MKP dava tutsakları: Fahri Tırpan derhal tahliye edilmelidir!

Yakın bir süre önce tutsak olduğu Hücrede kalp krizi geçirerek ölümün eşiğinden dönen MKP dava tutsağı Fahri Tırpan’ın sağlık sorunu aciliyetini korumaktadır. Bir açıklama yapan MKP dava tutsakları Fahri Tırpan’ın derhal tahliye edilmesini ve devrimci/demokrat kamuoyunun bu noktada bir kampanya başlatarak duyarlılık yaratılması gerektiğini belirttiler. MKP dava tutsaklarının yapmış oldukları açıklamayı öneminden dolayı olduğu gibi yayınlıyoruz.

HABER MERKEZİ (29.10.2016)- Hapishanelerin mimari yapısı steril olmayan ve mevcut sınırın katbe kat üzerine çıkarılan doluluğuyla hücre ve koğuşları, sağlıksız ve iyi pişirilmeyen yemekleri, tedavilerin yetersiz olması (300-400 ve daha fazlasının tutulduğu hapishanelerde haftada sadece yarımşardan iki gün doktor bulunuyor)

Ortalama on yıl hapishanede tutulan tutsakların çoğu ağır ve ölümcül hastalıklara yakalanıyor. Bugün tutsakların birçoğu 15 ile 25 yıl arasında hapisteler. Ölümün soluğunu enselerinde her an hisseden tutsakların gerçekliği kaygı ve öfkemizi bilerken, hasta arkadaşlarımızın büyük bölümü sağlık sorunlarını dahi gündeme getiremiyorlar. Devlet bağlı olduğu uluslar arası anlaşmalara ve uygulamayı taahhüt ettiği AİHM-AİHS müktesebatının kararlarına dahi riayet etmiyor. Oysaki AİHS kararları 18 yıldan fazla hapiste tutulamayacağını belirtir. Fakat devlet çıkardığı TMY yasalarına dayanarak politik tutsakları hiçbir infaz uygulamadan ağır tecrit koşullarında 30 yıl içerde tutuyor. Bu yasalar ve anlayış intikam cinayetinin kaldırıldığı iddia edilen idamın başka bir versiyonudur.

İktidarın bölgesel güç olma hayaliyle Ortadoğu da yürüttüğü fetihçi anlayış Kürtleri engelleme ve toprak kapma politikasını hayata geçirmenin önündeki tüm engelleri ortadan kaldırmak, itiraz eden her kesimi susturmak amacıyla saldırı ve tutuklama ağını sosyalist/devrimcilerle sınırlı tutmuyor. Demokrat, ilerici muhalif kesimlere de yöneliyor.

15 Temmuz darbe girişimiyle adeta şok yaşatılan toplum, topyekün sindirilip, etkisiz kılınmaya çalışılıyor. Darbe girişimini fırsata çeviren egemenler ellerindeki her türlü baskı aracıyla şok’un etkisini yayarak derinleştirme yönelimine girdiler. İbretlik tehdit mahiyetiyle ilk yöneldikleri alanların başında her zaman olduğu gibi hapishaneler gelmektedir.

Özellikle darbe girişimiyle birlikte ivme kazanan baskı, tecrit ve keyfi uygulamalar kesintisiz bir biçimde devam etmektedir. Toplu sürgünler, aile, avukat ve telefon görüşmeleri kısıtlanmakta, baskın aramalarla en temel ihtiyaçlara el konulmakta ve kimi zaman bununla birlikte fiziksel işkencelere maruz kalınmakta, kitap, dergi ve giyisi kısıtlamaları sürdürülmekte ve daha birçok biçimde fiziksel ve psikolojik işkenceler devam etmektedir.

Biz tutsaklar için en ivedi ve çözümü zorlanması gereken konu; hasta tutsakların durumudur. Çünkü çeşitli engelleme ve gerekçelerle ölüme sürüklenmekteler. İktidarın intikamcı (ve buna binaen rehine olarak tutuldukları İmralı görüşmelerinde tescillidir) politikalarından kaynaklı 2000 yılından bugüne 2500-3000 arasında adli ve politik tutsak yaşamını yitirdi. 12 Eylül’ün ‘’asmayıp ta besleyelim mi’’ tarzındaki katleden anlayış ‘’tedavi edelimde yaşatalım mı’’ yada ‘’serbest bırakalım da yaşasın mı’’ pratik politikasıyla öldürmeye devam etmektedir. Bu nedenle yüzlerce tutsak göz göre göre ölüm sınırında ve risk altında yaşamakta ve her geçen gün tabutlar çıkmaya devam etmektedir.

Buna karşın maalesef devrimci/demokrat kamuoyunda gereken hassasiyeti göstermede yetersiz kalmaktadır. Oysaki yaşanan kronik sorunun çözümünde önemli yerde durmaktadır. Hapishanlere, özelde de hasta tutsaklara yönelik daha duyarlı ve ilgili davranıp toplumsal muhalefet oluşturulsa bu pervasız saldırı dalgası bertaraf edilebilinir.

Kalp krizinden hastaneye bir saat sonra götürülmesinden kaynaklı yaşamını yitiren Hüseyin Dinç yoldaşımızın soluğu hücrelerde hissedilirken, Fahri Tırpan yoldaşımızı yitirmenin eşiğinden döndük. 12 Eylül darbesinden bugüne nice badireler atlatan ve toplamda 32 yıldır tutsak olan Fahri Tırpan yoldaşımız tutulduğu hücrede kalp krizi geçirdi.’’ Asker hazır değil’’ gerekçesiyle bekletilen yoldaşımız gelen ambulans doktorunun iradeli ısrarıyla hastaneye götürülüp hayatta tutuluyor. Son tutsaklığı 22 yıldır süren ve bu süre içerisinde F tipi tecridi ve son dört yıldır ağır hastalıklardan kaynaklı birçok kez ölümle burun buruna gelen bir yoldaşımızıdır. Alanında uzman doktorların ve tıbbi teçhizatların bulunmadığı hastaneler Fahri Tırpan yoldaşımızın hastalığına bir teşhis koyamamaktadırlar. Bilinmeyen hastalığı, ani bayılmalar ve travmalar yaratmakta, geçirdiği kalp kriziyle de yaşam riski artmıştır.

Acilen ameliyata alınmasıyla ölümden dönen Fahri Tırpan yoldaşımız kısa süre içerisinde tekrar hapishaneye geri getirildi. Oysaki kalp rahatsızlığı ve mevcut ağır hastalıklar nedeniyle risk altında yaşamını idame etmeye çabalıyor. Bunun kaygısını yaşamakta ve yakından tanık olmaktayız. Fahri Tırpan yoldaşımızın tam teşekküllü bir tedavi sürecinden geçmesi yada tahliye olması gerekmektedir. Bu nedenle ailelerin, avukatların, milletvekillerinin ve devrimci/demokrat kesimlerin vakit yitirmeksizin kampanya örgütleyerek gerekli girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz.

Fahri Tırpan yoldaşımız derhal tahliye edilmelidir.

Ölüm yada kalıcı hastalık halinde sorumlusu adalet bakanlığı olacaktır. Fahri Tırpan yoldaşımızın yaşamından ve sağlığından endişe duymaktayız. Bir an önce avukatların ve ilgili kurumların devreye girmesini öneriyoruz.

Önceki İçerikHBDH: ‘’Faşizmden hesap soracağız’’
Sonraki İçerikDevrimin yaşayan canlı ruhunu aramak ve Kaypakkaya!