Maoist Komünist Parti-Askeri Komisyon yaptığı yazılı açıklama ile Halk Kurtuluş Ordusu (HKO) 2. Konferansı’nı başarıyla gerçekleştirdiğini kamuoyuna duyurdu. Yapılan açıklamada, konferansın Kamile Öztürk’e atfen ‘’Özgürleşmiş Düşünceye Pranga, Çelikleşmiş Yüreğe Kurşun İşlemez’’ şiarıyla gerçekleştirildiği ifade edildi.

Maoist Komünist Parti-Askeri Komisyon tarafından yapılan açıklama şu şekilde;

‘’Biz Kazanacağız, Halk Kazanacak, Sosyalist Halk Savaşı Kazanacak’’

‘’Bütün Dil, Din, Irk, Cins ve Kimliklerden Devrimci Kamuoyuna Duyuruyla, Devrimin Farklı Mevzilerinde Savaşan Yoldaşlara Müjdeleriz;

Halk Kurtuluş Ordusu (HKO) 2. Askeri Konferansı Başarıyla Gerçekleştirildi!

‘’Sosyalist devrimimizin görevlerini Maoist Komünist Parti önderliğinde Sosyalist Halk Savaşı Stratejisiyle yürüten Halk Kurtuluş Ordusu, Kamile ÖZTÜRK 2. Askeri Konferansını “ÖZGÜRLEŞMİŞ DÜŞÜNCEYE PRANGA, ÇELİKLEŞMİŞ YÜREĞE KURŞUN İŞLEMEZ” şiarıyla gerçekleştirdi.

İlkini Parti Sekretarya üyemiz Yılmaz KES(Şahin) yoldaşın öncülüğünde, yoldaşlarımızın büyük emek ve katkılarıyla 2016 yılında gerçekleştirdiğimiz Askeri Konferansımız, devrimci savaşı geliştirerek büyütme perspektifiyle ileri atılan büyük adımlardan biri olarak tarihi önem taşıyordu. Kuşkusuz ki, bu büyük adım Parti tarihimizde ilk olması ve savaş mevzilerimizdeki olumlu yansımaları bakımından muazzam derecede değerliydi. Kesintisiz süren devrim mücadelesinde özelde savaş siperlerindeki bayrak taşıyıcıların ve genelde partimizin devrimci kararlılık göstergesiydi. İkincisini gerçekleştirdiğimiz Askeri Konferansımız, bu kararlılığın devam ettiğini teyit ederken, yarım asırlık devrimci savaşımızı zafere taşıyacak bilimsel ısrarın da beyanıdır. Askeri Konferans başarımızın heyecan ve coşkusunu paylaşıyor, çeşitli millet ve milliyetlerden halklarımızı komünist mücadele ruhuyla selamlıyoruz!

İçerisinden geçtiğimiz süreç gerek dünya genelinde gerekse de coğrafyamızda önemli gelişmelerin yaşandığı keskin bir süreç olarak önem arz etmektedir. Emperyalist-kapitalist dünya gericiliği tüm köhnemişliğiyle hortlayıp ezilen mazlum ulus ve dünya halklarının yaşamına bir karabasan gibi çökerken, homurdayan sessiz çoğunluğun dipten gelen dalgası köpürerek devrimler kasırgasını hasıl ederek muştuluyor. Ha patladı, ha patlayacak!…

Ezen-ezilen/sömüren-sömürülen sınıflar arasındaki çelişki ve çatışmaların şiddetlenerek yaygınlaşma eğilimi taşıdığı, emperyalist-kapitalist sistem barbarlığının ekonomik krizle derinleşip büyük kaosa yüz tutan yapısal çıkmazlarını işgal-ilhak saldırganlığı ve gerici savaşlar müzminliğiyle ertelemeye çalıştığı ve bu uğurda sömürgeci-tekelci vahşi talan hegemonyasını azgınca tırmandırarak yoksul dünya halkları ve tüm doğaya felaketler reva gördüğü, milyarların yaşamını yeryüzü cehennemine çevirdiği mevcut emperyalist dünya şartlarında, baskı ve sömürüye karşı özgürlük talebiyle yükselen isyanın ayak sesleri büyümekte, yoksul dünya halklarının kahredici öfkesi direnişlerle kabarıp bilenmektedir… Ha geldi, ha gelecek!…

Emperyalist gericiliğin uzantısı olan coğrafyamız egemen sınıflarının ekonomik-siyasi sistemi ve iktidarları altındaki Türkiye-Kuzey Kürdistan parçası da bu gerçekliğin dışında değildir. Bilakis, dünya kapitalist sisteminin ekonomik-siyasi krizlerini devralıp aynı gericilikten beslenen özel karakteriyle soluyup kader birliği içinde derinden yaşamaktadır. AKP-MHP faşist iktidarının açık faşizm niteliğinde uyguladığı despotik koyu baskı diktası ve karşı karşıya olduğu derin ekonomik-siyasi kriz şartları bu gerçeği resmederek yansıtmaktadır.

Kuruluşundan bugüne ırkçı, tekçi-faşist paradigmalarla yürütülen, özellikle de 2015 yılının son çeyreğinde gerek içeride gerekse dışarıda Erdoğan tek adam sultası altında perçinleyerek tırmandırdıkları saldırganlık ve savaş politikalarıyla bölgede tehdide dönüşen ve Türkiye-Kuzey Kürdistan halklarının can düşmanı olan faşist “TC” devleti, her iktidarıyla değişik millet ve milliyetlerden halklarımızın kanını emen bir vampirdir adeta. Komprador tekelci burjuva sınıflar devleti ve siyasi iktidarları katliamcı, kıyımcı, işkenceci, hukuksuz ve askeri-sivil darbeci niteliğiyle bir terör odağı durumundadır.

Tüm hempalarıyla AKP-MHP faşist iktidarı azgın sömürü, yağma ve talan üzerine kurdukları egemenliklerini katmerli baskı ve faşist şiddet yoluyla ayakta tutup korumakta, yasalarını tanımayan keyfi yönetim ve OHAL uygulamalarıyla iktidarlarını sürdürmektedirler. Halklara zulüm reva görülmekte, bütün demokratik, akademik, ekonomik talepli sosyal hak arayışları şiddetle bastırılıp ezilmektedir. Buna karşın, halkların açık faşizmin koyu baskı ve şiddetine, azgın sömürü ve keyfi uygulamalarına öfkesi büyümekte ve birikmektedir. Biriken bu öfke yer yer direnişlerle sokağa, fabrikaya, amfiye, tarlaya, köye taşmakta, Gezi gibi örneklerdeki kitle hareketleriyle isyana bürünmektedir.

Bu direniş ve isyanların birleşerek yayılma eğilimini bağrında taşıyan devrimci durumun devrimci öncüleriyle birlikte devrim mücadelesine akma olasılığı egemen sınıfları ve faşist iktidarı kaygılandırmakta, acze düşürerek saldırganlaştırmaktadır. Çünkü onlar mutlak itaat içinde saltanatlarını sürdürmek istemekte; “dikensiz gül bahçesi” arzulamaktadırlar.

Teknik-teknolojiyle donatıp, yeniden yapılandırdıkları halk düşmanı gerici ordu, polis, özel güvenlik ve tüm militer güçleri ve istihbarat örgütleriyle mücadeleci halklara, direnişlerine, halkların devrimci-sosyalist öncülerine karşı, askeri-siyasi-kültürel-psikolojik savaş yöntemleriyle topyekün saldırı halinde olmaları bundandır. Ne var ki, üstün teknikle donattığı gerici/faşist savaş gücü halkların direnişini durdurmaya yetmemekte, gerilla ve milis karşısında hedefine ulaşamamaktadır.

‘’Gerilla ve gerilla savaşı gücünü haklı davasından ve emekçi halk kitleleri denizinden almaktadır’’

Faşizm, tüm teknoloji ve tekniğine, istihbarat ağına, psikolojik savaş metotlarına rağmen gerilla savaşı karşısında stratejik olarak çaresizdir. Gerilla hareketi karşısında geçici taktik bir üstünlük elde etse de gerilla savaşı kendini üreterek sürmektedir. Bu, gerillanın ve gerilla savaşının üstün kabiliyetidir. Gerilla ve gerilla savaşı gücünü haklı davasından ve emekçi halk kitleleri denizinden almaktadır. Bu gerilla tarzı ve gerçekliğinin en önemli özelliği ve stratejik üstünlüğüdür. Geleceği kazanmak için, gerilla olmalı, nerede olunursa olunsun gerilla gibi yaşamalı, gerillalaşılmalıdır.

Gerilla mücadelesinin düşmanın tekniğini- tarzını- taktiğini çözerek ilerlediği, bu doğrultudaki yoğunlaşmasıyla taktiklerini yenilediği, yeni tarzlar geliştirdiği ve düşman saldırılarını boşa çıkararak kuşatmayı parçaladığı defalarca kez görülmüş olan bir gerçektir. Bugün de gerilla savaşı, üstün yetenekleriyle, savaş siperlerindeki kararlılığıyla ve yeni tarzıyla savaşlardaki değişimlere kendi cephesinden yanıt olmakta, kendini yenilemekte ve düşmana darbe vurmaktadır. İşte, böylesi bir süreçte, faşist saldırıların yoğunlaştığı, kuşatmanın daraltılmaya çalışıldığı ve devrimci savaşın boğulmak istendiği bir süreçte savaş siperlerinde gerçekleştirmiş olduğumuz 2. Konferansımız düşmanın bu saldırılarına devrim cephesinden verilmiş bir cevaptır.

Konferansımız, savaşı kendi cephemizden geliştirmemizin, stratejimize uygun doğru taktiksel konumlanmamızın, tarz ve taktiklerimizin sorgulanmasına vesile olmuştur

Teknik ve teknolojik gelişmelerin savaşların gelişim ve değişimi üzerindeki etkisi somuttur. Nitekim savaşların ele alınış ve yürütülüş biçimlerinde büyük değişiklikler yaşanmaktadır. Düşmanın mevcut teknolojik üstünlüğünün hüküm sürdüğü koşullarda savaşı klasik tarzda ele alan anlayışın kazanma şansı yoktur. Değişen savaş olgusuna, büyük bir değişim ve dönüşüm sağlayarak cevap olmak tarihsel ve güncel sorumluluğumuz, devrim ve halk kitlelerine karşı görevimizdir. Savaşı savaşarak öğrenenlerin ardılları olarak dün olduğu gibi bugün de savaşarak öğreniyor, öğrenerek savaşıyoruz!

2. Konferansımız, 1.Konferansı’mızdan günümüze kadar yaşanan gelişmeleri değerlendirip, kendi geçmiş pratiğimizin muhasebesini yapmış, yine bugünkü düşman durumunu analiz edip politik- askerim değerlendirmeye gitmiş ve bunlardan çıkardığı sonuçlar ışığında Sosyalist Halk Savaşı pratiğimizi geliştirmek ve ileri bir boyuta taşımak için ihtiyaç duyulan yeniden yapılanma, taktik-tarz, örgütlenme gibi bir çok konuda tartışmalar yürütmüş ve güne cevap olacak, savaşı ilerletecek gerilla savaş tarzı ile ilgili önemli sonuçlar çıkarmıştır.

Büyük devrimci eylemin yaratıcısı olacak halk kitlelerinin, Sosyalist Halk Savaşımızın da gerçek özneleri olduğunun bilincinde olarak bizler, emekçileri, kadınları, gençleri ve tüm ezilenleri, mücadeleyi büyütmeye, halk düşmanı gerici devleti yıkmak için Partimiz önderliğinde HKO ve PHG saflarında silah kuşanmaya, Sosyalist Halk Savaşı siperlerinde savaşmaya çağırıyoruz. Özgürlüğü fethedecek olan kitlelerin, bugün faşizm karşısında sergiledikleri irili-ufaklı kararlı direnişlerini selamlıyoruz.

Komünist teori ve MLM ideoloji temeliyle karakter edinip Kaypakkaya yoldaşın kurucu Komünist önderliğinde yükselerek bizlere ve savaşımıza ışık tutan Partimizi, kuruluşunun harcı olan bu bilimsel doku üzerinde, Partimizin somut koşullardaki değişime bağlı olarak sağladığı günümüzdeki gelişim seviyesini, bu seviyenin bir ifadesi olan Sosyalist Devrim programı ve Sosyalist Devrim Stratejisi olan Sosyalist Halk Savaşı bayrağını selamlarken, bir kez daha tüm yoldaşları Parti etrafında kenetlenerek birleşmeye çağırıyoruz!

Uzun mücadele tarihimizin taşıyıcı kolanları ve partimizin köşe taşları olan ölümsüz yoldaşlarımızı, her biri silahlı mücadele ve savaş siperlerinde ölümsüzleşmiş Parti Genel Sekreterlerimiz şahsında selamlıyor, anılarını devrimle taçlandırma kararlılığımızı ifade ediyoruz!…

Mücadelemizin ağır bedellerini çıplak iradeleriyle omuzlayan kadın-erkek özgür-tutsak yoldaşların kelepçe tanımaz ve duvar bilmez azimlerini, prangaya gelmez tutuşmuş devrim fitili militan Gençliğimiz ve özgürlük ruhuyla devrimi nakşeden Kadın yoldaşları devrim coşkumuzla selamlıyoruz!

‘’Ölümsüzlerimizle Kazanacağız…’’

Birleşik mücadelenin kararlı devrimci örneklerinden olan HBDH, devrim mücadelesinin geliştirilmesinde önemli bir yere sahiptir, kazanılmış bir mevzidir. Bu mevzinin kuruluşunda ve bu günlere taşınmasında yer alan ve emek veren Delal Amed, Mercan Dersim, Baran Serhat, Ulaş Adalı yoldaşlar şahsında birleşik mücadelede yitirdiğimiz tüm siper yoldaşlarımızı saygıyla anıyor, mücadelelerini sahipleniyoruz.

Mücadelemizde yitirdiğimiz yoldaşlarımız şahsında başta Türkiye- Kuzey Kürdistan olmak üzere, tüm dünya devrim ve komünizm şehitlerini saygıyla anıyor, anılarını Devrim ve Sosyalizm mücadelemizde yaşatacağımızın sözünü veriyoruz.

• Selam Olsun 2.Askeri Konferansımıza!

• Selam Olsun Ölümsüz Yoldaşlarımıza!

• Sosyalist Halk Savaşıyla Zafere!

• Yaşasın Partimiz Maoist Komünist Parti!

• Yaşasın Partimiz Önderliğindeki Halk Kurtuluş Ordusu ve Partizan Halk Güçleri!

Önceki İçerikHBDH: Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeni’yiz
Sonraki İçerikAvusturya’da devrim ve sosyalizm şehitleri için anma etkinliği