Dost düşman ayrımını silikleştirenler demokrasi mücadelesi yürütemezler!

Siyasal düzlemi burjuva demokratizmini aşmayan ve kendilerini pişkince sosyalist ve hatta komünist ilan edecek kadar şirazesi kayan bilumum küçük burjuva liberalleri ve sosyal şovenler iflah olmaz çizgilerinin gereğini bir kez daha yerine getirerek burjuva siyasal gerici iktidarın kriz ve dalaşında gerici bir düzlemde rol oynayarak faşist iktidarın kendini yeniden dizayn sürecine objektif kan taşımışlardır. Devrimcilik ufku burjuva cumhuriyet ve aydınlanmacılığını aşamayan bu iflah olmaz ‘’curcuna solcuları’’ndan dün olduğu gibi bugünde tutarlı devrimci bir tutum bekleme gafleti içinde olmadık/olmayacağız. Gerici siyasal iktidar karşısında devrimci bir program ve perspektifle konumlanmayanların kah o tarafa kah bu tarafa savrulmaktan başka bir yetenekleri olamaz. Dünün yetmez ama evetçilerinin bugün kaba Erdoğan/AKP karşıtlığı üzerinden yumuşak CHP kuyrukçuluğuna savrulmaları iflah olmaz hazin siyasal düzlemlerinin kaçınılmaz bir sonucudur

HABER MERKEZİ (26.07.2016)- Demokratik Haklar Federasyonu(DHF) tarafından ‘’ Dost düşman ayrımını silikleştirenler demokrasi mücadelesi yürütemezler’’ başlığıyla kamuoyuna dönük yapılan açıklamayı öneminden dolayı olduğu gibi yayınlıyoruz.

Tarihsel süreci ve güncel hali, ezilen halklar, ötekileştirilen inanç grupları ve mazlum uluslar üzerinde bir baskı ve diktatörlük aracı olarak var olan faşist “TC”, kendi içinde gerici kliklerin hâkimiyet çatışmasında da en geri ve kirli siyaseti kullanagelmiştir. Gerek parlamento maskesi altında, gerekse de açık AFC koşullarında, ezilen ve sömürülen halklara uyguladığı baskı ve zulüm, gerici sınıf karakterinin özünü belirlediği şekilde gerici iktidarını korumak maksatlıdır. Toplumsal çelişkilerin derinleştiği her tarihsel koşulda, devreye koyduğu tüm baskı ve zor aygıtları, sosyal ve ulusal devrimci mücadele başta olmak üzere, ilerici toplumsal dinamikleri ezmek içindir. Gerici iktidarını koruma hedefinde daha etkin sonuçlar elde etmek için devlet egemenliğini buna göre organize etmek de süreçlerinin bir yönelimidir. Burjuva demokratik “meşruluğu” bile olmayan faşist kurumlar üzerinden en barbar saldırganlık olarak kendini inşa eden faşist “TC”, kendi içindeki klik dalaşında da “sivil” ve askeri darbeleri hep bir yöntem olarak kullanagelmiştir. Özü, ezilen ve sömürülen halkların devrimci mücadelesini bastırmak için, faşist devlet niteliğinin, özgün tarihsel koşullara göre organize edilmesi maksadı taşıyan darbeler, aynı zamanda faşist egemenlerin hâkim kliğe göre dizayn edilmesi amacı da taşımaktadırlar. Faşist “TC”nin tarihinde kendi içindeki iktidar dalaşı ve ezilen halklarımıza karşı sürdürülen gerici savaşta bu amaçla birçok darbe gerçekleştirmiştir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat “post-modern” darbesi, 27 Nisan E-Muhtırası, en son Erdoğan diktatörlüğünün AKP-Davutoğlu’na çektiği balans ayarı, ilk elden aklımıza gelen tarihsel kesitlerdir. Bütün bu tarihsel kesitlerin ana boyutu ile ikili yönü olmuştur. Birincil yön; egemen sınıfların yaşadığı ekonomik ve siyasal krizler akabinde derinleşen toplumsal çelişkiler ve bu toplumsal çelişkilerin devrimci sosyal ve ulusal mücadelede yarattığı ivmeyi bastırmak iken, diğer yönü de; devlet egemenliğini, hâkim burjuva klik üzerinden buna uygun, siyasal-ekonomik-askeri ve hukuksal olarak kurumsallaştırmaktır.

 Erdoğan/AKP diktatörlüğü tarafından 15 Temmuz “darbe” girişimi olarak tarihe geçen darbe’nin bastırılması, AFC koşulları uygulamalarının, olağan uygulamalar haline getirilmesinin zemini haline getirilmiştir. Ordu ve polis içindeki güçleriyle beraber, paramiliter güçlerin harekete geçirilip, sokaklarda, askerlerin boğazlarının kesilmesi, toplu linçlerin geliştirilmesi, önümüzdeki süreçte olağan uygulamalar haline getirilecektir. Yani sahnelenen, cihadist IŞİD yöntemleridir. Tüm muhalif kesimlere bir gözdağıdır. Farklı ulus ve inanç gruplarına bir mesajdır. Başbakanın, Kürt ulusu, Aleviler, devrimciler, sosyalistler başta olmak üzere, kendisine muhalif olan tüm kesimleri sıralayarak “Bundan sonra kimseye geçit vermeyeceğiz” demesi, tüm toplumsal muhalif dinamiklere karşı başlatılacak cadı avını ifade ediyor. Minarelerden ve cenaze namazlarında, “Okumuşların şerrinden koruma” içerikli selalar, aydın, ilerici insanlara karşı boyutlanacak linçleri ifade etmektedir. Sivil faşist ve paramiliter örgütlü güçlerle harekete geçirilen geri kitleler üzerinden dillendirilen idamı geri getirme talepleri, MGK ve Meclis Genel Kurulu’nda alınması planlanan faşist “yasal” düzenlemeler, “darbecileri” yargılama adı altında tüm toplumu cunta koşullarıyla yönetme planlarıdır.

Tarihsel koşullarıyla burjuvazi tarafından en barbar yönetim tarzı olarak gündeme gelen, darbe ve diktatörlük koşullarına karşı çıkmak, “demokrasi havariliği” ile burjuva demokrasisi gibi kirli ve gerici silaha sarılmak anlamına gelmemektedir. Bu anlamıyla anti-darbecilik üzerinden, “demokrasi şöleni” çadırında yaratılan buluşma, asla devrimcilerin mevzisi değildir. Çünkü bu “demokrasi savunuculuğu”, Erdoğan/AKP diktatörlüğünün tüm yönleriyle kendisini dizayn etme projesidir.

Tescilli faşist CHP ile kol kola ‘’darbeye’’ karşı çıkanlar ve demokrasi arayanlar asla tutarlı demokrat ve devrimciler olamazlar

Siyasal düzlemi burjuva demokratizmini aşmayan ve kendilerini pişkince sosyalist ve hatta komünist ilan edecek kadar şirazesi kayan bilumum küçük burjuva liberalleri ve sosyal şovenler iflah olmaz çizgilerinin gereğini bir kez daha yerine getirerek burjuva siyasal gerici iktidarın kriz ve dalaşında gerici bir düzlemde rol oynayarak faşist iktidarın kendini yeniden dizayn sürecine objektif kan taşımışlardır. Devrimcilik ufku burjuva cumhuriyet ve aydınlanmacılığını aşamayan bu iflah olmaz ‘’curcuna solcuları’’ndan dün olduğu gibi bugünde tutarlı devrimci bir tutum bekleme gafleti içinde olmadık/olmayacağız. Gerici siyasal iktidar karşısında devrimci bir program ve perspektifle konumlanmayanların kah o tarafa kah bu tarafa savrulmaktan başka bir yetenekleri olamaz. Dünün yetmez ama evetçilerinin bugün kaba Erdoğan/AKP karşıtlığı üzerinden yumuşak CHP kuyrukçuluğuna savrulmaları iflah olmaz hazin siyasal düzlemlerinin kaçınılmaz bir sonucudur.

Tescilli faşist darbeci güruhlarla ve demokrasi düşmanlarıyla demokrasi mücadelesi yürütülemez. Darbe karşıtlığı üzerinden yaratılan ‘’milli irade, demokrasi şöleni’’ gibi argümanlar gerici burjuva safsatadan başka hiçbir anlam ifade etmemektedir. Burjuva klikler arasındaki gerici iktidar dalaşında devrimciler asla taraf olamazlar. Devrimcilerin temel görevi tüm türevleriyle gerici siyasal iktidara karşı mücadele etmektir.

Devrimci siyaset tarihsel rolünü oynayarak sahnede yer almalıdır

Yaşanan tarihsel gelişmeler bağlamında ve bu toz duman ortasında devrimci siyaset kesinlikle zorunlu olan devrimci rolünü kuşanarak sahnedeki yerini almalıdır. Tüm türevleriyle burjuva gerici siyasal iktidara karşı devrimci bir perspektifle mücadele etmek günün temel devrimci görevidir. Kitleler burjuva gerici dalaş zemininde kendi kaderlerine terk edilemezler. Bu bağlamda tutarlı bir antifaşist mücadele hattı örmek acil geliştirilmesi gereken bir görevdir. Yaratılmak istenen bilinç bulanıklığı ancak ve ancak bağımsız siyasal devrimci tutumla aydınlatılabilinir. Bu mücadele seyri düzleminde dost ve düşman ayrımı tayin edici bir yerde durmaktadır. CHP vb gerici faşist odaklar bu mücadele düzleminde asla yan yana geleceğimiz dinamikler olamazlar. Niteliği tescilli faşist olan ve burjuva gerici siyasal iktidarın stratejik aktörlerinden olan CHP gibi düzen partileriyle demokrasi mücadelesi örmeye çalışmak burjuva ahmaklıktan başka bir şey değildir. Devrimci siyasetin bu noktalardaki tutumu dün olduğu gibi bugünde gayet berraktır.

Demokratik Haklar Federasyonu(DHF) tarihsel devrimci birikimleri ve tutarlı devrimci tutumuyla bu noktada rolünü oynayacaktır. Bağımsız devrimci siyasal bir mücadele hattı geliştirmek ve bu düzlemde antifaşist bir cephe yaratmak bizlerin önündeki acil devrimci görevlerden biridir. Birleşik devrimci mücadele hattı bugün her zamankinden daha fazla kuşanılmalıdır. Toplumsal mücadelenin bütün alanlarında birleşik devrimci mücadele hattı her alanın özgünlüklerine göre yaşamsallaştırılmalıdır. Bu noktada yürüyeceğimiz ve esas alacağımız dinamikler bellidir.

 Demokratik Haklar Federasyonu

       26 Temmuz 2016

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki İçerikMKP SB: Faşist iktidarın sivil darbe süreci esas tehdittir
Sonraki İçerikDewletek ji daristan, xweza, av û jiyanê re dijmin: “TC”