GELECEĞİ KAZANMAK GENÇLİĞİ KAZANMAKTAN GEÇER

Ezilen sınıfa karşı örgütlü bir güç olan egemen sistem, ancak karşı bir örgütlü gücün kaçınılmaz mücadelesiyle alt edilir. Bu bir zorunluluktur. Zorunlulukları bilince çıkarmayan, ona göre şekillenmeyen ve örgütlenmesini var edemeyen bir hareket özgürlüğün kapılarını aralayamaz.

Örgütlenmelerimiz içerisinde en acil  ve  en zayıf olan alanlarımızdan biri de gençlik örgütlenmesidir.

Sınıf mücadelesinin en dinamik toplumsal kesimlerinden biri olan gençliğin örgütlenmesi temel görevlerimizden biridir. Gençliğin dinamik rolü ve devrimci enerjisini örgütlemeyen bir devrim hareketinin başarıya ulaşma şansı yoktur.Gençlik gelecektir metaforu tam da bu yaklaşım üzerinden biçimlenmiştir.

Özellikle gençlik nüfüsunun oldukça yoğun olduğu coğrafyamızda, bu alana ilişkin kapsamlı örgütlenmeler oluşturmak ve ileri perspektifler geliştirmek kaçınılmaz görevlerimizden biri durumundadır. Bütün alanlarda olduğu gibi, gençlik alanındaki örgütlenme de somut sorunlara bağlı olarak ele alınmak zorundadır.

Emperyalist-kapitalist sistemin, bir avuç burjuva sınıfın çıkarları uğruna ekonomik ve siyasal olarak emekçilerin aleyhine şekillendirdiği günümüz dünyasında,  gençliğin de geleceğiyle ilgili, bütün beklenti ve planlarını alt üst etmektedir. Kapitalist sistemin çarklarında, işsizliğin kıskacında boğdurulan, uyuşturucu, kumar, alkol ve fuhuşa sürüklenen, her türlü sosyal ve ekonomik güvenceden yoksunlaştırılmış, düşük ücretlerle istihdam edilerek sömürülen, her türlü aktivite ve ifade imkânlarından yoksun bırakılan gençliğin geleceği karartılmak istenmektedir.

Gençliğin eğitim alanında olanı da bu saldırıların potasındadır. Faşist ve gerici eğitim sistemiyle burjuva sisteme uygun insanlar yetiştirme müfredatı, gençliğin önemli bir bölümünü eğitim dışı bırakmak için düzenlenen sınav sistemleri, harçların arttırılması, yurt ve okul yemekhanelerinin özelleştirilmesi, eğitim ücretlerinin azaltılması vb. uygulamalarla artan saldırılar sonucunda eğitim hakkı yoksul emekçi çocuklarına kapılarını kapamıştır. Yatırım yokluğunun büyüttüğü istihdam sorunu öğrenci gençliğin ya da mezun olmuş ama mesleğini yapamayan, “diplomalı işsizler” ordusunun hacmini her yıl yeni neferlerle büyütmektedir.

Gençliğin kendi meşru ve yasal öz örgütlenmeleri olan dernekler, fikir kulüpleri vb.örgütlenme alanları da baskı altına alınıp yok edilmektedir. YÖK kılıcının tepesinde sallandığı akademik çalışma, demokratik söz ve karar alma hakkının yok edildiği öğrenci konseyleri, resmi ideolojinin yeniden biçimlendiği birer ticarethane  olarak sermayedarların ihtiyacına uygun hale getirilmiştir.

Kısaca gençlik ekonomik, kültürel ve siyasal alanda her türlü saldırıyla yüz yüzedir. Ve bu saldırılar giderek derinleşmektedir. Ekonomik ve siyasal ihtiyaçları doğrultusunda kendisini yeniden biçimlendirme uğraşında olan sistemin, güçlü karşı koyuşları nötralize edebilmek için şiddet dozunu arttırarak  kendisini var edeceği aşikar bir durumdur.

İnanıyoruz ki gençlik kesimi kendilerine dayatılan bu saldırılara geçmişte olduğu gibi bugün de boyun eğmeyecek ve kaderini ellerine almak için ayağa kalkacak ve kendisine biçilen role karşı direnişi harlayacaktır. Sürecin anahtarı hegomanyayı kırma görevi üzerinden gündemlenen gerçekçi, somut radikal devrimci mücadelelerden geçiyor,

Gençliğin bu direnişinin radikal politik bir kulvara akışı ve süreklilik kazanmasında, Maoist Komünistlere de önemli görevler düşmektedir. Kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede sınıf mücadelesi eksenli iktidar mücadelesinde, MLM bilimsellikle mücadelede saflaşmış Maoist gençliğin önemli görevler yükleneceğine inancımız tamdır.

Bu anlamıyla pratik örgütsel görevlerimizi gerçekçi bir temele indirme anlamında yeniden tanımlamaya ihtiyacımız vardır. Coğrafyamızdaki gençlik esasta eğitim alanında yoğunlaşmış durumdadır. 20 milyon civarında olan öğrencilerin, ortaokul, lise ve üniversite kesimine dahil olanların sayısı 12 milyondan fazladır.

Gençliğin bütün fikir dünyasının devlet tarafından şekillendirildiği bu alanlarda örgütlenerek hem bu sistemini gençliğe dayattığı gericiliğe karşı çıkılması, hem de alternatif toplum anlayışı çerçervesinde örgütlenmesi ana görevdir.

Gençliğin parçalı durumunun aşılması temelinde bütün kurumlarımız kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirerek gençliğin örgütlenmesini ayakları üzerine dikmelidir.

Ortaokul, lise ve üniversite gençliğinin parçalı durumunun aşılması için demokratik işleyişe sahip merkezi örgütlenmeler oluşturmak, kurultaylarla gençliğin sorunlarının irdelenmesini sağlamak, ajitasyon propaganda araçlarını aktif hale getirmek, yayın vb noktalarda gençliğe yönelik perspektiflerin süreklileştirilmesi, sisteme alternatif eğitimlerin düzenlenmesi, diğer kurumlarla eylem birlikleri, fikir kulüpleri, dernekler, sendikalarda ortak çalışma vb. faaliyetler kısa vadede başarılması gereken görevlerdir. 

Gezi ve diğer bütün toplumsal gelişmelerde, faşist Türk devletinin saldırıları karşısında diri, aktif, teknikle bilimselliği buluşturan, yaratıcı zekasıyla zihinlerde iz bırakan eylemselliklere imza atan gençlik, bu kurultayların odağını oluşturmalıdır. Gençliğin örgütlenebilmesindeki bizim yöntem ve ilişkilenmemizdeki darlıkları aşarak, gençliği nasıl örgütleyip,  geleceği nasıl kazanacağımızı tartışmalıyız.

 

 

 

 

timleri ama aynı zamanda tamamen gönüllü ve demokratik temelde merkezileşmiş Komün, Sovyet ve Halk Konseyleri iktidarı için mücadele yürütmeliyiz.               

 

Emperyalist dünya sistemine tüm tarihsel kökleri ve temelleriyle karşı çıkarak burjuva medeniyetçi paradigma ve onun her bir devletinde vücut bulan resmi her bir millet, tarih, dil, inanç, düşünce imtiyazı ve tekeline karşı köklü ve stratejik bir devrimci savaşı yürütmeliyiz. Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya, bu uğurda stratejik temelde önemli bir eşikten geçip nitel adımı atarak yol gösterirken onda tereddütsüz karşılığını bulan Ermeni ve Kürt komünistlerin gösterdiği yolda daha fazla açılmıştır. Bu bilinç ve perspektifle Sosyalist Halk Savaşını adım adım büyütme kararlılığıyla sosyalizme ve komünizme yürüyoruz. 

Önceki İçerikTUTSAKLARA YÖNELİK YENİ FAŞİST SALDIRILARA KARŞI MÜCADELE EDELİM!
Sonraki İçerikHiçbir şey diyalektikten muaf olmadığı gibi AKP de muaf değildir!