Franfurt’ta ‘Cinsel sömürüye karşı diren mücadele et’ paneli

Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH), “Cinsel sömürüye karşı diren mücadele et!” şiarıyla başlattığı kampanya ile Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü vesilesiyle Franfurt’ta bir panel düzenledi

FRANFURT (26.11.2013)- Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH)’nin “Cinsel sömürüye karşı diren mücadele et!” şiarıyla başlatmış olduğu kampanyanın bir parçası ve aynı zamanda Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü vesilesiyle Almanya Frankfurt kentinde ilk panelini düzenledi.

Panele LGBTT İstanbul Temsilcisi Cirüsk (Kıvılcım) Arat, Almanya’dan Sosyal Pedagog Seyhan Taşdemiroğlu ve ADKH Temsilcisi katıldı.

Fuhuş sektörüne bakış açısı, fuhuş, seks işçiliği ve köleliği, ataerkillik kavramları, aile ve ahlak tanımları, LGBTT’lere bakış açısı ve yaşadıkları sorunlar, göç ve fuhuş  konuları ele alındı.

‘Her türlü şiddetinizle barışmayacağız’

ADKH temsilcisi, kadın mücadelesi için neden böyle bir kampanyaya ihtiyaç duyduklarını belirterek amaç ve hedeflerini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Temsilci konuşmasında ayrıca, kutsal fahişelikten bugüne uzanan tarih, toplumsal bakış açısı ve bugün  dünyanın üçüncü kar sektörü haline gelen insan (beden) ticaretine karşı mücadele yöntemlerini aktardı. ADKH temsilcisi konuşmasını şu ifadelerle bitirdi: “Bu kampanyayla amacımız gözler önünde olan ama görülmeyen boyutu göstermek istedik. Fuhuşu  gönüllü ya da zorla yapan kadını ötekileştirmeden  çözümü veya ortadan kaldırılması noktasında ne kadar aciliyet  taşıdığını birlikte tartışalım istedik. ‘Cinsel sömürüye sessiz kalma diren mücadele et’ şiarıyla kampanyamızı başlattık. Ve cinsel sömürünün bir kısmı olan, bedenlerin metalaştırıldığı fuhuşu ön plana çıkardık. Ama vurgulanması gerekir ki, cinsel sömürü sadece  fuhuş alanında değildir. Kadın bedeninin medyada sunuluş biçimi, pornografik içerikli reklam panolarında obje olarak kullanılması ve bunu normal olarak gösterilmesi de cinsel sömürüdür’’   

‘Patronsuz pezevenksiz bir dünya istiyoruz’

LGBTT temsilcisi  Cirüsk  (Kıvılcım) Arat konuşmasında, bu sorunları konuşurken ataerki ve patriarkal tartışılmadan geçilemeyeceğini vurguladı. Ancak günün özgünlüğünden dolayı esas sunumunu  genel anlamda translara uygulanan şiddet, devlet şiddeti  ve LGBTT’lilerin yaşadığı  sorunlar, maruz kaldıkları saldırı ve cinayetlerin  sistem  ve hukuku aracılığıyla nasıl cezasız bırakıldığını vurguladı.

Arat konuşmasında şunları söyledi: “Toplumsal yaşamın tüm kapılarının kapandığı bir alanda geriye tek bir seçenek kalıyor (biz bunun başına zorunlu kelimesini koyuyoruz) oda zorunlu seks işçiliği. Peki bu toplumsal yaşamın tüm kapılarını kapatanlar kimler; genel ahlakın iki yüzlü bekçileri yani erkekler, erk sistemidir.. Şimdi artık şiddete karşı ses çıkarırken bir kez daha düşünmek gerektiğine inanıyorum. Zulmün, katliamın ve acının hayatın birer parçası olduğu bir coğrafyada özgürlük, adalet, hak temelli arayışların toplumun tüm kesimleri için olmalıdır. Çünkü bir kesime uygulanan şiddet dönüp dolaşıp toplumun tüm kesimlerini vurur. O şiddet dönüp dolaşıp kadınları, LGBTT bireyleri, Kürde, Alevi’ye,  devrimciye, Roman’a, Çerkez’e, Laz’a ulaşıyor. Ve bir bakıyorsunuz ki yaşadığımız coğrafyanın her yeri şiddetle iç içe. Patronsuz ve pezevenksiz bir dünya istiyoruz,  yani sınıfsız bir dünya istiyoruz. Yaşamak istiyorsak örgütleneceğiz.’’

‘Kapitalizmi ayakta tutan militarizmdir’

Seyhan Taşdemiroğlu ise konuşmasında şunları söyledi: “Irkçılık, şovenizm ve militarizm kapitalizmi ayakta tutuyor. Bir kadının toplumda tek başına yaşama ve ayakta durma özgürlüğü vardır. Kadına günümüzde değersiz damgasını kapitalist olan egemen ataerkil sistem tarafından vuruluyor. Erkek egemen toplumun temel noktalarından bir tanesi kapitalizm ve onu  ayakta tutan sistemlerden biri de militarizmdir. Bunun 4. sütun noktası ise kadın sömürüsüdür. Bu durumda kapitalizm, ırkçılık ve sekssizim ortaya çıkıyor. Bu üç nokta koloniyel  kapitalist anlayışın ırkçı şovenist düşüncenin sonucudur.”

Panel sorular ve  fikirlerin beyan edildiği bölümle devam ederken, farklı bütün fikirlerin özgürce ifade edildiği  tartışma süreciyle sonlandırıldı.

 

 

Önceki İçerikKadınların Taksim’deki yürüyüşüne polis barikatı
Sonraki İçerikDHF Adli Tıp önünde Abdullah Kalay’a özgürlük istedi