Emekçi semtler kuşatma altında, devrimci direnişle karşı koyalım!

Özellikle İstanbul’da geçmişten bu yana toplumsal mücadelenin en diri ve örgütlü alanları olan ve devlet açısından sürekli potansiyel bir tehlike arz eden emekçi mahalleleri sistematik olarak devletin her türlü saldırılarının ve kirli politikalarının hedefi olmuştur

HABER MERKEZİ (17.02.2016) – Faşist ‚”TC” devleti ilerici ve devrimci toplumsal güçler üzerinde uyguladığı zorbalığı daha da pervasızlaştırarak sürdürmektedir. En ufak bir eleştiri ve karşı çıkışa dahi tahammül edemeyen hakim sınıflar ve somuttaki temsilcisi Erdoğan/AKP iktidarı kirli medyası başta olmak üzere elindeki tüm gerici mekanizmaları harekete geçirerek toplumsal dinamikler üzerinde tam bir diktatörlük uygulamaktadır. Burjuva gerici medya belki de Cumhuriyet tarihi boyunca hiç bu kadar aşağılık ve kan içici olmamıştır. Hitler’i örnek aldığını açıkça beyan eden eli kanlı faşist Erdoğan açıktan ve pervasız bir biçimde kendi faşist iktidarının toplumsal zeminini yaratmaktadır. Rutin olarak başta muhtarlar ve kaymakamlar olmak üzere toplumsal güçlerle birebir ilişki halinde olan tüm bürokratik ve sözüm ona ‘’STÖ’’ leri harekete geçiren Erdoğan/AKP iktidarı alttan alta faşizmin dayanaklarını ve kitle desteğini örgütlemektedir. Ki bunda önemli oranda başarılı olduğu da söylenebilinir.

Kuzey-Kürdistan’da mazlum Kürt Ulusuna milli zulüm ve barbarlık uygulayarak adeta soykırıma girişen Erdoğan/AKP iktidarı yüzlerce insanı vahşice katletmiştir. Kürdistan’ı tam bir talan ve yıkıma dönüştüren faşist devlet Master vb. sözüm ona iyileştirme programlarıyla yeni şark-ıslahat planları devreye koyarak milli zulmü ve asimilasyonu daha da derinleştirmeye çalışmaktadır. Son olarak Cizre’de dünyanın gözleri önünde ve adım adım gerçekleştirilen barbarca katliama ise ‘’TC’’ nin soykırımlar ve katliamlar tarihine yeni bir halka olarak geçmiştir. Cizre katliamının Dersim, Ağrı, Zilan, Koçkiri ve Roboski katliamlarından hiçbir farkı yoktur.

Emekçi mahalleler kuşatma altında

Kuzey-Kürdistan’da mazlum Kürt Ulusuna uyguladığı milli zulüm ve barbarlık politikası ile tüm toplumsal dinamikler üzerinde bir korku ve sindirme iklimi yaratan Erdoğan/AKP iktidarı tüm örgütlü ilerici ve devrimci güçler üzerinde tam bir diktatörlük uygulamaktadır. Bu anlamda özellikle İstanbul’da geçmişten bu yana toplumsal mücadelenin en diri ve örgütlü alanları olan ve devlet açısından sürekli potansiyel bir tehlike arz eden emekçi mahalleleri sistematik olarak devletin her türlü saldırılarının ve kirli politikalarının hedefi olmuştur. Yakın süreçte devletin emekçi semtlerde gerçekleştirdiği vahşi katliamlar (Gazi, 1 Mayıs vb.) bunun bariz örnekleridir. Bu faşist gerici politikalarını son süreçte daha da pervasız bir hale getiren Erdoğan/AKP iktidarı Gazi başta olmak üzere onlarca emekçi semti kuşatma altına alarak devrimci muhalefeti bastırmaya çalışmaktadır.

Saldırılara karşı devrimci direnişle barikat olalım

Devletin özelde Kuzey-Kürdistan genelde ise tüm ülkede toplumsal dinamikler üzerinde uyguladığı faşist diktatörlüğe ve barbarlığa karşı tüm ilerici ve devrimci toplumsal güçlerin birleşik bir mücadele hattı geliştirerek karşı çıkmaları ve devrimci direnişi örmeleri sürecin tartışmasız olarak birincil görevlerinden biridir. Bu anlamda toplumsal mücadelenin önemli dinamiklerinde biri olan emekçi semtlerine yönelik devletin kuşatmasına karşı devrimci güçler başta olmak üzere tüm ilerici toplumsal güçler harekete geçerek emekçi semtleri sahiplenmeli ve halkla birlikte devrimci direniş geliştirilerek saldırılar boşa çıkarılmalıdır. Proleter devrim perspektifi ile hareket eden devrimci-sosyalist güçler ise tartışmasız olarak bu sürecin özneleri olmak durumundadırlar. Bulundukları tüm emekçi semtlerde diğer devrimci ve ilerici güçlerle birlikte saldırılara karşı devrimci direnişi örmenin çabası içinde olmaları günün devrimci görev ve sorumluluklarındandır.

Önceki İçerikBafra Hapishanesi’nde tutsaklara müdür gözetiminde işkence
Sonraki İçerikHalkın Günlüğü 116’ncı sayı çıktı