Kıbrıs Kıbrıslılarındır!

Emperyalist devletler ve Yunanistan-TC gibi bağımlı ülkelerin Kıbrıs üzerinden uzun yıllardır devam eden gerici emellerini darbeleyip, bağımsız, birleşik, sosyalist bir Kıbrıs için hem Türkiye-Kuzey Kürdistan’lı komünist-devrimcilerin ve hem de Kıbrıslı komünist-devrimcilerin devrimci mücadeleyi yükseltip, birleşik mücadele kanallarını yaratması gerekiyor

HABER MERKEZİ (07.05.2015) – Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti(KKTC)’nde 26 Nisan Pazar günü gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tutunda oyların %60.4’ünü alan Mustafa Akıncı yeni cumhurbaşkanı oldu!

KKTC’de gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerini ‘’solcu aday’’ Mustafa Akıncı’nın kazanması sonra TC ile KKTC arasında bir kriz hali yaşanmaya başladı. Seçimleri kazanan Mustafa Akıncı yaptığı açıklamalarda seçim kampanyasının temel sloganı olan ‘’değişim ve Kıbrıs sorununda çözüm’’ perspektifini devam ettireceğini, TC ile olan ilişkilerinde anavatan-yavru vatan yaklaşımına karşı olduğunu ifade etti. ‘’Yavru değil kardeş ülkeyiz’’ açıklaması yapan M. Akıncı’ya Tayyip Erdoğan’dan sert tepki geldi. Akıncıyı tehdit eden Erdoğan, ‘’Sayın Cumhurbaşkanının ağzından çıkanı kulağının duyması lazım. Türkiye, Kuzey Kıbrıs’ı bugüne kadar neden sahipleniyor bunun bir esbab-ı mucizesi var. Bunu dillendirmeye gerek yok. Kardeş olarak bir çalışmanın bile şüphesiz bazı şartları vardır. Yavru vatan olarak çalışmanın da bir bedeli vardır.’’ diyerek, bu ülkeye dönük yapılan ekonomik ve siyasi ‘’yatırımların’’ bedelinin ödenmesini istedi. Kıbrıs’ta federatif bir yapıyı savunan ve çözüm yanlısı bir perspektife sahip olan M. Akıncı, TC tarafından istenmeyen bir aday olarak seçimlere katılmıştı. T. Erdoğan’ın yaptığı sert açıklama ve tehditler sonrası gerilen iki ülke ilişkilerine dair Bülent Arınç’ta bir açıklama yaparak dahil oldu. AKP adına Bülent Arınç tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; ‘’KKTC varlığını yıllardan beri devam ettiriyor. Bu seçimlerin öncesini de varılan sonucu da biliyorum. Bu demokratik bir olgunluktur. Kendi bireysel iradeleriyle özgür haklarını kullanmışlardır. Biz Kıbrıs’ın içişlerine karışmayız. Seçimlere doğrudan veya dolaylı olarak karışmayız. Sonuçları dışarıdan izledik. İçerideki gelişmeleri de takip ettik. Geçmişte de böyle olmuştur. İlişkiler, ana vatan-yavru vatan benzetmesiyle değerlendirilmiştir. Bundan kimsenin gocunmaması lazım. Ama sayın Akıncı’nın söylemlerine de müdahale edecek durumda değiliz. Akıncı Kıbrıs siyasetinde etkili olmuş bir isimdir. Sayın Akıncı olumlu bir açıklama yapmıştır. O mesele kapanmıştır. Bizim başka ülkelerde ilişkilerimiz Kuzey Kıbrıs’la olan ilişkilerimize hiç benzemez. Sıcaklığı ifade etmek için ana vatan-yavru vatan ifadesi kullanılabilir, bunu kimsenin yadsımaması gerekir. Bir yardımlaşma içerisindeyiz, kimse bundan gocunmasın.”

AKP ile M. Akıncı arasında yaşanan bu tartışma atmosferinde HDP ise yayınladığı bir mesaj ile Akıncı’ya desteklerini sundu. HDP eş başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş tarafından yayınlanan mesajda şu ifadelere yer verildi; ‘’Kuzey Kıbrıs, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden başarıyla çıkmanızı büyük bir memnuniyetle karşıladığımızı ve yakından takip ettiğimiz Kuzey Kıbrıs Seçimleri’nde barışa ve özgürlüğe dönük mesajlarınızın Türkiye ‘de de karşılık bulabilmesi için Halkların Demokratik Partisi olarak güçlü bir destek sunacağımızı bilmenizi isteriz. Özellikle Annan Planı sonrasında Kıbrıs’ta başlayan demokratik çözüm ve barış sürecinin, cumhurbaşkanlığınız döneminde daha da hızlanacağı ve yapay sınırların kalkacağı umuduyla sizi ve Kıbrıs halklarını sevgi ve saygıyla selamlıyoruz.”

Kıbrıs’ta yeni seçilen cumhurbaşkanı M. Akıncı’nın söylemleri ve pratikleştireceğini ifade ettiği yol haritası esas olarak AB emperyalistlerinin politik eksenine uygun, federatif bir Kıbrıs üzerine kuruludur. TC’nin Kıbrıs’a dahil süregelen gerici politikaları böylesine bir sürecin çıkarlarını zedeleyeceğini hesapladıkları için karşısında durmalarına vesile olmaktadır. KKTC, faşist Türk devleti için tam bir arka bahçe ya da yavru vatan muamelesi görmektedir. Kara para aklamadan, Akdeniz üzerindeki hakimiyet meselesine kadar geniş bir yelpazede TC devleti Kıbrıs üzerinde kirli oyunlar oynamaktan ve bura halkını hiçe sayarak, her türlü gerici politikasını hayata geçirmeye çalışmaktadır.

Uzun bir tarihsel arka planı bulunan Kıbrıs sorunu 1960 yılında bağımsızlık şeklinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti sonrası 1974 yılında Yunanistan ile TC arasında yaşanan gerilimin Kıbrıs üzerinde çatışmaya dönüşmesi sonrası işgale uğrayarak ikiye bölünmüştür. Birleşmiş Milletler(BM) ve Avrupa Birliği(AB) tarafından ‘’çözüm’’ adı altında geliştirilen politikalar neticesinde 2004 yılında hazırlanan ve referanduma sunulan birleşme çalışması Kuzey Kıbrıs halkı tarafından olumlu karşılanıp bu yönde bir sonuç çıkarken, Güney Kıbrıs tarafından çıkan hayır oyu ile olumsuz sonuçlanmıştı. Yaşanan bu gelişme sonrası Güney Kıbrıs tarafı Kıbrıs Cumhuriyeti adını alarak 1 Mayıs 2004 yılında Avrupa Birliği’ne üye oldu. Şimdiki durumda cumhurbaşkanlığına seçilen M. Akıncı’nın askıya alınan referandum sürecini yeniden canlandırıp, birleşme yönlü politikalar izlemesi bekleniyor.

Emperyalist devletler ve Yunanistan-TC gibi bağımlı ülkelerin Kıbrıs üzerinden uzun yıllardır devam eden gerici emellerini darbeleyip, bağımsız, birleşik, sosyalist bir Kıbrıs için hem Türkiye-Kuzey Kürdistan’lı komünist-devrimcilerin ve hem de Kıbrıslı komünist-devrimcilerin devrimci mücadeleyi yükseltip, birleşik mücadele kanallarını yaratması gerekiyor.

Kıbrıs sorununa ilişkin Maoist Komünistler tarafından hazırlanan Sosyalist Cumhuriyetler Birliği programında şunlar ifade edilmektedir; ‘’89) Kıbrıs’ta işgale son verilecek. Kıbrıs Kıbrıslılarındır, şiarından hareket edilecektir.’’

 

 

Önceki İçerikAnkara’da DHF taraftarına ev baskını
Sonraki İçerikEfendiler muhatap-sız-lar ve uşaklar arası görüşmeler!