Emperyalizmin amaçlarını deşifre ederken şoven dalgaya kapılmamak elzemdir

Emperyalizm ve uşaklarının şimdiki genel planları, “toprak bütünlüğü” dedikleri eski statükonun yürümeyen günümüz gerçeğinde, yeni bir dizaynıdır. Türk egemenlerinin Kürt ulusal hareketine “Türkiyelileşin” çağrısı düzene entegrasyon dayatmasıdır

HABER MERKEZİ (03.11.2014)- Önceleri “milli birlik ve kardeşlik” adıyla planlanmış, sonra, “ çözüm süreci” mertebesine “çıkarılmış, T.C.’nin merdivenli, enstrümantal, çalgılı paketinin, stratejik mahiyetine ilişkin değerlendirmemiz, dostlara uyarılarımız bilinmektedir. Kürt devrimci savaşı karşısında, stratejik olarak yenilmiş AKP iktidarının, rejim planları- seçim hesapları vb. çerçevesinde, taktik bir manevra olarak pazarladığı, oyalama-etkisizleştirme-tasfiye ederek, teslim alma amaçlı konseptine, Kürt Ulusal Hareketi’nin meşru demokratik mücadele ve taleplerini destekleyerek, bağımsız ideolojik-siyasi çizgimiz ve dostça eleştirilerimizi ifade edip dikkat çektik.

Gelinen noktada, PKK-KCK’li dostlarımız da, merkezi organ ve temsilcileriyle, AKP iktidarının oyalama-tasfiye planlarından bahsetmek durumundadır. Ekim 2014 PKK MK toplantısı; süreci, “oyalama” olarak tahlil etmiş, “demokrasi sosyalizm” için mücadele kararlılığını, beyan etmiştir… Sayın Öcalan’da AKP planını, aynı çerçevede, kendisini “araçsallaştırma” itirazıyla karşılamıştır. Çizgi problemleri ve gün yarın neye evrilir meselesi ayrı bir konu ama Maoist Komünistlerin belirlemelerinin pratik önemi aşikardır… Doğrudur! Devrim; koşulları hiçe sayan, saf bir yürüyüş değildir. Lenin’e Brest-Litovsk anlaşmasındaki ağır tavizleri içeren uzlaşma, Mao’nun Çan Kay Şek anlaşmalarını, diyalog-görüşme-müzakere taktiklerini bilmek durumundayız… Yine biliyoruz ki, stratejik dik bir duruş, müzakere denilen tuzak masalarına kaderlerini terk etmeyen sağlam bilinç vardı. Devrimci savaşın “miadını doldurmuş bir tarih” saptaması, böyle bir bilinç değil, kırılmadır… Görülmüştür ki, “ilerleyen nitelikli bir süreç” yoktur. AKP iktidarının cevaplarının, planlarının ve kodlarının, son derece açık olduğu da bir olgudur. Hükümet sözcülerinin, “çözüm sürecine mecbur değiliz”, Kürt ve Kürdistan sorunu değil, bunlar çözüldü-çözülüyor (!) Ortada bir PKK “belası var” açıklamalarıyla, dinci ittihatçıların dayattığı mutlak bir itaattır… Tersi her şey, “habis urdur” ve kesilmelidir.! Türk devletine entegreye razı değilseniz, IŞİD’in yaptığı gibi boyunlarınız kesilir, diyorlar. “Darbe mekaniği” tahlilleriyle, AKP iktidarına razı olma asla kabul edilemez.

12 Martlar, 1978 sıkıyönetimleri, 90’lı yılların OHAL’leri, kanuni meşruiyetlerle güncelleştirilmiştir. Yeni yasa tasarılarının anlattığı başka nedir ki? “Kamu güvenliği” gerekçeli, AKP rejimli sıkıyönetim açıktır… Dersim, çıplak bir sıkıyönetim altındadır… Tüm Kürdistan OHAL cenderesindedir.

Zulme hayır diyen, 6-8 Ekim, Türkiye -Kuzey Kürdistan halk kitlelerinin, meşru-demokratik direnişini, meydan okuyuşunu, kamuda anarşi, “provokasyon” olarak damgalayanların yaptığı, ezilenleri objektif silahsızlandırmaktır. Egemenler, işgal meşrudur, kabul edin diyorlar. Erdoğan, Kobanê, “Ayn-el Araptır” diyor. İşgal edilmiş Kobanê’yi “Ayn-el Araptır” ilhakıyla kuşatmaya alan IŞİD çetelerine, vatan savunması rolü veriyor. Kobanê direnişinin, işgalini kırma azmini ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) gibi dalga kıranlarla frenlemeye çalışıyor. T.C.’nin Şark ıslahat planları gibi, BAAS’çıların “Arap Kemeri” projeleriyle, göçertme, nüfusun demografik yapısını değiştirme, “tek millet” yaratma planlarıydı uygulananlar. “Kobanê düştü, düşecek” diyenler, politik İslam bayrağı altında, ilhakçı statükoyu, yeniden üretme peşindedir… Yeni Osmancılık, yeşillenmiş Türk-İslam sentezli, bölgesel emperyal yayılma bayrağıdır… Türkçü Sünni bayrağı ile Panislamist enternasyonal kardeşlikle, yüzlerce ülkeden devşirdiği taşeron savaşçılar çetelerinin kuşatmasındadır Kobanê! MKP dava tutsaklarının da dahil olduğu devrimci tutsaklar doğru ifade etti. Kobanê irade beyanıdır!.. Bu irade, dayatılan emperyalist hegomonya savaşına, deyim yerindeyse bölgesel 3. Emperyalist Paylaşım Savaşı’na, 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’yla oturtulmuş paylaşım statükosuna tarihi başkaldırıdır. Ukrayna, Ortadoğu ve çatırdamış statükoya karşı, demokratik bir başkaldırıdır. “Düştü düşecek” diyen egemenlere karşın insanlığın özgürlük yürüyüşü çığlığıdır. Gerici küresel seferberliğe karşı adeta bir Stalingrad, 1930’da İspanya Francosu’na karşı, parıldayan-direnen bir insanlık meşalesidir. Tüketilmek istenen insanlık saldırısına, “ben vardım, varım” cevabıdır. Birleşik-Demokratik Kürdistan iradesidir. “Antiemperyalizm” adına, Batı koalisyonunun, amaç ve stratejilerine bakmadan, geçmişin nükseden “emperyalist parmak” mazeretiyle, ona karşı duranlar, solda da vardır… Kaypakkaya bunlara cevabı vermişti. Emperyalist parmak gerekçesine prim vermemiş isyanın demokratik içeriğini selamlamıştı  TKP ve Komintern’e karşı !..

Emperyalist emelleri deşifre etmek, mazlumların gadrine seyirci olmayı gerektirmez… Perinçek’ler “Kobanê düşerse Türkiye rahatlar”, emperyalizmin oyuncağı “2. İsrail” gerekçesiyle katliama vize veriyorlar. Emperyalizm “tutum” itibarıyla, Aydemir Gülen TKP’si, “Kobanê siyaseten yenilmiştir” (!) diyor.. Bu rezaletle, hiçbir çizgi ortaklığının mazereti olamaz… Milli baskı mekanizmaları, gerici bölge devletlerin… Emperyalizme karşı “mücadele”  adına, bunu yadsıyan, “antiemperyalizmi” tavrı olanlar şovendir. Ekim devrimi için Lenin, Almanya’nın Çarlıkla savaşında çıkarları için, Almanların yol vermesinden ötürü, “Alman ajanı” ilan edilmişti. Utanmadan aynı senaryoyu yazanlar var!. Kuşatılmış Kobanê’nin yenilmeyen direngenliğinde, ABD ve Batı, elbette kontrollü bir dizayn ve plana razı gelmeleri için bombaladığı, IŞİD’in de içinde olduğu bir satranç kurmuş durumdadır… Kobanê “halen kritik” derlerken, emperyalist plana “uyun” çağrısı yapmaktadırlar… Gericiliğin Kobanê’deki bu amaçlarını deşifre ederken, şoven dalgaya kapılmamak elzemdir. Sovyet’lere, Nazileri salan Staligrad kuşatmasının çektiklerinin konjonktürel tehditlerinde, Sovyetleri stratejik amacına, rağmen emperyalistler aldılarsa, şimdi de aynısını yapıyorlar… Stalingrad gibi, emperyalistler ve uşaklarının stratejik amaçları, kontrol dışına çıkışı önlemek genel plana biat ettirmektir. Emperyalizm ve uşaklarının, şimdiki genel planları, “toprak bütünlüğü” dedikleri eski statükonun yürümeyen günümüz gerçeğinde, yeni bir dizaynıdır. Türk egemenlerinin Kürt Ulusal Hareketi’ne “Türkiyelileşin” çağrısı düzene entegrasyon dayatmasıdır. “Halkların kardeşliği” milli baskı ve ulusal eşitsizlikleri “sınıfsallık” adına gizleme, pas geçme tutumu da şovenizmdir. “Devlet istemiyorum” adına, ezilen ulusun tartışılamaz “kendi kaderini tayin hakkı”nın reddi var. Kobanê tarihi pratik rolüyle, “Ulvi” ilan edilmiş patolojik fikirlerin mahiyetini de açığa çıkarmıştır. Örgütsel dar çıkarlar, burjuva feodal imtiyazların engellendiği “ulusal birlik”, Birleşik Kürdistan için, ezilenlerin dayanışması koridorunu açmıştır. Tutuşan Kobanê kıvılcımıyla hareketlenen Peşmerge, Duhok anlaşmasıyla Hewler’den Kobanê’ye sembolik yürüyüşüyle bile, Kürdistan’ın birleşme, parçalanmış ulusun özgür Kürdistan hasreti ve dinamiklerini bir kez daha çıplak göstermiştir… Burjuva Kürdistan hayali diye bu ileri tarihi adımı yadsıyanlar, Lenin’in Finlandiya siyasetine ne diyecektir? Kaypakkaya’nın Şeyh Sait tutumunu nasıl değerlendirecektir? Sosyalizm stratejik planı ve çözüm programıyla hareket etmede ısrar ederlerken, komünistler, meşru-demokratik adımları, desteklemekten hiçbir gerekçeyle geri duramazlar. Kobanê kıvılcımı, 1 Kasım Dünya Kobanê Günü seferberliğiyle de dünya ezilenler lehine enternasyonalizmi de tetiklemiştir. Kadınların muazzam bir özne olduğu Kobanê, cinsiyetçiliğe karşı büyük atılımdır. Oku yaydan çıkarmış, Suphi Nejatların dediği gibi “Her yüreğin devrimci bir hücre” olduğu gerçeği-bilinci-sorumluluğunu göstermiştir. Kobanê tamamen böyle bir gerçektir. Gerçek aşkı olanlar Fransa iç savaşında Marks’ın çıkardığı dersleri önemsiyorlarsa yanı başındaki Kobanê’den de ders çıkarmalıdır.

Kazım Cihan

Önceki İçerik“Stratejik önderlik taktik- somut önderliklerle sürekli güncelleştirilmelidir”
Sonraki İçerikDKH: 25 Kasım’da Suruç’tayız