Katledilen onlarca eylemci ve Kürt Ulusal Hareketi’nin yumuşak karnı!

Gazetemizin 90. Sayısında yayınlanan “Katledilen onlarca eylemci ve Kürt Ulusal Hareketi’nin yumuşak karnı” başlığını taşıyan analiz yazımızı okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (24.10.2014)- Kobane sadece IŞİD’e karşı bir direniş değil, faşist AKP iktidarına ve iç savaşlar çıkararak bu çatışma zeminini saldırılarına gerekçe edip tahakkümlerini pekiştirmeyi amaçlayan emperyal stratejik planlar bağlamında emperyalist güçlere karşı da direniyor. Kobane’yi destekleyenler AKP iktidarı tarafından katlediliyor, katletmekte zerrece sakınmıyor, tereddüt etmiyor… Büyük tarihsel direniş sergileyen Kürtler, ilerici tarih yazıyor. Dünya halkları ve ezilen ulus ve azınlıklar yazılan bu tarihe sempatiyle tanıklık ediyor…  

Kobane’deki destansı direniş kahramanlıklarını tarihe not ederek yeni bir tarih yazıyor. Kürtler ve elbette devrimci halkımız Kobane direnişiyle dayanışma amacıyla ülkenin dört bir yanında sokaklara dökülerek eyleme geçmiş durumdadır. Ülkenin büyük bir bölümünde sokaklar isyan eden kitlelerin militan eylemlerine tanık olmaktadır. Kürtlerle devrimci halk kitlelerinin demokratik tepki eylemlerine azgın faşist terör estirerek saldıran, sokağa çıkma yasağı-adeta sıkıyönetim uygulayan ve sivil faşist çetelerini devreye sokan IŞİD’in koruması ve destekçisi AKP iktidarı çoğu Kürt olmak üzere onlarca eylemciyi katletti. 

Din olgusu ezilenlerin haklı mücadelesine engel olamaz

“Kamu güvenliğini ne pahasına olursa olsun sağlayacağız’’, “gösterilere karşı tavrımız acımasız olacak’’ diyen başbakan ve AKP iktidarı, Kürtler ve halk kitleleri karşısında faşist düzenini sağlamakta ve en az IŞİD kadar acımasız olmaktadır. Polisin yetkilerini genişletme hazırlığında olan AKP iktidarı açıktan daha pervasız katliamlara girişeceğinin sinyalini veriyor.

Evet son tahlilde dinin gerçek yüzü ve Ortaçağ karanlığının bir temsilcisi olan vahşi IŞİD barbarlığına karşı protestoda bulunan, İŞID gericiliğinin tehdidi altında katliam ve soykırımla yüz yüze olan Kürtleri desteklemek için ve elbette bunlar şahsında demokratik, ilerici ve çağdaş yaşama olduğu kadar, insani değerlere de tehdit teşkil eden IŞİD’e karşı sokaklara çıkan kitlelere, AKP iktidarı azgınca saldırmış onlarca eylemciyi katletmiştir. Dahası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarında görüldüğü gibi AKP iktidarı gerçekleştirdiği katliamlarla övünmekten de geri durmuyor. Faşist AKP iktidarı onlarca insanın katledilmesini reva görürken, zarar-ziyan hesaplayarak intikam yeminleri edecek kadar hayasızlaşmıştır.

Ne “barış’’ süreci denen direniş ve mücadelenin ayak bağı, ne de çözüm manipülasyonu katliamlara sessiz kalmaya asla gerekçe olamaz. Kürtlerin ne AKP iktidarı ve “TC’’ devletine ihtiyacı vardır, ne de emperyalist güçlerin saldırısına! Destan yazan, kahramanca direnen bizzat Kürtlerdir, halktır! Zafer de Kürtlerin ve devrimci halkların onurlu direnişinin eseri olacaktır. Zafer katliamların değil, katliamlara karşı onurlu direnişin olacaktır; zafer Kobane direnişinin olacaktır. Kürtler yazılan ve yazdıkları tarihten öğrenmelidir. Onların kurtuluşu ve özgürlüğü yine onların direnen ellerindedir.  Soykırım ve katliam tehdidi altındaki Kürtlere destek olmak, Kürtler için yine katliama maruz kalmaktır… Kürtler ne emperyalist haydutlardan ne de faşist AKP iktidarından dostluk ummamalıdır. Kobane direnişi büyük bir dev aynası olarak gerçeği göstermektedir, oraya bakmak yeterlidir.

Ne Kürtler ve ne de Türkiye halkı AKP iktidarının barbarca gerçekleştirdiği bu katliamları asla kabul etmemeli, etmez ve etmeyecektir de. Kürtler asla bu saldırganlığı ve hoyratça katliamları kabul etmemelidir. Kürdistan’da faşist AKP iktidarının gerçekleştirdiği katliamlar karşısında ‘’Edi Bese’’ isyanı yükselmek durumundadır. Şimdi tam zamanıdır kaderini belirlemenin ve devrimci atılıma geçmenin… Kürtler onurlu direnişi ve büyük bir tehdit olan barbar IŞİD gericiliğine karşı direnişiyle tüm dünyanın sempatisini toplamış, meşru bir zemine oturmuş durumdadır. Dünya şartları Kürtlerin direnişi nedeniyle Kürtlerin lehinedir.

AKP iktidarı bu terör saldırıları ve gerçekleştirdiği katliamla IŞİD’le bağlarını, dostluk derecesini ve gerici faşist yüzünü çıplak biçimde ortaya koymuştur. IŞİD’le yaptığı rehine takası pazarlığı da bu ilişkinin ve dostluğun somut kanıtıdır. Hiçbir ülke IŞİD gericilerine ulaşamazken (zira liderlerine, TV’lerde baş kesen tetikçilerine ulaşmak için büyük çaba vermektedirler), AKP iktidarı rahatlıkla günlerce pazarlık yapmış ve rehinelerini takas karşılığı da olsa kurtarmıştır. AKP iktidarı hangi kanallar üzerinden IŞİD’le ilişkiye geçmiş, görüşmüş ve pazarlıklar yapmıştır?

Ülkedeki örtülü IŞİD büroları, diğer destek ve bağlantıları, AKP iktidarı ve istihbarat örgütü MİT’in IŞİD’le derin bir işbirliği içerisinde olduğunu kanıtlayan gerçeklerdir.

Faşizmin söylemi bir kez daha devrede

Öte yandan “IŞİD bizim için ne ise PKK de odur’’ diyen Erdoğan, PKK ile görüşmeler yürüttüğüne göre, IŞİD’le de görüşmeler sürdürmektedir. Kastettiği bir anlam da budur. Yani Erdoğan IŞİD’le pazarlıkları daha önce de kabul edip savunduğu gibi, bu söylemiyle de savunmaktadır. Çünkü AKP iktidarıyla IŞİD temel hedeflerde, stratejik yönelim ve amaçlarda, yani özde bir ve aynıdır, son tahlilde aynılaşmaktadır. Eylemcilere karşı azgınca gerçekleştirdiği katliamlar, IŞİD’in katliamlarından farklı değildir. Demokratik tepki ve protesto eylemlerine, kaldı ki IŞİD gericiliğine yönelen bu eylemlere karşı bu kadar tahammülsüz ve kudurgan olmak ancak IŞİD ve faşist zihniyetin göstergesi olabilir.

AKP iktidarı gerçekleştirdiği katliamla IŞİD’le kan kardeşliğini somutlarken aynı zamanda Kürtlere karşı taşıdığı ve ama gizlediği gerçek niteliğini de sergilemiştir. “Barış süreci’’ ve ‘’çözüm’’ demagojisinin içyüzünü de bu katliamla deşifre etmiştir. Kürtlere karşı beslenen düşmanlık bugün hiçbir manipülasyonla örtülemeyecek kadar açığa çıkmıştır. Kürtlerin AKP iktidarından ve elbette emperyalist güç ve stratejilerden beklentilerinin büyük bir yanılgı olduğu da Kürtler tarafından tecrübe olarak not edilmelidir.

AKP iktidarının gerçekleştirdiği bu azgın saldırı ve katliamlara karşın hala kardeşlikten dem vuranlar ya aymazdırlar, ya da burjuva batağa sonuna kadar saplanmış olanlardır. Kardeşlik bir ulusun öteki ulusa köleliği şartlarında olamaz. Bir ulus burjuvazisinin diğer ulusa katliam uygulamasıyla hiç olamaz. Bunu anlamayacak kadar inkarcı olunamaz.

Kardeşlik dedikleri sahte bir demagoji ve kaba bir yalandır. Ezenle ezilenin, tahakküm edenle tahakküm altında olanın, zorla egemenliği altında tutanla tutulanın, devletini kurma hakkı gasp edilenle gasp edenin kardeşliği yalandan ibarettir. Ancak bu şartlar değişir, eşit, onurlu ve demokratik bir denge veya birlik içinde kardeşlik mümkün olabilir. Halklar kuşkusuz ki kardeştir. Türk halkıyla Kürt halkı kardeştir…  Ama Türk burjuvazisi ve hakim sınıflarıyla mevcuttaki Kürt ulusu kardeş değildir, olamaz da.

Erdoğan’ın kuklası yeni Başbakan Davutoğlu’nun açıktan suç işleyerek HDP’yi hedef göstermesi kardeşlikten ziyade düşmanlığın ne demek olduğunu çok iyi göstermektedir. Sivil faşist çeteler parti binalarını basıp saldırılar gerçekleştirirken, kukla başbakan demokrasiye inanan herkes “bu partiye tepki göstermelidir’’ diyerek sivil faşist çetelerine açıktan talimat vermektedir.  “Barış’’, “çözüm’’, müzakere diyerek IŞİD terör örgütüyle PKK terör örgütü bizim için aynıdır diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan kardeşliğin değil, düşmanlığın nasıl olduğunu beyan etmektedir. Sakine Cansızlar katliamı, Roboski katliamı vb vs bu kardeşlik demagojisi altında yürütülen düşmanlığın kanıtıydı. Bugün bu düşmanlık çok daha yalın biçimde ve bir kez daha ortaya çıkmıştır.

‘Barış sürecinin’ aldatan başrolü ve HDP

Ancak maalesef Kürt Ulusal Hareketi’nin yumuşak karnı olan “barış süreci’’, Kürtlerin faşist AKP iktidarına karşı savaşmasının önünde büyük bir engel olarak ters orantılı bir rol oynamaktadır. Evet taktik bir anlaşma süreci mümkündür ve olağandır da. Ancak bu süreç demokratik zeminde olmakla birlikte, tek tarafın ödünleri, katliamları sindirmesi ve tersinden karşı tarafın her türlü vahşeti uyguladığı tek taraflı imtiyazlar üzerinde kurulan bir süreç olamaz. Faşist AKP iktidarı azgınca saldırıp katliamlar gerçekleştirmekte, bundan övünmekte ve barış sürecinde Kürtlere reva gördüğü ölümler olmaktadır. “Barış süreci’’ adeta faşist saldırıların can simidi olarak kullanılmaktadır. Her türden vahşet ve saldırı gerçekleştirilmekte ama dönülüp “barış süreci devam ediyor’’ denilerek süreç veya yaşanan katliamlar ve saldırılar normalleştirilmektedir. Özünde Kürtler AKP’nin kendisine ne denli düşman olduğunu bildiği ve gördüğü halde “Barış süreci’’ prangası Kürt hareketini esir almayı başarmaktadır. Nitekim bugün tutuşan sokaklar, dökülen kan ve gerçekleştirilen katliamlarla sönmediği halde, esasında “barış süreci”nde ısrarlı olan Kürt Ulusal Hareketi’nin iradesi sokakları AKP lehine söndürmüştür…

Faşist AKP iktidarı son derece meşru ve demokratik olan kitlelerin sokak protestolarına azgınca saldırmış, katliam gerçekleştirmiştir. Bu katliamların özü IŞİD katliamlarıyla aynıdır. IŞİD ve faşist AKP iktidarının bu saldırı ve katliamlarına karşı duyarlı herkes sokaklara dökülmeli ve faşist AKP iktidarının küstahlığına ağır bir tokat indirmelidir.

Faşist AKP iktidarının eylemcilere uyguladığı katliam ile IŞİD gericiliğinin Kürtlere yönelik saldırılarını sınıf nefretimizle lanetliyor, bu gerici zümrelerin saldırılarında Kobane’de şehit düşen direnişçiler ve Kobane direnişini desteklemek için sokaklara dökülüp AKP iktidarı tarafından katledilen eylemcilerin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Bir kez daha Kobane direnişi için destek ve direnişe doğrudan katılma çağrımızı yineliyoruz!

Önceki İçerikKontra güçler yine sahnede!
Sonraki İçerikDogmatizmde ısrar Bismarck’ı aratır