Aycan Solmaz: Her zamanın bir gerçeği ve o gerçeği yakalayanları vardır!

Her coğrafyanın ve tarihsel dönemin iç dinamikleri ve ona egemen olan ekonomik toplumsal üretim ilişkilerinin niteliğine bağlı olarak, sömürü, zulüm ve baskıyla yaşama hükmetme biçimleri farklılık gösterse de, değişmez olan, ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü var eden dinamiğin ve öznenin ruhudur. Bizlere düşen bu günün tarihe not düşen ruhunu kuşanarak yaşadığımız sürece müdahale etmektir

HABER MERKEZİ (05.03.2016) – 8 Mart, belleğimizde silinmez izler bırakarak önemli yer tutan tarihsel kesitlerden biridir. O tarihte, emeği köleleştirilerek sömürülmüş, bedeni vahşice yakılmış kadının direnişi yatmaktadır. ‘Eşit işe eşit ücret’‘10-12 saatlik iş gününün 8 saate indirilmesi’, ‘Çocuk işçilerin çalıştırılmaması’ talepleriyle yola çıkan ve bu uğurda canlarını ortaya koyan New Yorklu kadın işçilerin mücadelesinin anısına, 8 Mart 1910 tarihinde komünist kadınların öncülüğünde yakılan ateş; yıllardır tüm dünya kadınlarının erkek egemen feodal, emperyalist- kapitalist sistemle mücadelesine ışık tutmaya ve rehber olmaya devam ediyor.

New Yorklu dokumacı kadın işçilerin mücadelesi bizlere, emeğimizi ve gücümüzü birleştirip mücadele etmedikçe, sömürünün türlü biçimleriyle varlığını sürdüren egemen toplumsal sistemi değiştirmenin mümkün olmayacağını ve mücadelenin öznesi olmadıkça kazanamayacağımızı gösterdi. 158 yıldır devam eden devrimci kadınların başkaldırıları Ekim Devrimi’nden Çin Devrimi’ne, Küba’dan Kamboçya’ya, Meral Yakar’dan Sefagül Keskin’e, Rojava’dan Kuzey Kürdistan direnişine, tarihin her kesitinde değişik biçimler alarak süregeldi. Bu süreçte özellikle kadın devrimcilerin katledilme biçimleri, erkek egemen sömürücü sistemin özneleşen ve önderleşen kadından ne kadar korktuğunu gösterdi-gösteriyor bize.

Emperyalist-kapitalist dünya sisteminin sömürü ve kâr hırsının tüm coğrafyaları yıkım ve talana sürüklediği günümüz gerçekliğinde, bundan bağımsız olmayan Ortadoğu ve coğrafyamızda yaşanan sömürü ve katliam politikaları ekseninde, biz komünist kadınların sürece tüm bilincimizle dâhil olma sorumluluğu vardır. Her coğrafyanın ve tarihsel dönemin iç dinamikleri ve ona egemen olan ekonomik toplumsal üretim ilişkilerinin niteliğine bağlı olarak, sömürü, zulüm ve baskıyla yaşama hükmetme biçimleri farklılık gösterse de, değişmez olan, ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü var eden dinamiğin ve öznenin ruhudur. Bizlere düşen bu günün tarihe not düşen ruhunu kuşanarak yaşadığımız sürece müdahale etmektir.

Türk hâkim sınıflarının, son süreçte parlamento, yargı, burjuva hukuk gibi faşizmi perdeleyen enstrümanlarını dâhi rafa kaldırdığı bir gerçeklik iken ve ezilen tüm sınıflara, uluslara, cinslere, doğaya topyekûn bir savaş açmış durumda iken, bunun karşısında radikal silahlı mücadeleyi daha üst seviyede örgütlemek asıl olan görevimizdir. 8 Mart’ı ancak bu şekilde anlayabilir ve layıkıyla anabiliriz.

Gezi Ayaklanması’nın izleri hala sokaklarda dururken, Soma-Ermenek işçi katliamlarının anıları taze iken, Artvin’de doğa katliamına karşı halk ayakta iken, her gün kadın cinayetleri- tecavüz olayları yaşanırken ve en önemlisi Kuzey Kürdistan coğrafyasında faşist Türk devletinin soykırım politikalarına karşı Kürt ulusu, direnişi üst seviyeye çıkarmışken, komünistler bu süreci devrim lehine örgütleyememe-sürece önderlik edememe tarihsel suçunu işleyemezler. Komünistler, kendiliğinden gelen halk isyanlarını doğru okumalı ve müdahale edip devrimi örgütleme sorumluluğunu taşımalıdırlar. Tarihte yaşanan sosyalist devrimler, anı yakalayanların ve gerçeği doğru okuyanların önderliğinde örgütlenen kitlelerce gerçekleşti. Kınama bildirileri, durum analizleri yeterli gelmemelidir bizlere. Her yerde silaha sarılma günüdür.

‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün mimarı Clara Zetkin’in, “Yaşamın olduğu her yerde savaşmak istiyorum” sözünün ışığında, İbrahim Kaypakkaya’nın bilimsel metodunu güne uyarla, kitlelere güven, devrimci-militan çizgide ısrar et, savaş ve kazan.

                                                                                                                                                                                                                                                                            Aycan Solmaz

Önceki İçerikÇevik kuvvete yönelik eylem yapan kadınlar katledildi
Sonraki İçerikİstanbul’da 8 Mart’a polis saldırdı, kadınlar direndi / Foto-Haber