Bir ihanet ve cellâdına âşık olma paradoksu

Geldikleri Kürdistan ve Kürt kitlelerinin o muazzam acılı ve kadim gözlerinin içine baka baka cellâtlarını onlara sevdirmeye çalışacak kadar yozlaştılar bu zatlar. Fakat bazıları bu üstün başarılarından kaynaklı ödüllendirilirken Muhsin kızılkaya örneğinde olduğu gibi bazıları ise tüm yalakalık ve şarlatanlığına rağmen bile hak ettiği yere gelememektedir. Demek ki bu zattın biraz daha çaba harcaması gerekiyor.

HABER MERKEZİ (21.09.2015)-Sınıflar mücadelesi tüm keskinliği ve kendi içindeki özgünlükleri ile devam etmektedir. Karşıt sınıflar arasında uzlaşmaz bir düzlemde süren sınıf mücadelesi bir yandan birleştirici bir rol oynarken diğer taraftan ise safları netleştirerek ayrıştırıcı ileri bir noktada durmaktadır. Buna sınıf mücadelesinin bütünlüklü tarihsel süreci tanık olduğu gibi, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da yığınca örnek verebiliriz. Kendi nesnel gerçekliğine ihanet ederek zıddına dönüşen ve karşıtlarının paçavrası haline gelerek acizleşen yüzlerce somut örnek verebiliriz. Bunları yadırgadığımızdan ya da bu zatlardan bu gerici tavrı beklemediğimiz ve hayal kırıklığı yaşadığımız için belirtmiyoruz, aksine bu zatlardan zaten ileri bir tavır beklemek kendi içinde problemli bir yaklaşımdır. Mücadelenin belli süreçlerinde çeşitli nedenlerle içinde yer almış ya da emek katmış olmaları bu gerçekliklerini değiştirmemektedir. Şu artık bilinen bir olgudur, nasıl ki mücadele ve direniş varsa bunun yanında ihanet ve çürümede olacaktır. Nasıl ki insanlığın en ileri erdemlerini ve değerlerini savunanlar varsa bu değerleri kendi bireysel çıkarları için pazarlayanlarda vardır. İnsanlığın tüm tarihi süreci buna defalarca tanıklık ettiği gibi bundan sonrada bu serüven bu denklemde yürüyecektir.

Egemen sınıfların ezilenlere ve kendi karşıtlarına karşı kullandığı en etkili kirli araç ve politikalardan biri de kuşkusuz ki kendi karşıtlarının içinde gerici bir zemin yaratma ve onlardan birilerini yine onlara karşı en etkili biçimde kullanmaktır. Özellikle Ülkede yaşanan toplumsal mücadele bağlamında bunun çokça somut örnekleri bulunmaktadır. Gerek devrimci mücadele babında, gerek Kürt ulusal mücadelesi babında gerekse de ezilen inanç topluluğu olan Aleviler zemininde baktığımızda çeşitli unsurların artık zıddına dönüşerek ve egemenlerin safına geçerek pervasız bir şekilde kendi geçmişine ve toplamda ise ezilenlerin onurlu mücadelesine saldırı ve karalama bayrağı çektikleri bir gerçekliktir. Egemen sınıflar ve özelde de AKP iktidarı bu gerici politikayı en iyi şekilde uygulayarak karşıtlarını zayıflatmaya ve manipülasyonlar yaratarak bilinçleri bulandırmaya çalışmaktadır. Son dönemlerde bu düzlemin en belirgin simaları ezilen Kürt ulusuna mensup olmalarına ve belli dönemler içinde yer almalarına rağmen kendilerini Kürt ulusal mücadelesinin karşıtlığı ve teşhiri üzerinden konumlandıran bu anlamda da gerici sınıflar cephesinde kendine yer edinen ve nemalanan  unsurlar bolca bulunmaktadır..Burjuvazi tarafından her gün ekranlara çıkarılan bu zatlar adeta takla atar bir zırvalıkla cellatlarına yaranmaya çalışmaktadırlar. Bunu başarmanın en temel ölçütü ise tabii ki ağzı salyalı biçimde Kürt ulusal mücadelesine ve onun değerlerine saldırmaktır. Fakat bu zatlar belli gerici kesimleri etkileyebilirler, fakat başta Kürt kitleleri olmak üzere bir bütün devrimci ve ilerici kamuoyu bu pespaye zatların gerçek niteliğini çok iyi bilmektedirler ve bu zatlara hak ettikleri değeri vermektedirler. Şimdiden tarihin gerici çöplüğünde kendilerine yer ayrıldığını bilmektedirler.

Orhan Miroğlu, Muhsin Kızılkaya ve Mehmet Metiner…….

Bu üç zatı da başta Kürt kitleleri olmak üzere genel anlamda devrimci ve ilerici kamuoyu da çok iyi tanımaktadır.. O kadar çok iyi tanımaktayız ki artık her gün ekranlarda bu zatların pespaye fikirlerini ve çirkefliklerini dinlemekten batkınlık duyacak kadar tanımaktayız ve hafızamızda mutlak biçimde silinmeyecek izler bırakacak kadar kendilerini tanıttılar bizlere. Cellâtlarına yaranmak ve nemalanmak için yapmadıkları yalakalık ve çirkeflik kalmadı neredeyse bu zatlarda. Geldikleri Kürdistan ve Kürt kitlelerinin o muazzam acılı ve kadim gözlerinin içine baka baka cellâtlarını onlara sevdirmeye çalışacak kadar yozlaştılar bu zatlar. Fakat bazıları bu üstün başarılarından kaynaklı ödüllendirilirken Muhsin kızılkaya örneğinde olduğu gibi bazıları ise tüm yalakalık ve şarlatanlığına rağmen bile hak ettiği yere gelememektedir. Demek ki bu zattın biraz daha çaba harcaması gerekiyor.

Önceki İçerikHPG Komuta Konsey üyesi Baran Dersim Dersim’de şehit düştü
Sonraki İçerikBÖG komutanı Aziz Güler şehit düştü