DHF : Faşizme karşı mücadeleye, direnişe!

Yaşananlar sıradan ele alınacak bir boyutta değildir. Halkların zorbalıkla ve faşizmle bastırılmaya çalışıldığı keskin bir süreçten geçmekteyiz. Yaşanan keskin süreç bizlere iki gerçek şey dayatmaktadır. Ya teslimiyet yâda direniş! Bizlerin cevabı tabi ki direniş olacaktır/olmalıdır. Zorbalık, faşizm ve gericilik ancak ve ancak halkların birleşik direniş ve mücadelesi kuşanılarak engellenebilinir. Faşizmi ve korku imparatorluğunu parçalamak ve aydınlık gelecek umudunu daha umutlu kılabilmek için tarihsel direniş geleneğimizi kuşanmak zorundayız. Bu perspektifle mücadelenin bütün alanlarında faşizme, topyekün savaşa ve gericiliğe karşı direnerek karşı koymak ve halkların ortak mücadele birliğini örgütlemek önümüzdeki kaçınılmaz acil devrimci görevlerden biridir. Bu bilinçle herkesi mücadele mevzilerine, faşizme karşı direnişe çağırıyoruz!

HABER MERKEZİ (31.10.2016)-Tarihsel genetik kodları soykırım, katliam, baskı, işkence yani barbarlık olan faşist ‘’TC’’ devleti ve somut uygulayıcısı Erdoğan/AKP iktidarı halklarımıza saldırmaya devam ediyor. Halklara karşı topyekün gerici savaş yürüten Erdoğan/AKP iktidarı kendi saltanatı için tehlike olarak gördüğü bütün toplumsal dinamikleri ve muhalif sesleri pervasız bir şekilde bastırarak susturmaya çalışmaktadır. Sadece devrimci ve ilerici muhalif sesleri değil, kendisi ile aynı burjuva gerici düzlemde hareket eden burjuva muhalefeti de bastırarak tam anlamıyla susturulmuş ve bastırılmış bir toplum yaratmak istemektedir. Cumhuriyet gazetesine yönelik yapılan baskın ve gözaltılar bunun tipik örneğini teşkil etmektedir.

15 Temmuz darbe girişimini karşı darbe ile kendi lehine çeviren ve politik üstünlük elde eden Erdoğan/AKP iktidarı yakaladığı bu politik üstünlük zeminini iyi kullanarak kendi gerici iktidarını sağlamlaştırmanın ve önüne koymuş olduğu başkanlık sistemi başta olmak üzere bir dizi stratejik politik hamleyi adım adım hayata geçirmenin düzlemine dönüştürmüştür. Dolayısı ile bu sürecin önünde engel teşkil eden başta Kürt ulusal hareketi,  devrimci ve ilerici toplumsal muhalefet olmak üzere bütün aykırı ve muhalif seslerin susturulması ve bastırılması gerekmektedir.  Erdoğan/AKP iktidarı OHAL ve çıkarmış olduğu KHK(Karar Hükmünde kararname)’ler ile kendi burjuva gerici yasalarını da çiğneyerek kontrolsüz bir şekilde toplum üzerinde tam bir zorbalık uygulamaktadır.

Kışanak, Anlı ve Ayla Akat derhal serbest bırakılsın!

Faşist ‘’TC’’ devleti ve somut temsilcisi Erdoğan/AKP iktidarının toplumsal muhalefeti bastırma da ilk hedeflerinden biri kuşkusuz ki örgütlü Kürt ulusal hareketidir. Kesintisiz biçimde faşist devletin milli zulüm ve saldırganlığına maruz kalan Kürt ulusu tarihsel direniş geleneğini kuşanarak milli zulme ve topyekün gerici savaşa karşı direnmektedir. Kürt ulusal hareketinin demokratik ve meşru mücadele mevzileri olan yerel yönetimler atanan kayyumlar başta olmak üzere, başkanlarının gözaltına alınması ve tutuklamalarla bastırılmaya çalışılmaktadır.

Son olarak Kürt ulusal mücadelesinde tarihsel bir simge olan Amed belediye eş genel başkanları Gülten Kışanak, Fırat Anlı ve KJA sözcüsü Ayla Akat Ata’nın gözaltına alınıp sonrasında ise tutuklanmaları Kürt ulusunun demokratik ve meşru iradesine yapılmış açık bir savaş ve saldırıdır. Özellikle Amed ve yine özellikle Gülten Kışanak gibi Kürt kadınının özgürlük ve direniş mücadelesinin sembollerinden birinin hedef alınması tamamen bilinçli hedeflenmiş ve Kürt ulusuna gözdağı içeren bir muhteva taşımaktadır. Fakat geçmişte olduğu gibi bugünde hiçbir saldırı ve zulüm Kürt ulusunun tarihsel devrimci, demokratik direnişini engellemeyecektir. 12 Eylül askeri faşist cuntasının en barbar koşullarında Amed zindanlarında direniş ateşini yükselterek bayraklaşan Gülten Kışanak’ın gözaltı ve tutuklamalarla susturulmaya çalışılması boş bir çabadan başka hiçbir anlam ifade etmemektedir.

Demokratik Haklar Federasyonu olarak Kürt ulusunun demokratik ve meşru temsilcileri olan Gülten Kışanak, Fırat anlı ve KJA sözcüsü Ayla Akat Ata’nın derhal serbest bırakılmasını ve mazlum Kürt ulusu üzerindeki milli zulüm ve topyekün kirli savaşa derhal son verilmesini istiyoruz. Bunun içinde mücadelenin tüm alanlarında Kürt ulusuyla omuz omuza faşizme ve gericiliğe karşı birleşik mücadele ruhunun kuşanılarak barikat olunmasını doğru bulmaktayız. Başta üye ve taraftarlarımız olmak üzere tüm devrimci, demokratik kurum ve kitleleri bu bilinçle faşizme ve gericiliğe karşı birleşik mücadeleye çağırıyoruz!

Özgür basın halkın sesi olmaya daha kararlı devam edecektir!

Faşizmin toplumsal muhalefeti susturmada ilk hedef aldığı araçlardan biri muhalif ve özgür basındır. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası devreye koyulan OHAL ve KHK’ler kapsamında muhalif ve özgür basın/yayın kuruluşları hedef alınarak baskınlara, saldırılara ve kapatmalar maruz kalmıştır. Bugüne değin onlarca muhalif basın ve yayın basılarak talan edilmiş, onlarca çalışanı tutuklanmış ve birçoğunun büroları mühürlenmiştir.

Bu kapsamlı saldırıların son halkası ise dün gerçekleştirildi. OHAL kapsamında çıkartılan KHK’ler ile birlikte daha önce defalarca kez baskınlara uğrayan ve kapatılan Kürt basını yine hedef alındı. Bu kapsamda Azadiya Welat, JİNHA ve DİHA büroları basılarak kapılarına mühür vurularak kapatıldı. Yine onlarca muhalif ve ilerici basın kuruluşunun internet erişimleri engellenmektedir.

Burjuva muhalefete dahi tahammül edemeyen Erdoğan/AKP iktidarının bugünkü hedefi ise Cumhuriyet gazetesi olmuştur. Merkez binası basılan Cumhuriyet gazetesinin aynı zamanda onlarca yazarının da evleri basılarak gözaltına alınmışlardır.

Özgür ve muhalif basın ve yayın kuruluşlarına yönelik yapılan topyekün saldırılar halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkının açıkça gasp edilmesi ve halkın sesinin susturulmasını hedeflemektedir. Geçmişte olduğu gibi bugünde özgür basın asla susturulamayacaktır. Haklılığı ve meşruluğunda aldığı güçle özgür basın halkın sesi ve soluğu olmaya devam edecektir.

Eğitim emekçileri daha fazla örgütlenerek saldırılara karşı mücadele etmelidir!

Topyekün kapsamlı saldırıların hedeflerinden biride örgütlü muhalif kamu emekçileridir. OHAL süresi boyunca binlercesi açığa alınan kamu emekçilerinin yüzlercesi ise gözaltı ve tutuklama terörüne maruz kalmıştır. Dünde yeni bir KHK ile birlikte binlerce kamu emekçisi görevden ihraç edilmiş durumdadır. Toplumsal mücadelenin önemli dinamiklerinden biri olan kamu emekçilerine yönelik bu saldırılar ancak ve ancak daha fazla örgütlenerek ve birleşik mücadele bilinci yaratılarak püskürtülebilinir. Bu bağlamda açığa alınan ve ihraç edilen bütün kamu emekçilerinin derhal görevlerine geri iade edilmelerini ve haklarında açılan tüm soruşturmalara son verilmesini talep ediyoruz.

Ya teslimiyet ya direniş! Başka bir yol yok!

Yaşananlar sıradan ele alınacak bir boyutta değildir. Halkların zorbalıkla ve faşizmle bastırılmaya çalışıldığı keskin bir süreçten geçmekteyiz. Yaşanan keskin süreç bizlere iki gerçek şey dayatmaktadır. Ya teslimiyet yâda direniş! Bizlerin cevabı tabi ki direniş olacaktır/olmalıdır. Zorbalık, faşizm ve gericilik ancak ve ancak halkların birleşik direniş ve mücadelesi kuşanılarak engellenebilinir. Faşizmi ve korku imparatorluğunu parçalamak ve aydınlık gelecek umudunu daha umutlu kılabilmek için tarihsel direniş geleneğimizi kuşanmak zorundayız. Bu perspektifle mücadelenin bütün alanlarında faşizme, topyekün savaşa ve gericiliğe karşı direnerek karşı koymak ve halkların ortak mücadele birliğini örgütlemek önümüzdeki kaçınılmaz acil devrimci görevlerden biridir. Bu bilinçle herkesi mücadele mevzilerine, faşizme karşı direnişe çağırıyoruz!

Gülten Kışanak, Fırat Anlı ve Ayla Akat Ata derhal serbest bırakılsın!

Özgür basın susturulamaz!

Kahrolsun faşist diktatörlük!

Faşizme karşı mücadeleye, direnişe’

 

Demokratik Haklar Federasyonu

       31 Ekim 2016

 

Önceki İçerikBelediye başkanlarının tutuklanması Kürt ulusal iradesine yapılmış bir saldırıdır!
Sonraki İçerikDiyarbakır 5 Nolu Cehenneminde ölümden de öte! / Serdar Can