Birleşik mücadele hattı ve perspektifimiz

Proleter devrim hareketi Kürt Ulusal Hareketi ile bu stratejik düzlemde ilişkilenmek durumundadır. Mücadelenin esas alanları başta olmak üzere tüm mücadele mevzilerinde Kürt Ulusal Hareketi ile stratejik olarak ilişkilenmek ve birleşik devrimci bir direniş hattı örmek bugünün esas devrimci görevlerinden biridir. Bu anlamda Kürt Ulusal Hareketi ve temsilcilerinin bu noktadaki çabaları ve çağrıları oldukça yerinde ve anlamlıdır. Proleter öncü başta olmak üzere tüm devrimci ve ilerici güçler bu çaba ve çağrılara asla kayıtsız kalmadan cevap olmalıdır

HABER MERKEZİ (07-01-2016)- Gazetemizin 114. sayısında yayınlanan  “Birleşik mücadele hattı ve perspektifimiz” başlıklı değerlendirme yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz

Sınıflar mücadelesi gerçekliğinde birlik, birleşik mücadele, devrimci cephe gibi politikalar ve tartışmalar tarihten günümüze kadar hep tartışıla gelmiştir. Bu politik yaklaşımlar ve zorunluluklar her tarihsel süreçte doğal olarak farklılıklar ve özgünlükler taşımıştır. Ya da devrim ile karşı devrim arasındaki siyasal mücadelenin seyrine göre bu ihtiyaçlar ve tartışmalar önem kazanmıştır. Sonuçta her siyasal tavır ve örgütlenme bir ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkar ve mutlak biçimde içinde biçimlendiği ideolojik ve politik konjonktürün etkisini taşır. İçinden geçmekte olduğumuz tarihsel süreci ve bu minvalde biçimlenen ve öngörülen birlik ve birleşik cephe gibi tartışmaları ve yaklaşımları da bu çerçevede değerlendirmek en doğru olandır. Nihayetinde her olgu ve olay kendi tarihsel sürecinin koşulları içinde ele alınmalıdır. Bu tarihsel gerçeklikten kopuk olarak ele alınan siyasal belirlemeler ve tartışmalar son tahlilde nesnel durumdan azade, toplumsal karşılığı olmayan altı boş bir içerikten öteye gidemez. Dolayısı ile her politik tavır ve belirlememiz ve bu düzlemde cereyan eden tüm somut adımlarımız mutlaka nesnel gerçeklikle uyumluluk arz etmelidir. MLM’nin tüm tarihsel devrimci serüveni ve bilimselliği bunu bizlere defalarca kez kanıtlamıştır

MLM’nin devrimci diyalektik zemininde hayat bulan proleter devrim hareketi nesnel toplumsal gerçekliklerden kopuk ve kendinden menkul sığ yaklaşımlarla sınıflar mücadelesine önderlik edemez. Sınıflar mücadelesi düzleminde cereyan eden tüm toplumsal sorun ve çelişkilerde olduğu gibi birleşik mücadele ve birlik gibi temel meselelerde de proleter devrim hareketinin gayet berrak devrimci yaklaşımları ve çözüm perspektifi bulunmaktadır. Bu öylesine soyut olarak söylenen ve karşılığı olmayan bir beyan değildir kesinlikle. MLM’min tüm tarihsel süreci başta olmak üzere ülkemiz devrim hareketi tarihide bu noktada bizlerin temel aldığı devrimci referanslardır. Ki enternasyonal proletaryanın coğrafyamızdaki temsilcisi Maoist hareketin kırk yılı aşan mücadele seyrindeki birlik ve birleşik cephe gibi meselelerdeki belirlemeleri bugün daha da ilerletilmiş biçimiyle bu noktadaki temel ölçülerimiz olmaktadır.

Tüm politik belirlemelerimizde olduğu gibi bu meseledeki yaklaşımlarımızda da dayandığımız esas etken kuşkusuz ki tarihsel devrimci geçmişimiz ve birikimlerimizdir. Tarihin devrimci aynasından geleceği inşa etmek ve kazanmak proleter devrimcilerin temel devrimci yaklaşımıdır. Gelecek ancak devrimci tarihiyle diyalektik bağı kurulduğunda kazanılabilinir. Bu anlamda bütünlüklü devrimci tarihsel sürecimiz olumlulukları ve olumsuzlukları ile muazzam tecrübeler sunmaktadır. Diğer tüm meselelerde olduğu gibi birlik ve birleşik cephe gibi politik meselelerdeki yaklaşımlarımız da kesinlikle geçmiş tarihsel sürecimizin devrimci muhasebesi ve birikimleri düzleminde biçimlenmek zorundadır.

Proleter öncü tarihsel devrimci sürecin ve birikimlerin bütünlüklü devrimci muhasebesi ve eleştirisi düzleminde bu noktada oldukça ileri bir yerde durmaktadır. Gelecek toplum projemiz olan sosyalizm anlayışımızın berrak bir içeriği olarak, çok partili sistem, sosyalizmin güçleri, Sovyet, konsey ve komünler perspektifi ile devrimde çıkarı olan tüm toplumsal güçleri komünist bir önderlikle birleştiren ve özneleştiren bir yaklaşımı geleceğe ertelemeden şimdiden inşa etmenin çabası içindedir. Bu perspektif doğrultusunda proleter öncü tüm devrimci ve ilerici toplumsal güçleri birleşik bir mücadele hattıyla örgütleme ve harekete geçirme politik yükümlülüğünü pratikte yaşamsallaştırmalıdır. Yaşanan keskin süreç artık sadece doğru olan bazı siyasal belirlemelerin bıkkınlık yaratacak boyutta teorik olarak tekrarlanmasının bir hükmünün ve karşılığının olmadığını açıkça göstermektedir. Dolayısı ile süreç bizlere doğru olan teorik ve politik belirlemelerin devrimci pratikte sınandığı ve karşılık bulduğu bir zorunluluğu dayatmaktadır.

Birleşik devrimci bir direniş cephesi yaratma zorunluluğu

Sınıflar mücadelesi gerçekliğinde cereyan eden birlik ve birleşik cephe noktasındaki genel yaklaşımlarımızı proleter devrim hareketinin tarihsel devrimci süreci ve birikimleri düzleminde ifade etmeye çalıştık. Bu doğrultuda somutta cereyan eden bu noktadaki tartışmalara ve yaklaşımlara kısacada olsa değinmekte fayda vardır. Her şeyden önce yukarıda da açıkça vurguladığımız gibi sınıflar mücadelesi gerçekliğinde burjuvazi karşısında değişik sınıf ve tabakalardan toplumsal güçlerin birleşik mücadele perspektifini geliştirmek ve örmek proleter devrimciler başta olmak üzere tüm devrimci ve ilerici güçlerin kaçınılmaz görevlerinden biridir. Özellikle yaşadığımız siyasal gelişmeler bağlamında ve keskinleşen sınıflar mücadelesi gerçekliğinde bu ihtiyaç kendisini zorunlu olarak dayatmaktadır. Dolayısı ile proleter devrim hareketi başta olmak üzere tüm devrimci güçler bu tarihsel devrimci ihtiyacın zorunluluğunu kavrama ve yaşamsallaştırma bilinci ve devrimci sorumluluğu ile hareket etmelidir. Hem uluslararası ölçekte hem de ülke düzleminde enternasyonal proletarya ve dünya halklarının ve onların örgütlü devrimci ve komünist güçlerinin enternasyonal, bölgesel ve yerel antiemperyalist ve antifaşist birliklerini oluşturmak kaçınılmaz görevlerimizden biridir. Bu doğrultuda geçmişin birikimleri ve tecrübelerinin ışığında yeni bir komünist enternasyonal inşa etmek sürecin tersine çevrilmesinde ve devrimci bir merkez oluşturulmasında tayin edici bir yerde durmaktadır. Sınıf mücadelesinin her alanının özgünlüklerine göre birleşik devrimci bir direniş hattı yaratılmalıdır. Açık alanda tamamen meşruluğu esas alan bir içerikle devrimci güçler başta olmak üzere tüm toplumsal devrimci ve ilerici dinamikler bir araya gelerek her yerde birleşik direniş mevzileri örmelidirler. Mücadelenin esas alanlarında ise daha ileri bir konumlanışla silahlı devrimci birleşik direniş odakları yaratılmalıdır. Özellikle devrim yapma iddiası ile hareket eden devrimci ve komünist güçlerin bu noktada kendilerini sorgulamaları ve sınıf mücadelesinin keskinleşen çelişkileri ve ihtiyaçlarına uygun olarak konumlanmaları ve hareket etmeleri temel görevlerden biridir.

Kürt Ulusal Hareketi devrim hareketinin stratejik bir müttefikidir

Ezilen Kürt ulusunun Türk egemenlik sisteminin milli zulmü ve barbarlığına karşı tarihsel devrimci direnişi yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Milli zulme karşı mücadeleyi Kürdistan’ın dört parçasına yayan Kürt Ulusal Hareketi özellikle Batı Kürdistan’da yarattığı politik kazanımlarla ve gericiliğe karşı yürütmüş olduğu tarihsel devrimci direnişle Ortadoğu sınırlarını da aşan ve enternasyonal bir muhtevaya dönüşerek dünya halklarında umut ve coşku yaratmıştır. Kuzey Kürdistan’da da milli zulme karşı ezilen Kürt ulusunun tarihsel onurlu başkaldırısı ve direnişi güncelde de ödenen ağır bedeller ve yaratılan devrimci kazanımlarla devam ediyor. Mevcutta gerici iktidar karşısında en örgütlü ve halklara karşı saldırıların önündeki frenleyici temel öğe hiç tartışmasız olarak Kürt ulusal hareketidir. Dolayısı ile tüm bu gerçekliklerden kaynaklı Kürt Ulusal Hareketi sınıf mücadelesine kan taşıyan ve devrimci olanaklar yaratan bir zeminde durmaktadır. Ki bu yönü ile Kürt Ulusal Hareketi devrim hareketinin stratejik bir müttefiki durumundadır. Bu noktada proleter devrim hareketi Kürt Ulusal Hareketi ile bu stratejik düzlemde ilişkilenmek durumundadır. Mücadelenin esas alanları başta olmak üzere tüm mücadele mevzilerinde Kürt Ulusal Hareketi ile stratejik olarak ilişkilenmek ve birleşik devrimci bir direniş hattı örmek bugünün esas devrimci görevlerinden biridir. Bu anlamda Kürt Ulusal Hareketi ve temsilcilerinin bu noktadaki çabaları ve çağrıları oldukça yerinde ve anlamlıdır. Proleter öncü başta olmak üzere tüm devrimci ve ilerici güçler bu çaba ve çağrılara asla kayıtsız kalmadan cevap olmalıdır. 

Önceki İçerikİnfazlar ve toplu katliamlarla ‘Yeni Türkiye’
Sonraki İçerikDTK’nın 14 maddelik deklarasyonu üzerine kısa bir değerlendirme