Cumartesi Anneleri 500. Haftada eylemdeydi

Cumartesi Anneleri, 20 yıl önce Galatasaray Lisesi önünde başlattıkları oturma eyleminin 500. haftasında kitlesel bir şekilde gerçekleştirdi. Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) ile Grup Munzur üyeleri de oturma eylemine katıldı

İSTANBUL (25.10.2014)- Cumartesi Anneleri, faşist T.C devleti tarafından gözaltına alınıp ardından katledilen yakınlarının faillerinin bulunması için Galatasaray Lisesi önünde başlattığı oturma eyleminin 500. Haftası bugün kitlesel bir şekilde gerçekleştirildi.

Saat 10.00’da Toplumcu Gerçekçi Belgesel Fotoğraf Atölyesi üyeleri, Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) üyeleri ve çok sayıda kişi Taksim Tünel’de bir araya geldi. Kitlenin toplandığı sırada Tiyatrocu Mehmet Esatoğlu, gözaltında kaybedilenin gözünden bir oyun sergiledi. Esatoğlu’nun ardından Grup Munzur üyeleri “Şehitlerimize” adlı marşı seslendirdi.   

Grup Munzur’un ardından kitle Galatasaray Lisesi önünde toplanan Cumartesi Anneleri’nin bulunduğu alana yürüdü.

Cumartesi Anneleri için dünyanın bir çok yerinde eş zamanlı eylem

Yapılan ilk konuşmada New York, Roterrdam, Paris, Stokholm ve dünyanın birçok yerinde Cumartesi Anneleri’nin oturma eyleminin 500. haftası olması nedeniyle eş zamanlı olarak Türkiye-Kuzey Kürdistan’da gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla birlikte oturma eylemi yapıldığını belirtti.

Evinin önünden kaçırılıp gözaltına kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun yaptığı konuşmada, yirmi yıl önce burada oturma eylemlerine başladıklarını ve bu devletin yirmi yıldır kayıplar için hiçbir adım atmadığını belirterek şunları söyledi: “Bizim acımızı duymayanlara sesleniyorum. Bu ülkeyi yönetenler gözleri kör, kulakları sağır, ister duysunlar ister duymasınlar yakalarına yapışacağız. Bize hesap vermeden de o yakayı bırakmayacağız.”

Ardından Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe oğlu için yazdığı şiiri okudu.

Gözaltına alınarak katledilen Maoist Komünist Partisi (MKP) 2. Genel Sekreteri Süleyman Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Faili meçhul cinayetlerin arkasında devlet var. Resimlerini gördüğünüz bu güzel insanlar devletin cinayetlerinin belgesidir. Değişen çok şey var deniliyor ama değişmeyen tek şey hangi dönem olursa olsun devletin işlediği cinayetlerin arkasında durduğudur. Devlet işlediği cinayetlerinin açığa çıkmaması için çaba gösteriyor, birçok kayıbın failleri belli değil ama faili devlet olan kayıplardır bunlar.”

Deniz Gülünay: Biz buradan hesap soruyoruz

Gözaltında katledilen Hasan Gülünay’ın kızı Deniz Gülünay, fotoğraflarını tuttuğumuz devrimcilerin sesi-soluğu olduklarını buradan seslenirken acı, öfke ve gözyaşıyla değil politik fikirlerin öfkesiyle seslendiğini belirtti. Gülünay konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Her hafta bize dışarıdan bakan insanlara bir şey söylemek istiyorum. Bu meydanda oturan ailelere, çocuklara kimse acıyan gözlerle bakmasın çünkü biz burada hesap soruyoruz. Politik fikirlerin hesabını soruyoruz. Bu meydan benim gözümde politik meydandır, ben bu meydan da büyüdüm. Ben bu meydanda 22 yıldır babamı arıyorum. Babamı belki bir 22 yıl daha aramak zorunda kalacağım, biliyoruz ki faşist devlet kayıplarımızı bize geri vermeyecek. Ben babam Hasan Gülünay’dan işkencede ser verip sır vermediği için gurur duyuyorum.”

Kayıp yakınlarının konuşmasının ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplarta Karşı Komisyonu adına basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “500. haftamızda bir kez daha ilan ediyoruz; mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Biliyoruz ki, biz vazgeçersek evlatlarımız asıl o zaman kaybolacak. İnsalık onuru asıl o zaman yara alacak.

500. haftamızda bu topraklarda yaşayan herkese sesleniyoruz: “Yok edilmek istenen yalnızca evlatlarımız değil, insanlığın vicdanıdır. İnsanlık onurunu hedef alan bu suç karşısında susmayın! Kayıpların mücadelesini destekleyin. Hakikat ve adalet talebimize sesinizi katın. ”

Basın açıklamasının ardından eylem sona erdi.

Önceki İçerikDogmatizmde ısrar Bismarck’ı aratır
Sonraki İçerik‘Kobané irade beyanıdır… Selamlıyoruz’