MERHABA

Öncelikle tüm okur dostlarıma, yoldaşlarıma Mayıs’ın sıcaklığı, doğurganlığı ve kızıllığıyla merhaba demek istiyorum.

Bundan böyle “Serbest Kürsü” köşesinde şartlar ve olanaklar elverdiği ölçüde, kuşkusuz devrimci basın ahlakı çerçevesi içinde, okur dostlarımla birlikte olmaya ve düşüncelerimizi paylaşmaya çalışacağım.

Gerek Türkiye K. Kürdistan devrimci hareketi açısından olsun, gerekse enternasyonal devrimci – komünist – hareket açısından olsun oldukça zor ve karmaşık bir süreçten geçiliyor. Bu zor ve karmaşık süreçte MLM’nin aydınlatıcı ve yol gösterici teorik düşünceleri rehberliğinde yolumuzu düze çıkarmanın çaba ve gayretleri içerisinde olmak durumundayız.

Sürecin esas zorluğu ne emperyalizmin kağıttan kaplan olan heybetli görünüşünde, ne de halkların yeterli olmayan örgütsüz durumundadır. Sürecin dayattığı zorluk, burjuvazi ve her türden gericiliğin yanı sıra sanki onlarla ağız birliği etmişçesine her türden oportünist ve revizyonist akımların, MLM’ ye karşı saldırılarını yoğunlaştırıp ortaklaştırmış olmalarıdır. Esas zorluk bu saldırıları göğüsleyip göğüsleyememe meselesinden kaynaklanıyor. Dünyayı emekten yana değiştirmekten, eskiyi yıkıp yeniyi kurmaktan ziyade sistem içi arayışlarla hakim sınıfların ekmeğine yağ süren her tür ve renkten oportünistlerle kavgaya girmeden, herkese mavi boncuk dağıtılarak bu zorlukların üstesinden gelmek kolay olmayacaktır. Kuşkusuz nesnel duruma göre kavganın (ideolojik ve siyasi -politik mücadelenin ) yolu ve yöntemi doğru seçilmekle birlikte burjuvaziye karşı zafer kazanmak mümkün olabilir. Nesnel durum göz ardı edilerek, sadece ve sadece doğruları ifade etmekle bir yere varılamayacağının da bilincinde olmak gerekiyor. Devrimci komünistler rüzgar ekip fırtına biçmeyi göze almamalıdır. Ancak tohumu ekip, başağa duracağı ve harmana geleceği anı sabırla beklemesini bilince çıkarabilmelidir. Yani genel olarak devrimin ve halkın çıkarlarını bir anlık öfkelere, küçük grup çıkarlarına kurban etmemelidir. Maalesef sürecin daha da zorlaşmasına bilinçsizce olsa da bu tür davranış biçimleri hizmet etmektedir. Buna ‘çok çabuk parlayıp, çok çabuk sönmek’ denir. Oysa devrim uzun soluklu bir yolculuktur. Bu yol emin adımlarla yürünmek durumundadır. En önemlisi yürüyüşümüzü karanlıkta el yordamıyla yapmamaktır. Teori ile pratiğin birlikteliği doğru kurulmalıdır. Her ne kadar teorinin anası pratikse de, doğru teori olmadan da doğru pratik olmuyor. Doğru teoriniz yoksa istediğiniz kadar milyonları örgütleyin, hatta kılıç darbeleriyle düşmanı bile dize getirseniz de sınırsız ve sınıfsız bir dünya hedefinize ulaşamazsınız. Bundan ötürüdür ki, MLM’ ye yöneltilen her saldırının boşa çıkarılıp, MLM silahıyla donanmak; Türkiye K.Kürdistan devrimi açısından ise Kaypakkaya güzergahında dik durmak, komünistlerin öncelikli görevleri ve sorumlulukları arasındadır.

Önceki İçerik‘Katiller belli adalet nerede?’
Sonraki İçerik‘Geç bile kalınan’ ‘İç Güvenlik Paketi’ Mecliste!