MKP 3. Kongre Kararlarını kavrayalım kavratalım (11)

Maoist Partinin 3. Kongresi demokratik, devrimci ve sosyalist güçlerle ittifak politikasına uygun ilişkilerin geliştirilmesini ve buradan gündem yaratılarak, kitle mücadelesinin daha geniş ve etkin örülmesini tüm yoldaşların bilince çıkarması gerektiğini vurgular

Açık alan örgütleri ve çalışmaları üzerine:

Açık ya da demokratik alan çalışmaları sınıf mücadelesi kapsamında komünist hareketin de önemle ele alması gereken hususlardan biridir. Maoist Komünist Partisi’nin de açık alan örgütleri ve çalışmaları üzerine somut politikaları bulunmaktadır. Hatırlanırsa MKP 2. Kongresi demokratik kitle örgütlenmelerinin önemi üzerine şu belirlemelerde bulunmuştu: “…demokratik kitle örgütlenmelerinin, değişik biçimlerdeki örgütlenmeleri, devrimde önemli yer tutmaktadır. Kitlelerin akademik, demokratik ve ekonomik talepleri üzerinden şekillenen demokratik kitle örgütleri doğru ele alındığı takdirde, devrimin tüm itici güçlerinin örgütlenmesinin aracı haline gelerek büyük kazanımların yaşanmasını sağlar. Doğru ele alınmaması ise, mücadeleyi geliştiren değil, önünde tıkaç görevi gören, içten içe kemirerek yozlaştıran ve en nihayetinde de devrimin onmaz yaralar almasını sağlayan bir sürece dönüşerek, devrimin uzun yıllar ertelenmesine neden olur.“

Bu anlamda 2. Kongre belirlemesi pratik sahada vücut bulan yanlar barındırmaktadır ve 3. Kongre iradesi de ortaya konan bu sentezi kabul etmiştir.

Demokratik kitle örgütlerinde çalışma üzerine iki hatalı eğilim

Demokratik kitle çalışması ve kurumsallaşması alanında genel olarak iki hatalı eğilim bulunmaktadır. Birincisi, sol sekter çizgisel eğilimidir. Sol çocukluk biçiminde tezahür eden bu çizgisel eğilim, demokratik kitle örgütlerine gerekli önemi vermeyerek demokratik kitle faaliyeti ve kurumsallaşmasına kaba, geri bir yaklaşım getirerek onu önemsizleştirici bir içerikle ele almaktadır. Meşru kitle çizgisi bilincinin zayıflığını sergileyen bu çizgi esas anlamda demokratik kitle mücadelesi, araç ve yöntemlerinin hiçbir özgünlüğünü dikkate almadan, demokratik kitle faaliyetine illegal parti formuyla yaklaşmaktadır ki bu yanlıştır. Parti ve kitle örgütleri ilişkisini bir emir komuta sistemi ilişkisine dönüştürmekte ve bu yanıyla bir yandan kitleleri hiçleştirirken diğer yandan komünist partisini kitlelerden koparmaktadır. Militanlık sosuyla telaffuz edilerek gerekçelendirilen bu çizginin içerik yoksunluğu, araç, amaç yürüyüşü ve özgünlük biçimlerini göz ardı ederek söylemselleştirdiği yüzeysel, militan tanım ve içeriğiyle demokratik kitle çalışmasını basit, sıradan, önemsiz derekesine düşürerek, bu alan faaliyetlerinin doğru bir bilinçle yapılandırılmasında problemler yaratmaktadır. Bu çalışmalar parti faaliyetleri karşıtı görmeye vardıracak olan, sekter bir yanılgılı duruş söz konusudur. Bu anlamda bu yanlış zihniyet tek biçimli araçla devrim savaşını ele alan düşünüş tarzı aşılmalıdır. Çünkü bu yaklaşım devrim adına devrimin silahsızlandırılmasına hizmet eden bir teorik yanılgılar toplamından oluşmaktadır. Demokratik kitle faaliyetinin anlaşılması, devrimci mücadelenin, toplumsal yaşamın tüm bölümlerinde örgütlenme bilincinin oluşmasıyla ilişkilidir. Toplumsal yaşamın bütün bölümlerinin farklı biçimleri ve esneklikleri olacaktır. Bunu anlayamayan bir çizginin devrim yürüyüşünü sürekli kılması ve geliştirmesi zordur. Bu anlamda bu yanlış çizginin sol çocukluk eğilim ve yaklaşımları kesinlikle aşılmak durumundadır. Bu temelde devrimin  önemli araçları bağlamında kitle örgütlenmesine, politik iktidar mücadelesinin bir parçası olarak gereken önem verilmelidir.

İkinci hatalı çizgi ise akademik, demokratik talepli mücadele özelliği olarak demokratik kitle örgütlerinin çalışma faaliyetlerine uygun şekillenmeyen eğilimdir. Bu çizgisel eğilim demokratik kitle mücadelesinde kitle seferberliği için önemli avantajlara sahip olan demokratik kitle örgütlerinde ya rutin eylem çizgisinde hareket etmekte ya da çok açık hale gelen birkaç soruna ilişkin belirli tutum- tavır bağlamında politik– pratik süreç işletmektedir. Esas anlamda kitlelerin devrim mücadelesine kanalize edilmesinde çok daha avantaj ve olanaklara sahip olmasına karşın, planlama, hareket, doğru merkezileşme, güncele müdahale bağlamında sürecin okunarak gündemleşmemiş sorunları çeşitli araç, yöntemlerle kitlelerin gündemine taşıma, kitleleri bu konularda örgütleme, kitlelerin stratejik devrimcilik durumunda gelişmeler kat etmesini sağlayarak pratik devrimci pozisyona getirme ve bunu sosyal- siyasal- kültürel- ekonomik- akademik vb. biçimlerde sosyalist demokratik yaklaşım çerçevesinde örgütlemede önemli açmazları bulunmaktadır. Daha çok klasik çalışmalar ve anma günleriyle sınırlı bir açık alan çalışmaları biçiminde yürütülen faaliyetlerdir. Bu çalışma yönelimi önemli eksiklikleri içeren bir çalışma durumudur.

Bu yetersiz kavrayış ve hatalı çizginin önemli bir açmazı da demokratik, akademik, ekonomik talepli mücadelede burjuva sınırlara kendini hapsetmesidir. Böyle bir yönelim ekonomisttir. Kitleleri iktidar mücadelesinin dışında ve salt destekçi gören kitlelere inançsızlık eğilimidir. Ama bu inançsızlık aynı zamanda kendiliğindenci bir kuyrukçuluğu da popülüze etmektedir. Partiyi hiçleştirmektedir. Bu anlayış adeta ekonomik, demokratik, akademik mücadelede, sistem yasallıkları sınırı içerisinde bir eylem ve söylemle kendini daraltmıştır. Bu yönüyle meşru demokratik duruşu gerileten bir karaktere sahiptir. Meşru demokratik duruş üzerinde genelde yükselmeyen politik-pratik süreç mücadelenin ilerlemesinden ziyade, bilinç ve pratik cüretin erozyona uğramasına yol açmaktadır. Devrimci birikim kapsamında yönelim ve kurumsallık olarak izah edebileceğimiz mücadelenin gelişim diyalektiği, ancak meşru direnme çizgisi temelinde gerçekleşir. Devrim toprağı meşruluktur. Devrim, burjuva kırıntılar olarak yasallıklarla sisteme uygunluk ve sistemin kabulleri çerçevesinde geliştirilemez. Yani meşruluk, burjuva legal hukuk sistemi çerçevesindeki bir kabul görme meselesi değil proletarya ve emekçilerin direnme ve kazanma hakkının meşruluğuna dayanır. Bu hatalı çizgi meşru devrimci duruştan ziyade liberal sol (reformist) özlü bir pratikle kitle mücadelesine yaklaşmaktadır. Eylem çizgisi de esasta pasifist protestoculuğu aşamamaktadır. Bunda da çatışmasız eylem yönelimi esasta en belirgin yandır. Sistemin yasallıklarını devrimin ihtiyaçları çerçevesinde kullanmak ile sistemin çizdiği çerçevenin içerisinde kalarak hapsolmak arasındaki sorunun karşılığı devrimcilik sorunu olarak tanımlanır. Bu durum aynı zamanda reformizle devrimcilik arasındaki bir ayrım çizgisini de göstermektedir.

Bir halk hareketi yaratmak, burjuva yasalarının tüm yanlarından devrim adına faydalanmakken, devrim kaba anlamda bir sistemin içerisinden duruşlara hapsolarak  gelişmez. Burjuva devlet aygıtını parçalama hedefi, burjuva yasallıkların aşılmasının bütünlüğüdür. Politik, ekonomik, hukuki ve askeri biçimlerde ve halk kitlelerin direnme sürecinde var ettiği araçlarının iktidar organları olarak telakki edilmesidir. Bu anlamda burjuvaziden mevzi koparmak için girdiğimiz çalışmalardan, amaçlarımızı bırakma aşamasına gelmemek önemlidir. Temel mesele, hayatın her alanında burjuvazinin mevzilerini düşürmektir. Askeri, kültürel, akademik, bilimsel, ekonomik, siyasal ve hukuk alanlarında devrimci mücadele süreci, küçük kazanımların atılımlarıyla ilerlenerek genel burjuva iktidarının fethedilmesine yol açar. Yaşamın biyolojik alanından örnekle izah edersek zehirli olan ve olmayanların birliği söz konusu ve bir mücadele halidir. Zehiri azaltmak, zehirsizlik alanını geliştirerek devrimi kurumsallaştırmak olarak telaffuz edilebilir.

İki hatalı çizgi de aynı özden gelir

İki hatalı çizginin buradaki öz birliği bir kez daha açığa çıkmaktadır. Yapıları gereği sosyalist demokratik tutum ve uygulamaların demokratik kitle örgütlerinde hayat bulma olanağı daha fazladır. Burada bu özgünlük atlanarak devrimci savaşın ana yüklenimi olan illegal parti formuyla yaklaşmak hatalıdır. Savaşın yüklenimi olarak illegal partide haliyle belirli uygulamalar daha sınırlı bir yan taşır. Özgünlüğü anlamayan kaba yüzeysel çizgi adeta burada sorunlu bir anlayış ve duruşa sahiptir. Olması gereken açık alan çalışmalarında karar alma,  tartışma ve politika oluşturma süreçlerinde genel olarak tabanın etkinleştirilmesi gerekir. Özgünlüğü atlayan bu şekildeki yaklaşım katılımcılığın öne çıkışını engelleyen bir haldedir. Bunun nedeni zihniyet yapılanmasıdır. Yani ideolojik değerler toplamında, burjuva anlayışın hakimliğidir. Örgüt teknik bir sorun değildir. Örgütün özü ideolojidir. Anlayış, ilişkiler, çelişkiler, plan, hedef, araç ve yöntem olarak organizasyon ve politikadır.

Demokratik kitle çalışmaları geniş kesimlerle bağ kurma durumu nedeniyle hatalı eğilim ve yaklaşım başta belirtildiği gibi geniş kesimleri sarmalına alan devrimi geliştiren değil, gelişmesi önünde engelleyici bir pozisyona da düşebilir. Ama örgütsel anlamda kapsamı değişmekle beraber tüm örgütsel alanlarda farklı kavramlar ve pozisyonlar biçiminde hatalı eğilim yine bu gelişimi frenleyen, zayıflatan ve gerileten bir durum da yaratabilir. Bu yaklaşık bin yıllık zihniyet formu ayakları üzerinde, kafasında amaları ile sisteme karşıt olma fakat devrimci pratik sorunları da çözme uğraşına girmeyen ve onu yenileyerek ilerletmeyen kişilikler yaratır. Devrim mücadelesi, özne olma rolünün komünist temellerde inşa edilmesinin verimli tek toprağıdır. Bu toprak, öncünün, sınıfın, halkın birleşik devrimci eylemini ve mücadelesini gerektirir. Bunların hiçbiri yadsınamaz. Bu çerçevede halkın birleşik devrimci eyleminin yanı sıra Partizan Halk Hareketinin yaratılmasının da gerekliliği vardır. Böyle bir hareket elbette belirli bir yönelime sahip (kadın, gençlik, kültür, dernek vs) dinamiklerin bilinçli merkezileştirilmesini ifade eder. Bu hedefe varmak için platformlarla başlanacak koordinasyonlarla bir Partizan Halk Kongresi hedeflenmelidir.    

Burjuva zihniyetten köklü kopuş teorik çözümlemelerle ilerletildi

MKP 3. Kongresi, sosyalizm ve komünizm yürüyüşümüzde burjuva zihniyetten köklü kopuşun teorik çözümlemelerini ilerletmiş durumdadır. Bir halk hareketinin öneminin altını çizen 3. Kongre, demokratik kitle faaliyetinin daha etkin olarak geliştirilmesi, merkezileşmesi ve hedef birliğinin sağlanmasının şart olduğunu önemle belirtmiştir. Bir halk hareketinin yaratılmasının bir ayağı da, demokratik kitle mücadelesi ve onun meşruluk çizgisidir. Bu çizgi üzerinden bir halk hareketinin kurumsallaştırılarak ilerletilmesi ve merkezi bünye olarak açığa çıkarılmasının önemi, devrimci mücadelede halk kitlelerinin stratejik devrimcilikten sıçramalı ilerleyişi kapsamında pratik devrimcilik olarak özneleşmesidir. Yıkıcı ve kurucu özne kitlelerdir. Halk hareketi bu öznenin durdurulamaz devrimci pratiğidir. Açık kitle mücadele talepleri halk hareketinin güncel politik hattıdır, meşru mücadele yöntemi halk hareketinin eylemsel çizgisidir.

MKP 3. Kongre iradesi, sosyalist temel üzerinden demokratik kitle örgütlerinin örgütlenme gerekliliği üzerine yaptığı vurgularla beraber, demokratik kitle örgütlerinden sosyalist karaktere uygun rol koordinasyonu ve katılım tarzlarının geliştirilmesini çalışmalarda kolektif ve sağlam toplumsal kimliğin örülmesinin teorik olarak kesin bir biçimde bilince çıkarılarak uygulanması gerektiğini özenle belirtir.

Maoist Partinin 3. Kongresi demokratik, devrimci ve sosyalist güçlerle ittifak politikasına uygun ilişkilerin geliştirilmesini ve buradan gündem yaratılarak, kitle mücadelesinin daha geniş ve etkin örülmesini tüm yoldaşların bilince çıkarması gerektiğini vurgular. Yine bu birlikler ve ittifakalarda politikada esneklik, ideolojik mücadelede kesinlik ilkesi bağlamında, mücadelenin bir alanında teorik, ideolojik mücadele olduğunun daha etkin kavranılması ve sürdürülmesi gerektiğinin altını çizer.

MKP 3. Kongresi, hayatın bütün alanlarında örgütlenme anlayışının halk hareketinin merkezi birliği olarak anlaşılması gerektiğini, tüm alanların örgütlenme ve genişletilmesinin halk hareketinin gelişim ve kurumsallaşma yönelimi olduğunu, bunun için toplumsal hayatın bütün alanlarında özgün çalışma ve kurumsallaşmaların geliştirilmesinin şart olduğunu belirtir. Merkezileşme hedef ve siyasetinin birleşikliği olarak ele alınıp tüm özgün karakterli çalışmaların varlaştırılarak geliştirilmesini, doğru merkezileşme olarak savunur. Bunun için birbirlerini zayıflatan alancı, kısımcı-parçacı eğilimlerin, mücadelenin gelişimini engellediği, bütün faaliyetlerin birbirlerinin Arşimet dayanak noktası olarak ele alınması ve bilince çıkarılması gerektiğini özenle vurgular. Tüm boşa çıkarıcı anlayış, eğilim ve uygulamalara karşı keskin bir ideolojik mücadele verilerek çalışma tarz ve bilincinin dönüştürülmesini özenle belirtmek isteriz.

 

Maoist Parti, halk hareketinin şimdiki nüveleri olan bütün demokratik kurumlarla ilişkilerin geliştirilip güçlendirilmesini ve onun bütün biçimlerinde aktif bir çalışma temposuyla süreklileştirilmesi olarak kurumsallaşmanın geliştirilmesini şart koşmaktadır.

Demokratik kitle çalışmasında sistemsiz ajitasyon propaganda yöneliminin aşılarak sistemli bir hale getirilmesi, kitleleri bin bir araçla bilgilendirme, seferber etme yönelimlerinin geliştirilmesinin tüm yoldaşlar tarafından köklü anlaşılması ve doğru kavranması gerektiğini ortaya koyar.

Hedef birliği, sağlam dostluk ve yoldaşlığın örülerek devrimci demokratik faaliyetin ilerletilmesi şarttır. Doğru insani ilişkilerin, doğru birey ve toplumsal ilişkilerin, daha fazla çözümlemelerle bilince çıkarılmasını moral değerlerinin geliştirilerek, neo- liberal felsefi saldırganlığın değersizleştirici ruhun, yozlaştırıcı öğelerine karşı, komünal sosyalist kültür ve davranışların ilerletilmesi gereğinin tüm çalışmalarda ana hedef olarak ele alınmasının önemi ve büyüklüğünü belirtir.

MKP 3. Kongre iradesi, demokratik mücadele alanının, yaşanan kentleşme yoğunluğu çerçevesinde ortaya çıkan kent sorunları karşısında, pratik politikaların geliştirilerek kitlelerin gündelik sorun türlerinde yoğunlaşmayı ve bunun politika ve eylemler şeklinde geliştirilmesini, kitleleri seferber ederek, direnme ve mücadele kültürünün yaratılarak kazanımların çoğaltılması gerektiğine ilişkin belirlemelerde bulunmuştur.

Bu bağlamlarda MKP 3. Kongresi daha fazla yoğunlaşılarak, halk hareketinin dinamik durumdan, isyan ve kurumsallaşması için büyük ve çok köklü bir bilinç ve davranış, kavrayış ve metotlar silsilesine ihtiyaç duyulduğunu ifade eder. Bu bilinçle büyük bir seferberlik ve kazanma ruhunun açığa çıkarılmasını önemle vurgular.

   

Önceki İçerikKIRK KATIR MI? KIRK SATIR MI?
Sonraki İçerikÇankaya’ya hangi halk çıkacak!