Elzem olan kızılı kuşanmaktır /Refik Demir

“Post Marksizm ve toplumsal mücadelede somut yansıması olan sol liberalizm, reformizm ve bilumum burjuva ideolojik hegemonyanın MLM’nin bilimsel toprağında keskin bir ideolojik mücadele ile göğüslenmesi ve parçalanması günün temel devrimci görevlerinden biridir.”

HABER MERKEZİ (19.04.2017)- Sınıf mücadelesi günün çelişkileri, biçimleri ve özgünlükleri düzleminde kendi nesnel zemininde yoluna devam etmektedir. Her tarihsel kesitte farklılıklar ve özgünlükler alarak ilerleyen sınıflar mücadelesi, günümüz dünyasında özel mülkiyetin kaynaklık ettiği çelişki ve sorunlar ekseninde daha da keskinleşerek devam etmektedir. Emperyalist/kapitalist dünya gericiliğinin varlığı sınıflar mücadelesini, insanlığın önüne tarihsel bir zorunluluk olarak çıkartmaktadır.  “Sovyet” bloğunun çöküşüyle birlikte devam eden zaman dilimi içerisinde burjuvazi ve onun ideologları tarafından ideolojik bir bombardımanla “sınıf mücadelesinin tarihe karıştığı,  sosyalizmin ebediyen yenildiği ve kapitalizmin mutlak zaferi”nin ilan edildiği şeklindeki yaygara bugün yerle bir olmuştur.  Tarih,  burjuva ideologların safsatalarının aksine sınıf mücadelesinin ve sosyalizmin canlı ilerleyişine, insanlık ve parçası olduğu doğanın ancak ve ancak komünizmle kurtulacağına tanıklık yapmaktadır.

Tabi ki bu sürecin ideolojik etkilerinin sınıflar mücadelesine ve onun ürünü olan devrimci ve komünist hareketlere yansımadığı ya da etkilemediği anlamına gelmemektedir. Tersini iddia etmek eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur. Ki özellikle 90’lar sonrası sınıflar mücadelesinin tarihsel seyrine baktığımızda bu etkiyi belirgin bir biçimde görebiliriz. MLM’ye ideolojik olarak saldırıların had safhaya çıktığı bu tarihsel süreçte, dünyada ve ülkemizde onlarca devrimci ve komünist hareket ideolojik olarak gerileyerek reformist, revizyonist bir hatta kaymıştır. Bu ideolojik tasfiyeci kuşatma, Maoist harekette dahil bütün devrimci ve ilerici toplumsal dinamikleri çeşitli düzeylerde ve biçimlerde etkilemiştir. Maoist hareketi bu sürecin dışında tutmak ve hiç etkilenmediğini varsaymak diyalektiğe aykırı bir durumdur. Sınıflar mücadelesinin bilinçli objektif bir ürünü olan Maoist hareketin yine sınıflar mücadelesi zemininde meydana gelen olgu, gelişme, ilerleme, gerileme ve çelişkilerden muaf olmasını ya da hiç etkilenmemesini savunmak ya da öngörmek olsa olsa burjuva idealist felsefenin çürük yaklaşımı olabilir. Komünist partilerini sınıflar mücadelesinin çelişkili doğası dışında telaki etmek asla MLM yaklaşımla bağdaşmaz. Bunları şu gerçeklikten ötürü tekrar ve tekrar vurgulamak gerektiği kaygısı ile belirtiyoruz, karşıt sınıflar arasındaki uzlaşmaz ideolojik çelişki ve mücadelenin diyalektik olarak birbirinin içinde olduğu, birbirini etkilediği ve bu zeminde ideolojik mücadelenin stratejik önemini asla zayıflatmadan keskin biçimde sürdürülmesi gerektiğini kavramak için belirtiyoruz. İdeolojik ayaktan yoksun bir sınıflar mücadelesi asla düşünülemez. Ya da ideolojik mücadeleyi önemsemeyerek tali bir muhtevada ele alan bir sınıflar mücadelesinin başarıya ulaşması imkânsızdır. Bundan kaynaklı ideolojik mücadele sınıflar mücadelesinin temel stratejik sacayaklarından biridir. Sınıflar mücadelesinin 150 yılı aşkın tarihsel serüveni ve yaşanmış onlarca devrim deneyimi bizlere ideolojik mücadelenin stratejik mahiyetini döne döne kanıtlamıştır.  Burjuvazi ile proletarya arasındaki uzlaşmaz ideolojik çelişki ve mücadeleyi unutarak ya da sıradanlaştırarak ele alan bir yaklaşım asla MLM teorisiyle bağdaşmaz. Karşıt sınıflar arasındaki ideolojik çelişki ve mücadeleyi yadsıyan veya sıradanlaştıran bir ufkun varacağı durak kaçınılmaz olarak sınıf işbirlikçiliğidir. Sınıflar mücadelesinin tarihsel serüveni bir yana yakın mücadele tarihimize baktığımızda bile dünyada ve ülkemizde onlarca devrimci ve komünist dinamiğin bu zeminde nasılda sınıf uzlaşmacı bir yörüngeye girdiklerini açıkça görürüz. Nepal bunun en canlı örneklerinden biridir.

Karşıt sınıflar arasında olması gereken ideolojik mücadele, MLM zeminde ve MLM’nin bağrında yeşeren anti MLM akımlara ve fikirlere karşı da keskin bir biçimde yürütülmek zorundadır. MLM, yaşayan canlı ruhuna uygun olarak kesintisiz olarak ilerlerken anti MLM fikirlere karşı kesintisiz olarak sürdürülen ideolojik mücadele ile kendi bilimsel zemininde gelişerek bugünlere kadar gelmiştir. İdeolojik mücadeleyi esneterek ya da sadece belli tarihsel süreçler ve formatlara mekanik bir yaklaşımla indirgeyerek ele almak kesinlikle doğru değildir. Sınıflar mücadelesi zemininde cereyan eden her toplumsal sorun ve çelişkiye yaklaşım ve çözüm perspektifi mutlak biçimde bir ideolojiye tekabül eder. Sınıflar mücadelesi zemininde meydana gelen bütün meselelerin çözümü son tahlilde ya proleter ya da burjuva bir içerik taşır. Tayin edici olan çizgidir. Niceliği değil niteliği; tekniği, uzmanlığı, konjonktürü değil, kızılı esas alarak kuşanmak zorundayız. Çizgiden yoksun bir ilerleme asla tasavvur edilemez. Nicelik olarak güç olunabilir. Ki ülkemizde Kürt Ulusal Hareketi başta olmak üzere birçok reformist hareket bugün nicelik olarak güçlüdür ve kitleleri politik olarak etkilemektedir. Devrim ile karşı devrim arasındaki sınıf savaşımının boyutu ve bu zeminde olgunlaşan devrimci durum ve bazı tarihsel konjonktürler devrim hareketini geliştirdiği gibi, içinden geçmekte olduğumuz tarihsel kesitte olduğu gibi reformizmi de güçlendirir. Bu iki olgudan hangisinin gelişeceği meselesi ise birçok nedenle birlikte esas olarak devrimci/komünist bir önderliğin olup olmaması ile bire bir ilişkilidir.

Proleter devrimcilerin stratejik/taktik, esas/tali, illegal/legal, silahlı/silahsız bütün araç ve siyasetleri son tahlilde siyasal iktidar mücadelesi ufkunu içeren bir zeminde ele alınmak durumundadır. Hiçbir mücadele biçimi ve aracı kendi özgünlüğünü ve mücadele zeminini gerekçe yaparak kendini bundan muaf tutamaz.  Siyasal iktidar mücadelesi ufkundan yoksun her türlü mücadele, araç ve siyaset son tahlilde devrimi değil, sağ tasfiyeci bir içerikle reformizmi besler. Proleter devrimcilerin tüm taktik politikalarının içeriği stratejiyi besleyen devrimci bir düzlemde biçimlenmek zorundadır. Her toplumsal mücadele, taktik, ittifak, eylem birliği, araç yani toplamda devrimci siyasetin özü kızıl rengini içermelidir. Sınıflar mücadelesine tekabül eden her politikada devrimci siyaset kendi ayrım çizgileriyle ilişkilendiğinde ancak anlam kazanır. Proleter devrimcilerin toplumsal mücadelenin bütün bileşkelerinde kitlelerle kurduğu ilişkilenme, propaganda ve ajitasyonun içeriği devrimci olmak durumundadır. Bu öyle kaba saba her mücadele biçim ve aracının özgünlüğünü yadsıyan ya da aynılaştıran içi kof bir “sol lafazanlık” değildir. Tam aksine her mücadele aracının özgünlüğünü bilerek ve kavrayarak devrimci siyasetle olması gereken diyalektik bağını kurmaktır.

Sınıflar mücadelesinin günün gerçekliğinde çelişkili ve daha da keskinleşerek sürdüğü bu tarihsel kesitte proleter devrim hareketi, komünizmi merkeze koyan ve buna göre biçimlenen ve içeriği devrimci programlarla ete kemiğe bürünen onlarca özgün mücadele biçim ve araçlarıyla, siyasal iktidar mücadele perspektifi ile yoluna kesintisiz olarak devam edecektir. Post Marksizm ve toplumsal mücadelede somut yansıması olan sol liberalizm, reformizm ve bilumum burjuva ideolojik hegemonyanın MLM’nin bilimsel toprağında keskin bir ideolojik mücadele ile göğüslenmesi ve parçalanması günün temel devrimci görevlerinden biridir.

 

Önceki İçerikSÖH: Hayır henüz bitmedi, daha yeni başlıyor!
Sonraki İçerikAçıklanan Sonuçlar Meşru Değildir, Meşru Olan Kitlelerin İradesine Sahip Çıkmasıdır!