HDP Milletvekillerinin Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Üzerine

Erdoğan/AKP güruhunun Kürt Ulusal Hareketi ve genel olarak Kürt ulusuna karşı nasıl bir düşmanlık içinde olduğu tartışma götürmez biçimde ortadadır. Bu düşmanlığın ilan edilerek en azgın biçimde pratikleştirilen topyekûn savaş saldırganlığıyla tırmandırılıp zirveye çıkarıldığı bilinmektedir. Çözüm safsatasıyla yürütülen örtülü düşmanlık sürecini geride bırakarak aleni ve amansız düşmanlık temelinde yeni boyuta taşınan bu düşmanlık, yürütülen barbar kıyım ve soykırım katliamlarının tanıklığıyla yoruma muhtaç olmayacak kadar ırkçı-faşist karakterde ve bir o kadar da iflah olmaz kuralsız barbarlık niteliğindedir.

Tekçi, faşist Erdoğan/AKP sultasının kıyım ve katliamlarla ünlenen azgın saldırganlığı, Kürt ulusunun tüm tarihi boyunca maruz kaldığı kırım, imha, katliam, milli mezalim ve baskının en büyük ve en zalimane örneklerini temsil eden durumdadır. Çözüm-barış diyen, inkâr-asimilasyon dönemi bitmiştir diyen Erdoğan/AKP güruhu en büyük çözümsüzlüğü dayatıp yaşatmakta, inkâr-asimilasyon ve imhanın dehşet verici boyutunu uygulamaktadır. Tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan gerçekleri kanıtlamanın ve ayrıntılı izah etmenin gereği yoktur. Tekçi-faşist Erdoğan/AKP güruhunun nasıl bir terör ve katliam gerçekleştirdiği alenen ortadadır. Kürtlere reva gördüğü katliam ve kırımla yetinmeyip akla gelebilecek her türlü baskı ve bu baskının en ağırlaştırılmış biçimi olarak her türlü araç ve yöntemi kullandığı da izlenmektedir.

Özcesi, Erdoğan/AKP faşist sultasının Kürt Ulusal Hareketi ve silahlı silahsız tüm güç ya da aktörlerini ezerek tasfiye etmeyi hedeflediği, ulusun iradesini hiçe sayarak teslim alıp köleleştirmeye çalıştığı, dayattığı bu teslimiyet ve köleliği gerçekleştirmek için en zalim katliamlar gerçekleştirdiği, kirli oyun ve hilelere başvurduğu, komplo, entrika ve provokasyonlar yürüttüğü, her nitelikte linçler gerçekleştirdiği, seçilmiş siyasetçi ve milletvekillerine kadar tüm demokratik dinamiklerini koyu bir baskı altına alarak susturmaya çalıştığı ve hatta yargılatıp hapislere tıktığı gizli değildir. Amaç da yapılanlar da açıktır. Yapılanların belli olduğu kadar niçin yapıldıkları da bellidir.

Kürt ulusunun iradesini kırıp yok sayarak teslim almaya ve köleleştirmeye çalışan, bu amaç doğrultusunda Kürt Ulusal Hareketi’ni ezip tasfiye etmeye çalışan Erdoğan/AKP güruhu, uyguladığı barbar katliam ve kırımda netice alamayınca, saldırganlığını en pervasız boyuta taşıyarak kendi yasalarını da tanımayacak biçimde demokratik kurum ve örgütlenmeleri, bura mücadelelerini de hedef alarak faşist baskılarının sahasını sonuna kadar genişletmektedir. İşte HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması da bu temel üzerinde veya bu hedefler zemininde anlam kazanmakta, gündeme gelmektedir. Kürt ulusu namına ne varsa ona saldırıp yok etme, Kürt ulusunun iradesini kırarak dize getirip teslim alma bu güruh ve sultan bozuntusu şefinin aktüel tavrıdır. (Elbette bu güruh tüm demokratik, ilerici, devrimci, sosyalist ve hatta burjuva aydın ve muhalefete karşı da benzer tonda düşmanlık içindedir. Dahası, insanlıkla bir düşmanlık içindedir bu gericilik. Yani salt Kürt ulusuna saldırmakla özdeş değildir bu güruhun karakteri…)

HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması girişiminin Kürt ulusuna uygulanan milli zulüm ve baskıdan bağımsız olmayıp onun doğrudan bir parçası olduğu açıktır. Söz konusu dokunulmazlık fezlekelerinin meclise getirilmesi ve dokunulmazlıkların kaldırılarak ilgili milletvekillerinin yargılanarak siyasetten men edilip hapislere gönderilmesi tekçi, ırkçı-faşist iktidarın Kürt ulusuna dönük baskılarının bir parçası ise, ki öyledir, o halde Kürt ulusuna uygulanan tüm gerici ve faşist baskılara karşı çıkıldığı gibi, bu faşist milli baskının parçası durumundaki HDP milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılmasına da aynı zeminde karşı çıkılmak durumundadır. Mesele milletvekillerinin parlamentoda kalması veya kalmaması, parlamento veya milletvekillerinin siyasi olarak büyük anlam taşıyıp taşımaması değil, Kürt ulusuna uygulanan ırkçı-faşist baskılardır. Nasıl ki, Kürt usuna uygulanan baskı ve katliamlara karşı çıkmak ve mücadele etmek görev ise, bu baskıların bir biçimi ve uzantısı olan ya da aynı gerici amaçlara sahip olan HDP milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşı da aynı tutum alınmak durumundadır. Özcesi bizlerin HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına dönük yaklaşım ve tavrı bu zeminde cereyan etmek durumundadır. Kürt ulusuna dönük baskılardan ve aynı zamanda faşist-gerici saldırganlıktan bağımsız olarak salt milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin bir karşı çıkışımız veya bu karşı çıkışı görev olarak benimsememiz düşünülemez elbet. Milletvekilliği dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışmasının doğrudan HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması anlamına geldiği, amacın bu olduğu ise bizler açısından nettir. Genel olarak milletvekilliği dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşı çıkmamız veya bu konuda özel görev ve gündem belirlememiz düşünülemez. Esasta ve özünde söz konusu olan ya da amaçlanan HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve Kürt Ulusal Hareketi’ni demokratik alandaki mücadele ve iradesinin baskı altına alınıp geriletilmesidir. Bizlerin karşı çıktığı nokta tam da budur.

Kısacası, HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması meselesini bu zeminde okumaktayız. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı yaklaşımımız da bu zeminde ifade bulur. Belli sayıda da olsa milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması karşısında HDP’nin tavrı ise, tüm üyelerini kapsayacak şekilde genel bir tavırla protesto edip meclisten çekilmek yönünde olmalıdır. Çünkü milletvekilleri dokunulmazlıklarının kaldırılması alenen Kürt ulusuna karşı uygulanan baskı politikalarının bir sonucu ve siyasi bir karar-tavır olarak gündeme gelmektedir. Dolayısıyla HDP milletvekillerinin parlamentoda da susturulmasını içermektedir. Yani, dokunulmazlıkları düşürülmeyip de mecliste bulunan vekiller her an dokunulmazlıklarının kaldırılması tehdidi ve baskısı altındadırlar. Zira, kaldırılması hedeflenen dokunulmazlıklar olağan yasal süreç ve gerekçelere dayanmamakta, alenen siyasi tavır ve Kürt ulusuna dönük saldırganlık temelinde gündeme gelmektedir. HDP milletvekilleri dokunulmazlıklarının düşürülmesi karşısında HDP’nin parti olarak meclisten çekilme tavrı netleşirse veya bu kararlılıkta bir tavır belirlenirse iktidarın bunun sonuçlarını göze alamayacağı açıktır. Ki, iktidarın yaptığı şantajlara rağmen dokunulmazlıkları kaldırmayı kolayca göze alamadığı da söylenebilir.

Önceki İçerikKürdistan’da komünistleri bekleyen görevler
Sonraki İçerikToplumsal meselelere yaklaşımda referansımız proleter devrimci siyasettir