Çürümüş burjuva cumhuriyetin aynası; Rıza Zarrab!

Burjuva faşist cumhuriyet her dönem kendisini kirli ilişkiler, mafya vb tamamen halklara karşı örgütlenmiş olan gerici mekanizmalar üzerinden örgütlemiştir. Daha doğrusu Burjuva cumhuriyetin varlığı bunlar düzleminde beslenmektedir. Çünkü bu kirli ilişkileri vb zemini yaratan ve besleyen bizzat burjuva devlet aygıtının kendisidir. Ki yakın süreçte dâhil cumhuriyet tarihi boyunca burjuva faşist devlet halklara karşı gerçekleştirdiği birçok soykırım ve katliamda bu kirli ilişkiler zemininde beslediği çeteleri vs kullanmıştır. Somut olarak son süreçte deyim yerindeyse ağzından akıttığı salyalarla halklara karşı kinini kusan Sedat Peker bunlardan biridir

HABER MERKEZİ (24.03.2016)-Tüm kokuşmuş ve çürümüşlüğü ile burjuva cumhuriyet bir ceset misali varlığını devam ettirmektedir. Burjuva faşist cumhuriyet Osmanlı’nın geleneksel tüm gerici mirasını dönemin koşullarına uygun biçimde uyarlayarak aynı gerici, çürümüş ve kokuşmuş geleneği kendine miras ve rehber alarak bugünlere kadar gelmiştir. Burjuva faşist cumhuriyetin mayasında, soykırım, katliam, asimilasyon ve halklar üzerinde tam bir milli zulüm ve barbarlık vardır. Toplumsal ve tarihsel olgu ve olaylara burjuva aydınlanmacılığının penceresinden bakanlar bu tarihsel gerçekleri hala anlamakta körlük çekmektedirler. Bu beyhude iflah olmaz burjuva çizgileri onları burjuva faşist cumhuriyeti doğallığında kutsamaya ve ileri hatta devrimci anlamlar yüklemeye kadar götürmektedir. Ya da egemenler cephesinde oluşan yahut yaratılan gerici dalaşın ve klik çatışmalarının tarafı olmaktan kendilerini kurtaramamaktadırlar. Somutta AKP karşıtlığı üzerinden CHP’ye yedeklendikleri gibi. Toplumsal/tarihsel meselelere proleter sınıf perspektif ile bakamayanların bu kaçınılmaz beyhude burjuva ahıra düşmeleri gayet anlaşılırdır.

Burjuva faşist cumhuriyet istisnasız olarak eskisiyle yenisiyle, Kemalizmiyle, İslamcılığıyla, AKP, CHP, MHP vb bütün faşist ve gerici mekanizmaları ile hiçbir zaman ilerici bir rol oynamamıştır. Sınıfsal karakteri zaten böyle bir rol oynamasını zaten ortadan kaldırmaktadır. Dolayısı ile proleter devrimciler hiçbir koşulda ve hiçbir sebeple burjuva faşist cumhuriyet ve onun bekçileri ve savunucuları olan bilumum burjuva klikler arasında bir tercihte bulunmazlar. Proleter devrimcilerin temel görevi ve misyonu bütün faşist ve gerici mekanizmalarıyla mevcut burjuva faşist cumhuriyeti devrimci savaşla parçalayarak hak ettiği yer olan tarihin çöplüğüne yollamaktır.

Burjuva faşist cumhuriyet her dönem kendisini kirli ilişkiler, mafya vb tamamen halklara karşı örgütlenmiş olan gerici mekanizmalar üzerinden örgütlemiştir. Daha doğrusu burjuva cumhuriyetin varlığı bunlar düzleminde beslenmektedir. Çünkü bu kirli ilişkileri vb zemini yaratan ve besleyen bizzat burjuva devlet aygıtının kendisidir. Ki yakın süreçte dâhil cumhuriyet tarihi boyunca burjuva faşist devlet halklara karşı gerçekleştirdiği birçok soykırım ve katliamda bu kirli ilişkiler zemininde beslediği çeteleri vs kullanmıştır. Somut olarak son süreçte deyim yerindeyse ağzından akıttığı salyalarla halklara karşı kinini kusan Sedat Peker bunlardan biridir.

Yukarıda özet biçimde açıklamaya çalıştığımız geleneksel burjuva faşist devlet gerçekliğinin kirli ilişkiler bağlamında öne çıkan isimlerinden biride Rıza Zarrab’tır. Esas olarak 2013’te kamuoyuna 17-25 Aralık operasyonu olarak yansıyan ve Cemaat ile Erdoğan/AKP iktidarının açık bir çatışması olarak yaşanan süreçte ismi öne çıkan ve en çok tartışılan isimlerden biri kuşkusuz ki Rıza Zarrab’tır. Özellikle dönemin bakanları ile olan açık ilişkileri nasıl bir kirli ağın oluştuğunu ayan beyan ortaya sermekteydi..O süreçten sonra ismi geçen bu zat gündemden hiç düşmedi.

Son olarak ise Rıza Zarrab ABD’de tutuklanması ile birlikte tekrardan bir numaralı gündemlerden biri oldu. Şunu vurgulamak gerekir ki Zarrab’ın ABD’ye gitmesi ve orda tutuklanması basit bir soruşturma kapsamında asla ele alınamaz. Özellikle Türkiye ve İran ile olan kirli ilişkilerinin sonucu olarak başına gelecekleri bilen Zarrab’ın yaşamını garantiye almak için ABD’ye gittiği en güçlü muhtemellerden biridir. Yaşanan bu mesele neye evrilir yâda nasıl sonuçlanır tam olarak kestirmek mümkün değildir. Fakat ABD, Erdoğan/AKP iktidarına ayar çekmek ve özellikle Suriye başta olmak üzere iç politikada tekrar istediği duruma getirmek için elinde güçlü bir koz olarak kullanacaktır.

Proleter devrimciler ve diğer tüm ilerici toplumsal güçlerin yapması gereken tüm çıplaklığı ile ve Zarrab örneğinde ayyuka çıktığı gibi burjuva faşist cumhuriyeti ve onun kirli, çürümüş ve kokuşmuş gerçekliğini kitlelere teşhir ederek bir bilince dönüştürmek olmalıdır.

Önceki İçerikGelecek Gericiliğe Emanet, Proleter Devrimcilere Men Edilmiş Değildir!
Sonraki İçerik‘’Asıl sorun devrimci proje yaratma sorunudur’’