Kavgada Özgürleşenlere…

 Ne var ki bilir kadın, devrimin gümüş tepsiyle kendisine sunulmayacağını. Gök kubbenin yarısının kendisine ait olduğunu iyi bilir. Tek başına kurtuluş olmadığını kanıtlamıştır hayat ona! Yaşamanın direnmek olduğunu öğrenmiştir çoktan. O yüzden bu köhnemiş düzene topyekûn-cepheden savaş açar. O yüzden silah kuşanır kadın. O yüzden bunca değerli hayatını hiçe sayar.Kendisinin değil sadece, asırlardır sesi kısılmış bütün kadınların çığlığı olur! İnsanca, onurlu, özgür, yaşanılır bir dünya için insanlığın kurtuluşu mücadelesinde kavgaya tutuşur kadın. Kavgada özgürleşen kızıl karanfil olur!

 HABER MERKEZİ(07.08.2015)- Gazetemizin 104.Sayısında yayınlanan Rima Güneş imzalı ‘’ Kavgada Özgürleşenlere’’ adlı yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz.

Yaşam, doğanın canlılara sunduğu en değerli armağandır. Bilim ve teknolojinin verileri ışığında, bugüne kadar tespit edilen en gelişmiş canlının insan olduğu, herkesin hemfikir olduğu bir gerçeklik.

Başta fiziksel ve psikolojik olmak üzere biyolojik olarak insanın geldiği nokta, doğamızı paylaştığımız diğer canlılara nazaran çok daha ileridedir. Bu gelişmişlik seviyesi düşünsel, duygusal ve sosyo-kültürel gelişim evreleri ile tamamlandığında insan hayatının doğal yaşam içerisinde ne kadar ayrıcalıklı ve özel bir yere sahip olduğu daha iyi anlaşılır.

Kabul edelim ki doğanın insana sunduğu bu muazzam ayrıcalığa rağmen yaşam, sırf hayatta kalmak ya da kaba tabiriyle “yaşıyor olmak” tan ibaret olsaydı, insanın diğer canlılardan bir farkı kalmayacaktı. İnsanı “insan” yapan etkenler içerisinde zihinsel ve duygusal olgunluk kadar çevresel faktörler de çok önemlidir. İnsan hayatı, özgür ve demokratik bir ortamda sosyal yaşam içerisinde aktif rol üstlenilmesi, bilimsel ve sosyo-ekonomik gelişmelerin de adilane paylaşımı ile bir anlam kazanır.

Yerküremiz, hayatın bütün kurum ve kuruluşlarıyla adil bir şekilde paylaşıldığı bir yaşamı bütün güzellikleriyle sadece bir kez sunar insana. Bu yüzden çok değerlidir insan hayatı. Bu yüzden her şeye rağmen yaşanılasıdır bu dünya. Bu yüzden daha da güzelleştirilmek istenir yaşam. Daha da güzelleştirilme uğruna kaybedilir de kimi zaman hayat. Ve her yiğidin harcı değildir, dünyayı güzelleştirme adına hayatını ortaya koymak!

Egemenlerin ezilenler üzerindeki kan ve zulüm iktidarını alt etme mücadelesinin bedeli çok ağırdır kurtlar sofrasında! Ve güzellikleri yaratma kararlılığında hayatlarını kaybettikçe güzel insanlar, utandıkça utanır insanlık…

 Barış ve özgürlük için kendisini kurşunlara siper eder genç bir kadın, bedeninden çıkan kurşunları sayamayan rakamlar utanır da bu çirkef düzenin sahibi katiller hiç utanmaz. Ama korkarlar onlar bu güzel insanların isyanından, düzenlerinin bozulmasından, iktidarlarının sallanmasından. Çünkü iyi bilir kan emiciler, kavgada özgürleşen kadın isyanının nelere kadir olduğunu.

Kadın iradesinin yıkıcı gücünü, mücadele kararlılığını iyi bilir egemenler. Zira sadece iktidar için isyan etmez kadın! Barış için, özgürlük için, eşitlik için, adalet için savaşır kadın. Ezilmeye, aşağılanmaya, horlanmaya, ötekileştirmeye karşı; şiddete, yok sayılmaya, birilerinin karısı-kızı, malı-mülkü olmaya, cinsel obje olarak algılanmaya karşı; sosyal yaşamdan itilmeye-ötelenmeye, anadilini konuşamamaya, çocuk yaşta zorla evlendirilmeye,  hayatın silik bir figüranı olarak görülmeye karşı isyan eder kadın! O yüzden ağırdır kadının isyanı, güçlüdür; gözü karadır, korkutur düşmanı!

Yaratıcıdır kadın, her gün hayatı yeniden üretir, üretirken değiştirir. Büyük devinimlerin dönüştürücü gücüdür çünkü.

Devrimcidir kadının bitimsiz enerjisi. Yaratmak ister, üretmek ister, değiştirmek-dönüştürmek ister!

Söyleyecek sözü vardır kadının! Karar vermek ister, fark edilmek ister, varlığına kıymet biçilsin, emeği görülsün, sevdası bilinsin, fikri sorulsun, sözü dinlensin ister! Ayrımcılığın, eşitsizliğin, şiddetin, savaşın, baskının olmadığı özgür bir dünya ister! Devrim ister kadın!

 Ne var ki bilir kadın, devrimin gümüş tepsiyle kendisine sunulmayacağını. Gök kubbenin yarısının kendisine ait olduğunu iyi bilir. Tek başına kurtuluş olmadığını kanıtlamıştır hayat ona! Yaşamanın direnmek olduğunu öğrenmiştir çoktan.

 O yüzden bu köhnemiş düzene topyekûn-cepheden savaş açar. O yüzden silah kuşanır kadın. O yüzden bunca değerli hayatını hiçe sayar.

Kendisinin değil sadece, asırlardır sesi kısılmış bütün kadınların çığlığı olur! İnsanca, onurlu, özgür, yaşanılır bir dünya için insanlığın kurtuluşu mücadelesinde kavgaya tutuşur kadın. Kavgada özgürleşen kızıl karanfil olur!

Yüzlerce namlunun ucunda, inancını haykırır kadın. Meydan okur kurşunlara, bedeni delik deşik Günay Özarslan olur; cenazesine el konur. Cenazesiyle de yenilgiye uğratır, düzeni-düzenin sahiplerini!

Ve katledildikçe çoğalır kadın! Toprağa düşen her bir karanfil, binlerle boy verir, umut olur aydınlığa. Binler omuzlar tabutunu, yüz binler kavgasını! Kavgada ölümsüzleştikçe her bir kadın, bir adım daha ilerler insanlık iyiye, güzele doğru!

Ve “dünyayı güzellik kurtaracak”sa eğer, güzelliği kuracak olan da kadındır. Onun için selam olsun devrim kavgasının kızıl karanfilleri kadınlara! Selam olsun dövüşene, kavgada özgürleşene! Dövüşürken ölümsüzleşene, bin selam!

 

Önceki İçerikDAĞLARDAN ÖZGÜRLÜK FİKİRLERİ
Sonraki İçerikGelişmeler Denkleminde Doğrulanan Sonuç: Sosyalist Halk Savaşı!