Proletarya Partisinin 50. Kuruluş yılı sınıf mücadelesinin bir çok alanında yapılan çeşitli etkinlikler ve çalışmalarla kutlanıyor. Proletarya Partisinin 50. savaş yılı dolayısı ile Sınıf Teorisi Dergisi tarafından MKP/HKO Gerillalarıyla bir röportaj gerçekleştirildi.

Önemli olduğu için MKP/HKO Gerillalarıyla yapılan röportajı olduğu gibi yayınlıyoruz.

1-Komünist öncü 50. yıl önce Kürecik dağlarında kuruldu. Sizler devamcıları olarak bugünde 50. savaş yılınızı dağlardan, savaş siperlerinden karşılıyorsunuz. Kısaca kuruluşundan bugüne(TKP(ML) den MKP ye) gerilla savaşının partiniz açısından önemini ifade eder misiniz?

Selda Camkıran: Başta kurucu önderimiz İbrahim Kaypakkaya olmak üzere devrim mücadelesinde ölümsüzleşen yoldaşlarımızı saygı ve minnetle anıyorum. Bu mücadelede esir düşen ve gazi olan yoldaşlarımıza da devrimci selamlarımızı iletiyorum.

Gerilla savaşının bizler için önemi devrimin zor yoluna duyulan ihtiyacın bir bilimsel bir sonucu olarak var olmasıdır. Devrimin üç temel ayağından biri olan ordunun Maoist tarzdaki savaş örgütlenmesinden biridir gerilla savaşı. İbrahim yoldaşın gerilla savaşı konusundaki temel tezleri ve 1971 gibi bir tarihte gerilla mücadelesi başlatmak için yürüttüğü ideolojik ve pratik savaş bizimde dayandığımız, temel aldığımız esastır. Fakat bu noktada şunu da belirtmemiz gerekir ki gerilla savaşını başarılı biçimde sürdürdüğümüzü iddia edemeyiz. Tarihten bu yana eksiklerimizin de, başarısızlıklarımızın da olduğu da bir gerçek. Hatta İbrahim yoldaştan sonra gerilla savaşının başlatılıp başlatılmaması noktasında terüddütle kalınmış bir dönemimizde söz konusu. Bu bir eksiklikken, gerilla savaşını başlattığımız dönem ise aksine önemli ve ilham vericidir. Yüzlerce kadrosunun zindanda olduğu, şehirlerde onlarca kadrosunu yitirdiği bir dönemde ve hele ki 12 Eylül darbesinin ağır baskı koşulları altında gerilla savaşını başlattığı bilinir. Yani birçok tecrübesizliğe ve maddi alt yapı eksikliği rağmen bu irade İbrahim yoldaşın Kürecik ’te sınırlı sayıdaki kadro ile başlattığı ve baştan aşağı olanaksızlıklarla kaplanmış sınıf mücadelesi şartlarını tersine çevirmek için attığı görkemli adımın sadece bir parçası ve iradi devamıdır. Ve dünden bugüne de gerilla savaşı bizim için imkansızlıkları imkanlı kılmak, devrimi ilerletmek ve düşmanı geriletmek için savaşta stratejik bir mevzi olmuştur.

Aygün Uğur: 24 Nisan 1972’de kurulan Maoist öncünün 50. yıldönümündeyiz. Partimizin kurucusu ve başkomutanımız komünist önder İbrahim Kaypakkaya şöyle diyordu: ‘’ Partimiz Büyük Proleter Kültür Devriminin Ürünüdür.’’ Bu sentezin önemi kavranmadan Maoist öncü anlaşılamaz, savunulamaz. Partimiz komünizm için mücadelenin silahıdır. Partimiz, proletaryanın evrensel, ortak ideolojik temeli olan Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimi ile donanmış ve bu bilimi TKP-(ML)’ den MKP’ye her somut koşula yaratıcı tarzda uygulaya gelmiştir. 3. kongre ile ulaştığımız sosyalist halk savaşı stratejisi ve bu stratejinin doğrultusunda da gerçekleştirdiğimiz 1. ve 2. askeri konferanslar buna örnek teşkil etmektedir.

Devrim inancımızın 50. Yıl önce yakılan bu meşalenin ışığında sürerken, tarihin bize bırakmış olduğu bu sorumluluğun bilincinde olduğumuzu, bu bilinçle tarihi yazanların engin tecrübelerinden çıkardığımız derslerle bu meşaleyi büyütme görevi ve sorumluluğunu üslendik üsleniyoruz. Biz zorun zorla yıkılacağının politik-pratik devamcıları kürecik dağlarında dalgalandırılan bayrağımızın dünya ezilen halklarının kurtuluş umudu ve pratiği ile hareket eden HKO savaşçıları 50 yıllık ısrarın ürünü olduğunun bilincindedir. Dost ve düşman bilsin ki patikasına girdiğimiz bu yolda dünün takipçileri, bu günün pratikçileri, yarının takip edilenleri olacağız. Bugün mevzilerimizde karşıladığımız 50. yılımızı partimizin rehberliğinde, tarihi bilincimizle, Sosyalist Halk Savaşıyla nihai hedefimize ulaştıracağız.

Tugay Derman: Öncelikle şanlı tarihimizi yaratan, bugünlere taşıyan ve partimizin savaş siperlerinde ölümsüzleşen, İbrahim yoldaş şahsında tüm parti ve devrim şehitlerini saygı ve bağlılıkla anıyorum.

Şunu başta söylemek gerekir ki; partimiz elli yıl önce kuruluşundan bugüne hedefini berrak bir biçimde ortaya koymuştur. Yol ve yöntemlerini yine aynı şekilde MLM rehberliğinde, somut koşulların somut tahlili ilkesiyle belirlemiştir. Hedefe ulaşmanın biricik yolu olan devrimci zor ile siyasal iktidarı ele geçirme ilkesini en başından bugünlere amansız şekilde savunmuş ve uygulamıştır. Aynı zamanda bu ilke temelinde örgütlenmiş, örgütlülüklerini seferber etmiştir. Ki buradan aldığı stratejik güç ile kimi zaman yalpamalar, gerilemeler yaşasa da bugünlere ulaşmasını bilmiş, ısrar ve kararlılığından bir adım geri atmamıştır.

Komünist Önder İbrahim yoldaş, 50. yıl önce dönemin ülke gerçekliğini (sosyo-ekonomik yapı, sınıfların tahlili) MLM temelde incelemiş, Proletaryanın evrensel ideolojisi MLM ’nin özünü koruyarak, biçimde doğru bilimsel uyarlamalarla Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafyasına uygulamıştır. Gerilla savaşı da bu bilimsel gerçeklikler ışığında Halk Savaşı stratejisinin, Maoist Parti önderliğinde bir parçası, onun en önde uygulayıcısı olmuştur. Devrimin üç stratejik aracından biri olan Ordu örgütlenmesinin ana bileşeni olarak mücadelemizin en önemli mevzisi olmuştur.

Bugünde dünden daha az önem veriyor değiliz. Aksine bugünün koşullarında HKO’ nun sosyalist devrim mücadelesine en verimli nasıl katılır kaygısını taşıyarak, Parti 3. kongremizin bilimsel savunuları ve tespitleri temelinde yeni bir senteze ulaştırılmıştır. Coğrafyamızın sosyo-ekonomik yapısının değişimine bağlı olarak, devrimin niteliği sosyalist devrim ve yolu ise Sosyalist halk savaşı stratejisi olarak belirlenmiştir. Bu halk savaşından bir kopuş değil aksine onu, günün nesnel gerçekliğine uygun olarak geliştirmektir. Nitekim bu belirlemeler ışığında HKO kırlarda, PHG şehirlerde Halk Ordusunun güçleri durumundadır. HKO şehirlerde gelişecek devrimin kırlardan desteklenmesi, düşmanı buralardan vurma ve yıpratma, lojistik, cephane sağlama gibi önemli stratejik görevleriyle SHSS ’nin stratejik bileşenidir.

2-İlkini 2016 yılında gerçekleştirdiğiniz askeri konferansınızın, ikincisini ise yakın zaman önce sonuçlandırdığınızı kamuoyuna duyurdunuz. 2. Askeri Konferansınızın önemi ve ulaştığı sonuçlarla ilgili kısaca neler belirtmek istersiniz?

Tugay Derman: Konferansımız tıpkı 1.konferansımız gibi savaşın geliştirilmesi yönünde sorgulama ve eksikliklerini giderme, doğrularını geliştirme, düşmanını tanıma ve düşman bilincinin doğru kavranması, ideolojik-teorik donanım, Parti bilincinin geliştirilmesi yönünde MLM rehberliğinde önemli sonuçlar elde etmiş, partimizin belirlemiş olduğu stratejiyi sahada en doğru ve sonuç alıcı nasıl uygularız sorusunun cevapları üzerinde durmuştur. Kendi tarihimizden başlayarak, coğrafyamızdaki ve dünyadaki gerilla mücadelelerinin deneyimlerini kavrama noktasında önemli bir adım atmıştır.

İnsanın bilinçli dinamik rolünün gelişen ve gelişecek olan tüm tekniklerden üstün olduğunu vurgulamıştır. Bu belirlemenin kavranması ve içselleştirilmesi ile hiçbir tekniğin karşılarında duramayacağı gerçeğinin altını kalınca çizmiştir. Yine bu çıkarsamaların en somut uygulayıcısı olan gerillanın-gerillalaşmanın her alanın ihtiyacıdır belirlemesine gitmiştir. Ve daha birçok noktada önemli adımlar atmıştır.

Şiyar Cem Tali: Dersim dağlarında yapmış olduğumuz 1. konferansımızın bizler için önemi oldukça fazlaydı. Savaş başka bir boyut alıyordu. Bunun her boyutuyla tartışılması gücün kendisini buna göre yenilemesi gerekiyordu. Siyasi ve askeri olarak değişen koşullar karşısında yenilenemeyen, buna göre konum almayan her güç ya yenilir ya da ağır darbeler alır. Sistemsel alışkanlıklar, maceracı ve serüvenci tarz ve alışkanlıklardan kopmadıkça yeniyi yaratmak zor olacaktır. Öncelikle kendimizde olan, savaş yasalarına uygun olmayanı yıkacaktık. Askeri tecrübelerimizin muhasebesini yapacak ve devamlı yenilenecektik.

2. Askeri Konferansımız temel aldığı 1. Askeri Konferansımızın rehberliğinde gerçekleşmiştir. 2. Konferansımız savaşın ihtiyaçlarını geniş bir şekilde ele almış düşmanın taktik ve tarzlarını incelemiş buradan doğru sonuçlar çıkarmış ve pratik olarak hayata geçirmiştir. Devrimci militanlıkta ısrarın, fedai tarz, kadın- savaş gündemi, uzmanlaşma, derin gizlilik, koşullara göre kamufle vb konularında da tartışmalar yürütmüş, önemli tecrübeler çıkartılmıştır. 50 Yıllık savaş deneyiminin özetini yapmış hatalı pratiklerden doğru sonuçlar çıkarmıştır.

Bizim için gerçekleştirdiğimiz bu konferansın 50. yılımızın içinde olması ayrı bir heyecan yaşatmıştır. Sosyalist Halk Savaşı Stratejisini derinliğine incelemiş ve geliştirilmesi yönünde hem fikirlik sağlanmıştır. Savaşında her şey gibi durağan olmadığının devamlı yenilenmesi gerektiği, değişen koşullara çabuk adapte olmak ve mevzilenmenin bu koşullara uygun gerçekleştirilmesinin altı çizilmiştir.

3- Askeri konferansınızın sonuçları ışığında önümüzdeki süreçte, HKO nasıl bir rol oynayacak, süreci nasıl karşılayacak? Buna dair söylemek istedikleriniz nelerdir?

Şiyar Cem Tali: Biz Halk Kurtuluş Ordusu gerillaları olarak ideolojik, politik, askeri mücadelede uzmanlaşmayı esas alan, her anını mücadeleyi geliştiren ileri taşıyan, gücünü ve düşmanını tanıyan yetkin, teknik gerillayı yaratmaktır. Nicelik olarak düşmandan az olabiliriz ama nitelik olarak çok yönlü yetkinliklerimizi daha geniş kitlelere ulaştırmak ve devrimin bilinçli kitlerin eseri olacağının pratikleri dün olduğu gibi bugünde amacımızdır. Biz 51. yılımızda daha önce sözü verilmiş devrim yeminimizi tekrar etmeyeceğiz çünkü o söz bir kere verilmiştir. Biz halkımıza verilen bu sözün ağırlığının farkındayız ve biz farklı tarihlerde de bu mücadeleyi yürütsek te şunun bilincindeyiz, biz o sözü bir kere ve hep bir ağızdan verdik.

Halk Kurtuluş Ordusu olarak önümüze koyduğumuz temel hedefler var. Özellikle de düşman saldırılarına cevap olacak ve bu saldırıları boşa düşürecek yol ve yöntemler geliştirme görevi gibi. Nasıl ve ne biçimde olacak, bunlar üzerinden derinlikli tartışmalar yürüttük ve sonuçlar elde ettik. Örneğin militan duruş örneklerini çoğaltmak savaşta önemli bir görevdir. Hele ki bu kadar saldırının olduğu bir dönemde, düşmanın yaratmak istediği teslimiyet çizgisini yıkmak önemli bir noktadır. Her birimiz HKO’nun yetenek ve yetkinliklerini tekniksel kısmının yanı sıra devrimci kişilikte açığa çıkan problemleri de ele aldık ve yeni dönemde gerilla güçleri olarak bu yetkinliklere uygun rol almayı ilke edindik. Devrimle olan bağlarımızı salt silah tutmak olarak değil, ideolojimizin rehberliği ekseninde tartıştık ve benimsedik. Bu da Halk Kurtuluş Ordusunun yapacaklarının ve yapılması gerekenlerin bir sonucu verdi bize. Ve gelecek dönem planlamamız da bu biçimde şekillendi diyebiliriz.

4- Son olarak, Türkiye- Kuzey Kürdistan halklarına neler söylemek istersiniz?

Tugay Derman: Düne hiç bakmadan bugünden ele alırsak kısaca; yaşam Türkiye-Kuzey Kürdistan’da sürdürülemez haldedir. Ekonomik- siyasi krizin yaşama etkileri ile katmerleşen zorluk, faşist devletin burjuvazisini kurtarmak ve daha da büyütmek adına ortaya koyduğu ekonomi politikaların sonuçları ortadadır. Tüp, ekmek, yağ kuyrukları, doğalgaz, elektrik, su faturaları bunu berrak bir şekilde gösteriyor. Yine işçi sınıfının azımsanmayacak grev direnişleri, gençliğin baskılara rağmen barikatlara dayanmaları, kadınların ve LGBTİ +’lerin militan duruşları kitlelerin ne kadar dinamik olduğunu göstermektedir.

Yine önümüzdeki süreçte mücadelemizin mihenk taşlarını oluşturan tarihsel süreçler bulunmaktadır. 18 Mayıs’ta bu tarihsel yürüyüşün köşe taşıdır. Bu anlamda coğrafyamızda halklarımızın içerisinde olduğu bu dinamik ruhu bugünlerle birleştirmek ve daha militan hale getirmek bizlerin ertelenemez görevidir. Bu görevleri layıkıyla, sokakta daha doğrusu yaşamın her anında ve alanında karşılamak gerekmektedir.

Yine başta parti kitlemize, halklarımıza şu çağrıyı yaparak bitirmek istiyorum; Savaşı en ön cephede karşılayarak ancak bir güç haline gelebilir ve stratejik hedeflerimize ulaşabiliriz. Sosyalist Halk Savaşı bu hedeflere ulaşmanın coğrafyamızdaki en gerçekçi ve somut yol ve yöntemidir. PHG ve HKO’yu bu bağlamda desteklemek, örgütlenmek günün en önemli ihtiyaçlarıdır. Şehirlerde PHG’ye, kırlarda HKO’ya katılalım, örgütlenelim, kazanalım!

Şiyar Cem Tali: Faşizmin gerilla alanlarına yönelik yapmış olduğu saldırılara karşı faşizme vurulacak her darbe ancak bu haklı savaşı destek vermek ve büyütmekle gerçekleşebilir. Bizim buradan çağrımız şudur. Gün devrimci militan ruhla alanlara çıkma günüdür. Gün mücadeleyi büyütme, savaş mevzilerinde yerini alma günüdür. Yönünüzü batının karanlığına değil doğunun kızıl şafağın da mevzilenen Halk Kurtuluş Ordusuna, şehirlerde ise Partizan Halk Güçlerine çevirelim…

Yine yaklaşan 18 Mayıs komünist önder ve baş komutanımız İbrahim KAYPAKKAYA yoldaş şahsında tüm devrim, sosyalizm ve komünizm şehitlerini saygı ve minnetle anarken, onların devrettiği bu bayrağı tüm kararlılığımız ve cesaretimizle daha yükseklere taşımak için öne çıkmalı, 18 Mayıs ruhunu kuşanmalı, miltanlaşmalı, örgütlemeliyiz.

Cüret edelim, öne çıkalım, kazanalım…

Selda Camkıran: Devrime uzanan yolu çakır dikenlerinden ve çakıllarından arındırmak, o yolda geleceğe yürüme şansı olan tüm yoldaşlara ve ezilenlere mütevazi bir hizmette bulunmak HKO gerillaları olarak en temel isteğimizdir. Biliyoruz ki bu isteğin gerçekleşebilmesi de sadece savaş güçlerinin elinde olan bir mesele değildir. Devrim, tarihte de hiçbir şekilde eli silahlı olan kesimlerin başarısı olmadı. Devrim bir halk hareketiydi ve halk savaşa katılmadan, halk ordusunu büyütmeden ve dinamik kılmadan gelişmedi.

Elbette bu herkesin eline silah almasını manasında bir cümle değildir. Bunun imkansız olduğunu biliyoruz. Fakat şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki faşizmin ağır baskısı altında militan ölçütlerin zayıfladığı, bedel ödeme konusunda tereddütlerin olduğu bir ortam mevcut. Bunun değiştirilmesi şart. Herkes kendi bulunduğu mevziden bunu sağlamalıdır. Yoldaşlarımızın katılım ölçütleri sürece cevap olabilecek nitelikte olmalıdır. Elbette öne çıkan, kendi alanında, kendi bölgesinde öncü olan yoldaşlarımız vardır. Nihayetinde bu duruşların bütüne evrilmesi gerekir. Bizde buradan başta kadın yoldaşlarımız olmak üzere, tüm yoldaşlarımızı ve halkımızı düşman saldırılarına karşı daha güçlü ve örgütlü bir duruş geliştirmeye çağırıyoruz.

Aygün Uğur: Tek seçeneğimiz mücadele etmek ve faşizme karşı tutumumuzu güçlendirmektir. Başka yolumuz, başka alternatifimiz yoktur. Özgürlüğü fethetmek için tüm araçlarımızı seferber etmek şarttır.

Son olarak 51. savaş yılımızın coşkusuyla yoldaşlarımızı, halkımızı partimizle bütünleşip HKO ve PHG saflarında aktif mücadeleye çağırıyoruz.

Önceki İçerikHalkın Günlüğü 18. sayısı çıktı
Sonraki İçerikKatledilişinin 49. Yılında Komünist Önder Kaypakkaya Yolumuzu Aydınlatan Bir Meşaledir!