DİRENİŞ VE DEVRİMCİ SAVAŞ RUHUNU BÜTÜNLEŞTİRELİM

Devrimci mücadele bir bütündür. Hapishaneler de bir mücadele alanıdır. Nasıl ki politik tutsakların bilinci ve tavrı, halkın direnişi ve isyanıyla, gerillayla atıyorsa, aynı şekilde politik güçlerin bütünü hapishanede politik tutsakların direnişini bütün mücadele alanlarının içinde taşır. Mücadele alanı olarak aynı zamanda hapishanelere karşı olan sorumluluğunu yerine getirir. Eğer bu düşünce, eylem ve ruh birliği bozulursa demek ki çözülme ve tasfiye var demektir. Maoist hareket bütün mücadele alanlarını ciddiyetle önemsediğine göre, hapishanelerin önemsenmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Elbette çeşitli dönemlerde alınan darbeler ve örgütsel yenilgilerden dolayı, politik tutsaklar yalıtılmış koşullarda bile kırılmaz iradeleriyle amaca bağlılıklarını canlarını vererek kanıtlamışlardır. Fakat esas olarak hapishanelerde saldırılara ve teslimiyete karşı direnmek, sadece politik tutsaklara bırakılamaz. Bu nedenle sürekliliği olan mücadele ve direniş çizgisine uygun olarak her zaman tutsaklarla bütünleşen bir politik mücadele zorunludur.

Faşist devlet 19-22 Aralık 2000’de 20 hapishaneye birden saldırdı. 28 devrimci ve komünisti katletti. Tutsaklar F tiplerine işkenceler altında, zorla sevk edildi. Hücrelerde yalıtıp, ‘ıslah ederim, ideolojilerinden, devrimci amaçlarından ve örgütlerinden koparırım’ dedi. Ancak geçen bunca zamana karşın, bu faşist amacını gerçekleştiremedi. F tipi hücrelerinde devrimci amaç, irade ve bağlılık korundu. Büyük acılara katlanıldı. Ölüm Orucu Direnişi’nde yoldaşlarımız ve siper yoldaşlarımız şehit düştü. İdeolojik netlik ve halka bağlılık olmadan bu başarılamadı. Bu devrimci değerler bugün bize güç katıp, yolumuzu aydınlatmaktadır.

Faşist katliamcı devlet, karakterini olduğu gibi korumaktadır. Hapishaneye koyduklarını ıslah etme amacını asla terk etmiyor. Devlet hapishaneleri sindirme, ezme, yola getirme, entegre etme ve devrimci düşüncelerinden koparma çarkı olarak kullanmaktadır. Kim vardır hapishanelerde; işçiler, köylüler, aydınlar, sendikacılar, avukatlar, belediye başkanları, vekiller, bağımsızlık, eşitlik ve ulusal onurları için mücadele eden Kürtler, devrimciler ve komünistler vardır.

Faşist AKP Hükümeti, demokrasi nakaratlarıyla her şeyi güllük gülistanlık gösteriyor. Sürekli yalan söylüyor. Gezi halk hareketiyle binlerce yurttaş gözaltına alındı, yüzlercesi hapishanelere konuldu. Halkımız ne şehitlerini, ne uzuvlarını ve ne de gözlerini kaybedenleri unutmayacaktır. Zor araçları, ne de hapishaneler, işbirlikçi sınıfları ve faşist devleti kurtaramayacaktır.

Güya toplumsal barış gelecekmiş (!) Kocaman bir aldatmacadır. Hapishaneler rejimin aynasıdır. Hiçbir hukukta yazılı olmayan keyfiyette baskılar ve saldırılar sürmektedir. “Barış” adına hasta tutsakların bırakılacağını iyi niyetle düşünenler yanıldı. Devlet hasta tutsakları katletmeye ve ölüme terk etmeye devam ediyor. Güya sağlık kontrolü ve tetkikler için, Adli Tıp Kurumu aşamaları için oradan oraya taşınırken, hasta tutsaklara işkence ediliyor. Raporu olanları bile, “Örgüt propaganda eder” gerekçesiyle bırakmıyor. Devletin niteliği budur. Bu aynı zamanda demokrasinin niteliğidir. İyi niyet beklemek affedilemez bir yanlıştır. Hasta tutsaklar için süreklileşen mücadele şarttır.

Kameralarla sokakları F tipine çevirmek yeterli gelmiyor. F tiplerinde koridorlar, görüş yerleri ve çatılar kameralarla doluyken bir de bunlara hücrenin içini görecek şekilde havalandırmalara kamera yerleştirmeye başladılar. Kameraları söken devrimci tutsaklara hücre cezaları veriliyor. Kameraların sökülmesi ve kırılmasında kullanıyorsunuz diye yaşamda gerekli olan malzemelere bile el konulmaktadır.
Basından okuyorsunuz, onursuz aramaları kabul etmeyen tutsaklar saldırıya uğruyorlar. Çünkü çıplak arama işkencesi yapılıyor. İletişim ve ziyarete çıkarmama cezaları rutin bir saldırı. Sürgün sevkler, ani baskınlar, keyfi aramalar ve ring kamerasının kapatılmasına karşı, hücre cezaları vb. sonu gelmeyen baskılar mevcuttur. Kelepçeli tedavi kabul edilmediği için, hem tedaviler engelleniyor, hem de tutsaklar darp ediliyor.

İmralı’da faşist hükümet istediğinde tutsakların dış dünyayla bütün iletişimini kesiyor. Bunun bir hukuku var mı? Yok…

Mahkemelerde Kürtçe savunma yapanlardan, tercüman parası istenmeye devam ediliyor. Tek başına yaşamını idame ettiremeyenleri tek kişilik hücrelere koyuyor. Raporları olmasına rağmen, arkadaşlarının yanına koymuyor.

Malatya Hapishanesi’nde MKP dava tutsaklarının özgürlük eylemi engellendi. Tünel ortaya çıkarıldıktan sonra, bir kısmı sürgün edildi. Malatya’da kalan MKP dava tutsakları üzerindeki baskı ve saldırılar daha da arttı. Mahkemeye ve hastaneye giderken ters kelepçe takılmaya başlandı. Tutsaklar bu saldırıya direndikleri için işkenceye uğradı. Keyfi aramalar çoğaldı. Sayımlarda ayakta durma dayatıldı.

Mahkeme pervasız bir tutumla 24 MKP dava tutsağının toplu dosyasını tek tek görme kararı vererek bir ilke imza attı. Tutsakların siyasi içerikli, devletin faşist niteliğini teşhir eden savunmalara, ayrı davalar açtı. Savunma hakları engellendi. MKP dava tutsakları, mahkemenin faşist keyfi, tek tek dosyayı sürdürme ve savunma hakkını engelleyen saldırısına siyasi tavırla yanıt verdiler. Dosyaların birleştirilmesi, savunma hakkını engelleyen tüm keyfiyete son verilmeden savunma yapmayacaklarını ortaya koydular. Tutsaklar mahkeme salonunda saldırıya uğradı. Keza daha sonra kendilerini tehdit etmekten geri durmadılar. Anlaşıldığı gibi dışarıda daima sürdürülen saldırılar, hapishanede bu biçime bürünüyor. Dün olduğu gibi bugün de, içeride ve dışarıda her alanda saldırılara direnişle ve devrimci savaş çizgisiyle uygun cevap verilecektir. Engeller ve saldırılar Kaypakkayacı hareketi yolundan döndüremez.

İnsani ihtiyaçların bile devrimci tutsaklara karşı kullanıldığı tredman-ıslah etme-F tipi politikası devam ediyor. Bütün bu saldırılara dışarıda yanıt olalım. Hasta tutsaklara özgürlük mücadelesini yaygınlaştıralım. Hasta tutsakların katledilmesine izin vermeyelim. Mücadeleyi birleştirelim ve güçlendirelim.

 

Önceki İçerikA-3
Sonraki İçerik‘Barış Süreci’ ve Barzani’nin Amed ziyareti!