MKP dava tutsaklarından Gezi Direnişi açıklaması: “O güne” olan umut ve inancımızla kavgamıza daha güçlü sarılalım

Maoist Komünist Parti (MKP), dava tutsakları Gezi Direnişi’nin 8. Yıldönümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Haziran Ayaklanması süreci boyunca yitirdiğimiz: Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ethem Sarısülük , Ahmet Atakan , Hasan Ferit Gedik  saygıyla anıyoruz. Bugüne, bu suskunluğa, sinmişliğe aldanmamak için çok fazla nedenimiz var; Gezi’de olduğu gibi coşkulu gün ve geceleri yorulmak nedir bilmeden yaşayacağımız; korku iklimini dağıtacağımız ‘o güne’ olan umut ve inancımızla kavgamıza daha güçlü sarılalım!” ifadeleri kullanıldı.

Yapılan açıklamanın tamamı şöyle;

31 Mayıs’ı 1 Haziran’a bağlayan gecede başlayan sosyal medya üzerinden kısa sürede yayılan; üstelik Taksim’le sınırlı kalmayıp diğer kentlere yayılan toplumun hemen her kesiminden katılımın olduğu; komün tecrübelerinin yaşandığı, eylül ayına değin süren Haziran Ayaklanması ezilen sömürülen halklar açısından güncel bir tecrübe olurken, muktedirler açısından ise halk kitlelerin gelişen irili ufaklı reaksiyonları karşısında ilk akıllarına gelen tecrübeleri, kabuslarıdır!

Yönetenlerin yönetememe krizi ve yönetilenlerin var olan haliyle yönetilmeye yükselttikleri itiraz, toplumsal patlamaya evrildi. Gezi, yönetememe krizi karşısına; ezen ve ezilen safların netleştirilmesi ve devrimci bir alternatifin kitlelerce nasıl oluşturulacağının bir provasıydı. Bu Ayaklanma’da ezilen sınıf, ulus, cins, inançlarından kitlelerin birlikte mücadelede ortaklaşarak; kendilerine yönelik, yaşam biçimlerine yönelik saldırıları boşa çıkarması açısından; güçlü yanıtın nasıl olacağının resmi çekilmiş oldu.

Bugün coğrafyanın adeta bir açık hapishaneye çevrilmiş olmasında 2013 haziranda muhafazakar sultanın aldığı derin yara da etkilidir, ki o yaraları hala kan kaybetmeye devam ederek; ‘’hasta adam’’ın ölüm döşeğinde can çekişmesinin sebeplerinden bir tanesidir.

Paris Komünü, Şangay Komünlerini, Sovyet Meclisleri önemli tarihsel devrimci deneyimlerdi. Yaşanan her yeni pratik şekillenişte rehber olmaktadırlar. Yakın zamanda yaşadığımız kitlelerin tabandan hareketiyle gerçekleşen Haziran Ayaklanması’nda biz devrimci hareketler açısından çok önemli tecrübeler barındırmaktadır. Basit bir şekilde gözden geçirdiğimizde aklımıza ilk gelenler şunlardır: sosyal medya üzerinden aktif şekillendirilen örnekleniş, devrimci mücadelenin araç ve yöntemlerinin yelpazesinin genişlemesi ve bazı güncellemelerin yapılması açısından dikkate değerdir.

Kitlelerin kendiliğinden hareketi karşısında komünist öncünün aktüel teori-pratik bağlamında hazırlıksız olduğu ise kalkışmanın bir başka dersidir. Toplumun her kesiminden kitlelerin alanlarda omuz omuza olduğu bu devrimci pratikte; devrimci, demokratik, muhalif hareketlerin hızlı şekillenen birlikte örgütlülüğü; güçlü katılımı, hazırlıksızlığın ve taktik denge politikalarının etkisiyle yeterli düzeyde seyredememiştir. Bu temel argümanlar ve ilişkili faktörler biz komünist devrimciler açısından payımıza düşeni “fazlasını da” sorgulamamız için yeterlidir.

Haziran Ayaklanması’nın en görkemli özelliklerinden birisi ise; kitlelere güvenmenin ispatı niteliğindeki, ataerkil, faşist tekelci egemenlerin halklar nezdinde de maskelerinin düşmesine ve kitlelerin bilinçli tercihi ve rolü ile gerçekte neyi istediğine yönelik devrimci alternatifi ortaya koymalarıdır. Kitlelerin yaratıcı, dönüştürücü, bilinçli eylemi, sahiplenici rolü tarihseldir.

Bugün faşist diktatörlük yeni bir ‘gezi’ den korkmaktadır. Bunun içinde ve benzeri örneklerde de olduğu gibi kitlesel her hareket karşısındaki ilk refleksi; “bir geziye daha asla müsaade etmeyeceğiz’’ yönündeki korku dolu cümledir. Bu korku sebebiyledir ki; iki defa beraatla sonuçlanan Gezi dosyaları yeniden soruşturmaya açıldı!  Bu adım ve azgınlaştırdıkları tüm faşist saldırıları tek bir şeyin ifadesi; gezi hayaletinin korkusunun! Korku krallığının acizi yetinin sonucu olarak giriştiği ve girişeceği faşist saldırılarını boyutlandırılıp, meşruluk zemini kazandırma çabası da kitlelerin bilincini manipüle etmeye dönük adımları da ezilenler sömürülenler nazarında karşılık bulmamaktadır. Bu politikada tarzı; şovenizmi pompalayarak kutuplaştırdıkları kitlelerin, devrimci olarak saflaşmalarının gelişim seyrini hızlandırmaktadır yalnızca.

Haziran Ayaklanması süreci boyunca yitirdiğimiz: Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Berkin Elvan, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ethem Sarısülük , Ahmet Atakan , Hasan Ferit Gedik  saygıyla anıyoruz. Bugüne, bu suskunluğa, sinmişliğe aldanmamak için çok fazla nedenimiz var; Gezi’de olduğu gibi coşkulu gün ve geceleri yorulmak nedir bilmeden yaşayacağımız; korku iklimini dağıtacağımız ‘o güne’ olan umut ve inancımızla kavgamıza daha güçlü sarılalım!   

Önceki İçerikHBDH: Nurhak’tan Gezi’ye, Gezi’den Bugüne, İleri… Daha İleri!”
Sonraki İçerikMakizar Savaşçısı Deniz’e*