‘Her saldırdıklarında daha da güçlenerek çıkan bir geleneğin ardıllarıyız’

Bugün gelenek yine alışıla geldik saldırıların hedefi durumundadır.Bundan yakınmak  yada  anlaşılmaz şaşkınlık duymak bizlerin işi olamaz.Herkes kendi işini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor.Burjuvazi kendi sınıfsal karekterine uygun olarak  çok doğal bir şekilde bizlere saldırarak kendi işini yaparken, bizlerde kendi sınıfsal karekterimize uygun olarak hatalarımız ve zaaflarımızdan dersler çıkartarak var gücümüzle devrimci mücadeleye sarılmalıyız

HABER MERKEZİ (31.05.2015) – Belleklere kazınmış, kitlelere mal olmuş ve bilimsel sosyalist ideolojiyle kuşanmış devrim yürüyüşümüzün zaferi mutlaktır.

Devrim  yürüyüşümüz kendi bilimsel  zemininde adım adım ilerlemeye devam ediyor. Sınıflar mücadelesinin kaçınılmaz gerçekligi olan yengi ve yenilgiler’ de aynı bilimsel zemin üzerinde dün olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Sınıflar mücadelesinin bilimsel gerçekligi ve ele alınışı tamda bu durum ve çelişkilerin toplamından meydana gelmektedir. Sınıflar mücadelesini böyle okumayanlar diyalektik mataryalizmi zerrece kadar anlamayan idealistlerdir. Sınıflar mücadelesini kendi bilimsel zemininde kavramayanlar somut başarılar elde etselerde son tahlilde evrilecekleri liman özel mülkiyet dünyasının dikenli bahçesidir. Sınıflar mücadelesinin tarihsel serüveni bu noktada onlarca örnekle doludur.

Her sınıf kendi bildigini yapar

Özel mülkiyet  ilişkilerinin hakim olduğu gerici dünya gerçekliginde her sınıf temsil ettigi dünya görüşüne göre biçimlenir. Mülkiyet ilişkilerinin hakim olmasıyla birlikte iki sınıf(Proletarya ve Burjuvazi) arasındaki keskin savaşımda her tarihsel dönemde farklı farklı biçimler alsada özünden hiçbir şey kaybetmeden kesintisiz olarak bugünlere kadar gelmiştir ve bundan sonrada bu minvalde ilerlemeye devam edecektir. Proletarya ve Burjuvazi arasındaki bu uzlaşmaz sınıf karşıtlığı ve mücadelesi diğer tüm toplumsal çelişkileride etkileyen ve belirleyen temel bir içerige sahiptir. Bu gerçekliklerden kaynaklı iki sınıfta tüm ekonomik ve siyasal toplumsal ilişkileri kendi çıkarlarına göre biçimlendirmektedirler.Bu savaşımda her sınıf kendi metot ve araçlarıyla mücadele ederek üstünlük sağlamaya çalışır.Burjuvazinin tüm araçları gerici ve kirli iken,proletaryanın araçları ve metodu kendi dünya görüşüne uygun olarak bilimsel ve ilerici bir içerik taşır.

Gerici dünyanın kendi saltanatını devam ettirmek için enternasyonal proletarya ve ezilen dünya halklarına yönelik, ideolojik,politik,ekonomik,sosyal ve kültürel saldırıları pervasız biçimde sürmektedir. Dünyanın degişik parçalarında, emperyalist işgal ve saldırganlığa,vahşi kapitalist sömürüye,kadın ve diğer cinsel soykırımlara, doğa ve çevrenin yağmalanmasına karşı baldırı çıplakların ve daha güzel bir dünya düşüyle hareket edenlerin mücadelesi de büyüyerek devam etmektedir.  Emperyalist dünya gericiliginin bir karakolu olan Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da  halklara yönelik türlü türlü bastırma politikaları devam etmektedir. Varlığını halkların soykırımı ve katliamı üzerinden zorla inşa eden gerici faşist burjuva cumhuriyet tüm çürümüşlügü ile ortada durmaktadır.

Bütün zerreciklerine kadar kokuşmuş olan gerici burjuva cumhuriyet niteligine uygun olarak pervasız bir şekilde halkların öncü devrimci güçleri başta olmak üzere tüm ilerici toplumsal dinamiklere saldırmaktadır.Halkların üzerine bir karabasan gibi çöken gerici burjuva cumhuriyet’in tüm saldırılarına karşın halkların ve onların örgütlü güçleri olan devrimci dinamiklerin tarihsel haklılığı ve meşruluğundan aldığı güçle yürüttügü mücadelesi kesintisiz olarak devam etmektedir.

Her saldırdıklarında daha da güçlenerek çıkan bir gelenegin ardıllarıyız

Kuruluşundan günümüze dek her daim faşist diktatörlügün bir numaralı hedefi olan gelenegimiz,her defasında adeta kendi küllerinden yeniden doğarak daha güçlü bir şekilde ayağa dikilmiştir.Bu sadece geleneksel direnme ve cüret ile açıklanacak bir olgu degildir.Temel mesele gelenegimizin üzerinde ete kemige büründügü Kaypakkaya güzergahının bilimsel sosyalist çizgisidir.Bizleri her defasında ayağa diken,cüretimizi daha da perçinleyen ve  MLM zeminin de şaşmaz kılan işte bu gerçekligin ta kendisidir. Şu artık burjuvazi tarafın dan da kabul görmüş ve kanıksanmış bir gerçekliktir; Kaypakkaya’nın bilimsel sosyalist çizgisi belleklerde yer edinmiş ve kitlelere mal olmuştur. Bugün Kaypakkaya’nın 72’de göndere çektigi bilimsel sosyalist güzergahı ‘’marksizm bir doğma değil,eylem klavuzudur’’ bilimsel diyalektik yaklaşımıyla ele alınarak daha da geliştirilmiştir.Kaypakkaya’nın tamda bilimsel metoduyla hareket eden proleter devrimciler,onun bilimsel ideolojik ve siyasal hattını günün nesnel gerçekliklerine uyarlayarak devrimci bir zeminde ileriye taşımışlardır.Olması gerekende budur.Kaypakkaya’yı sadece belli tarihsel dönemlerin tahlilleriyle ele alanlar Kaypakkaya’nın özünü kavramayanlardır.

Bugün gelenek yine alışıla geldik saldırıların hedefi durumundadır.Bundan yakınmak  yada  anlaşılmaz şaşkınlık duymak bizlerin işi olamaz.Herkes kendi işini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor.Burjuvazi kendi sınıfsal karekterine uygun olarak  çok doğal bir şekilde bizlere saldırarak kendi işini yaparken, bizlerde kendi sınıfsal karekterimize uygun olarak hatalarımız ve zaaflarımızdan dersler çıkartarak var gücümüzle devrimci mücadeleye sarılmalıyız.

Sosyalist Cumhuriyetler Birligi programı etrafında kenetlenelim

Bugünün Türkiye-Kuzey Kürdistan’nın da en ileri toplumsal proje proleter devrimcilerin göndere çektikleri sosyalist cumhuriyetler birligi programıdır.Bütün sosyalist deneyim ve birikimlerin devrimci eleştirisi, muhasebesi ve daha da ilerletilmesinin toplamı olan sosyalist cumhuriyetler birligi programı halklara sunulmuş en ileri devrimci çözüm projesidir. Temel mesele programımızı kavrayıp kitlelerde maddi güce dönüştürmektir. Sadece dar pratikle sınırlandırlmış bir devrimcilik algısından kesinlikle kurtulmalıyız.Tüm ilgi ve enerjimizi toplumsal mücadelenin gerçek sorunlarına yöneltmeliyiz.

 

Önceki İçerikDHF Tutuklamaları AKP/Erdoğan İktidarının Son Çırpınışlarıdır!
Sonraki İçerikMKP’den Haziran Ayaklanmasının yıl dönümüne ilişikin açıklama