Kadının Adı Var: Çilem Doğan, Hacire Göv.!

 Avrupa Demokratik Kadın Hareketi(ADKH), yazılı bir açıklama yaparak “Kadının kendisini savunmak için erkeği öldürerek ilkelleştiren, erk-ek yöntemleri kullanmak zorunda bırakan çaresizliği bu sistemin eserini” teşir eden bir açıklama yaptı.ADKH’nın yaptığı açıklamayı öneminden dolayı olduğu gibi yayımlıyoruz

 HABER MERKEZİ (12.07.2015)- Yüzyıllardan bugüne hep silikleştirilen kadının adı, kadını iyiden iyiye sessizliğe gömmekle kalmadı kendi mezar kazıyıcısı konumuna da getirdi. Kadın sistemin kendisine biçtiği misyonu ve rolü “Layıkıyla” yerine getirdi ve kendi hayatı, kendi kadın kimliği noktasında “Bu benim kaderim” cümlesini kanıksadı. Çünkü kadın erkeği güç olarak görürken, kendisini de erkeğin gücü üzerinden tanımladı.Babasının, erkek kardeşinin ve sonrasında eşinin baskılarını, şiddetini “Atamdır, kardeşimdir, beyimdir.!” diyerek “Kaderine” razı geldi.Kadın ne aile de ne de toplum içerisinde “İnsani” olarak o değeri gördü.Günü geldi henüz 8’inde 80 yaşında biriyle evlendirildi, günü geldi bir kamyon kasasında ya da bir fabrikada çocukluktan mezara işçi olarak kaldı, günü geldi tecavüze uğradı ve bunu dile getirdi ama yasalarda erkek korundu çünkü kadının rızası(!) vardı.Dün “Adı yok” denilen ya da burjuva basının üçüncü sayfalarında adı kısaltılarak “N.Ç” diye yazılan bu utancın sorumlusu sanki kadınmış gibi, kadın isimsizliğe yine maruz bırakıldı.Ama kadınlar suskunluğunu parçaladı, “N.Ç” gibi adı kısaltılıp utanç duvarlarına hapsedilen kadınlar “Bu senin utancındır” deyip erkek egemen sisteme bir tokat savurdu.Dün kimliksiz nitelendirilen “Adı yok” denilen kadınlar, bugün “Adım GÜLDÜNYA, adım ÖZGECAN, adım HACİRE, adım ÇİLEM” haykırışı ve isyanıyla, tekçi faşist devletin kadını yok sayan zihniyetinde ve yasalarında gedikler açtı, erkek egemen saltanatın tahtına tekmeyi savurdu.Özgecan’ın yanıp tutuşan saçlarının külleri havaya savrulmadı, binlerin üzerindeki  ölü toprağı eşeledi, o küllerden isyanın ateşini  harmalandı.

 Hep Mi Kadınlar Ölecek?

 Adana’da yaşayan 28 yaşındaki Çilem Doğan, kendisini defalarca fuhuşa zorlayan eski eşini 6 kurşunla öldürdü. Savunmasında: “Hep mi kadınlar ölecek? Biraz da erkekler ölsün. Namusum için öldürdüm” dedi.Yine aynı tarihlerde Urfa’da 8,5 aylık hamile olan 19 yaşındaki Hacire Göv, tecavüz edildikten sonra katledildi ve cansız bedeni kör bir kuyuda bulundu. Bugün kadından katil yaratan, erkek egemen sistemin ta kendisidir. Bugün kendi kadın kimliğiyle var olmak isteyen kadını kör bir kuyuda ölüme mahkum eden tüm yasalarıyla erkeği koruyan devletin ta kendisidir. Kadınlar öldürülmemek için öldürmeyi düşünüyorsa, bunun tüm sebepleri devletin erk zihniyetinde aranmalıdır.Bugün adına ister “töre” diyelim, ister “cinnet” diyelim, öz itibariyle kadınlar her yerde katli vacip ilan edilmiş, ölüm fermanlarının ilk tohumları özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla atılmıştır.Kadın cinayetleri politiktir, çünkü kadını ikincil statüde gören, hiçe sayan, şiddeti, tacizi ve tecavüzü meşrulaştıran devletin ataerkil zihniyetidir.Bizler Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak, burdan bir kez daha teşhir ediyoruz: Bizler erkeğe değil, tüm yasalarıyla erkeği koruyan, işte, okulda, sokakta her alanda kadının katlinin önünü açarken, erkeğin sırtını sıvazlayan erkek egemen-ataerkil zihniyetin karşısında mücadele etmekten geri adım atmayacağız.Aynı şekilde binlerce yıldır erkeği cellada dönüştüren, kadın katili yapan özel mülkiyet sistemi, kadını her geçen gün çaresizlik ve umutsuzluk kuyusunun dibine daha da çekmektedir.Kadının kendisini savunmak için erkeği öldürerek ilkelleştiren, erk-ek yöntemleri kullanmak zorunda bırakan çaresizliği bu sistemin eseridir. Ve diyoruz ki cinsler arasındaki bu zulmün sonu bunu yaratan sistemin sonuyla gelecektir.

 Kadın Cinayetleri Politiktir

Erkeği Koruyan Yasalarınızla Uzlaşmayacağız!

 

 

Önceki İçerikŞimdi değilse ne zaman? Sen değilsen kim?
Sonraki İçerik‘Yol yeşilken geri dönün!’ -Foto Haber-