DHF Tutuklamaları AKP/Erdoğan İktidarının Son Çırpınışlarıdır!

Ne var ki, DHF’lilerin cevabı gecikmemiş ve gerekli yanıtla; ‘’Demokratik Haklar Mücadelesinin engellenemeyeceği’’, ‘’Devrimci İradenin Teslim Alınamayacağı’’ haykırılmış, mücadelesinin yükseltilmesi çağrısı yapılmıştır. DHF ve Halkın Günlüğü gazetesinin demokratik ve devrimci niteliğine de yakışan budur! DHF ve Halkın Günlüğü işçi sınıfı ve emekçi halklarımızın ortak mücadele sesleridir, susturulamazlar! Onlar şahsında devrimci demokratik mücadele susturulamaz! Devrimci ve Sosyalist mücadelenin mevzisi ve kürsüsü olan DHF ve Halkın Günlüğü susturulamaz!

HABER MERKEZİ(31.05.2015)-AKP iktidarının her tür ve nitelikte muhalefete tahammül etmeden azgınca saldırdığı bu seçimde iyice sırıtarak çığırından çıktı. Yalnızca muhalefete karşı baskı ve faşist saldırıda bulunmakla yetinmiyor AKP iktidarı. Cumhurbaşkanlığı sıfatının meşruluğunu da yitiren Erdoğan arka bahçesi olarak kullandığı AKP iktidarını da kullanarak hedeflediği başkanlık rüyası uğruna anayasa ve yasaları tanımadan her türlü hukuksuzluğu yapmaktadır. Cumhurbaşkanlığı makamını zırh edinen Erdoğan, hukuk ve yasalar karşısında keyfiyetçi serbestiyle geliştirdiği tanımamazlık tavrıyla adeta parlamenter sistemi rafa kaldırarak açık sivil darbe dönemini yaşamakta-yaşatmaktadır. Erdoğan’ın karşısında hiçbir kanunun, yasanın ve hukukun para etmediği, bütün bunların kifayetsiz kaldığı, sadece Türkiye-Kuzey Kürdistan’da değil, uluslar arası alanda da izlenebilen bir hal almıştır. Sivil faşizmin bu kadar zıvanadan çıkmış halini sergileyen Erdoğan sultasının son çırpınışları anlamına da gelen bu pervasız saldırganlığının arkasındaki aktüel sebebin AKP’nin seçimi kazanarak başkanlık sistemine geçişin sağlanması amacı olduğu açıktır. Ne var ki, AKP’nin istediği seçim sonucunu elde edemeyeceği de bir o kadar çıplak gerçektir. Bunu görev Erdoğan hiçbir sınır, hiç bir bağlayıcılık ve hiçbir etik tanımadan elinden gelen her şeyi her şey pahasına yapmaktadır. Aleyhine olan her dinamiği, hele hele amacını engellemekte rol oynayabilecek diri dinamikleri es geçmeden susturmak, sindirmek istemekte, amacına ulaşmak için her şeyi reva görmekte, mubah saymaktadır. Zira bunun son kozu olduğunu ve şansının zor olduğunu çok iyi bilmektedir.

Bugün, aynı siyasi-ideolojik kulvarda bulunan DHF ve Halkın Günlüğü gazetesine dönük faşist saldırı ve terör dalgası da bu zeminde okunmak durumundadır. Elbette AKP ve tüm gerici iktidarların demokratik mücadele ve güçlere karşı köklü bir düşmanlık taşıdığı bilinendir ve bu anlaşılırdır da. Ancak mevcut düzen yasalarının izin verdiği demokratik örgütlenme ve mücadeleler karşısında bu denli pervasız bir tahammülsüzlük sergileyerek tüm demokratik hakları rafa kaldırırcasına saldırması özgün bazı nedenlere dayanmaktadır. İşte bu özgünlük seçim dönemi ve seçim çalışmalarıyla alakalıdır.

Tamamen keyfiyetçi temelde geliştirilen faşist saldırı dalgasında göz altına alınan onlarca DHF’liden dokuzu tutuklanmış, DHF faaliyetçisi ve Halkın Günlüğü gazetesinin sahibi ve yazı işleri müdürünün de dahil olduğu kabarık arananlar listesi yeni saldırı dalgası için elde tutulmaktadır. Tutuklama gerekçeleri tam da Türk hakim sınıflarının hukuk sistemi veya yargısının içinde bulunduğu batağa, yani AKP’nin yargısı olma niteliğiyle tam bir uyum içindedir. Erdoğan’ı protesto eden her kesin soruşturulup mahkemelerde süründürülüp ‘’ceza’’ verildiği gibi, DHF’lilerin tutuklanması da aynı zeminde gerçekleşmiştir; ‘’1 Mayısa katılma, Berkin Elvan eylemlerine katılma, 17’ler anmasına katılma’’  vb vs şeklinde Türk hakim sınıfları anayasasının tanıdığı haklar çerçevesinde gerçekleştirilen demokratik mücadele ve tepkilerde bulunmak şimdi keyfiyetçi olarak suç kabul edilip tutuklanma gerekçesi olmuştur. Bunda faşist ‘’iç güvenlik yasasının’’ rol oynadığını da vurgulamak lazım. Ama ne olursa olsun, tutuklama gerekçeleri ve gözaltılar anayasanın tanıdığı haklar itibarıyla tamamen hukuksuz ve yasa dışıdır. Tıpkı şeref ve namusu üzerine ettiği yemini hiçe sayan Erdoğan’ın kuranı da kullanmak suretiyle AKP seçim propagandası yapmasının yasadışı olması kadar… (Yeri gelmişken; propaganda için kullandığı kurana, aynı o kurana el basarak tarafsızlık yeminini tekrar etmesi istenmelidir kamuoyun önünde.) 

Demokratik Halklar Federasyonu ve aynı paralelde yayın yapan Halkın Günlüğü gazetesine karşı geliştirilen faşist saldırı ve tutuklama furyası, bu güçlerin seçim çalışmalarında ortaya koyduğu performans ve çalışmalarının içeriğiyle ilgidir. Bu güçlerdeki gözle görülür canlılık, toparlanma ve atak seçim çalışmaları AKP iktidarı ve Erdoğan’ı rahatsız eden özel sebeptir. Ancak gerici faşist iktidarın DHF ve aynı eksendeki çalışmalardan rahatsızlığı salt seçim süreciyle sınırlı DHF çalışanlarına dönük polisin geliştirdiği kirli ve gayri ahlaki ve gayri insanı baskılar AKP iktidarının seçim ötesi bir tahammülsüzlük taşıdığını kanıtlamaktadır. Onlarca DHF çalışanı ve üyesine (ailelerine de baskı uygulamak şartıyla), polisin uzun zamandır işbirliği tekliflerinde bulunması, DHF’den uzak durması, eylemliliklere katılmaması vb vs mahiyette taciz ve baskılar uyguladığı bilinmektedir. Bunlar kamuoyuna ilgili DHF üye ve çalışanları tarafından duyurulmuş gerçeklerdir. Polisin bu kirli oyun ve alçakça saldırıları karşısında DHF üye ve taraftarlarının her türlü tehdit, şantaj ve göz dağına karşın, hatta fiili tehdit ve tacizine karşın devrimci tavır geliştirerek polisi boşa çıkardığı da bilinmektedir. İşte bu sürecin geldiği nokta bu günkü baskı, işkence, gözaltı ve tutuklamalar saldırısıdır. Polis ve elbette AKP iktidarı kirli ve gayrı insani yöntemlerle sonuç alamayınca, bu kez de elinde bulundurduğu baskı aracını-devleti ve baskı kurumlarını kullanarak sonuç almaya çalışmaktadır.

Ne var ki, DHF’lilerin cevabı gecikmemiş ve gerekli yanıtla; ‘’Demokratik Haklar Mücadelesinin engellenemeyeceği’’, ‘’Devrimci İradenin Teslim Alınamayacağı’’ haykırılmış, mücadelesinin yükseltilmesi çağrısı yapılmıştır. DHF ve Halkın Günlüğü gazetesinin demokratik ve devrimci niteliğine de yakışan budur! DHF ve Halkın Günlüğü işçi sınıfı ve emekçi halklarımızın ortak mücadele sesleridir, susturulamazlar! Onlar şahsında devrimci demokratik mücadele susturulamaz! Devrimci ve Sosyalist mücadelenin mevzisi ve kürsüsü olan DHF ve Halkın Günlüğü susturulamaz!

Susturulamazlar çünkü, Türkiye-Kuzey Kürdistan’ın bir çok ilinden,  Avrupa’nın bir çok ülkesine kadar büyük bir DHF dalgası, DHF sesi ve dayanışması yükselmektedir.

DHF ve Halkın Günlüğü demokrasi mücadelesinin ortak değerleridir. İşte kanıtı; onlarca aydın, yazar, sanatçı ve akademisyen DHF ve Halkın Günlüğüne dönük saldırıları protesto eden açıklamayla DHF ve HG’yi sahiplenmekte, onlarca demokratik ilerici kurum dayanışmada bulunup sahiplenmektedir. Sahiplenmektedirler çünkü, DHF’ye yapılan saldırının nedeni SDP’ye, HDP’ye ve diğer tüm demokratik devrimci kurumlara yapılan saldırıyla bir ve aynıdır, aynı gerekçelere dayanmaktadır. Yani, DHF’ye yapılan saldırı, SDP ve HDP’ye yapılan saldırıdır, onlara yapılan saldırı DHF’ye yapılan saldırıdır. Hepsi demokratik mücadele kurumları olma özleriyle bunlara yapılan saldırı da özünde aynıdır. Ve saldırının geldiği merkez de bir ve aynıdır. Güncel saldırıların arkasında yatan sebepse seçim çalışmalarıdır.

 Ne mutlu bizlere, ne mutlu demokrasi güçlerine ki, demokrasi cephesi büyük bir dayanışma ve sahiplenme örneği sergileyerek önemli bir gelenek ve bilinç ortaya koymaktadır. Yaşasın Devrimci Dayanışma sloganı şimdi tam bir görevdir. Devrimci dayanışma ve sahiplenmeyi büyütelim, tüm demokratik ilerici güçlere yayalım!

Halkın Günlüğü gazetesinin yazarı olarak, öncelikle SDP, HDP, ATİK ve DHF ile sonra da gazetem Halkın Günlüğü ile dayanışmada bulunup sahipleniyorum. Kazanmanın vazgeçilemez önemli bir basamağı kuşkusuz ki, devrimci dayanışma, sahiplenme ve birliktir! Bizi susturamazlar, çünkü biz halkız!

 

 

Önceki İçerikHDP’nin ‘Büyük İnsanlık’ mitingine yüz binler katıldı (Foto-Haber)
Sonraki İçerik‘Her saldırdıklarında daha da güçlenerek çıkan bir geleneğin ardıllarıyız’