Kongre Kararlarını kavrayalım kavratalım! (8)

Önderlikten en alt birimlere ve ulaşılabilen tüm kitleler içerisinde kadın sorununu çözecek köklü ve bütünlüklü, merkezi ve stratejik olarak sürekli ele alıp harekete geçilmesi ve kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar ve uygulamalar, çeşitli içerik ve biçimlerde gerçekleştirilmek durumundadır

 

Kadınlar yönetime kadınlar iktidara!

Kongre kararlarını kavrayalım kavratalım kampanyası temelinde yazı dizimiz  sürmektedir.

Maoist Komünist Partisi 3. Kongresi’nin önemli ve temel konularından biri de kadın ve cinsel yönelimlere ilişkin alınan kararlar ve mevcut halde ulaşılan seviyedir.

Komünistlerin ve hatta insanlığın en önemli ve temel sorunlarından birisi de kadına yönelik genel, özel ve kadına özgü olarak yaşanan sömürü ve cins baskısıdır. Komünistlerin de bu konuda önemli hataları bulunmaktadır. İnsanlığın ezen ve ezilen bölünmesinin ilk biçimi cins baskısıdır. Bu eşitsizlikler dünyasının temelini de oluşturmaktadır. İnsanlık, komünizm bayrağı altında öncelikle bu alandaki zihniyet ve toplumsal bir devrimle geleceğe yürüyebilecektir. Bu konuda, her alanda kadına ve cinsel yönelim içerisinde bulunanlara gerçek özne bileşeniyle yaklaşan ve hayatın bütün gözeneklerinde buna uygun hareket eden anlayış ve pratiklere ihtiyacımız var. “En komünistimizi kazıyın altından burjuva çıkar” diyen Lenin yoldaşın, bundan yaklaşık 100 yıl önce söylediği bu sözünde derinlikli olarak işaret ettiği gibi, kadın sorunu, komünistler olarak en başarısız olduğumuz birkaç husustan biri-belki de ilkidir. Öncelikle bir zihniyet devrimi yapmamız ve kültürel açıdan büyük bir alt üst oluş yaşamamız zorunludur. Aslında komünist hareket daha işe başlarken, teorik ve pratik olarak insanlığın ilk eşitsizliği ve bunun üzerinden başat hale gelmiş olan ataerkilliğe karşı da mücadeleyi hedeflemişti. Bu hedefe karşın geçmişin ataerkil- erkek egemen yükleri de genellikle söz konusu olmuştur. Her ne kadar beyan düzeyinde belirli oranlarda oldukça ileri fikirler ve özeleştirel yaklaşımlar sergilense de bununla sınırlı kalınmış ve kesinlikle pratik olarak gerekleri o gün bugündür yeterince yerine getirilememiştir. Zira anlayış düzeyinde de stratejik ve köklü sorunlarımız söz konusuydu. O halde ‘‘Kadınlaşmak‘‘ argümanından gerekli ve bütünlüklü bir ders çıkarmamızın zamanı çoktan geldi ve geçmektedir bile.

Kadına dair geçmiş tarihimizden öğrenerek yeniyi var edelim

Yakın tarihimiz açısından Parti II. Kongre iradesinin aldığı kararlar doğrultusunda ve oluşturulan Merkezi Kadın Komisyonu (MKK) üzerinden kadın alanına ilişkin ortaya konulan anlayış ve pratik, gerçek hayatta esasta başarısız kaldı. Bunun ideolojik, siyasal ve örgütsel temelde olumsuz nedenleri vardı. Perspektif uygun olmasına karşın hayata geçirilmesinde yaşanan kavrayışsızlık, bu alandaki ileri olan durumumuzdan daha da geriye gitmemize neden oldu.

Bugün etkili olduğumuz kadın örgütlenmesi de dâhil birçok kadın hareketi kadın sorununu,  sadece basit cins sorunu derekesine düşürmüştür. Oysa cins baskısı, sınıfsal baskı ve sömürünün bir türevi ve bitişiğidir. Buna karşın sınıfsal yönüne neredeyse hiç vurgu yapılmayan bir durumla karşı karşıyayız. Anlayışta kırılmalar söz konusudur ve bu kesinlikle düzeltilmesi gereken bir durumdur. Bir cins baskısı ve sömürüsü olsa da kadın sorunu, bir cinsler meselesinin de ötesinde sınıfsal baskının tarihsel, stratejik, köklü ve oldukça sistemli özel bir türüdür.

MKP II. Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda uygulamaya konan pozitif ayrımcılık ve kota sistemiyle sürekli önü açılacak şekilde hareket edilmelidir. Yine Maoist hareket olarak aynı düzeyde olan yoldaşlar arasında, kadın yoldaşların ileri görevlere getirilmesini benimseriz. Özel politikalarla sürekli çözüme yönelik güçlendirici çalışmalar üretmeliyiz. Sorun kolay değil çözümü de kolay olmayacak, bin yılların erkek anlayışını üzerimizden atmak için sürekli çabalamalıyız.

Kadının kurtuluşunun devrimde olacağını savunan bizler ataerkil sistemin içine sıkışmış ya da sistemin kendini yeniden üreteceği sözde çözümleri, bir nihai çözüm olarak savunamayız. Kadının toplumsal yapı içerisinde maruz kaldığı haksızlıkları gidermeye faydalı olacak reform niteliğindeki her talebi destekler ve aktif savunucusu oluruz. Sadece devrim sırasında ve sonrasında değil daha şimdiden devrimin özneleri olarak demokratik ve legal kadın örgütlenmeleriyle binlerce ve milyonlarca kadınla buluşmak için çalışmalarımızı yoğunlaştırmalıyız. Fakat nihai kurtuluşun yolunu da her daim savunup, akıldan çıkarmamamız gerekmektedir. Bugün kadın ve cinsel yönelimler alanına dair çalışmaların esası, demokratik kitle örgütleri üzerinden yürütülmektedir. Kuşkusuz bu alandaki mücadeleler desteklenmeli ve geliştirilmelidir. Ancak kesinlikle bu yetmez. Partide komünist kadın ve cinsel yönelimler olarak bünyemizi donatmak şarttır. Toplumun en azından yarısını oluşturan kadının, dünyanın özgürleşmesinde tayin edici bir rolü olduğu kavranmak ve buna uygun davranmak zorunludur. Aksi halde gerçek kurtuluş ve gelecek yoktur. “Kadınlar iktidara, kadınlar yönetime“ şiarımızın anlamı da buradadır. Pratik politikalarımıza yön vermesi gereken esas halkalardan biri budur.

Kadın ve cinsel yönelimler, her şeyden önce köklü ve derinlikli bir içerikle temel ve stratejik kapsamda, cins açısından ve sınıfsal, tarihsel, siyasal, toplumsal, örgütsel ve kültürel olarak özgün ve özel bir olgudur. Buradan hareketle Komünist Partisi önderliğinde yan örgüt olarak bir kadın örgütlenmesi kurulması uzun zamandır tartışılan bir konudur. III. Kongre iradesi bu konuda da doğru bir yönelim olarak partiye bağlı ayrı bir kadın örgütünün Maoist Kadınlar Birliği(MKB) adıyla örgütlenmesini kararlaştırmıştır.

Tabii ki Komünist Partisine bağlı ayrı bir kadın örgütlenmesini oluştururken, bunu öncelikle partililerin, parti önderliğinin ve kadroların doğru, köklü ve stratejik bir anlayışla ele alması gerekmektedir. Bu içerik ve nitelikle kavranmalı ki teorik ve pratik adımlar atılabilsin. Önderlikten en alt birimlere ve ulaşılabilen tüm kitleler içerisinde bu sorunu çözecek köklü ve bütünlüklü, merkezi ve stratejik olarak sürekli ele alıp harekete geçilmesi ve kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar ve uygulamalar, çeşitli içerik ve biçimlerde gerçekleştirilmek durumundadır. Sadece biçimsel kadın örgütü kurmakla bu işi başaramayacağımızı açıktır. Bin yılların sorununu birkaç örgütsel ve pratik adımla değil sürekli yaşamsallaştırdığımız zihniyet devrimleriyle gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz.

Partide kadın sorununa dair esasta erkek yoldaşlar sürekli eğitime tabi tutulmalı, sürekli suretle bütün çalışmalar merkezileştirilmeli, iyi ve doğru bir denetimle takipçisi olunmalı, düzenli ve uygun planlamalarla çeşitli siyasal kampanyalar örgütlenmeli, tüm çalışmalarımız da sürekli olarak canlılığını yitirmeyen, ötekileştirilmesine ve kulak ardı edilerek unutturulmasına asla müsaade edilmemesi için her zaman gündem halinde ele alınarak sorunun vahametiyle sürekli yüz yüze kalınarak çözüme zorlanmalıyız.

Kadınlar, bir sorun ve sorun yaratan değildir. Sorun, tam da gerici burjuva toplumsal sistemin bir niteliği olan ataerkil- erkek egemen sistemdir.

Maoist Komünist Partisi’ndeki erkek yoldaşlar, özel olarak kadın yoldaşların öne çıkarılması için çaba sarf etmelidir. Kadınlar ve cinsel yönelimler içerisindeki kesimler, kesinlikle sistem kontrollü kendi kaderine terk edilemez. Bütün yoldaşlar tüm alanlarda öne çıkarılıp özne olma rolünü oynamaları için kadınları teşvik edici yaklaşımlarda bulunmalı, kadınların mücadelede özne rolüne vurgu yapan sloganlar üretilip bunlar pratikle güncellenmelidir. MKP III. Kongre iradesi, geniş çaplı bütünlüklü bir kadın muhasebesini ele almış ve değerlendirmiştir. Bu belge ayrıca ele alınıp kamuoyuna sunulacağı için şimdilik bu vurguyla kalıyoruz.

Kadın sorunu özünde sınıf sorunudur

Hayatın her alanı ve anında kadına yönelik insanlığın ilk eşitsizliğinin kamburlarıyla canlı ve doğrudan karşı karşıya kalmaktayız. Bunun için mücadelemizin daha şimdiki sürecinde yukarıda vurguladığımız ana ve temel noktalar üzerinden topyekün harekete geçmeliyiz. Yine kadın sorununa dair sadece belli günlere sıkışmış anma anlayışlarından da kurtulmalıyız. Kadın sorunu her gün yaşanan bir sorun olduğuna göre, mücadele ve gündemleştirme de her gün olabilmelidir.

Güncel gelişmeleri işleyen eylemlilikler içerisinde olunmalı yine kadın konferansları vs süreklileştirilip belli bir bilincin açığa çıkarılması sağlanmalıdır. En başta Maoist Komünistler olarak, kendi içimizde köklü bir devrim gerçekleştirmeliyiz. Asla unutulmamalı ki kendilerinde köklü bir değişim ve devrim yaratamayanlar, başkalarında da yaratamazlar ve güçlü etkilerde bulunamazlar. Bütün faaliyetlerimiz ve mücadelemizin her bir gözeneğinde kadın ekseninde bir içerik ve nitelik bulundurmayan hiçbir çalışma esasta başarıya ulaşamayacak ve erkek girişimi, niteliği ve özü olmaktan kendini kurtaramayacaktır. Kadını bütün çalışmalarımızda özneleştirmek için ileri atılmalı ve tüm ataerkil- erkek egemen anlayış ve pratikler alt edilmelidir. Bunun için hemen şimdi harekete geçelim ve görülecektir ki çok uzakta değilmiş kadını ve erkeğiyle gerçek ve nitel ilerleme. Gerek dünya düzlemi gerekse Türkiye- Kuzey Kürdistan özgülünde kadın meselesiyle örtüşen ve aynı stratejik temel bir olgu olarak aynı paralelde bir diğer önemli konu da cinsel yönelimlere yönelik teorik ve pratik durumdur.   

Cinsel Yönelimler:  Toplumda ezilen ve baskıya uğrayan cinsel yönelimleri itibarıyla LGBTT(Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transeksüel, Translar vd) liler önemlidir. Kesinlikle son derece meşru yönelimleri, anlaşılmak ve kavranmak durumundadır. Bunun için de aynı zamanda bu hareketin son derece demokratik ve haklı- meşru talepleri görmezden gelinmemeli ve kesinlikle desteklenmelidir.

Maruz kaldıkları şiddetle birlikte gerçek şudur ki bir ataerkil- erkek egemenliği ve cinsiyetçi iktidar söz konusudur. Toplumun tepeden tırnağa bütün yanlarıyla erkekleştirildiği bu koşullarda LGBTT bireyler ötekileştirilerek aşağılanmaları ve baskı altına alınmaları geleneksel ahlak çerçevesinde daha da meşrulaştırılmıştır. Cinsel kimlik ve yönelimleri cinsiyetçi- muhafazakar,dinsel,ahlak çerçevesinde ’’hastalık’’ olarak tanımlayan anlayışlarla mücadele edilmeli, bu anlayışın özünün egemen erkek anlayışı olduğu akıldan çıkarılmadan kimliklerin kriminal tahlilinden ziyade toplumda hak ettiği yeri almalarının mücadelesi örgütlenmelidir. Maoist Komünistler bu meselede hiçbir ataerkil- erkek anlayışa saplanmadan birlikte mücadelenin kanallarını oluşturmalı ve kitlesini de bu yönde eğitmelidir. Maoist Komünist Partisi, sosyalizm koşullarında da toplumdaki bütün cinsiyetlerin ve cinsel yönelimlerin kendini özgürce ifade edebilmesini savunur ve yine bunların haklarının korunması konusunda da aktif mücadele eder. Bu bir lütuf değil, kesinlikle bir gerekliliktir. Geleneksel ahlakın fethedilmesidir.                        

Emperyalist dünya gericiliği ve onların her nitelikte gerici uzantıları olan burjuva, feodal, faşist iktidarlarına karşı, proletarya ve emekçilerin gerçek kurtuluşu için sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya uğruna doğru ve bilimsel önderlikler içerisinde yer alıp örgütlenerek kadına yönelik baskı ve sömürüye karşı mücadele örgütlenmeden ve bu mücadele siyasi iktidarı elde etmek için yürütülen sınıf devrimi mücadelesine kanalize edilmeden, kadının ve cinsel yönelimlerin tam ve gerçek kurtuluşunun yolu açılamaz, gerçek kurtuluşu sağlanamaz.

Devrimin  neferi kadınlar söz sizin yetki sizin

 TKP(ML)‘den MKP‘ye uzanan Maoist hareketimizin de kadın sorunu başta olmak üzere devrimin son derece önemli ve temel görevleri bugüne kadar yerine getirilememiştir. Bu noktada özellikle MKP 1. Kongresi’nden başlamak üzere bugünlere kadar saflarımızdaki ataerkil- erkek egemen anlayış ve çizgileri bertaraf etmek için önemli teorik ve pratik adımlar da atılmıştır. Her şeyden önce insanlığın kurtuluşu, ezilen ve sömürülenlerin özgürlüğü ve devrim, sosyalizm ve komünizm yürüyüşünde son derece stratejik ve temel görevlerimiz arasında bulunan kadın ve cinsel yönelimler sorununa yaklaşım, erkek partisi ve ideolojisi haline gelen komünist hareketimiz ve örgütsel mekanizmalarımızı kendiliğindenciliğe bırakmadan, sınıflar mücadelesi düzleminde köklü, stratejik ve temelden devrimci dönüşümlerle yeniden doğru, bilimsel olarak sağlam ve ayakları üzerinde yükselmemizi şart koşmaktadır. Bu temelde MKP 3. Kongresi, Maoist Hareketimiz açısından önemli ve nitel bir devrimci atılımı ve ilerlemeyi ifade etmektedir. Kadın sorunu kapsamında kadının haklarının sürekli telafuz edilmesine ve belli çerçeveyi aşmayan çözüm yaklaşımlarının yetersizliğine atfen, Partimiz 3. Kongresi’nde “Kadın yönetime kadın iktidara!” şiarını keskin bilinç olarak kararlaştırmıştır. “Kadınlar yönetime, kadınlar iktidara!” şiarıyla başta MKP içerisinde olmak üzere, devrimci ve komünist saflarda ve halk kitleleri içerisinde kadını her alanda sınıflar mücadelesinin yedeği ve tali bir gücü olarak değil, tam da öznesi ve stratejik temel gücü olarak öne çıkması ve belirleyici olması için önemli kararlara ve sentezlere ulaşmıştır.

TKP(ML)’den MKP’ ye uzanan Maoist hareketimizin kadına yönelik hususlarına ilişkin Parti tarihinde Kadın Muhasebesi başta olmak üzere, MKP’ye bağlı özgün ve özerk bir alan ve örgütlenme olarak Maoist Kadınlar Birliği (MKB) kararı ve politikası önemli bir sıçrama tahtası olarak kadınları, bizzat kendi özel ve özgün bir alanı olarak örgütlenme yönelimidir. Yine MKP’nin yukarıdan aşağıya veyahut aşağıdan yukarıya bütün parti ve örgütlenmelerindeki tüm komitelerinde kadınsız komitelerin, esasta parti komite ve örgütlenmeleri olarak kabul edilmediği- edilmeyeceği gerçekliği ve kabulü de bu noktadaki hassasiyetin önemli bir vurgusudur. Aynı şekilde Pozitif Ayrımcılık ve Kota Sistemi’yle Maoist hareketimiz başta olmak üzere mücadele ve faaliyet yürütülen açık ya da kapalı, legal ya da illegal bütün alanlarda kadınları bizzat örgütleme ve mücadelemizin söz- karar- yetkide özne haline getirmenin, örgütsel-pratik -politik kararları ve yönelimi de son derece isabetle doğru ve bilimseldir. Ve yine bütün bunları kapsayacak şekilde Sosyalist Halk Cumhuriyetleri Birliği Programına bağlı olarak özgün ve temel görevler olarak “kadın ve cinsel yönelimler” eksenli alt programlar şeklinde devrim, sosyalizm ve komünizm perspektifiyle düşünce yöntemi ve çalışma tarzımızı ataerkil- erkek egemen anlayış, çizgi ve siyasetlerden köklü ve temelden kopararak stratejik bir yönelimle ideolojik, politik, örgütsel vd alanlarda köklü zihinsel devrimler yaratarak ilerleyişimiz sürdürülecektir. Bu temelde ve bu bilinçle şimdiden uygun planlamalar ve politikalar eşliğinde gücümüzün olduğu her alanda sürekli kampanyalar örgütleyerek mücadele etme kararlılığı ortaya konmuştur. Bunun için en başta da Maoist hareketimiz içerisinde erkek yoldaşların sürekli olarak bu noktada ataerkil- erkek egemen anlayış, çizgi, ideolojik politika, örgütsel mekanizma vb bütün halkalarda köklü bir zihniyet devrimiyle ilerlemesi ve gerekli hassasiyet içerisinde ertelemeksizin göreve çağıran vurgusu ve yönelim politikalarıyla MKP 3. Kongresi, Sosyalist Halk Savaşı siperlerinde militan kadın yoldaşları cinsel, ulusal, sınıfsal ve sosyal kurtuluş mücadelemizin özneleri ve önderleri haline getirme kararlılığını göstermiştir.

Kadın önderleşmeden nihai çözüm olmaz!

Aynı şekilde kolektif önderlik anlayışı çerçevesinde, tüzük  ve kültürel şekillenmemiz de hayat bulan politika, MKP 3. Kongresi’nde daha da güçlendirilmiştir. Merkez Komitesi (MK) içerisinde seçilen Sekreterlik başta olmak üzere, parti komitelerinin tümünde hukuksal düzeyler gözetilerek, eşit hukuklara sahip olan yoldaşlardan oluşan komitelerde, halefler siyasetine ve kadroları önderleştirme yönelimine bağlı olarak, parti komite sekreterleri dönemsel koordinatörler biçiminde değişimli ele alınacaktır. Bu kapsamda kadınlara yönelik bütün karar ve politikalarımızı da hayata geçirerek kadın yoldaşları bütün örgütsel mekanizmalarda özneleştirmeyi, öncüleştirmeyi ve önderleştirmeyi temel görevlerimiz arasında görmek ve kavramak durumundayız.

Bu perspektif ve çizgide ısrar edilip hassas ve takipçisi olunursa, oldukça güçlü bir zemin ve dinamik ortaya çıkacak ve kadınlar ve cinsel yönelimler içerisindeki ezilen ve sömürülenlerin bir sel gibi mücadelenin her alanında bizzat her bir sürecin öznesi olarak yer alacaklarını daha şimdiden söyleyebiliriz. Sağlam ve güçlü bir Komünist Partide kesinlikle kadınlar ve cinsel yönelim içerisindeki kesimlerin böylesine canlı bir organizmada, her bir sürecin doğrudan özneleri olarak aktif bir şekilde rol oynayacakları bir olguyu da kavramalıyız. Bu noktada salt şekilsel ve yüzeysel- gelişigüzel değil tam da nitelikli bir Komünist Partinin öz ve içerikleriyle de kadınlaşması için, özel bir yer tuttuğunu vurgulamak isteriz. Başta Partili ve örgütlü tüm kadın yoldaşlar olmak üzere bütün kadınlar ve cinsel yönelimdeki kimliklerin kendi kurtuluşları da dahil toplumun özgürlüğü ve sınıfsız- sömürüsüz geleceği için sosyalizme ve oradan durmaksızın komünizme kadar bütün gerici bendleri yıkarak ilerleyeceğiz.

   

 

Önceki İçerikBALIK HAFIZASI
Sonraki İçerik‘KÜÇÜK İNSAN’