HABER MERKEZİ (05.07.2015) – Dünya üzerinde açlık ve yoksulluk, sömürü ve zulüm milyarlarca insanın yaşamını çekilmez halde sürdürmelerine sebep oluyor. Emperyalist-kapitalist sistemin bin bir türlü araç ve yöntemle ezilen dünya halklarına karşı uyguladıkları bu sömürü ve zulüm düzeninde din olgusu da özel bir yerde duruyor. Din konusu yüzyıllardır tartışıla gelen bir mesele aslında. Günümüzde ise dünyanın hiçbir yerinde din meselesi kişisel bir inanç derekesine indirgenip değerlendirilecek bir pozisyonda değil. Özellikle Türkiye-Kuzey Kürdistan ve benzeri sosyo-kültürel yapılara sahip coğrafyalarda bu konu daha bir önem arz etmektedir. Hakim sınıflar geniş kitlelerin dini inançlarını sömürerek kendi gerici iktidarlarının çıkarları için kullanmaktadırlar. Bu durum şimdiye değin birçok yönüyle ispatlanmış olsa da hala milyonlarca insan bu kandırmacanın ve iktidar oyunlarının farkında değil. Böylesine bir gerçekliğe en uygun örneklerden birisi ise kuşkusuz gerici-faşist AKP iktidarıdır. Başta faşist Erdoğan olmak üzere AKP kadroları ve bu kadroların neredeyse bütün hısım-akraba çevreleri AKP iktidarı döneminde, halktan çalınan, sömürü ve zulüm düzeniyle sağladıkları paralarla palazlandıkça palazlandılar. Hatırlanacağı üzere AKP, hükümet koltuğuna oturduğu ilk yıllarda özellikle “yolsuzluk ve yoksullukla mücadele” vaatleriyle geniş kitleler tarafından benimsenmiş ve uzun yıllar büyük destek görmüştü (sebepleri farklılaşıp değişse de AKP’ye olan destek önemli ölçüde devam etmektedir). AKP’nin bu alanlara yaptığı özel vurgular esas olarak kendi gerici çıkarlarını el altından sürdürmenin makyajıydı. Bazı aklı evvel solcularımız ve liberal kafaların iddia ettiği gibi, AKP, son birkaç yıl içerisinde böyle bir yönelime girmemiştir. Bilakis AKP’nin kurulmasından çok öncelere dayanan ve özellikle belediyeler üzerinden sağlanan trilyonlarca vurgunlar söz konusudur. Son zamanlarda yaşananlar ise hakim sınıf kliklerinin ve AKP’yi oluşturan çeşitli cemaat güçlerinin kendi aralarındaki çıkar çatışması neticesi ortaya dökülen belge ve bilgilerdir. AKP’nin ustalıkla kullandığı şey ise tüm bu vurgun, soygun ve talanların neredeyse tümünü, sürekli bir yoksulluk-garibanlık edebiyatı üzerine bina etmesidir. Bu noktada özellikle milyonların dini düşünceleri alçakça bir şekilde kullanılıp önemli bir manipülasyon malzemesi haline getirilmekte. “T.C.” devleti kuruluşundan itibaren din meselesine özel bir önem vermiş ve gerici iktidarını sürdürmenin önemli araçlarından biri haline getirmiştir bu alanı.
Kuruluşundan itibaren sürekli vurgusu yapılan sözde “laiklik” meselesi ise koca bir yalandan ibarettir. Ki “T.C.”nin kuruluş kodlarından Türk-İslam sentezi, ana kolonlardan biridir. On yıllardır değişikliğe uğrayan şey ise bazı dönemlerde Türklüğün bazı dönemlerde ise İslam’ın ön planda tutulmasıdır. Tüm bu gerçeklikleri görmek için çok uzaklara gitmeye gerek yok. Malum Ramazan ayındayız ve İslam inancına mensup milyonlarca insan bir ay boyunca ibadetleri gereği oruç tutacak. Gerçi günümüzde Ramazan ayı ve oruç meselesi kapitalizm tarafından önemli bir pazar haline getirilmiştir. Ramazan ayı boyunca yapılan harcamalar oldukça önemli miktarlara ulaşmış durumda. Sadelikten uzak, gösteriş ve şatafatın ön planda tutulduğu, lüks sofralar eşliğinde yapılan bir ibadetten bahsediyoruz. Bu durum ise en çok AKP döneminde ön plana çıkmıştır. Yoksulluk içerisinde kıvranan milyonların çoğu zaman ekmek-zeytinle karşıladıkları iftar sofralarının aksine sözde “yoksulların sesi” iddiasında olan hakim sınıflar ise milyonluk sofralarda büyük bir gösteriş içerisinde iftarlarını açıyorlar. Ülkemiz tarihinde yaptıkları yolsuzluk, hırsızlık, soyun ve talanla nam salan faşist-gerici AKP iktidarı ve bu iktidarın başı olan Tayyip Erdoğan ise son olarak Kaçak Saray’da verdiği iftar yemeği vesilesiyle büyük tepki çekmişti. Kısa süre önce Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in kullandığı 1 milyon TL’lik Mercedes’in tartışma konusu olması neticesinde yaşananlar ve Erdoğan’ın tavrı güncelliğini korurken, bu kez de milyon liralık iftar sofrası tartışılma konusu oldu. Tayyip Erdoğan tarafından Kaçak Saray’da DİB Mehmet Görmez ve din insanlarına verdiği iftar yemeğinde oturdukları masa büyük bir tartışmaya sebebiyet verdi. Masadaki gösteriş ve yemeklerin yanı sıra Mimarlar Odası tarafından yapılan açıklamada söz konusu iftar masasının maliyetinin 6 milyon 500 bin lira olduğu açıklandı. Mimarlar Odası tarafından yapılan açıklamalar ve gelen tepkiler sonrası her zamanki manevralarına başvuran Erdoğan ise olayın hemen akabinde bir gecekondu evinde iftar yemeğine katılarak halkla nasıl ortak bir yaşam içerisinde olduğunun mesajını vermeye çalıştı.
Gerici-faşist niteliğinin her geçen gün daha fazla teşhir olması AKP gericiliğini daha saldırgan bir hale getirmektedir. Din meselesinden diğer bütün meselelere kadar AKP’nin ezilen-emekçi kitlelerle herhangi bir bağı ve ortaklığı söz konusu değildir, olamaz da. Bu gerici-faşist düzeni köklerinden söküp yıkarak yerine sosyalist bir dünya kurmadıktan sonra ezilenlerin kader olarak atfettikleri bu sömürü ve zulüm düzeni de devam edecektir.