız. Kafamıza göre internet ortamlarında tartışmalar yürütmek ve yalan yanlış bilgilerle spekülasyonlar ve bilgi kirlilikleri üzerinden kendimizi tatmin etmek, açık ki ne halk kitlelerine ne de devrimci ve komünist harekete hiçbir faydası olmamaktadır. Bütün bunlara yani ilkesiz ve disiplinsizliklere, dedikodu, spekülasyon ve karışıklıklara karşı da eğer gerçekten ciddi ve ilkeli bir komünist hareket söz konusu ise- ki bu kesinlikle vardır- elbette kendi devrimci hukuku çerçevesinde bir işleyişi harekete geçirecektir. Bu noktada örgütlü hiç bir bireyin kendi başına buyruk hareket etme hakkına sahip olamayacağının bilinmesi gerekmektedir. Türkiye- Kuzey Kürdistan halk kitlelerinin deyimiyle burası dingonun ahırı değildir. Maoist Partinin en üst kademesinden en altlardaki partili partisiz tüm örgütlü kesimlerinin demokratik merkeziyetçilik temelindeki hakları ve görevlerini bir kere daha vurgulamak isteriz. Öyle herkesin “işime geldiğini yaparım işime gelmediğini yapmam’’ vb şeklinde keyfi tasarruflarının olamayacağı akıllardan ırak tutulmamalıdır. Karşı-devrimin bütün demagoji ve provakotörlük, spekülasyon ve manipüsyon amaçlı anlayış ve pratiklerini tabii ki anlarız ancak halk kapsamındaki ilerici, demokrat, yurtsever, devrimci ve komünist saflarda yer alanların bu yönlü anlayış ve pratiklerine müsamaha göstermemiz asla beklenmemelidir. Zira bu tür tutumlar düşmana hizmet eder, etti ve edecektir de. Bilinmelidir ki bu tür yöntemleri kullananlar birleştirici ve geliştirici değil, dağıtıcı ve parçalayıcı bir rol oynamaktadır. Bu perspektifimiz kesinlikle bir tehdit vs olarak da anlaşılmamalıdır. Oyun oynamıyoruz ve sınıf mücadelesi ekseninde asgari ve azami stratejik yönelimimize uygun büyük bir davanın yerine getirilmesi için zorlu ve badireli savaşımızın gereklerini ve zorunluluklarını yerine getirmenin tutumu içerisinde olduğumuzu vurguluyoruz. Yoksa keşke her şey güllük gülistanlık olsaydı da keyfimize göre hareket etseydik. Ama ezilenler ve sömürülenlerin sınıf mücadelesi öylesine kolay ve dümdüz bir rota izlememekte ve psikolojik savaş da dahil oldukça keskin ve zorlu bir mücadeleyi zorunlu kılmaktadır.

Başta düşmanın olmak üzere kendini bilmezler de dahil işleyiş ve disiplinden nasibini almamışlara karşı, Maoist hareketin partili partisiz tüm örgütlü kesimleri ve yüreği sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için çarpan Türkiye- Kuzey Kürdistan halk kitleleri ve onun ilerici, yurtsever, devrimci ve komünist güçlerinin, genel olarak ifade ettiğimiz spekülasyonlara itibar etmeyerek Maoist Partinin ve demokratik- devrimci ve komünist hareketin yetkili kurumsal yapılarının açıklamaları üzerinden doğru yanlış değerlendirmelerde bulunmaları ve buna itibar etmeleri gerektiğini vurgulamak isteriz.

Önceki İçerikSİVAS YANGINI VESİLESİYLE
Sonraki İçerikBURJUVA DEVLETİ KUTSAYANLAR VE KUTSAL DAĞLARIN ETEKLERİNDE BAĞDAŞ KURANLAR!