Almanya’da kitlesel ve coşkulu Kaypakkaya anması!

Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya şahsında, Parti ve Devrim şehitleri anma etkinliği, Almanya’nın Frankfurt kentinde, kitlesel bir katılım ve devrimci coşkuyla gerçekleştirildi

HABER MERKEZİ(09.05.2017)-Her yıl Avrupa’da geleneksel olarak düzenlenen, Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya özgülünde, ”Parti ve Devrim Şehitlerini Anma” etkinliği, bu yıl Frankfurt ve Zürih merkezli olarak planlanmış ve  bu planlama gereği, anma etkinliklerinin ilki Frankfurt’ta gerçekleşmiş oldu. Planlanması ve gerçekleştirilmesi, kolektif emek ve çalışmanın ürünü olan anma etkinliği, sürdürülen devrimci çalışmanın ürünü olarak, etkinlik alanında birleşen kitlenin, devrimci coşkuyu ve devrim kavgasında yitirdiklerimizin devrim düşlerinin paylaşılması, bunu her koşul ve zeminde, devrim yürüyüşünün bir bileşeni haline getirilmesi bağlamında önemliydi ve anma etkinliği bu devrimci bilinçle ele alınıp örgütlendi.

Uluslararası Komünist Hareket, Türkiye-Kuzey Kürdistan Ulusal ve Sosyal devrimci Kurtuluş Hareketleri ve Kaypakkaya’nın Kurucusu olduğu Maoist Komünist Partisi’nin, devrimci savaş sürecinde kavgada yitirdiği, Önder kadro üye ve savaşçının resimlerinin ve kavga şiarlarının pankartlarıyla görkemli hale getirilen anma alanına, başından sonuna kadar devrimci coşku ve devrimci sorumluluk bilinci hakimdi.

Anma etkinliği, “Güneşi zapt edeceğiz” şiirinin, sunucular tarafından etkili okunması ve kitlenin bu coşkuya alkış ve sloganlarla ortak olmasının ardından, Dünyada, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da, Bağımsızlık, Halk demokrasisi, Sosyalizm ve Yüce Komünizm davasında yitirdiklerimiz için yapılan saygı duruşu ile başladı. Grup Munzur ve Alamor üyelerinin sahnede kitle ile birlikte haykırdığı 18 Mayıs marşı, Kaypakkaya şahsında, dünden bugüne, bugünden yarına, özgür bir dünya yaratmanın köşe taşları olan devrim şehitlerinin, bıraktıkları kavgayı daha ileri mevzilere taşıma çağrısı olarak okundu.

Türkiye-Kuzey Kürdistan siyasal, devrimci mücadele tarihi ve Komünist Önder Kaypakkaya’nın çıkışı ile temsil ettiği Komünist nitelik, bu niteliğin ideolojik, siyasal,  örgütsel ve askeri planda temsili, Kaypakkaya’ nın bu temsilde aldığı önderlik rolü, devrimci savaşın öncü müfrezesi komünist partisini savaş içinde kurup inşa etme sürecini ele alan politik değerlendirmelerin sunumunda, Grup Alamor, Serenat Ezgican, Rojda ve gurubunun müzik dinletisi ve sinevizyon gösterimi ile birinci bölüm sonuçlandı.

Anma programının ikinci bölümü, Muzaffer Oruçoğlu, Fikret Başkaya, Demir Çelik ve Sınıf Teorisi temsilcisinin konuşmacı olduğu sempozyum ile başladı. Moderatörün her konuşmacının politik-akademik kimliğini tanıtarak, günün anlam ve önemi üzerine yaptığı kısa sunuma, katılımcıların sloganlarla ve alkışlarla eşlik etmesi ve sempozyum bölümünde tüm katılımcı kitlenin yoğun ilgi duyması, etkinliğe farklı bir coşku ve anlam kattı.

Bir avuç mülksüz gencin aydınlanma süreci, devrim düşü, Kaypakkaya’nın Nitel duruşu ve açtığı çığır!

Sempozyumda ilk sözü alan Muzaffer Oruçoğlu, kendine has etkili üslubu ile tarihsel yaşanmışlıklardan önemli kesitler sundu. Türkiye -Kuzey Kürdistan siyasal tarihi sürecinde, 1966-1973 sürecine özellikle değinen Oruçoğlu, bu süreçteki devrimci çıkışın mimarları olarak “bir avuç mülksüz gencin, aydınlanma için verdikleri çetin mücadeleleri, bu aydınlanma sürecini devrim perspektifi ile ele almalarını” tarihsel örnekleri ile güncelledi. Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci hareketi ve önderlerinin, aydınların, bunca aydınlanma arayışları içinde, Kemalizm, Ulusal sorun, “TC” nin niteliği, gibi temel meselelerde hatalı yaklaşımlardan kopamamalarına, “24 yaşında bir genç olan KAYPAKKAYA’nın” son verdiğini aktaran Oruçoğlu, konuşmasına “ Cumhuriyeti ve kuruluş ilkelerinin devrimci olarak alkışlandığı bir ortamda Kemalizm faşizmdir, Kürdün bile kendisine Kürt demediği bir tarihsel kesitte, burada bir ulus var. Bu ulus Kürt ulusudur. Her ulus kendi kaderini özgürce tayin etmelidir. Kemalizm, emperyalizme göbekten bağımlı komprador burjuvazinin iktidarıdır. Sömürülen işçi sınıfına, toprak sorunu olan köylülere, Kürtler başta olmak üzere, farklı ulus ve azınlıklara, Aleviler başta olmak üzere farklı inançlara zülüm uygulamaktadır, diyen Kaypakkaya, sadece gerici iktidar sahipleri ve onun ideolojik politik temsili tarafından değil, dönemin aydın ve devrimci kesimleri tarafından da aforoz edilmiştir. Bu aforoz daha devam etmektedir. Ama bu iyidir. Bu anlayışlar tarafından aforoz edilmek, senin doğru yolda olduğunun göstergesidir” belirlemeleriyle devam ederek, tarihsel tecrübelerini güncel süreçle birleştirerek sunumunu kitlenin coşkulu alkışları arasında bitirdi.

Sempozyumda ikinci söz hakkını alan HDK temsilcisi Demir Çelik, Komünist Önder Kaypakkaya şahsında tüm devrimci önderlerin anılarına bağlılığını ifade ederek söze başladı. Emperyalizm, bölgesel ulusçu, dinci, cinsiyetçi gerici iktidarların Ortadoğu özgülündeki tarihsel kuşatması, bunun tarihsel nedenleri, günümüzde aldığı biçim, üçüncü dünya savaşı olarak bölgede süren savaş, Türk faşist iktidarının Kuzey, Rojava ve Güney Kürdistan da var olan kirli planları,  ve Kürt Ulusal sorunu konusunda, önemli bilgileri kitle ile paylaşan Çelik, “tarihte olduğu gibi, bu günde Kürt Ulusu kuşatılıp gerici politikalarla boğulmak istenmekte, köleleştirilmesi hedeflenmektedir. Ama Kürdistan artık dünün Kürdistan’ı değildir. Özgürlük bilinciyle ayağa kalkmış bu halk, devrimcilerle birlikte ortak mücadele hattını daha güçlü örerse, ezilenler adına, halklar adına özgürlüğü elde edecektir.” Biçiminde konuşmasını sürdürerek, günün anlam ve önemini, devrimcilerin mevzilerdeki birlikteliğine vurgu yaparak sunumunu bitirdi.

Emperyalist-kapitalist sistemin, devrevi ve yapısal krizleri üzerine, emperyalist-kapitalist sistemin tarihsel süreçlerini örneklendirerek konuşmasına başlayan Fikret Başkaya, Emperyalizmin neden Ortadoğu üzerinden fırtınalar kopardığı konusunda, iktisadi-siyasal verilerle doyurucu bir sunum yaptı.” Kapitalizmin devrevi ve yapısal krizlerinden kendisi açısından bazı çözümler bu güne kadar üretmiştir. Savaş ve yıkımlar, sömürgeleştirmeler, işgaller, bu süreçlerin temel karakterini ihtiva etmektedir. Ama bu gün kapitalizm, nihai krizini yaşamaktadır. Dünyadaki tüm felaketlerin tek sebebi olan Emperyalist-kapitalist sistem, işgallere, savaşlara, yıkımlara karşın krizini hafifletememekte, krizini daha da derinleştirmektedir.” İçerikli değerlendirmesi ile, Ortadoğu, Kürt sorunu, sosyal sorunlar üzerinden fikirlerini kitleyle paylaşarak konuşmasını sonlandırdı.

Kaypakkaya nitel bir çığırdır. bu herkesin hürmet etmesi gereken tarihsel Bir gerçektir!

Komünist Önder Kaypakkaya ve 6 Mayısta dar ağacında halkların bağımsızlık, özgürlük mücadelesini bayraklaştıran Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan şahsında tüm devrim, sosyalizm ve yüce Komünizm şehitlerinin anıları önünde saygıyla eğilerek konuşmasına başlayan Sınıf Teorisi temsilcisi, “Kaypakkaya nitel bir çığırdır. Bu sadece Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimi açısından değil, uluslararası alanda var olan birçok hatalı anlayışlara karşı bayrak olması açısından, komünist nitel bir çığırdır. Bu devamcısı olan bizler açısından ajitasyon olsun diye ifade edilen bir şey değil, tarihsel bir gerçektir. Komünistler tarihsel gerçekleri çıplak olarak ele alırlar. Bundan dolayıdır ki, diyalektik-tarihsel yöntemiyle, ideolojik duruşuyla, siyasal iktidarı ele geçirme perspektifiyle, Türkiye Kuzey Kürdistan devriminde, kuramsal, siyasal, örgütsel zeminde yeni bir yol açan Kaypakkaya’ya herkesin hürmet etmesi gerekir. Deniz’ler, Mahir’ler, devrim ve sosyalizm perspektifi ile yola çıkmışlardır. Bu tartışmasız bir durumdur. Ama sırt çantalarında geçmişin kamburu olmuş yükten kurtulamamışlardır. Özellikle Kemalizm ve Ulusal sorun konusunda, geçmişin hatalı yaklaşımlarından kopamamışlardı. Mirasını sahiplendiğimiz Mustafa Suphi’nin TKP si dahil, Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim mücadelesinin anlayış bağlamındaki çok önemli çıkmazlarına Kaypakkaya son vermiştir. Kaypakkaya’nın bu nitel çıkışının, devrim ve demokrasi adına mücadele eden bir çok devrimci-aydın tarafından dün anlaşılmaması sorunun bir yanı iken, bugünde hala bir çok aydın tarafından anlaşılamadığı açıktır. Oruçoğlu’nun ifade ettiği gibi aforoz devam etmektedir. Biz Kaypakkaya’nın devamcıları olarak, bu afarozu onurla karşılarız. Ama tarihsel gelişmelerin Kaypakkaya’nın tarihsel hükmüne onay verdiği bu tarihsel kesitte, bazı aydınların bu gerçeği hala görmemeleri, onlar adına üzücüdür. Devrim ve demokrasi adına üzücüdür. Ermeni soykırımına, Kürt katliamlarına, kapitalist-cumhuriyetçi medeniyet paradigması ile bakıp, feodalizmin tasfiyesi olarak alkışlayanlara Kaypakkaya cevap olmuştur.Uluslararası komünist hareket dâhil, devrim ve demokrasi adına hareket eden birçok anlayış ve aydın, Kaypakkaya’ya kadar bu konularda çok açık ve net tavır belirlememiştir.Bu tarihsel hakikate hala gözlerimizi kapatmak,tarihe karşı kusurdur.

MKP, Kaypakkaya nitel çığırının güncel halidir. Bilgi statik değildir. Toplum durağan değildir. Değişim bütün var oluşun temel yasasıdır. Bu değişime gözlerimizi kapatarak, bilgiyi statik hale getirmek, Kaypakkaya’cı çizgiyi, yöntemi anlamamaktır. Kaypakkaya’nın hakikate ulaşmadaki diyalektik yöntemi, tarih anlayışı, toplumsal çelişkileri devrim müdahale ile çözme ve siyasal iktidar perspektifi, temel hattımızdır.”

Güncel politik değerlendirmeler akabinde, devrimciler ve komünistler açısından birliğin önemi, güncel olarak HBDH nin misyonu ve rolü, stratejik devrim hattı olan Sosyalist Halk Savaşının kazanma perspektifi üzerinden yapılan değerlendirme ile konuşmasını sonlandıran Sınıf Teorisi temsilcisinin ardından, sempozyum kitlenin yoğun ilgisi, sloganları ve alkışları altında başarıyla sonuçlandı.

Sempozyumun ardından ezgileriyle sahne alan Gurup İklimin ardından, son olarak sahne alan Gurup Munzur, marşları, devrimci türküleri ile etkinlik büyük bir coşku ile sonlandı.

Kaypakkaya şahsında parti ve devrim şehitlerini anma etkinliği, Frankfurt’un ardından, İsviçre’nin Zürih şehrinde, 14 Mayıs tarihinde gerçekleşecektir. 

 

Önceki İçerikTKP/ML-TİKKO şehit düşen 12 gerillanın kimlik bilgilerini paylaştı
Sonraki İçerikDHF’den 1 Mayıs değerlendirmesi!