Kapitalizmin ortaya saçılan pislikleri

Siyaseti dar bir alanda, aynı araç ve yöntemlerle değil, bin bir araç ve yöntemle en etkili şekilde yürütmemiz gerekiyor. Hırsızlık, yolsuzluk, Ensar Vakfı benzeri tecavüz olayları vb. birçok gelişme sistemin bütün pisliklerini gözler önüne seriyor. Tüm bu gelişmeleri devrimci mücadelenin lehine, en etkili şekilde kullanmamız gerekiyor. On yıllardır anlatmaya çalıştığımız kapitalizmin asalaklığı ve çürümüşlüğü defalarca kez olduğu gibi bir kez daha bütün çıplaklığıyla karşımızda duruyor

HABER MERKEZİ (21.04.2016) – Gazetemizin 120’nci sayısında yayımlanan “Kapitalizmin ortaya saçılan pislikleri” başlıklı yazıyı, öneminden ötürü bir kez de internet sitemizden okuyucularımızla paylaşıyoruz.

3 Nisan 2016 tarihinde dünya gündemini alt üst eden bir olay yaşandı. Panama Belgeleri ismi verilen, ilk bölümünde 50’den fazla ülkeden 140 devlet yetkilisinin isminin bulunduğu ve 11 milyon sayfadan oluşan yolsuzluk ve kara para aklama dokümanları aynı anda dünya genelindeki birçok gazete ve internet sitesinde yayınlandı. Dünyanın en büyük 4. Offshore(sınır ötesi) hukuk firması olarak bilinen Mossack Fonseca isimli şirketin 40 yıllık bütün arşivinin sızdırıldığı ifade ediliyor. Panama merkezli Mossack Fonseca şirketinin özel belgelerinden oluşan bütün arşivi internete sızdırılmış durumda. 42 farklı ülkede 600’den fazla çalışanı bulunan bu şirketin şimdiye kadar 214 binden fazla müşteriye hizmet verdiği ifade ediliyor. Söz konusu müşterilerin büyük çoğunluğunun ise vergi kaçakçılığı ve çeşitli yolsuzluk işlerini bu şirket üzerinden çözdükleri anlaşılmakta. Şimdiye kadar açıklananlar sızdırılan belgelerin başlangıç kısmı. Bu kadarıyla dahi gündemin baş sırasına oturan belgelerin tamamının Mayıs ayı başlarında yayınlanacağı söylendi. Yayınlanan bölümlerde dünya siyasetinden, sporuna kadar oldukça tanıdık isimler var. Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’den, Barcelonalı futbolcu Messi’ye kadar birçok isim yayınlanan ilk bölümlerde yer alıyor.

Söz konusu belgeler ilk olarak Alman Süddeutsche Zeitung(SZ) Gazetesi’ne sızdırıldı. İsmi açıklanmayan bir kaynak tarafından sızdırılan belgeler buradan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu(ICIJ)’na gönderildi. Burada incelenip tasnif edilen belgeler 78 ülkeden 107 medya kuruluşuna gönderilerek kamuoyuna servis edildi. 3 Nisan tarihinden bu yana haberlerde okuduğumuz belgeler incelenerek yayınlanmaya devam ediliyor. Belgelerin basında yayınlanması sonrası dünya genelinde büyük tartışmalar yaşandı. Birçok devlet başkanından, siyasetçisine kadar halkın emeği üzerinden gasp edilen milyarlarca dolar tutarındaki paranın paravan şirketler aracılığıyla nasıl aklandıkları, nasıl vergi kaçırıldığı bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. Özellikle 2008 yılından bu yana büyük bir ekonomik kriz içerisinde olan İzlanda’nın Başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsonn’nun büyük miktarda vergi kaçırdığının basına yansıması sonrası İzlanda halkı sokaklara dökülerek protesto gösterileri düzenledi. Benzer eylemlerin birçok ülkede yaşanması bekleniyor. Mossack Fonseca şirketi 1997 yılında kurulmuş bir firma ve sızdırılan belgelerin 1997 ile 2016 yılları arasına ait olduğu ifade ediliyor. Onlarca ülkeden binlerce kişinin isminin geçtiği belgelerde Türkiye-Kuzey Kürdistan’dan 101 şirketin, 10 bireysel müşterinin ve 517 hissedarın adı geçiyor.

Belgelerin Yayınlanmasının Sebebi

Teknik ve teknolojideki gelişim, özellikle bilişim alanında yaşanan gelişmeler birçok bilgi ve belgenin rahat bir şekilde erişime açılmasını da beraberinde getiriyor. Özellikle bilgisayar ve internet kullanımında gelinen aşama göz önüne alınanca Panama Belgeleri benzeri sızıntıların daha yoğun bir şekilde yaşanacağı kesin. Ki hatırlanırsa 2010 yılında yayınlanan Wikileaks Belgeleri hala tartışılmaya devam ediliyor. Julian Assange liderliğindeki Wikileaks grubu, ABD Dışişleri Bakanlığı ve dünya genelindeki ABD büyükelçilikleri arasındaki yazışmalardan 251.287 gizli belgeyi elde edip yayınlamıştı. ABD emperyalizminin dünya genelinde nasıl bir çalışma yürüttüğü, ne tür kirli ilişkiler içerisinde olduğu Wikileaks Belgeleri’yle bir kez daha gün yüzüne çıkmıştı. Panama belgelerinin Wikileaks’ın on binlerce katı büyüklükte olduğu ve şimdiye kadar sadece küçük bir kısmının yayınlandığı düşünüldüğünde, önümüzdeki günlerde bu konunun dünya gündeminin baş sıralarında kalacağına şüphe yok. Peki böylesine devasa boyutlarda ve oldukça korunaklı bir şekilde 40 yıldı sorunsuz devam eden çalışmaların gün yüzüne çıkıp, belgelerin sızdırılmasının sebebi nedir?

Bu belgelerin vergi kaçakçılığı, yolsuzluk, kara para aklama vb. durumlardan rahatsız olan, duyarlı bir çalışan tarafından sızdırılmadığı kesin. Meselenin emperyalist güçler arasındaki çelişki ve çatışmalarla direkt bağlantısı söz konusu. Ki yayınlanan belgelerin esas hedefinin Rusya ve Rusya Devlet Başkanı Putin olduğu aşikâr. Belgelerin Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu(ICIJ) tarafından ilan edilmesi başlı başına bir soru işareti. ICIJ, ABD’de bulunan Kamu Dürüstlük Merkezi isimli, kar amacı gütmeyen bir kuruluşun projesi. Bu kar amacı gütmeyen, kamu yararına kurulmuş olan(!) olan Merkez’in finansörleri arasında ise oldukça tanıdık isimler var; Soros’un Açık Toplum Vakfı, Rockefeller Ailesi Fonu… Soros vb. isimlerin söz konusu vakıflar aracılığıyla dünyanın dört bir yanında ABD emperyalizminin çıkarlarına ne tür kirli ilişki ve çalışmalar içerisinde olduğu biliniyor. Özellikle Renkli Devrimler olarak isimlendirilen(Gürcistan en bilineni) sürecin örgütlenmesinde Soros’un rolü açıktan biliniyor. Panama Belgeleri’nin sızdırılma süreci ve bağlantıları göz önüne alınınca bunların bir tesadüf zinciri olduğunu iddia etmek ham saflık ürünü olsa gerek. ABD ile Rusya emperyalizmi arasında devam eden ve son 10 yıllık süreçte oldukça keskinleşen çelişkilerin sadece askeri ya da siyasi alanda yaşanmadığı, yaşanmayacağı bir kez daha görülmüş oldu. ABD emperyalizminin Reza Zarrab operasyonu ve akabinde yayınlanan Panama Belgeleri, rakip emperyalist güçler ve yerli uşaklarına karşı geliştirdiği önemli hamlelerden biridir. Keza belgelerin yayınlanmasından bir hafta önce Kremlin’den Rusya’nın istikrarını bozmak amacıyla bazı bilgilerin paylaşılacağı yönlü uyarıları düşünüldüğünde Rusya’nın söz konusu çalışmanın istihbaratını aldığını gösteriyor. Ayrıca büyük miktarda vergi kaçırdıkları kesin olan birçok ABD’li şirketin belgelerde yer alamaması büyük bir soru işareti?

Halkın Sırtından Zenginleşen Asalaklar

Kapitalist sistemi ayakta tutan en önemli gelirlerden birisi vergi adı altında halktan çalınan paralar. Günümüzde neredeyse bütün tüketim maddeleri, elektrik, su, doğalgaz vb. temel ihtiyaçlar, hemen her şey vergilendirilmiş durumda. Vergi adı altında halkın sırtından sürekli olarak milyarca dolar tutarında para kazanılmakta ve karşılığında ise alınan paranın binlerce kat düşük değerinde sözde hizmet sunulmaktadır. Misal Türkiye-Kuzey Kürdistan’da hali hazırda 127 çeşit vergi ödüyoruz. Halkın sırtından çalınan paralar noktasında bir sıkıntı yok. Asıl sorun zenginlerin, kodamanların büyük miktarda vergi kaçırması. İşte bu vergi kaçırma meselesi eski tarzda sadece ülke sınırları içerisinde yapılmıyor. Sınır ötesi birçok kurum ve kuruluş sırf bu iş için kurulmuş durumda. Panama Belgelerini sızdıran Mossack Fonseca şirketi bunlardan sadece birisi. Keza Panama’da bir vergi cenneti olarak isimlendirilse de Panama gibi birçok merkez sırf vergi kaçakçılığı ve yolsuzluk için çalışıyor. Ki bu şirketlerin büyük bir çoğunluğu sadece kâğıt üzerinde var. Bu şirketlerin ofisleri ya da çalışanların yoktur. Bilanço ve gelir tablolarından ibaret, hayalet yapılardır karşımızda olan. Aslında hemen hemen birçok ülkede vergi kaçırmanın çeşitli yol ve yöntemleri bulunuyor. Misal ABD’de vergi yasaları eyaletten eyalete değişiyor ve vergi oranının düşük olduğu eyaletlerde birçok paravan şirket kurularak vergi kaçakçılığı yapılıyor. Aynı şekilde Lüksemburg, İsviçre, İrlanda, Hollanda, Singapur, Hong Kong, Bermuda, Cayman Adaları, Britanya Virjin Adaları ve daha birçok ülke ve ada vergi cenneti olarak isimlendiriliyor. Bu merkezlerde akıl almaz boyutlarda vergi kaçakçılığı yapılıyor. Panama Belgeleri’yle ortaya saçılan pislik buz dağının sadece görünen kısmı. Ki bu belgelerin yukarıda da belirttiğimiz gibi emperyalist güçler arası çelişkilerden kaynaklı sızdırıldığını düşünürsek, gerçek anlamda dünya genelinde bu meselenin ifşa edilip, üzerine gidilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca kapitalist sistem doğası gereği böyle bir süreci de işletemez. Belgelerde şimdilik öne çıkan ve tartışmanın odağına oturan isimler Putin, Esad… gibi ABD emperyalizminin çıkarlarına ters düşen isimler. Belgelerin tamamı açıklandığında bütün isim, şirket, kurum ve kuruluşlar ifşa olacak, fakat bu süreç sonunda bizzat işin içinde olan birkaç ismin istifasından başka bir gelişme yaşanmayacaktır. Emperyalist-kapitalist sistemin bu ve benzeri oyunlar sonucu yıkılacağını vs. düşünmek ise aptallıkla eş değer bir tutum olacaktır.

Panama Belgeleri ve Türkiye-Kuzey Kürdistan

Açıklanan belgelerde şimdiye değin Türkiye-Kuzey Kürdistan’dan 101 şirketin, 10 bireysel müşterinin ve 517 hissedarın adı geçiyor. Bu isimler açıklandığında ne tür gelişmelerin yaşanacağı malumunuz. En yakını 17-25 Aralık sürecinde tanık olduğumuz gibi AKP iktidarı büyük bir manipülasyon ve saldırı furyası ile meselenin üstünü kapatmaya çalışacaktır. Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması, İran’da idam cezası alan Babek Zencani’nin Türk devlet yetkilileriyle geliştirdiği kirli ilişkileri deşifre etmesi ve tüm bu pisliğin üzerine bir de Panama Belgeleri’nin eklenmesi nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu net bir şekilde gösteriyor. Bütün pislikleri her gün yeni gelişmelerle ortaya dökülen AKP/Erdoğan iktidarına karşı, devrimci güçlerin ortak platformlarda buluşup, etkili araç ve yöntemlerle büyük bir halk hareketi yaratmasının koşulları oldukça elverişlidir. Burjuvazinin gün yüzüne çıkmış bunca pisliğine rağmen, etkili bir hareketin geliştirilemiyor olması sorgulanması gereken bir durumdur. Siyaseti dar bir alanda, aynı araç ve yöntemlerle değil, bin bir araç ve yöntemle en etkili şekilde yürütmemiz gerekiyor. Hırsızlık, yolsuzluk, Ensar Vakfı benzeri tecavüz olayları vb. birçok gelişme sistemin bütün pisliklerini gözler önüne seriyor. Tüm bu gelişmeleri devrimci mücadelenin lehine, en etkili şekilde kullanmamız gerekiyor. On yıllardır anlatmaya çalıştığımız kapitalizmin asalaklığı ve çürümüşlüğü defalarca kez olduğu gibi bir kez daha bütün çıplaklığıyla karşımızda duruyor.

 

 

Önceki İçerik“Asıl hedefimiz erkek-devlet şiddetini teşhir ederek mücadeleyi yükseltmektir”
Sonraki İçerikVolkan Yaraşır: “Büyük sınıfsal öfke ve patlamaların yaşanacağı bir konjonktür içindeyiz”