Bolşevik devrimcilik üzerine

Nihai olarak iktidarı yıkma ve yeniyi kurmaya hizmet etmeyen faşizmden hoşnutsuz kitlelerin gazını alan bir emniyet sübabı ‘sol’ devrim iddiasını bolşevik içerikten arındırsanız işte tam olarak böyle bir sol çıkar karşınıza. MK’sı, üyelik sistemi olmayan kongre, konfrerans, irade kaygısı taşımayan, proleter aydınlarını yaratamayan sadece kas, sadece şiddet esaslı ‘akılsız’ ve ‘beceriksiz’ bir sol.  Burjuvazi için bundan daha ideali düşünülemez..

HABER MERKEZİ (09.09.2015)- Siyaseti ekonominin yoğunlaşmış biçimi olarak tanımlayan komunistler açısından güne dair ürettikleri siyasetin hizmet ettiği sınıfı doğru tahlil etmek hayati olduğu kadar üzerine sıkıca tartısılan bir konudur da. İşci Sınıfı ve emekçilerin siyasal temsilcisi olma gibi cüretkar bir iddaya sahip olmak güne ve geleceğe dair gelişmeleri doğru okuma sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir. Devrimci siyaset sahnesinin bizim gibi çok başlı ve çok parçalı olduğu ülkelerde bu konu daha karmaşık olabilmektedir. Kendine Komunist ve Devrimci diyen onlarca Parti ve Örgütün siyasal çizgisi içerisinde  gerçeği bulma arayışı (ki mutlaka biri doğrudur beklentisi de gerçekçi değilken) bile başlı başına zaman ve emek işidir.Emekçi sınıfların sömürü çarkları içerisinde yitip giden zamanı düşünüldüğünde bu konunun çok gündemlerinde ya da yakınlarında olduğunu söylemek gerçeklikten kopuk bir yaklaşım olacaktır.Tüm bu içsel çelişmelerin yanında esas ve yakıcı olan ise egemen sınıfların emekçi sınıflar cephesine sızmış ideolojisi ve bunun binbir haldeki yansımalarıdır.Burjuvazi bulanık suda siyaset yapmakta fazlasıyla deneyimlidir.Kendine karşıt gördüğü tüm akımlarıda herdaim bu sulara çekme gayreti içerisindedir.

Türkiye-Kuzey Kürdistan’da sadece son 100 yıllık siyasi tarihe yüzeysel olarak baktığımızda 1925’lerde CHP’ye yedeklenen TKP, 1950’lerde önce Menderes’i sonra 27 Mayıscıları destekleyen Kıvılcım’lı ve benzerleri, 12 Eylül’e karşı Özal’a yedeklenen ‘komünistler’ ve yakın zamanda AKP’ye korosunda en gür sesi ile bağıran Roni Marquiles, Murat Belge, DSİP vb ‘sol sosyalist’ çevreler..Burjuva siyaset denizinin dibi bu ve benzeri pekçok batıkla doludur.Faşizmin yapısal olduğu ve süreklilik arzettiği ülkelerde muhalif olmanın bedeli herzaman ağır olmuştur.Burjuvazinin sistem karşıtları ile mücadelesi pekçok farklı biçim ve yöntem içermektedir. İdeojik netliğe yönelik saldırı esasen iki temel başlık altında ayrıntılandırabiliriz;

1-Yedeklenebilecek düşünce akımlarını yörüngesindetoplama ve dönem dönem dağıtma pratiği

Reformist ve revizyonist siyasi hattın iradi olarak ya da yanılgılarla çekildiği tuzak daha çok burası olmaktadır. Buna havuç ve sopa siyaseti de diyebiliriz. Bu katagori içerisinde yeralan reformistler ideolojik muğlaklıklarından kaynaklı burjuvazinin reform vaatlerine her seferinde kanarken, revizyonizme evrilen hareketler doğrudan işçi sınıfı düşmanlığının ideologlarına dönüşmektedir. En ateşli AKP  karşıtı bir ‘sol’ siyaset AKP saltanatını sarsabilecek bir sol ittifak olasığında, ittifaka katılmak bir yana bu ittifakı zayıflatmak için gösterdiği çaba ile  misyonunu açık edebilmektedir mesela..Ya da tüm emek güçleri Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlama noktasında eğilim içerisine girdiğinde bunu engellemek için siyasi safsatalar üretmek, bol ama’lı fakat’lı analizler kasmaktadır.. Bu siyasi hattın devrime ilişkin pespektifi ise ; ‘ne yerdedir ne gökte,ne yer ne içer,ne önceli vardır ne sonrası’ modundadır. Özcesi bu bir hayaldir ve imkansızdır. Lokomotifi olmayan boş vagona doldurduğu insanlarla arada Çuf Çuf sesi çıkarıp trencilik oynamaktır. Bu dikensiz gül bahçesinde sosyalizm güzellemeleri yapmak çok zor olmasa gerek.. Devrimin zor araçlarından korkan  fikir cimnastiği işletmelerinin İşçi Sınıfının kavgasına sadece zararı vardır.

 

2-Zora dayalı devrim iddiasında olan silahlı hareketlerin çıkmaz yollara itiklenmesi ya da yönlendirilmesi

Bir devrimci hareket açısından burjuvazinin çizdiği hatta yol almasından daha kötü birşey varsa o da bunun farkında olmamasıdır. Bunun içindir ki Bolşevik Parti ve Bolşevik devrimciliğin altını kalın çizgilerle çiziyoruz. Bolşevik devrimcilik:  Parti içi temsiliyet araçlarını yaratma, Demokratik Merkeziyetçilik mekanizmasını işler kılma, Demokratik danışma kültürüne süreklilik kazandırma, ademi merkeziyetciliği doğrudan demokrasinin önceli görme tarzıdır. Türkiye-Kuzey Kürdistan  devrimci hareketi demokrasi dinamiklerinin lokomotif gücü olma sorumluluğunu unutmuştur. Kendi içinde farklı fikirlerin temsiliyet hakkını garanti altına almayan devrimci bir hareketin siyaset yapma zemini oldukça zayıftır. Burjuvazi sömürü ekonomisine yönelik silahlı karşı çıkışlar olabileceği öngörüsüne sahiptir. İktidarını ayakta tutan yegane güç olan zorun, zorla yıkılabileceği gerçekliği onu kabül edilebilir devrimci şiddet sonucuna götürmüştür. Nihai olarak iktidarı yıkma ve yeniyi kurmaya hizmet etmeyen faşizmden hoşnutsuz kitlelerin gazını alan bir emniyet sübabı ‘sol’ Devrim iddiasını bolşevik içerikten arındırsanız işte tam olarak böyle bir sol çıkar karşınıza. MK’sı, Üyelik sistemi olmayan Kongre, Konfrerans, İrade kaygısı taşımayan, Proleter Aydınlarını yaratamayan sadece kas, sadece şiddet esaslı ‘akılsız’ ve ‘beceriksiz’ bir sol.  Burjuvazi için bundan daha ideali düşünülemez..

Yarım asır yaklaşan devrimci  mücadele tarihimizde burjuvazinin Devrimci Harekette yarattığı en büyük tahribat ‘Devrime karşı olmayı saklamada usta kişilik’lerin saflarda yaşam alanı bulması olmuştur. Her devrim kendi kişiliğini ve devrimcisini yaratır. Diyalektik bir zorunluluk olarak doğru  karşıtı yanlışla birlikte gelişecektir. Sorun bu ikisi arasındaki çatışmayı yürütme becerisidir. Bir Parti’yi güçlü ya da zayıf kılan esasta budur. Grup narsizmi ile gözleri kör olmuş bir solun bunu görmesi ve düzeltmesi imkansızdır. Türkiye siyasi arenasında  yokmuş gibi davranma oldukça yaygın bir çizgidir. Yok sayalım yok olsun. Fakat kendine devrimci diyen bir siyasi akımın böyle bir lüksü elbette olamaz. Siyasette sorunları yok sayma sadece iç oportünizmi kronikleştirir. verilen onca emek, ödenen onca bedele karsın sistematik bir şekilde birşeyler ters gidiyorsa bunu çözümleme araçları bizim can simidimiz olur. Bilimsel Sosyalizmi, burjuva ideolojisinden ileri kılan eleştiren-yargılayan ve bilimsel olgulara dayalı evrensel doğrular ortaya koyan aklıdır. Bir devrimici hareketi çürütmek istiyorsanız öncelikle onu bu akıldan mahrum bırakmalısınız.Ya da bir devrimci hareket gelişmek istiyorsa öncelikle bu aklı hakim kılacak örgütlenme araçlarını yaratmaktan başlamalıdır işe. MLM akıl burjuvazi ile mücadelede cüretkardır, yapılan devrimci ittifaklarda ‘bizi içlerinde eritecekler’ kaygısından uzaktır. Bilme ve yapma arasındaki diyalektik kavrayış düzeyi ile bulunduğu her alanı devrimin bir mevzisine dönüştürebilir, siyasetine kaygılar korkular değil, ne getirir ne götürür sağlaması yön verir.

Bolşevik örgütlenme  en ilerideki bireylerden devrimci bir çekirdek yaratma, bu çekirdekle ortadakileri ileri, geridekileri ortaya çekme hareket tarzını yaygınlaştırma olarak özetlenebilir. Kapitalizm ‘bireyin özgürlüğü’ demogojisi ile insanoğlunun kolektif iradesine saldırmaktadır. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli öğelerden biri de sosyalliğidir. Tükettiğin kadar varsın ve paran kadar özgürsün acımasızlığına evrilmiş kapitalist dünyada, Bankaların , patronların kölesi olmuş milyonların özgürlük yanılsaması zirve noktasındadır.’Hayatta başarılı olduğunu göstermen için mülk edinmelisin’ algı yönetimin ağlarına düşen milyonlarca işci emekçi 10-15 yıla kadar uzayan ağır borçlar altında modern çağın ücretli köleleri olarak sefalet ücretiyle prangalanmaktadır. İnsanın düşünce yapısını onu çevreleyen maddi koşullar belirler. Bu koşullar düzeldiğinde insan da düzelir. Bireyin gerçek anlamda özgürleşmesi noktasında atılacak ilk ve en önemli adım onu barınma, sağlık, eğitim, beslenme vb kaygılardan kurtarmaktır. Bu ilk adımdan sonra ancak insanın bilim, sanat, felsefe, spor, edebiyatta ki atılımı  gerçekleşir. Dünya üzerinde yaşayan 7 milyar insanın yarısının toplam geliri kadar varlığı 80 insanın elinde toplayan kapitalizme ilericilik misyonu yükleyen her türden safsatanın panzehirin dün olduğu gibi bugünde Bolşevik Devrimciliktir.

 

Önceki İçerikSavaş ve siyaset
Sonraki İçerikSınıflı Toplumun Her Çelişkisi Bir Mücadele Mevzisidir