DEMOKRASİNİN AVANTAJLARI ANTİ-DEMOKRATİK AYMAZLIĞA HASREDİLEMEZ!

Bizle mücadele etmek isteyen hiç kuşkusuz ki edebilir. Bu, bizlerin onayına tabi değil, bilakis mücadele edecek olanın bağımsız tavrıdır, fikri ve tutumudur. İdeolojik mücadele dostlar arasında kullanılan geçerli mücadele yöntemlerindendir. İdeolojik mücadele kimsenin birbirine onay vermesiyle yürütülecek bir lütuf değildir. Gelişmenin dinamiklerinden olan ideolojik mücadele veyahut eleştiri/öz-eleştiri metotları asla yadırganacak, ötelenecek ve tepkiyle karşılanacak sorunlar değildir. İdeolojik mücadele ile eleştiri/öz-eleştiri hem gerekli, hem yararlı ve hem de bağımsız düşüncenin engellenmez ve engellenemez eylemleridir. En önemlisi de, bunlar, demokrasinin varlığı-yokluğu, demokrasinin niteliği ve kavrayışı gibi meselelerle doğrudan alakalı özelliklerdir. Eleştiri/öz-eleştirinin bir parti veya toplumsal her- hangi bir mekanizmada yokluğu ya da varlığı o mekanizma ve Parti hakkında elimize iyi bir değerlendirme verisi sunar. İdeolojik mücadelenin, dolayısıyla da iki çizgi mücadelesinin, daha da basit biçimiyle doğru ile yanlış arasında mücadelenin olmadığı yerde demokrasinin sorunlu olduğu açıkken, gelişme ve ilerleme dinamiğininde son derece zayıf olduğunun saptanmasında bir sorun olmaz.

Evet, demokrasi anlayışımız ve ideolojik-politik felsefi kavrayışımız bizlere karşı mücadele etmek isteyenlere hiçbir tepki duymadan mücadele etmelerini demokratik bir hak olarak telakki etmeyi emretmektedir. (Tekrar altını çizelim ki mücadele ifadesinden ideolojik mücadeleyi kastediyoruz. Elbette siyasi mücadele yürütecek olan düşmanlarımıza da açıktan meydan okuyarak bu mücadeleyi kabul etmenin ötesinde öncelikle bizler yürütüyoruz. Dolayısıyla bunda da bir sorun yoktur. Siyasi mücadele yürüten düşmanlarımız dışında, dost cepheden gelen örgütsel mücadeleler vardır ki, bunlar da son derece sorunlu ve sığ fikrin tezahürü olmakla birlikte, suratımıza savrulan yumruğa karşı kendimizi müdafaa etmekten geri durmayacağımız için bu yanlışta ısrar edenlere de eleştiriden öteye söyleyecek sözümüz yoktur. Her halükarda bizlerle mücadele etmek isteyenler elbette edebilir, bu bizlerin iznine tabi değildir, muhatapların bağımsız iradesi ve tavrıdır.

Düşmanla aramızdaki mücadeleyi ayırdıktan sonra, dost güçler arasında da dostluk adabını taşmayan tüm  dostlar arasında verilebilecek her mücadeleye karşı hoşgörümüz kesindir. Bizlere karşı mücadele edenlere demokratik anlayışımız ve demokrasi kültürümüze uygun olarak hak tanımalı, bu mücadeleyi tepki ve öfkeyle karşılamamalıyız. Bizleri eleştirmek ve hatta bizlere dönük değerlendirmelerde olumsuzlama anlamında ideolojik-politik tanımlamalar yapmak ve bunları yaparken bizleri öyle ya da böyle incitmek vb vs, bizlere katılmayan veya görüşlerimizi benimsemeyip bizle ideolojik mücadele yürüten herkesin hakkı ve doğal davranışıdır. Bizlere karşı ideolojik mücadele edenleri veya görüşlerimize katılmayıp bizi eleştirenlerin bu yaklaşımları asla tepkiyle karşılanmamalıdır. Dediğimiz gibi bu onların demokratik hakkıdır ve öte yandan bizlerin demokratik anlayışımız gereği hoşgörüyle karşılayacağımız bir tutumdur.

Bizlere yönelik eleştiri ve ideolojik mücadelede, muhataplarımıza has gördüğümüz hak ve bu anlamda demokrasi anlayışımıza uygun ve muhataplarımızın hakkına saygılı yaklaşımımızın ürünü olarak onlara irademizle tanıdığımız mücadele kapsamı, doğru, sorumlu ve dostluk değerlerini iğdiş etmeyen mecrada yürütülmek durumundadır. Bunlara karşı hoşgörülü olup, bu zeminde bizlere karşı yürütülen mücadeleye saygı gösteririz. Ne var ki, bu sorumluluk sahasından taşan, dostluk hukukunu zedeleyen, devrimci gelecek için somut hedef ve iddiası olmayan ve sınıf mücadelesi karşısındaki pozisyonu itibarıyla dürüst olmayan, kendileri dahil olmak üzere genel olarak devrimcilere zarar veren pratiklere girmeleri halinde, bu mücadele ve tavra zerrece saygı göstermeyeceğimiz de bilinmek durumundadır. Evet demokrasi ama demokrasinin bencil duygular temelinde soysuzlaştırılması mı, buna kesinlikle hayır!

Her şeyde bir kural, bir adap ve ilke vardır. Mücadelenin de ahlakı vardır. Mücadelede dürüst olmak durumundadır. Düşmanlık bile mertçe olmalıdır sözü anlamlıdır, eğiticidir. Düşmanın bile mert olanı yeğ olduğuna göre; dostun mert olması, arkadan hançer kullanmayı bilmemesi ve bilmeyecek kadar saf olması, proletaryanın davasına karşı büyük bir titizlikle zarar vermekten sakınması, komünist veya devrimci partiyi karalama ve ona karşı mücadeleyi esas alan pozisyondan sıyrılması, devrimin zorlukları karşısındaki falso eğilimi taşıyanlara zemin hazırlamaktan kaçınması, parti veya örgütün örgütsel ilkelerini koruyup kollamayı devrimci ödev olarak addetmesi, devrimci bir partiyi gözden düşürme, teşhir etme aymazlığından uzak durması, devrimci çalışma ve faaliyetleri boşa düşürmekten özenle kaçınması vb vs özelliklere sahip olması gerekir. Belirsiz yönelim, duygusal reaksiyon ve karamsar ruh haliyle zarar vermekten bir milim ileriye geçilemez.

Demokrasinin yükümlülükleri vardır ve bunları üstleniyoruz. Mücadelenin de yükümlülükleri var; bunları da üstleniyoruz. Ama demokrasiyi sahiplenen veya ondan yararlanan herkesin de demokrasinin yükümlülüklerine uyması gerekmektedir. Mücadele yükümlülüklerine herkesin de uyması gerek. Sadece bizlerin uyması yetmez. Muhataplarımıza demokratik davrandığımız kadar muhataplarımız da dürüst ve anti-demokratik tüm hukuksuzluklardan sakınmalıdır. 

Önceki İçerikFAŞİST DEVLETİN KORKULARINI, TASFİYECİLİĞİN ALDATICI YANLARINI DA DOĞRU KARŞI DEVRİMCİ MİLİTAN ÇİZGİ VE MÜCADELEMİZLE BÜYÜTELİM!
Sonraki İçerikOYUN KURUCULAR VE ÖZGÜR KÜRDİSTAN