Erkek egemen gerici zihniyete savaş aç!

Kadın meselesi noktasında var olan ileri perspektifimizi asla yeterli görmeden sürekli ilerletme anlayışı ile hareket etmeliyiz. Özellikle feminizm vb. düzlemlerde devam eden tartışmaları, asla kaba sınıf indirgemeci tarzda yaklaşmamalı fakat aynı zamanda proleter devrimci perspektiften de asla kopmadan ele alarak daha da derinleştirmeliyiz. Bütün toplumsal sorun ve çelişkilerde olduğu gibi kadın meselesinde de en ileri çözüm perspektifi MLM düzleminde biçimlenen proleter sınıf bakış açısıdır. Dolayısı ile kadın meselesine dair tüm tartışmalarımız ve yönelimlerimizde temel referansımız, proleter devrimci sınıf perspektifi olmalıdır. Bunu vurgularken proleter devrimci sınıf hareketinin kadın meselesi noktasındaki kamburlarını ve bazı problemli yanlarını görmezden gelerek ele almıyoruz. Ki kadın meselesi noktasındaki kapsamlı muhasebe belgesi tam da bu kaygılar ve perspektifle ele alınacaktır.

HABER MERKEZİ (24.11.2015)- Gazetemiz yazarlarından Refik demir’in 111.Sayımızda yayınlanan ‘’Erkek egemen gerici zihniyete savaş aç’’ başlıklı makalesini okurlarımızla paylaşıyoruz.

Özel mülkiyet dünyasının yarattığı en kapsamlı ve köklü sorunlardan biri kuşkusuz ki kadın sorunudur. İnsanlığın ilk gerici duraklarından biri olan kadın sorunu, tüm keskinliği ile devam etmektedir. Özel mülk dünyasının gerici tarlasında filizlenen erkek egemen gerici anlayışın kadınlar üzerinde yarattığı tahribat ve sömürü, tüm çirkefliği ve pervasızlığı ile sürmektedir. Öyle ki kadın katliamlarının, tecavüzlerin ve tacizlerin sistematik olarak yaşandığı ve rutinleştiği bir toplumsal gerçeklikle karşı karşıyayız. Özel mülkiyet dünyası ve onun gerici zemininden beslenen erkek egemen zihniyet köklü olarak yıkılmadığı müddetçe, kadın sorunu ve cinsler arası eşitsizlik de katmerleşerek devam edecektir. Dolayısı ile yarına ertelemeden ve bugünden başlayarak başta kendimiz olmak üzere toplumdaki erkek egemen gerici zihniyete karşı “Kadınlar İktidara Kadınlar Yönetime” şiarı ile keskin bir mücadele yürütmeliyiz.

Özel mülk dünyasının ürünü olan devlet başta olmak üzere tüm gerici mekanizmalar ve olgular, kadınlar üzerinde kurulan gerici zorbalık ve tahakkümü meşrulaştıran ve besleyen esas dinamiklerdir. Hâkim olan toplumsal ahlak, gelenek, kültür ve din gibi olgular erkek egemen gerici zihniyeti meşrulaştıran ve kadın üzerindeki her türlü zorbalığı ve sömürüyü kutsayan ve “tanrının takdiri” olarak topluma dayatan temel öğelerdir. IŞİD barbarlığının kadınlara bakış açısı ve uyguladığı vahşet tam da bu gerici zeminden beslenmektedir. Bu gerçekliklerden kaynaklı özel mülk dünyasının gerici zemininden beslenen bütün geleneksel analyış ve ilişkilere karşı keskin bir savaş açmak kaçınılmaz devrimci görevlerimizden biridir. Hâkim olan geleneksel toplumsal anlayış ve gerici ilişkilere devrimci bir perspektif ve kopuşla meydan okuyarak cevap olamayan bir devrim hareketinin, köklü toplumsal değişimi sağlaması asla mümkün değildir.  Özel mülkiyet dünyasını kutsayan ve meşrulaştıran hiçbir geleneksel anlayış, ahlak, kültür, din ve gerici ilişkiler toplamı asla ve asla devrimci ve komünistlerin meşru göreceği ve savunacağı şeyler olamaz. Maalesef saflarımız da dâhil devrimci harekette bu noktalarda önemli kusurlar bulunmaktadır. Burjuva geleneksel gerici ilişkilerle arasına keskin ayrım çizgileri çekmeyen ve devrimci kopuşu gerçekleştiremeyen bir devrim hareketi, asla kitleleri özgürleştiremez ve yeni devrimci bir dünya yaratamaz.

Yukarıda özet biçimde bazı vurgularla kadın sorununu yaratan ve besleyen esas nedenleri ve hangi perspektifle mücadele edilmesi gerektiğini açıklamaya çalıştık. Vurgulamaya çalıştığımız geleneksel gerici ilişkiler ve erkek egemen zihniyetin bizdeki etkileri ve nasıl ele alınması gerektiği üzerine bazı keskin belirlemelerde bulunmayı önemli bir ihtiyaç olarak görmekteyiz. Zira genel perspektif olarak oldukça ileri bir noktada dursak da içselleştirme ve yaşamsallaştırma anlamında hala geri bir yerdeyiz. Teorik belirlemelerdeki ileri düzeyimize rağmen kadın sorunu noktasında hala eski geleneksel yaklaşımların etkisi hâkim durumdadır. Bu açı farkını kesinlikle en asgari düzeye indirmek zorundayız. Kadın meselesindeki ileri teorik perspektifimizi kesinlikle kavramak ve yaşamsallaştırmak zorunluluğu ile hareket etmeliyiz. Kadın meselesindeki ileri devrimci yaklaşımlarımız ve çözüm perspektifimiz hiçbir kaygıyla asla gerilere çekilemez. Özellikle örgütlü güçlerimizin bu noktada meseleye sıradan yaklaşmaları, eski geleneksel gerici yaklaşımlarla meseleyi ele almaları kesinlikle kabul edilemez. En üstten en altlara kadar bütün bünyemizi bu noktada devrimcileştirmek zorundayız. Zihinlerimizde hâkim olan erkek egemen gerici anlayışla keskin bir kopuş gerçekleştirmek devrimci olmanın belirleyici yanlarından biridir. Hiçbir yoldaşımız bu noktalarda keyfi, sıradan ve sorumsuz bir yaklaşımla hareket edemez. Saflarımızda erkek egemen gerici anlayış ve onun bütün türevleri hiçbir gerekçe ile kesinlikle meşrulaştırılamaz.

Kadın perspektifi noktasındaki yaklaşımlarımız ile çözüm perspektifimiz, siyasal kampanyalar ve eğitim çalışmaları gibi araçlarla süreklileştirilmelidir. Kadın çalışmasını ve özgünlüğünü/özerkliğini hala öteleyen ve küçümseyen yaklaşımlar saflarımızda önemli oranda bulunmaktadır. Bu yaklaşımlara asla pirim verilmemelidir. Tüm çalışmalarımızda ve örgütlenmelerimizde kadınlar mutlaka özneleştirilmelidirler. Kadın çalışmalarımız kesinlikle dar ele alınmamalı, bütün kadın örgütlenmelerini kapsayan ve güçlü bağımsız demokratik bir kadın hareketi yaratma perspektifi ile ele alınmalıdır. Ki özellikle son yıllarda önemli bir kadın dinamiği ve potansiyeli açığa çıkmış durumdadır. Bu çabaların ve örgütlenmelerin hiçbiri kesinlikle küçümsenmemeli, tam aksine önemsenerek ilişkilenilmeli ve daha ileri bir düzeye taşınmalıdır. Bu noktada kadın örgütlenmemiz başta olmak üzere bütün kurumlarımız bağımsız gelişen özgün kadın örgütlenmeleriyle ilişkilenmeli ve kadın duyarlılığı noktasındaki çaba birleştirilerek geliştirilmelidir. Kadın noktasındaki ileri çözüm perspektifimiz bizzat bu zeminde gelişebilir ve bağımsız ileri bir demokratik kadın hareketi ancak bu somut ilişkilenme düzleminde ete kemiğe bürünebilir.

Kadın meselesi noktasında var olan ileri perspektifimizi asla yeterli görmeden sürekli ilerletme anlayışı ile hareket etmeliyiz. Özellikle feminizm vb. düzlemlerde devam eden tartışmaları, asla kaba sınıf indirgemeci tarzda yaklaşmamalı fakat aynı zamanda proleter devrimci perspektiften de asla kopmadan ele alarak daha da derinleştirmeliyiz. Bütün toplumsal sorun ve çelişkilerde olduğu gibi kadın meselesinde de en ileri çözüm perspektifi MLM düzleminde biçimlenen proleter sınıf bakış açısıdır. Dolayısı ile kadın meselesine dair tüm tartışmalarımız ve yönelimlerimizde temel referansımız, proleter devrimci sınıf perspektifi olmalıdır. Bunu vurgularken proleter devrimci sınıf hareketinin kadın meselesi noktasındaki kamburlarını ve bazı problemli yanlarını görmezden gelerek ele almıyoruz. Ki kadın meselesi noktasındaki kapsamlı muhasebe belgesi tam da bu kaygılar ve perspektifle ele alınacaktır.

Saflarımızda hala önemli oranda mevcut olan geri anlayışlara rağmen ileri olan perspektifimiz hiçbir şekilde askıya alınamaz ya da gerici yaklaşımların basıncı altında silikleştirilemez. İleri ve devrimci olan her yaklaşım kesinkes ve ilk başlarda egemen olan geleneksel yaklaşımlarla çatışmak zorunda kalır. Hele bu kadın sorunu gibi köklü bir mesele olunca, bu mevcut geleneksel yaklaşımların boyutu daha derin olmaktadır. Bu noktada özellikle kadın yoldaşların rol almaları ve özneleşmeleri tayin edici bir yerde durmaktadır. Kadın noktasındaki zihniyet devriminin yaratılmasında kadın yoldaşların alacağı inisiyatif ve oynayacağı rolün tartışmasız bir belirleyiciliği bulunmaktadır. Dolayısı ile tüm kadın yoldaşlarımız bu bilinç ve perspektifle hareket ederek bir adım daha öne çıkmalıdırlar.

25 Kasım yaklaşırken Mirabel kardeşler şahsında tarihten günümüze kadar erkek egemen gerici zihniyet tarafından şiddete uğrayarak barbarca katledilen tüm kadınları saygıyla anıyoruz.

 

Önceki İçerikTecrübelerden Ders Alıp Birleşelim!
Sonraki İçerikVe Suriye savaşında Rusya sahnede