Edebiyatımız ayaklansın

Uzun zamandır herhangi bir toplumsal gelişme karşısında edebiyatçılarımızın böylesine derli toplu ve kesin taleplerle bir araya gelişine tanık olmamıştık. Tek tek, bireysel çıkışlar, duyarlılıklar elbette vardı ve hep olacaktır ama böylesi zor bir meselede, devletin her tür ideolojik, medyatik, çarpıtma ve “düşürme” yaklaşımının olduğu bir meselede bir araya gelinmesi oldukça sevindirici, umut vericidir

HABER MERKEZİ (26.10.2014)- Kobanê Direnişi etrafında örülen dayanışma ağlarından en önemlilerinden birini geçtiğimiz günlerde edebiyatçılar ve yazarlar ördü. “Kobanê İçin Bir Cümle” ve “Koridoru Aç Türkiye” başlıklı iki basın metniyle kamuoyuna ve devlete seslenen yüz altmış edebiyatçı ve yazar bu görkemli direnişe destek oldu. Kobanê için “koridor” açılmasını talep ettiler. Bu önemli talep, kuşatılmış, yalnızlaştırılarak kırılmak istenen Kobanê direnişçileri ve halkı için önemli ve can alıcı bir talepti. Bu talep etrafında ve Kobanê direnişiyle dayanışma eylemlerinde geçtiğimiz haftalarda çeşitli şehirlerde kırktan fazla insanın hayatını kaybettiği eylemler yaşanmış ve devlet Kobanê için her talebe saldırmayı amaç edinmişti. Faili meçhul cinayetlerin, komplo ve kontr gerilla yöntemlerinin hortlatıldığı bir zamanda böyle bir kalkışma cesaret verici olmaktan öteydi. Karanlığın karşısında ışığı savunmak, insanlığın saflarında durmak edebiyatçılarımıza yakışırdı. Öyle de yaptılar.  Bu savunma daha da büyüyecek, gelişecek, mutlaka yayılacaktır.

Kobané  direnişi edebiyatımıza renk vermiştir

Edebiyat susuyorsa toplum susuyordur. Edebiyatçı susuyorsa toplumun vicdanı susuyordur. Suskun toplumlar her türlü gericiliğe teslim olmuş, geleceğe dair umutlarını yitirmiş toplumlardır. Ancak tarihin her döneminde, her coğrafyada olduğu gibi direniş konuşturur, direniş yeni bir ruh demektir, düşüncenin ve eylemin çiçeklenmesi, göverip açması, yayılması ve ölü toprağın silkelenip atılması demektir. Kobanê Direnişi bu açıdan edebiyatımıza, edebiyatçılarımıza renk vermiştir, ses vermiştir, diriliş kaynağı olmuştur dersek abartı mı olur? Olmaz bizce. Uzun zamandır herhangi bir toplumsal gelişme karşısında böyle derli toplu ve kesin taleplerle edebiyatçılarımızın bir araya gelişine tanık olmamıştık. Tek tek, bireysel çıkışlar, duyarlılıklar elbette vardı ve hep olacaktır ama böylesi zor bir meselede, devletin her tür ideolojik, medyatik, çarpıtma ve “düşürme” yaklaşımının olduğu bir meselede bir araya gelinmesi oldukça sevindirici ve umut vericidir.

Edebiyatçılarımız ve yazarlarımız Suruç’a giderek halkla bir araya geldi

Edebiyatçılarımız ve yazarlarımız yaptığı basın açıklamasının hemen ardından kırkı aşkın bir sayıya ulaşıp, hızlıca hareket ederek Suruç sınırına gitti. Orada çeşitli temaslarda bulunup, mülteci durumuna düşürülmüş halkımızın arasına girerken, onların yaralarına, özlemlerine ve umutlarına dokundu. Bu basın açıklamasını taçlandıran, daha da anlamlı, önemli kılan girişim tek tek onlar için ve genel olarak bütün ilerici edebiyatçı yazarlar için kuşkusuz öğreticidir, umut vericidir. Yılların suskunluğunun, yalnızlaşmanın, toplumdan, halktan kopmanın, geri çekilmenin, içe büzülmenin yarattığı şekilsizliğin aşılması için önemli bir adım, ciddi bir eylem olmuştur sınıra gidiş. Değer biçilmesi, destek olunması ve sahiplenilmesi gerekmektir. Çoğaltmak ve güçlendirmek gerekmektedir. Edebiyatın, edebiyatçıların sesi “dipten gelen dalga” gibi uğul uğul yayılmalı, bilinçleri, yürekleri kaplamalı, eyleme, örgüte, biçime ve şekle bürünmelidir. Bu artık onların önünde “tarihin durdurulmaz bir emridir”. Hasta tutsaklarla dayanışmayı büyüten, yine tutsaklara kitap göndermekten, onların sesini kitaba dönüştürerek halka topluma ulaştırmayı iş edinen, giderek her toplumsal gelişmede ezilenlerden yana tavır belirleyen, duyarlılıkların ve bilincin, dayanışmanın ışığı haline gelen yeni kuşak Sevgi Soysallar, Turgut Uyarlar, Cigerxwinlar, Mehmet Uzunlar yetişiyor, yetişecek, daha da büyüyerek güçlenecek. Buna inancımız tamdır.

Bu büyük direniş edebiyat dalgası yaratacaktır

Şimdi Kobanê direnişçilerinin sesi olma zamanıdır. Devrimin olduğu yerde edebiyat vardır. Bu büyük direniş büyük bir edebiyat dalgası yaratacaktır, yaratmalıdır. Yanı başımızdan Suphi Nejatlar ve yüzlerce savaşçının geçit töreni yürüyor. Kendi topraklarında mülteci durumuna düşürülmüş bir halka yaşatılan trajik sürgünün acı izleri gözlerimizin önünde yaşanıyor.  Bunun karşısında kalbimiz ayaklansın, düşlerimiz ayaklansın, imgelerimiz ayaklansın, kalemlerimiz ayaklansın, cümlelerimiz ayaklansın, edebiyatımız ayaklansın. Madrid’i savunmak için koşan, dayanışmayı Avrupa’nın, her yanına yayan o özel edebiyatçılar, sanatçılar kuşağı gibi farklı, yeni edebiyatçılar kuşağımız her türlü yaratıcı işi ele alıp, Kobanêli çocukların gözlerinin içine ışık olma iddiasını toplumun her kesimine mutlaka yayacaktır.

 

 

Önceki İçerikKobané ve emperyalizm tartışmaları
Sonraki İçerikDersim’de OHAL protestoları devam ediyor