Komprador tekelci burjuva klikler ve ‘Paralel devletçilik’ üzerine!

Sistem kriz ve yapılanma sürecinde burjuva sınıfı hep çıkarlarını temel alır,  tüm meseleleri çıkarlarına koşut olarak ele almasından dolayı pragmatist bir anlayışa sahiptir

İçinde geçtiğimiz zaman diliminde siyaset alanında yeni tartışmalar ve politik belirlemeler artarak devam etmektedir. Cemaat ve AKP arasında yaşanan iktidar hakimiyeti çatışmasıyla koalisyonun parçalanma sürecine girmesi haliyle bilinmeyen gerçekleri bilinebilir bir vaziyete getirdi. Başka bir ifadeyle belirtmek gerekirse,  sınıf karakterinin öz karakteristik sonuçları,  düzen güçlerinin nispeten sağlamış olduğu anlaşmadan dolayı geniş kesimler olarak halk kitlelerine yansımaz. Süreksizlik içerisinde sürekli olanın dengesini yitirmesi veya yitirme sürecine girmesiyle burjuva sınıfının doğal karakterinin sonucu olan, halkın yararına olmayan birçok uygulamanın da ortaya çıkmasına yol açar. Birbirlerini devirmek ve geniş kitlelerden destek almak için başvurulan bu yöntem kapitalist sistemi ve onun egemeni olan bütünsel olarak burjuva sınıfını, özgül olarak da burjuva kliklerin niteliğinin halk kitleleri tarafından çıplak bir biçimde anlaşılmasına kolaylaştırır. Yeni denge ilişkilerin oluşması birçok politik öznenin tutum pratik ve teorik çözümlemeleri ve kitlelerin bunların etrafında dağılıp yeni biçimlerde toplanmasıyla oluşur. Bu bağlamda kolay geçişli ve yeni dengede mat durağan bir karakter taşımaz. Burjuva politik güçlerin kendi aralarında ve halk saflarındaki politik öznelerle mücadelesinin ve dünyadaki, emperyalist kapitalist güçler ve dünya halklarının meşru direniş mevzilerinin gücünün toplamının yol açtığı dinamik bir ontolojik gerçeğin içerisinden dengeler oluşur, bozulur. Yine klik güçlerinin iktidar aracında etkinliği derinleştirme hareketleri yeni bazı tartışmalarında kitlelerin gündemine gelmesine vesile olmaktadır. Böylece teorik çerçeveler ile gerçekler arasında yeni bir uyum için çözümlemelerin genişletilmesi ve derinleştirilmesini gerekli kılar. Gerçeğin devrimci projeye dönüştürülmesi,  sözü ve eylemi daha genişletilmiş bir düzeye eriştirmeyi gerekli kılmaktadır.

Mevcut süreçte yapılan tartışma, tanım ve belirlemelerin gerçek mahiyeti önemli derece sorunlar içermektedir. Bu bağlamda devlet içinde devlet organizasyonu veya gizli güçler, derin devlet söylencelerine bu dönem bir de paralel devlet söylemi eklendi. Derin devlet veya devletin içindeki gizli güçler söylemi Türkiye Kuzey Kürdistan’da devleti aklamanın ötesine geçmeyen bir çerçevede kaldı.

Katliamları gerçekleştirenlere yaptırım uygulanmamaktadır

Gerçekliği çok açık olarak biliyoruz ki, TC devleti katliamcı kimliğiyle belirli bir üne sahip olan faşist bir devlettir. Bu devletin katliamlarda sınır tanımadığı hem geçmişindeki vakalarda hem de içinde bulunduğumuz günümüz zamanlarında yaptıklarıyla ortadadır. Bir Roboski, Gezi, Gever bu duruma bugün açısından örnektir. Bu katliamların halk güçlerinin direniş hattını geliştirmeleriyle beraber belirli düzeyde ve genel anlamda gündeme geldiği ama sonuç alınamadığı ortadadır. Nitekim bu öyle bir hal almaktadır ki, çok açık durumlara rağmen fiili olarak olay ve katliamların bilinen kişilerine dair bir yaptırım bile gerçekleşmemektedir.

Kapitalist sistem ve egemen burjuva sınıfı tarihsel zaman diliminde dönem,  dönem bu katliamların kitlelerin gözünde teşhir olmasından dolayı, toplumsal rıza lığı engelleyen bir düzeye yükselmesi ile beraber çeşitli biçimlerde katliamların binde birine dair belirli söylemlerde bulunmaktadır. Ama bu katliamların veya faşizan uygulamaların gerçek nedenlerine dair bir söz söyleyememektedir. Söyleyemez çünkü bu tabiatına uygun değil başvuracağı şeylerin temellerine dair bir yüzleşme sürecini beklemiyoruz. Bekleyenler her şeyi saf ele alan kimselerdir. Sınıf karakterin doğasının dışında bir beklentiye girmek yanılgılara vesile olup, taktik durumlarda bazen yanlış pozisyonlarda durmaya yol açmaktadır. Bu ancak ve ancak geniş ezilen halk kitleleri ve emekçi sınıfların yükseltecekleri devrimci mücadeleyle eylem ve kavrayışla, hakkaniyetli ve gerçek bir yüzleşme ve hesaplaşmayı sağlayacaktır. Evet, kuşkusuz ki, iki sınıf arasında ve ezenler ile ezilenler arasında helalleşmek hesaplaşmaktan bağımsız değil ve olmayacaktır. Bunu da öncü güçlerin birleşik hareketi ile kitlelerin birleşik devrimci eylemleri sağlayacaktır.

Sistem kriz ve yapılanma sürecinde burjuva sınıfı hep çıkarlarını temel alır,  tüm meseleleri çıkarlarına koşut olarak ele almasından dolayı pragmatist bir anlayışa sahiptir, yeni yapılandırma dönemleri ve sistemin yürümediği açık olan zaman şartlarında ve güç eğrisini kendinden yana çevirmek isteyen hakim sınıf güçlerinin politikalarında demokrasicilik ve katliamcılığa dair belirli atıflar ortaya sürülür.

Tıpkı AKP iktidarının Dersim Katliamı’ndan bahsetmesi gibi, temel mesele devletin Kemalist damarının Dersim Katliamı’nda rolüne vurgu yapılarak CHP’yi geriletmek istemidir. Nitekim bunun ötesine giden bir durum söz konusu değil, yani mesele gerçek anlamda bir Dersim Katliamı’nın nedenlerini açığa çıkarmak değildir. Yüz binlerce Dersimlinin, Dersim Katliamı’nın uygulayıcısı olan faşist TC devletiyle ahlaken ve siyaseten mesafeli olmasını,  sadece dönemin burjuva feodal sınıflarının egemen kliği olan CHP’nin uygulamasına sıkıştırılmak istenmektedir. AKP CHP’yi geriletip kendinide demokrat sosuyla tanıtma ve zihinlere işleme derdindedir. Dersimlilerin Seyitlerinin mezarlarını isterken iktidar olan AKP’den bu en basit talebe bile cevap yok. Çünkü temel mesele bu değil, onlar böyle bir durumu dahi kabul edemeyecek kadar faşist oldukları gerçeğini ortaya koymaktadırlar. Yüz binlerce Dersimlinin AKP’den de CHP’den de bir beklentisi yoktur. Burjuvazinin iki kliğinin de niteliğinin ne olduğunun Dersimliler gayet iyi farkındadırlar. Dersim’de, devrimci demokratik mücadelenin önemli bir kitle gücünün olduğu, gerçeği fazlasıyla ortaya koyuyor.

90 konsepti neydi?

Her dönem sistem krizi devlet içine yuvalanmış birkaç kötü çeteye veya birkaç kötü kişinin marifeti olarak manipüle edilerek,  geçmiş bütün baskılar, zulüm ve katliamlar,  birden üzerinden atılmaya çalışılmıştır. 90 konsepti neydi? Devletin tepesi olarak söylenen Demirel, Çiller, Mehmet Ağar, Doğan Güreş basit dörtlü çete midir? Susurluk kazasında siyaset – mafya –polis bir avuç çete olarak kitlelere gösterilmeye çalışıldı. AKP koalisyon ittifakı ile Kemalistler arasında mücadele sonucunda Kemalistlerin elinden iktidar alınınca, bu defa bütün her şey Kemalistlerle açıklandı. Evet, Kemalizm faşizmdir. Ama bu yeni gelenin niteliğini demokrat kılmaz. Liberaller ile beraber Kemalist faşist kliği, AKP ittifakı bombaladı. Nihayetinde tarihin yükü üzerinden atılarak ileri demokrasi politik teorisi siyaset terminolojisine dahil edildi.  Balyoz, Ergenekon klik tasfiyesiydi. AKP ittifakı iktidar olmak için iktidarı elinde bulunduran Kemalistlere yaptığı tasfiye operasyonudur. Kendi iktidarını sağlama alma ve pastanın egemen sahibi olmanın ötesinde bir anlamı yok, AKP kendine yöneleni tehdit olarak devirmiştir. Nitekim anlaştığında gördük ki, Hakkari (Colamerg)’de  bombacı katliamcıları iyi çocuklar olarak takdim ettiğinde Yaşar Büyükanıt soruşturma ortadan kalktı. Yoksa gerçekten darbelerin veya JİTEM ’in açığa çıkarılması değildir. Komünizme karşı mücadelede kullanılanlar darbelerin kucağında büyüyüp palazlananlar özüne tezat davranmaz. Nitekim TSK önce hedef olduktan hemen sonra ele geçirilince veya hizaya çekilince bu defa orduya güzellemeler dizilmeye başlandı. Gerçek bu kadar çıplaktır. Yaşadık ve gördük ki, AKP iktidarı ülke içerisinde devrimci savaş güçlerine karşı katliam pratiklerine girişmenin ötesinde bir durumdadır. Yaşadık ve gördük F tipi hapishanelerde baskı ve zulmü, Roboski’yi, Gezi’yi, Paris’te 3 kadın politik devrimcinin katledilmesini, Hrant Dink Katliamı’nı, Gever’i, Amed’de kadın çocuk demeden gereğini yaptıran katliamcılığını tarih yazdı. Ki, sıfır sorunlu dış politika yönelimin nerede halkların mevcut gerici iktidarlara karşı direnişi varsa emperyalist efendileriyle orada uşak güçleri destekleyerek yüz binlerce insanın ölümündeki paylarını, sınırların ve tırların ne anlamına geldiğini yaşadık ve gördük. Yasal düzenlemelerle emekçi sınıfların nasıl bir açmaza sürüklediklerini, tekellere ise ne kadar devasa karlık alanları açıp garantilediklerini.

Temel mesele nedir sorusuna doğru cevap vermek gerekiyor. Mesele derin devlet veya devletin içine sızıp güç odağı haline gelmiş kontrol dışına çıkmış, çeteler midir? Veya bugün söylem olarak dillere dolanan ‘paralel devlet’ nedir.

Burjuva sınıfı çeşitli çıkar ve hedefler ve akımlardan oluşmaktadır. Bu gerçeğin kendisine klikler demek daha uygun olacaktır. Burjuva sınıfının klikleri genel burjuva sınıf temelli çıkar ideolojisinde akımlar olarak bölünür. Kemalistler ulusalcılar aynı temellerin üzerinde yükselen ayrı gruplardır. Türkçü ideolojik burjuva klik, milliyetçi hareketler olarak toplanır. İslamcı hareketlerde Türk-İslam Sünni sentezciler ve İslamcılar olarak milli görüşçülerle, çeşitli cemaat ve tarikatlar olarak bölünmüştür. Yine Avrupa merkezli ideolojik burjuva form olarak liberaller başka bir kliği temsil eder. Aynı zamanda bu kliklere ağırlık dağılımı farklı olan Kürt işbirlikçi burjuva feodal güçlerde dahildir. Veya çeşitli azınlıkların üst sınıfsal kesimleri de dahildir. Bu kliklerin hepsi de uluslararası emperyalist kapitalist sistemle ve bu bağlamdaki çeşitli ülkelerle ve bu ülkelerin çeşitli emperyalist kapitalist burjuva kanatlarıyla ilişkilidirler. Her tarihsel siyasal konjonktüre göre dünya genelinde hakim güçler ve kliklerin egemenlik değişiklikleri veya tarihsel politika değişiklikleri, bu kliklerin kimisini iktidardan alır, kimisini ise ana iktidar gücü haline dönüştür. Buna göre politik partiler ya merkez parti olarak koalisyon temelinde oluşur veya dönem gerekliliği olarak kliklerin siyaset alanında icracı olan politik partilerinin koalisyon hükümetleri temelinde ittifakları oluşur.

Bu anlamda devlete egemen olan burjuva sınıfının hangi gücü hangi biçimde olursa olsun tek başına bütün egemen iktidar temsili olan devlete hakim olduğu anlamına gelmez. Oran güçleri ve siyasal etkinlik ve kabiliyetleri farklı olmakla beraber her klik bütün alanlarda olmasa bile önemli bir çoğunluğunda ve temel kurumlarda bir güce sahiptir.

Bunun için sistem olarak bir bütün biçiminde ele aldığımız kapitalist model, kendi içerisinde klikler savaşının ve paylaşımının olduğu bir burjuva modeldir. Tarihte tek partili bürokratik merkezci dönemde esasen bu durum hem parti içerisinde bir yer edinme hem de devlet kurumları ve araçlarında bir yer edinme olarak siyasal alanda yer bulmuştur.

Bu anlamda burjuva sınıf güçleri olarak var olması kaçınılmaz olan kliklerin hepsi doğal anlamda bir burjuva devletin birden fazla alt devletçikleridir. Temel mesele tüm hukuk ve işleyiş belirliliği içerisinde hareket ettirecek kural ve düzen ilişkileri tanzim edilmiştir. Belirli iç krizler toplumsal hareketin gelişim düzeyi, durumun yönü ve emperyalist kapitalist sistemin birikim modelleri ve yeni politik stratejik yönelimleri ve gelecek tasavvurları ile kriz durumları yani dünya dengelerindeki her oynama ki, diyalektik olarak sürekliliğin içerisinde sürelilik yani dengesizliğin içinde dengeden dolayı bu mücadele her daim devam ederek yapısal veya belirli düzlemi içeren kısmi değişiklikleri içeren bir dizi adım ve mücadeleyi açığa çıkarıp yeni dengelerin oluşmasına vesile olur.

Devletin politik siyasal yönelimini kliklerin varlığı belirler

Bu anlamda genel sistem içerisinde sürekli güç odakları vardır. Buna paralel yapılanma deniliyorsa bu zaten var.  Yine genel kriz dönemlerinde bu güç odakları iktidarın ana belirleyeni olmak için elindeki güç ve bilgiyle beraber bir dizi operasyon birbirlerine yaparlar. Ve bu esnada kitlelerin desteğini de alarak en azından daha fazla bir sömürü payı kapmaya çalışırlar. Sermayenin sürekli kendisini merkezileştirme teorisinin siyaset alanında farklı bir karşılığıdır bu durum. Ana kriz durumu dışında egemen gücü temsil eden güç veya güçler koalisyonu hakimiyeti genel olarak sağladıklarından dolayı kendisini zora sokacak eğilim ve politikaları frenler veya bastırır. İktidar alanına oturmuş ve kapitalist sistemi genel anlamda yürüten güç icracı olarak dönemin bütün karar ve politikalarının yaratıcısı ve uygulayıcısı olarak esas sorumludur. Pratik olarak denetim elindedir ve o dizayn programını yürütür.

İşte bundan dolayı gerçek şunu göstermektedir ki, burjuva devlet kliklerinin belirli politikayı ehvenişer kabulü veya reddine rağmen egemenlik ana güçtedir. Bu anlamıyla embriyo olarak yeni devlet politik siyasal yönelimi her zaman bu kliklerin varlığından dolayı vardır. Ama bunlar ana hakimiyeti sistemin derin kriz sürecinin dışında belirleyici düzlemde bozamazlar. Tabii ki tek tek meseleler de böyle bir durum gerçekleşmez bağlamında söylemiyoruz.

Buna paralel devlet demekten ziyade embriyo düzlemde yeni devletsel temel diye biliriz. Diğer anlamda devlet denildiğinde genel olarak bu burjuva sınıfın oranları ve etkinlikleri farklı olsa da bütün klikleri demek ve varlığı direkt bu güçlerin egemenliği anlamına gelir.

Öte yandan hakim iktidar kliği ve koalisyonun partisel veya hükümetsel biçimi dönem dönem ekonomik politik tıkanıklarına göre politika değişikliğine başvurur. Karşıt güçlerin yani halk kitlelerin direniş hattının kabiliyetine göre bu değişiklikler esasta oluşur. Veya emperyalist kapitalist birikim modelli ve sorun tiplerinin değişimi ve öncelik değişimi vb. meselelerinden kaynaklanır. Bunun için haliyle dönemin sert otoriter faşizan her türlü yöntemi daha cilanmış daha örtük biçimlerin öne alındığı bir duruma dönüşebilir. Veya teşhir olmuşluk böyle tipten söylemsel değişikliklere dönüşebilir. Her halükarda bunun anlamı iç çetecilik değil, hedefin gerçekleştirilmesi için araç söylem değişikliği veya bir boşa çıkarıcı yarı taktiksel adım olarak anlaşılmalıdır.

Kliklerin devletin çeşitli kademelerinde gücü bulunmaktadır

Bundan dolayı ne doksanların 4 çetesi olan Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Doğan Güreş, ne siyaset- mafya polis, ne MGK-ne özel harp ve JİTEM ne ordu ne de bugünün yargı- polis cemaat bu gerçeğin dışında değildir. Her klik gücünün de burjuva devleti olan TC’nin bütün alanlarında güçleri bulunmaktadır. Sadece genel egemenliğin bir klik veya klikler ittifakının elinde olması diğerlerinin de hareket serbestliğini daraltmaktadır.

Örneğin hepsi de hakim olduğu alanlarda kendi güç ve sermayelerine yönelik adımlar atmaktadır. Ellerindeki belediyeler ve devlet kurumlarında kendilerine doğru yontmaktadırlar. Bu burjuva sınıfının bütün kliklerin temeli olan mülkçü sınıf olmasının yarattığı bir sonuçtur. Mülkçü olan sınıf daha fazlası için daha çok egemenlik ele geçirmelidir. Doğasıyla kendini merkeze alması, kliklerin kaçınılmaz bir durumudur. Yargının farklı dairelerinde, polis ve ordunun farklı büro ve kollarında farklı ölçekte hep kliklerin bu varlığı bulunmaktadır.

Bu anlamda burjuva hukukun, burjuvaziden başkasına dönemsel anlamda düzenlemelerinde esasta bu sınıfın hakim kliklerinden başkasına bir yararı yoktur. Her düzenlemenin temel hedefi halkı baskı altına almaktır. Devletin bütün araç ve kurumları bu gerçeği hayata geçirmek için vardır. İkinci olarak bunu yaparken icracı olarak bunları uygulayıp en büyük payı kapma mücadelesi söz konusudur.

Bunun için açık ve yalın bir gerçek sürekli çeşitli biçimler altında ortaya çıkmaktadır. Bu gerçeğin biçimlerine rağmen özü aynıdır. Kapitalist sistemin ve onun devlet biçimlerinin halk kitlelere karşıt olan karakteridir. Bugün hiçbir burjuva kliğe ehvenişer olarak bakılamaz, böyle arayışa sürüklenenler tarihe, kitlelere karşı sorumluluk adı altında sorumsuzluk yapmaktadır. Kitlelere gerekli olan reforme edilmiş bir burjuva devlet aygıtı ve onun bütün gözden geçirilmiş kurum ve anlayışı değil, kitlelere gerçekten gerekli olan her türlü biçim altındaki burjuva devlet aygıtının paramparça edilmesidir.

Halk kitlelerine gerekli olan halk komün ve meclisleri ve konseyleri temelinin üzerine yükselmiş yeni adaletin halkın çıkarlarını merkez edinerek ve halkın direkt katılımını sağlayacak temelde düzenlenmiş, daimi bürokrasinin lav edildiği halk silahlanmasını merkeze alan ve daimi ordu- polis ve istihbarat örgütlerinin lav edildiği, bölgesel ve kendi kendini öz yönetim ile çeşitli toplumsal ulusal grup ve milliyetin haklarının garanti altına alındığı, üretim araçlarının toplumun ortak mülkiyetinde olduğu ve dünyada var olan sınıf farklıkları- sınıf farklılıklarından kaynaklı ayrılıkları-bunlardan kaynaklı fikirlerin– davranışlarını ortadan kaldıracak çok çeşitli ve çok katmanlı kültür devrimini rehber edinmiş devrimci sosyalist komünist projeyi yaşamsallaştırmaktır.

Önceki İçerikSuriye ve Türk devletinin rolü
Sonraki İçerikYAŞANAN SÜREÇ VE ULUSAL HAREKETİN TUTUMU