Devrimci hareketin sorunlu bir uzvu ‘Cephe’!

Devlete karşı gerçekleştirilen eylemi devrimcilere karşı kullanma mantığının sakatlığı, feda eylemlerini öngören sakat anlayıştan bağımsız değildir. Bu anlayışların tümü tipik küçük-burjuva anlayışın ürünüdürler

HABER MERKEZİ (10.05.2015) – Devrimci hareketin militan dinamiklerinden olduğu kadar, sol sekter yıkıcı çizgi ve tipik küçük-burjuva anlayışıyla devrimci hareketin sorunlu bir birimidir de ‘’Cephe.’’ Gücü ve yetenekleri oranında karşı-devrimle mücadelede pozitif durmakla birlikte, bu olumlu özelliğini devrimci harekete karşı takındığı yıkıcı ve çatışmacı-kavgacı uç tutum ve pratiğiyle de göze batan yerde durmaktadır. Gerici iktidara karşı devrimci bir eylem gerçekleştirir ama bu arada dışındaki devrimci harekete eleştiri adına saldırıda bulunmayı ihmal etmez. Yaptığı devrimci pratiği adeta devrimci yapılarla bir yarış ve onlara üstünlük sağlama veya daha devrimci olduğunu kanıtlama tarzındaki tipik ergen tavrıyla kullanmaktan asla vazgeçmez. ‘’Cephe’’nin bu özelliğini gerçekleştirdiği son eylemde de görmekteyiz. PHG’nin bir cezalandırma eylemine ilişkin yaptığı açıklamayı hiç alakası olmadığı halde, ‘’Cephe’’ kendi eylemiyle ilgili açıklamasında konu edip ergen polemiğiyle anlamsız bir saldırı tavrı sergilemektedir. Burada özetlediğimiz gelişme ve anlayışı biraz daha geniş ele almak doğru-yararlı olacaktır. Zira çürük ve hatalı anlayışların açığa çıkarılarak ötelenmesine önem vermekteyiz. 

Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcıya yönelik ‘’Cephe’’ tarafından devrimci bir eylemin gerçekleştirildiğine hep birlikte ve ama buruk bir sevinle tanıklık yaptık. Hemen arkasından bu eylemde katledilen iki devrimcinin anısına bir ‘’misilleme’’  eylemi daha gerçekleştirildi. Bu eylemde de kadın bir militan şehit düştü, bir devrimci de yaralı olarak esir düştü. Spekülasyona izin vermemek için belirtelim ki, sevincimizin taşıdığı burukluk eylemi gerçekleştiren devrimcilerin katledilmesinden ileri gelmektedir. Aynı burukluğu kadın devrimcinin katledilmesinde de duyduğumuzu ifade edelim. Sevinçle karşılamamız ise, son derece anlaşılırdır. Her devrimci eylem ve tutum devrime hizmet etme özelliği bakımından aynı zamanda bizlere de aittir. Bizler ‘’Cephe’’nin mantığının yanından asla geçmeyiz. Devrimci eylemi devrimcilere nispet yapma, kıskançlık iklimiyle ele alma, devrimcilere üstünlük sağlama, diğer devrimci yapılara saldırmanın zemini olarak göreme tavrında asla olamayız. Tüm devrimcilerin gelişmesini isteriz çükü bu, devrimin gelişmesi ya da devrime hizmet etmektedir.

Savcı şahsında pratikleşen bu eylem iki cepheden farklı yaklaşımlarla karşılandı. Bilumum karşı-devrimci cephe sınıf karakterine uygun olarak eyleme saldırıp çeşitli spekülasyonlar eşliğinde karalama kampanyası yürütürken, değişik ideolojik nitelikler ihtiva eden devrimci cephe ise bu eylemi esasta olumlu karşılayıp silahlı devrimci eylem olma niteliği gereği sevinçle karşıladı. Devrimci hareketin parçası olan ve eylemin gerçekleştiricisi olan DHKP/C ise haklı olarak eylemine belli misyon yükleyerek coşkusunu paylaştı. Ne var ki, bu coşku belli noktalarda devrimci ve Komünist harekete nispet yapma ve adeta onlarla yarışa girip kendince herkese üstünlüğünü tastık eden tarzındaki tavır ve yaklaşımlarıyla tam manasıyla ofsayda düşen sakat anlayışlarıyla kendilerini tekrar etti.

Özü devrimci olan bu eylemin, bu özüne karşın tali durumda da olsa arkasındaki hatalı anlayışı da gündeme taşıdığını söylemek isabetle gereklidir. Çünkü anlayış sorunu olarak eylemde tali durumda değerlendirdiğimiz bu hata çok ciddi bir anlayış sorunu olan devrimcilerin bilerek feda edilmesini öngören-intihar saldırısıyla pratikleştiren ciddi bir sorunu ifade etmektedir. Bu anlayış, eylemde katledilen iki devrimcinin katledilmesine dönük misilleme biçimindeki yapılan ikinci eyleminde de gündeme gelmiştir. (Bu eylemlerin adeta birer intihar eylemleri olduğunu söylemek gerçeği ifade etmek olur.) Nitekim düello mantığıyla gerçekleştiren bu eylemde devrimci bir militan kadın şehit düşmüştür.

Eylemleri başarılı-başarısızlık denkleminde tartışmak esasta ihtiyaç ve gerekli değildir. Salt bir değinide bulunursak, savcıya dönük eylem hedeflerine ulaşma anlamında veya devrimci yönelim açısından olumlu veya başarılı olmakla birlikte, eyleme özellik veren feda/intihar tarzı ise eylemin başarısını anlayış bağlamında tartışmaya muhtaç kılmaktadır. Mesele matematiksel olarak değerlendirilemez ama dikkat çekmeden de geçilemez ki, bir savcı cezalandırılmış ama iki militan devrimci yitirilmiş ve sonrasındaki eylemde de bir kadın devrimci daha şehit düşmüştür. Elbette devrimci eylemin niteliği maddi kayıp ve kazanımlarına indirgenerek değerlendirilemez belki ama eylemin pratik sonuçları kayıpları gündeme getirmiş ve bu kayıplar bilinip hesaplanarak eylem planlanmıştır. Yani eylem planlanırken verilecek kayıplar da eylemin gerçekleştirilmesi-başarılması uğruna bilerek verilmiştir. Bir savcının cezalandırılması ve eylem şahsında gelişen propaganda asla bir devrimcinin feda edilmesine rıza gösterilecek kazanımlar değildir. Evet bizler ölümü göze alarak mücadele ederiz ama ölmek için mücadele etmeyiz. Ölüm kaçınılmaz olduğu için onu kabulleniriz ama asla ölümü tercih etmeyiz. Sadece ilkelerimize ve davamıza ihanet edip zarar vermektense ölmeyi yeğleriz. Bir eylem, bir hainin cezalandırılması vb vs eylemler uğruna bir tek devrimciyi ve yoldaşımızı bilerek feda etmez, intihar eylemini benimsemeyiz.

Feda eylemi mantığı ölümler üzerine siyaset yapma anlayışıyla aynı zemindedir. İntihar eylemi tercihi temelden hatalıdır, özünde çaresizlikten beslenir. Hele hele ‘’Cephe’’ gibi silahlı eylem yapmada kendisini tek gören tarzda iddialı olan bir hareketin intihar veya feda eylemini tercih etmesi anlamsızdır. Silahlı eylem yapma yeteneğinde kimseye laf söyletmeme havasında olan ‘’Cephe’’ neden farklı tarzda eylem planlamadı da devrimcilerin feda edilmesine dayanan eylemi tercih etti. Amaç salt propaganda ise diğer biçimde de propaganda yapılırdı. Ama savcının cezalandırılması ise başka pozisyonda da cezalandırılabilirdi. Peki o halde neden iki devrimcinin yaşamı pahasına eylem tercihi yapılmıştır? Neden sonraki eylemde iki devrimcinin daha feda edilmesi pahasına misilleme yapmış veya düelloya girişmiştir. Başka tarzda eylem yapma, misillemede bulunma olanakları neden kullanılmadı? Bizce ‘’Cephe’’ bu sorulara yanıt vermelidir! Açık ki, salt etkili propaganda veya sansasyon uğruna bu tarz eylem tercih edilmiş ve elbette ölümler üzerine siyaset yapma pratiği sergilenmiştir. Feda ya da intihar eylemi biçimsel olarak devrimci olup kahramanca bir eylem de olsa, (ki, eylemi gerçekleştiren militanların kahramanlıklarından kuşku duyulamaz), anlayış olarak devrimcilerin benimseyeceği yöntem olmadığı açıktır. Son nefesine kadar düşmanla savaşmayı arzu eden devrimcilerin yaşamlarına son vermesi biçimindeki eylem devrimci arzularına denk düşmez. Daha fazla yaşayarak daha fazla düşmanla savaşmayı yeğleyen devrimcilerin yaşamlarına son vermesi düşünülemez. Genel olarak intihar tercihinin arka planında bir çaresizlikten çıkış ya da kısa yoldan zafer maceracılığı yatar. Toplumsal yaşamda çaresizlik yaşayarak acze düşenler genellikle intihar ederek yaşamlarına son verirler. Siyasi mücadele yaşamında ise bu durum, çaresizlik, acizlik veya kendini ispatlama güdüleriyle birlikte feda veya intihar eylemi denilen ölümler yaratarak bu ölümleri propaganda ederek açmazlarını aşma politikası olarak tezahür eder. DHKP/Cnin somuttaki mantığı budur.

Devlete karşı gerçekleştirilen eylemi devrimcilere karşı kullanma mantığının sakatlığı, feda eylemlerini öngören sakat anlayıştan bağımsız değildir. Bu anlayışların tümü tipik küçük-burjuva anlayışın ürünüdürler. ‘’Cephe’’ sözü geçen eylemleri ile ilgili açıklamalar yaparken yazdıkları yazılarda mantığı zorlayarak ve alakasız biçimde Partizan Halk Güçlerine ‘’sataşmayı’’ ihmal etmemiş, gerekli ve hüner görmüş. PHG’nin kendi cezalandırma eylemine ilişkin yaptığı açıklamada sebebi anlaşılır nedenlerle yazdığı bazı sözleri konu edinen ‘’Cephe’’, görende çok eylem yapıyorlar tarzında ifadeler kullanarak PHG’ye yersiz bir sataşmada bulunuyor. Öyle ya kendileri her gün silahlı eylem yapıyorlar ama PHG hiç yapamıyor(!?…) Evet, PHG’ye bu kibirle yaklaşıp küçümseyen ‘’Cephe’’  gerçekleştirdiği bu eylemin sarhoşluğuyla her gün eylem yapıyormuş moduna girmiştir. Geçici uykudan uyanıp sormalılar kendilerine, ‘’biz ne kadar silahlı eylem yapıyoruz?’’ tabi sorma cesaretleri varsa. Zira ‘’Cephe’’ kendisinde asla bir noksanlık görmez ama kendi dışındaki devrimcileri de adeta devrimci hareketin oportünist kaynakları olarak görür. ‘’Cephe’’ asla kendi dışındaki alemin sesini duymaz, duymuyor. Çünkü hep kendisine övgüler dizip başkalarını yermekle meşguldür. Uzatmaya gerek yok ama söyleyelim ki, PHG eylem yaparsa ‘’Cepheden’’ daha fazla yaptığını kanıtlamak, daha iyi devrimi olduğunu kanıtlamak için yapmaz. Devrimci görevleri kapsamında yapar. Ve olanakları elverdiği ölçüde de bu eylemleri yapmaktan geri durmaz. Sizler gibi, sayısal ve olanaklar açısından katbekat büyük ve teknik donanım açısından üstün olan devlet güçleriyle açık düelloya da girmez. Kibir ve kendini beğenmişlik o kadar yüksek ki, uygun fırsatı kollama, lehine şartlarda çatışmaya girme-saldırma, kayıp verme riskinin nispeten az ama başarı sağlama olanağının yüksek olduğu durumda düşmana vurma gibi meseleleri bir kenara bırakarak, ‘’devlet saldırıyorsa biz de saldırırız’’ mantığıyla darbe alıp yenileceği önceden belli olan saldırı veya çatışmalara girilmektedir. Bu akıllıca bir komuta olmadığı gibi, takti olarak da yokluk halidir.

‘’Cephe’’ unutmamalıdır; PHG ve HKO bir bütünün parçalarıdır ve bunlar belli zeminlerde her gün düşmanla silahlı karşılaşma şartlarında bulunmaktadırlar. Üzerlerinden az mermi geçmiş değildir. Parmakları da hep tetikte olmuştur, az tetik çekmiş değildirler. İçinde bulundukları yaşam bunu gerektiriyor. Dolayısıyla ‘’Cephe’’ yarışacak birilerini arıyorsa başka kapıya baksın! Bizlerin devrimcilerle yarışma, kendimizi ispatlama gibi bir tavrımız ve tarzımız olamaz! Biz sansasyon peşinde de değiliz. Biz kahramanlıklarla kendimizi avutma durumunda da değiliz. Biz devrimi farklı anlıyoruz, siz farklı anlıyorsunuz. Salt eylem yapmak için eylem yapmaktansa yapmamayı yeğleriz. Biz gösterişçi değiliz. Gerçek devrimci çalışmadan yanayız. Biz ne zaman ve nasıl eylem yapacağımızı biliriz.

Sebepsiz yere PHG’ye sataşmakta, küçümsemektesiniz. Yürüttüğünüz eleştiri değil, yaptığınız basitliktir. Hazmedemediğiniz nedir anlamak isteriz! Neden PHG’ye saldırıyorsunuz?

  

 

 

 

Önceki İçerikKatledilen canlardan emperyalist-kapitalist sistem sorumludur!
Sonraki İçerikProletaryanın iktidar savaşında devrimci şiddet zorunlu bir araçtır