DHF: 1 Kasım 2015 seçimlerine ilişkin yaklaşımımız

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) yazılı bir açıklama yaparak, 1 Kasım’da yapılacak olan genel seçimlere ilişkin yaklaşımını açıkladı. DHF açıklamasında tüm güçlerini sosyalizm için programlarına bağlı olarak örgütlenme çalışmalarına katılmaya çağırdı

HABER MERKEZİ (05.10.2015) – DHF yaptığı açıklamada AKP’nin 7 Haziran öncesinde planladığı saldırıları devreye soktuğunu ve iktidarı yeniden kazanmak için 1 Kasım’da yeniden seçim ilan ettiğini vurgulayarak; “7 Haziran seçimleri sonrasında istediği sonuçları çıkaramayan AKP çok önceden planladığı biçimiyle halklarımıza saldırıyı devreye sokmakla kalmadı, DHF’nin de ittifak gücü olduğu HDP’nin başarısından kaynaklı kaybettiği iktidarı geri kazanmak için kendi yasalarını da çiğneyerek 1 Kasım’da seçimleri yenilemeyi karlaştırdı.

Demokratik Haklar Federasyonu olarak ne yapılan saldırılar ne de seçimlerin yenilenmesine şaşırmış değiliz. Burjuva egemen sınıf kendi çıkarları için iktidarlarını koruma temelinde her türlü kirli oyunu devreye koyacakları kapitalizmin tarihiyle kanıtlıdır.  

Elbette ki coğrafyamızda yaşanan gelişmeler dünyada ve Orta Doğu’da yaşanan gelişmelerden bağımsız değildir. Gerek egemenlerin kendi aralarındaki pazar kavgaları ve gerekse de ezilenler cephesinde yaşanan gelişmeler, tüm bu saldırı ve seçimlerin temel nedenleri durumundadır.

Coğrafyamızda başlatılan bu saldırılar da dünyada ve Orta Doğu’da yaşanan gelişmelerden kopuk ele alınamaz. Bugünkü yönelimi sadece AKP ve Erdoğan’ın seçim mağlubiyetine bağlamak ve seçimleri AKP’nin alması halinde saldırıların biteceğini savunmak büyük bir yanılgı olacaktır. 1 Kasım seçimlerinin bir yanı AKP ve Tayip Erdoğan’ın temsil ettiği sermeye kesimlerinin on üç yıllık iktidarı tek elde tutma ve stratejilerini sorunsuz sürdürme planı olarak görülmelidir. Fakat işin esası bununla sınırlı değildir.  Yeni konseptin tüm sermaye kesimlerinin onayıyla oluşan daha stratejik bir devlet planı olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle tüm sermaye kesimleri ve onların temsilcileri CHP, MHP ve tüm diğer burjuva partilerinin süreci desteklemelerinin asıl nedeni burada yatmaktadır.  Tüm bu kesimlerin birbirleriyle anlaşamadıkları tek nokta bütün bu saldırıları seçimleri tekrarlamadan da yapılabileceği anlayışıdır. AKP kendi çıkarını da düşünerek bu işin koalisyonla olmayacağını uzun süreli ve güçlü bir mücadelenin ancak tek başına iktidar olunarak sürdürüleceğini ön görmektedir.

Yapılan tüm bu saldırıların temel nedeni ezilenler cephesinde yaşanan olumlu gelişmelerdir.

Bunun bir ayağını Rojava devrimi oluşturmaktadır. Rojava Orta Doğu’nun tekçi tüm zihniyetlerine karşı eşitlik ve özgürlük anlayışıyla ulus, inanç, cinsiyet ve ırk alanında tekçi zihniyetlerin aksine demokratik bir işleyişe dayanan kanton sistemi Türkiye, İran, Suriye, Irak, IŞİD başta olmak üzere tüm Orta Doğu’daki tekçi zihniyetleri rahatsız ederken güneyde Afrin ile Kobanê’nin birleşmesiyle oluşacak olan ayrı bir Akdeniz koridoru belli sermaye kesimlerinin çıkarlarına ters düşmektedir. Kürt Ulusal Hareketinin denetiminde bir devletin kurulmasıysa gerici egemenleri rahatsız etmiştir.” dedi.

‘Saldırıların amacı Kürt Ulusal Hareketini ve sosyalist hareketi yok etmek’

DHF açıklamasında saldırıların amacının Kürt Ulusal Hareketini ve sosyalist hareketin yeniden alternatif bir proje olarak güçlenmesini engellemek ve yok etmek olduğunu vurgulayarak; “Diğer bir ayağını Kürt Ulusal Hareketini yok etme temelinde uygulana stratejik planın tutmayarak meşru zeminde daha fazla güçlenmesi oluşturmaktadır.  Egemenlerin son 50 yıllık planları ulusal ve sınıfsal hareketleri barış ve çözüm süreçleri adı altında on yıllara varan bir oyalama ve yıpratma taktiği uygulayarak silahsızlandırmak ve zamanla kitlelere elde edilen kazanımların mücadeleyle değil Birleşmiş Milletler ya da herhangi bir “iyi” iktidarın bu hakları verdiği anlayışını empoze etmeye çalışmaktır. Filistin, Nepal ve daha onlarca ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelesi buna en iyi örnek durumundadır. Kürt Ulusal Hareketi nezdinde yapılmak istenen bu plan Orta Doğu’da ki gelişmelerden dolayı bir türlü başarılamamaktadır. Aksine Kürt Ulusal Hareketi giderek güçlenmekte ve Türkiye-Kuzey Kürdistan halklarında haklı ve meşru bir zemine oturmaya başlamaktadır. Yapılan bu saldırılarla hedeflenen şey Kürt Ulusal Hareketini zayıflatarak daha kolay yıpratılacak bir şekilde masaya oturtmaktır.

Saldırıların bir diğer ayağıysa dünyada önemli oranda zayıflatılan sosyalist hareketin tekrardan alternatif bir proje olarak tüm dünyada ve Türkiye-Kuzey Kürdistan’da güçlenmeye başlamasıdır. Gezi Ayaklanması’yla birlikte başlayan bu yönelim coğrafyamızdaki öğrenci ve aydın hareketini önemli oranda etkileyerek sınıf hareketine yaklaştırmıştır. Gelen bu güçlerin sosyalist alternatif temelde örgütlenmesi egemenlerin en büyük korkularından biri durumundadır. Ve tüm bu saldırıların stratejik ayaklarından birini oluşturmaktadır.

Emek cephesinde yaşanan gelişmeler ve özellikle ağır sanayi işçilerinin sarı sendika ve devlete yönelik itirazları ve geçmiş ekonomist anlayıştan koparak sınıf hareketine yönelmeleri saldırıların bir diğer ayağını oluşturmaktadır.  

Saldırıların bir diğer ayağını geçmişte sınıf, ulus, inanç, ekoloji ve emek alanında parçalı olan mücadele örgütlenmelerinin birçok alanda ortak hareket etmeye başlamaları ve geniş kitlelerle buluşmaları oluşturmaktadır.

Bu saldırılar aynı zamanda yüz yıldır ırkçı ayrımcı politikalarla birbirine düşürülen ulus ve inançların eşit haklar temelinde güçlerini birleştirme yöneliminedir. Egemenler Alevi, Sünni, Hıristiyan, Êzidi ve materyalistlerin; Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Laz ve Çerkez ulus ve milliyetlerin ve inançların tam hak eşitliği temelinde bir araya gelmelerinden korktukları için saldırmaktadırlar.

Saldırıların bir diğer ayağını DHF-HDP ve tüm diğer demokrasi güçlerinin farklı alanlarda yaptıkları eylem birlikleri ve seçim başarısıyla ilişkilendikleri milyonları bulan yeni genç kesimin örgütlü güce dönüşmesini engelleme girişimi oluşturmaktadır. Yine bu saldırılarla hedeflenen bir diğer nokta ittifak güçlerine eğilim gösteren on milyonların ürkütülerek geri çekilmelerini sağlamaktır.

Bu ve buna benzer gelişmeler göstermektedir ki bu saldırılar AKP’nin seçim yenilgisinin çok ötesinde arka plana sahiptir.” ifadelerine yer verdi.

‘Tüm DHF güçleri sosyalizm için örgütlenme çalışmalarına katılmalıdır’

DHF açıklamasında devamla şöyle dedi; “Kısacası emperyalistlerin birbirlerinin nüfuz alanlarını ele geçirme yönelimlerinin ortaya çıkardığı sonuçlar,  işçi ve emekçiler, ulusal kimlikler,  ezilen inançlar, cinsiyet kimlikleri, ekoloji ve diğer insan hakları ve adalet alanındaki olumlu gelişmeler, örgütlenme ve itirazlar egemenleri telaşa düşürmüş ve bu saldırı konseptinin fitilini ateşlemiştir.

Tüm bu saldırılar halklarımızda ve mücadele örgütlenmelerimizde moral bozukluğu yaratmamalıdır. Tersine kazandığımız, güçlendiğimiz için saldırıya uğramaktayız. Her alanda yaşanan olumlu gelişmeler ve ortaya çıkan güçlü örgütlenme zemini egemenleri telaşa düşürmüştür. Çabaları bu gelişmeleri zayıflatmak ve güçlenmemizi engellemektir. Bizler mücadeleyi daha da güçlendirdiğimizde tüm kazanımların asıl gücü olan halkların örgütlü gücü artacak ve coğrafyamız halkları daha fazla özgürleşerek nefes alacak ve demokratik haklarımızın kazanılması daha da kolaylaşacaktır.

1 Kasım seçimlerini de 7 Haziran seçimlerinin bir devamı niteliğinde olan bir siyasal kampanyayla ele almaktayız.  DHF olarak seçimlere katılıp katılmama anlayışımız sosyalizm anlayışımıza bağlı olarak sınıf mücadelesinin güçlendirilmesi, sosyal kimliklerimiz (ulus-inanç-cinsiyet) haklarımızın alınması ve ekoloji alanında sürdürülen tahribatların giderilmesi temelinde mücadelemizi güçlendirip güçlendirmemesine bağlı olarak ele almaktayız.

Saldırılardan kaynaklı DHF-HDP, diğer tüm ittifak güçleri ve ittifak dışında olan demokrasi güçlerinin çalışmalarında belli zorluklar açığa çıksa da 1 Kasım seçimleri hala sistemin teşhiri, AKP ve diğer burjuva partilerin zayıflatılarak geriletilmesi ve belli siyasal kazanımlar temelinde ele alınabilir durumdadır. Boykotun zemini özellikle Kürdistan’da güçlense de seçime katılmamamız düzeyine ulaşmamıştır. Bu anlayışla Federasyonumuz koşulların bugünkü durumunu koruması halinde 1 Kasım seçimlerine katılmanın siyasal kazanımlar açısından daha avantajlı olduğunu savunmaktadır.

1 Kasım seçimlerini 7 Haziran seçimlerinin bir devamı olarak gören DHF 7 Haziran seçimlerindeki hedeflerle seçimlere katılacaktır.

DHF Haziran seçimlerinde gelecek toplum için kendi programı temelinde sürdürdüğü rutin çalışmaların yanında, saldırılar karşısında ortak paydalarda halk güçlerinin eylem birliğinin sağlanması, AKP ve diğer burjuva partilerin geriletilmesi, halklarımızın emek, cinsiyet, ulus, inanç, ekoloji ve diğer sorunları noktasında kendi talepleriyle buluşturulması, DHF ve diğer tüm bileşenleriyle HDP ittifakının barajı aşarak siyasal kazanımlar için meclise taşınması temelindeydi. Hedeflenen tüm bu çalışmalar esasta gerçekleşmiş oldu. DHF bu seçim kampanyası süresince kendi özgül çalışmasında da esasta planladığı biçimiyle çalışmalar yürütmüştür.  Bu süreçte dünyada yaşanan toplumsal gelişmeler ve güncel olgulara bağlı olarak değişen koşulların işlenmesi temelinde alanlarda toplantılar yapılması, Kaypakkaya geleneğinin güçlü olduğu Dersim vb. alanlarda yaygın bir kitle faaliyeti yürütülerek örgütlenme ve propaganda temelinde kazanımların sağlanması, geçmiş seçim çalışmalarının aksine Dersim vb. alanlara sıkışmadan siyasal kampanyanın içeriğine uygun olarak yaygın faaliyet yürütülmesi, tecrübe sahibi gelenek güçlerinin eleştiri öneri temelinde desteğinin sağlanması, alanlarda zayıflayan örgütlenmelerin güçlendirilmesi vb. temelinde çalışmalar yürütülmüştür.

DHF tüm bileşenleri ve 8 bölgede oluşturulan seçim koordinasyonları ile 2015 Haziranı’nda yaptığı değerlendirmeyle belli eksikliklere karşın esasta başarılı bir seçim kampanyası sürdürüldüğü sonucuna varmıştır.

Yine tüm bölgelerden alınan değerlendirmeler sonucunda seçimlere katılma kararı alınmış ve 1 Kasım seçimlerindeki hedeflerimizin de yukarıdaki eksikliklerimizi gidererek daha güçlü bir çalışma yürütme temelinde bir siyasal kampanya olarak ele alınması planlanmıştır.  Bu kampanyayı 10 bileşenden (emek, kadın(DKH), gençlik(DGH), kültür(YÇKM) yayın, ekoloji, aile ve hapishaneler, yerel yönetimler, DKÖ, meclis komisyonundan) oluşan DHF’nin gelişen koşulara bağlı olarak program ve tüzüğünün güncellenmesi ve örgütsel işleyişinin demokratik işleyişe kavuşturulması temelinde konferans ve kurultaylarının startını vererek 1 Kasım’da durmadan 2016 bahar sürecine kadar kesintisiz olarak sürecek olan bir siyasal kampanya olarak ele alacağız.  

DHF tüm bu çalışmalarını elbette ki sadece seçim sürecine endeksli ele almamaktadır. Seçimler olsun olmasın ana hedef olarak tüm bu çalışmaları kesintisiz sürdürecektir.  

DHF olarak parlamentoya bakış açımız bilinçli tüm kitleler tarafından bilinmektedir. Fakat siyaset arenasına atılan yeni gençler için tekrarlamakta fayda görmekteyiz. Kitlelerin gerçek kurtuluşu olan sosyalizm hedefine giderken parlamento ve yerel yönetimleri DHF’nin diğer 9 bileşeni gibi koşullara ve ihtiyaca bağlı olarak siyasal kazanımlar temelinde kitleleri örgütleme aracı olarak ele almaktayız. Burjuvazi nerede ve hangi araçlarla halklarımıza ve haklarımıza saldırı yapıyorsa bizler de oralarda alternatif bir bilinçle örgütlenmeler oluşturarak bu saldırıları engelleme ve zayıflatma mücadelesi yürütmeliyiz. Asıl amacımız ise her türlü geçici kazanımdan koparak ve temsili parlamenter sistemin yanlışlığını kitlelere anlatarak kitlelerin proletarya önderliğinde gerçek kurtuluşları olan kendi iktidarlarını kurmalarını sağlamaktır.

Tüm DHF güçlerini sosyalizm için kendi programımıza bağlı olarak örgütlenme çalışmalarına katılmaya, ilkelerimize uygun tüm araçları doğru ele alarak davamızı güçlendirmeye çağırıyoruz.

Önümüzdeki görevlerden biri olan 1 Kasım seçimlerinde de AKP ve diğer partileri geriletmek için HDP bileşenleriyle stratejik eylem birliği anlayışımıza bağlı olarak her alanda ortak örgütlenmelere girişilmesi ve seçim noktasında da ittifak bileşeni olduğumuz Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) oy vermeye çağırıyoruz.

Kazanacağımıza olan inançla tüm yoldaşlarımızın ve dostlarımızın çalışmalarında başarılar diliyor,  özgürlük, eşitlik, adalet ve proletarya ve emekçilerin gerçek kurtuluşu olan sosyalizm için örgütlenmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.”  

 

Önceki İçerikDHF’li adaylar: Hedefimiz kitlelere sosyalizmi anlatmaktır
Sonraki İçerikSuriye üzerindeki emperyalist dalaş ve “kontrollü geçiş süreci”