KÜRT ULUSAL SORUNU VE DEVRİMCİ SINIF TAVRI

Gazetemiz köşe yazarlarından Refik Demir’ in gazetemizin 102.Sayısında yayınlanan makalesini okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ(07.07.2015)-Kürt ulusal sorunu ya da Kürdistan sorunu coğrafyamızın önemli başlıca çelişkilerinden biri olma özelliğini korumaktadır. Öyle ki, ülke siyasal gündemini ve denklemlerini etkileyen/etkileyecek politik bir etkiye sahiptir. 7 Haziran Genel Seçimi sonuçlarına baktığımızda bu politik etkiyi rahatça görebiliriz. Özellikle son bir yıllık süreçte Kürt Ulusal Hareketi’nin Rojava, Şengal ve Kobanê’de elde ettiği politik kazanımlar sınırları aşarak dünyanın gündemine oturmuş ve Kürt Ulusal Hareketi’ne önemli bir meşruiyet kazandırarak sempati oluşturmuştur. (Meşruiyet meselesini geniş kitleler ve farklı toplumsal dinamikler açısından belirtiyoruz, yoksa bizler açısından Kürt Ulusal Hareketi’nin yürütmüş olduğu mücadele tartışmaya yer bırakmayacak kadar meşrudur zaten) Özellikle Kobanê’de yaratılan destansı direniş dünya halklarına mal olmuş ve dünya halkları açısından bir umut haline dönüşmüştür. Bu politik gerçeklikten kaynaklı, dünyanın onlarca yerinden yüzlerce insan Kobanê’ye akarak umudu büyütmüş ve enternasyonal bir bilinç yaratmıştır. Kobanê’de yaratılan destansı direniş ve elde edilen somut politik kazanımlar Türk devleti başta olmak üzere, bölge gericiliği ve emperyalist güçlerin planlarını altüst ederek Ortadoğu’daki siyasal dengeleri önemli oranda etkilemiştir.

Bu süreçte özellikle sözüm ona bazı “enternasyonal işçi devrimcileri” ve hakim ulus milliyetçiliğinden kopamayan kimi sosyal şoven akımlar, ki zaman zaman zayıfta olsa saflarımızda da ortaya çıkan bu yaklaşımlar, Kürt Ulusal Hareketi’nin bu süreçte ortaya koyduğu bazı taktik politikaları, emperyalist güçler ve bölge devletlerinin kendi aralarındaki çelişkilerden yararlanma siyasetini ve son noktada koalisyon güçlerinin YPG’ye silah vb. yardımlarda bulunmak zorunda kalmasını eleştirerek ezilen Kürt ulusunun onurlu mücadelesini farklı noktalarda tanımlamaya kadar götürmüşlerdir. Bu iflah olmaz “enternasyonal devrimcilerin” ve sosyal şovenlerin dün olduğu gibi bugünde ezilenlerin haklı ve şanlı kavgasının karşısında hiçbir hükmü yoktur ve bundan sonrada olmayacaktır. Hiç bir eleştiri ve politik kaygı ezilen Kürt ulusunun Rojava’da, Şengal’de ve Kobanê’de ortaya koyduğu destansı direnişi ve meşruluğu gölgeleyemez. Maoist komünistler hiçbir kaygıya kapılmadan kendi bağımsız siyasal çizgisi ve sosyalist çözüm programıyla sahnede yer alarak ezilen Kürt ulusunun meşru ve demokratik mücadelesinin kayıtsız şartsız yanında olmalıdırlar. Bu bayatlamış küflü yaklaşımlara ve saldırılara karşı Maoist komünistler komünist önder Kaypakkaya’nın çığır açan bilimsel sosyalist çizgisiyle en önde ve herkesten önce meydan okumalıdır.

Tabi ki Kürt Ulusal Hareketi’nin ideolojik ve politik anlamda devrimci eleştirisinin kesinkes yürütülmesi devrimci bir görev ve zorunluluktur. Bu proleter devrimci yaklaşım ötelenerek ya da rafa kaldırılarak Kürt Ulusal Hareketi ile oluşturulan bir ilişkilenme siyasetini Maoist komünistler olarak şimdiye kadar ret ettik ve bundan sonrada ret edeceğiz. Keskin ideolojik mücadeleyi asla yadsımadan Kürt Ulusal Hareketi ile devrimci temelde ilişkilenmek ve bir araya gelmek olması gereken doğru devrimci politikadır ki Maoist komünistler bu doğru perspektif ile hareket etmektedirler. Kürt Ulusal Hareketi’nin demokratik ve meşru yanının içeriğini ve bu düzlemde hiçbir politik kaygıya kapılmadan ilişkilenmeyi asla yadsımadan, Kürt Ulusal Hareketi’nin bütünlüklü ideolojik ve siyasal paradigması devrimci eleştirilerimizin hedefi olmaktan asla çıkmayacaktır. Özellikle Öcalan’ın formüle ettiği ve siyasal anlamda önemli bir etki alanı oluşturan ve esası Post-Marksist eksen üzerinden biçimlenen, sınıflar arası uzlaşmaz çelişkinin ve çatışmanın reddi, silahlı savaşım ve zorun reddi, devrimci iktidarın reddi, ulusların kendi kaderini tayin hakkının reddi, İslam kardeşliği, Kemalizm ve Misak-ı Millî’nin meşruluğu ve bu temel meselelere bağlı olarak biçimlenen onlarca ideolojik ve politik mesele ile ideolojik anlamda asla ve asla uzlaşmayacağımız ve keskin ayrım çizgilerimiz olarak her daim müdafaa edeceğimiz kırmızıçizgilerimiz olacaklardır.

Yukarıda kısaca altını çizmeye çalıştığımız ideolojik ve politik yaklaşımlar doğrultusunda Kürt ulusal meselesi ile politik bir ilişkileniş ve tavır geliştirmek doğru olan proleter sınıf bakış açısıdır. Maoist komünistlerin Kürt ulusal sorunundaki çözüm perspektifi ve ideolojik alandaki ayrım çizgileri bu referanslar üzerinden biçimlenmektedir. Maoist komünistler sosyalist çözüm projesi ve bu eksen zemininde öngörülen birleşik sosyalist Kürdistan şiarı ile sahnede yer almalıdırlar ve alacaklardır.

 

 

 

Önceki İçerikKomünist devrimciler fikirlerini gizlemezler
Sonraki İçerikKobanê zaferini IŞİD eliyle kana boğmak isteyenler kim(ler)dir