MKP’den 1 Mayıs açıklaması!

Maoist Komünist Partisi (MKP) yaklaşan 1 Mayıs birlik mücadele ve dayanışma gününe dair bir açıklama yayınladı

HABER MERKEZİ (29.04.2015) – Maoist Komünist Partisi, Merkez Komite – Enformasyon Büro, ‘Emperyalizm, komprador tekelci kapitalizm ve her türden gericiliğe karşı,  birlik- mücadele- zafer coşkusuyla 1 Mayıs’ı kutlayalım!’ başlıklı bir açıklama yayınladı.

Yapılan açıklama da, “Emperyalistlerin ve uşağı Türk hâkim sınıfları devletinin bütün tasfiyeci politikalarına, yalanlarına, saldırılarına, hile ve oyunlarına rağmen 1 Mayıs’ın kızıllığı engellenememiştir. Dünya’da ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’da 1 Mayıs’ın kızıl ve devrimci kararlılığı gerçekliği kanla yaratılmıştır ve tarih yaratarak bunda ısrar edilmektedir. Zira 1 Mayıs, sömürücü ve zulümkar sistem, sınıf ve iktidarlarına karşı devrimci temelde kavga ve mücadele günüdür. Masallarıyla halk kitlelerini aldatmak ve yönetmek isteyenlere karşı yanıtımız: Masalar sizlerin, öfke ve isyanımızla bizim olan meydanlar sokaklar bir kez daha bizimdir!” denirken,  başta işçi sınıfı olmak üzere tüm halk kitleleri Sosyalist Halk Savaşı’na çağırılarak, emeklerine ve geleceklerine sahip çıkma çağrısı yapıldı.

Açıklamanın tam metni ise şu şekilde;

“Değişik Ulus ve Azınlıklardan, İnanç ve Cinslerden Emekçi Halklarımıza!

Enternasyonal proletaryanın birlik-mücadele-zafer günü olan 1 Mayıs’ı, komünizm perspektifiyle parti önderliğinde yürüttüğümüz Sosyalist Halk Savaşı’nın devrimci coşkusuyla selamlıyoruz. 1 Mayıs’ı kanları ve bedenleri pahasına mayalayarak yaratan 1 Mayıs şehitlerini saygıyla anarken, gerici sınıfların gerçekleştirdiği tüm katliamları lanetliyoruz.

Doğayı ve insanı felakete sürükleyen, işçi ve emekçileri, ezilen ulus, inanç ve çeşitli cinsel kimlikleri ötekileştiren her türlü eşitsizliklere tabi tutarak özel mülkiyetin egemenliğine dayalı ataerkil- erkek egemen hegemonyayı bizlere dayatan emperyalist gericiliğe karşı dünya ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’da proletaryanın sınıf bilinciyle işçi ve emekçileri 1 Mayıs alanlarında öfkemizi isyana isyanımızı proletarya ve emekçilerin iktidarı perspektifiyle devrimci savaşa ve mücadeleyle yükseltmeye çağırıyoruz.

Bugün emperyalist-kapitalist sistem ve uşağı durumundaki devletler, egemenlikleri için azgın sömürü ve zulüm politikalarını her zamankinden daha kapsamlı ve pervasızca sürdürmektedir. İdeolojik, politik, ekonomik, kültürel, askeri kuşatmasını yoğunlaştıran sömürücü sistemler ve iktidarlar, her geçen gün dünya halkları ve ezilen uluslara daha fazla umutsuzluk, örgütsüzlük ve karanlık dehlizler içerisinde geleceksizliği dayatmaktadır. İşçi sınıfı ve geniş halk kitlelerinin ekonomik-demokratik zeminde kazanılmış tüm haklarını daha da kırparak yaşam koşullarını daha da zorlaştırmaktadır. Örgütsüzlük ve bireycilik yaşamın her alanında olmak kaydıyla uluslararası emperyalist sermayenin ekonomik siyasal kurumları ve uşakları aracılığıyla yaşamsallaştırılarak hayatımıza karabasan gibi sokulmaktadır.    

Kapitalist-emperyalist sistemin ve onların çok kutuplu uluslararası baronları emperyalist tekellerin bu saldırıları, kendisini en yakıcı haliyle emperyalizme göbekten bağımlı komprador tekelci kapitalist yarı-sömürgelerinde hissettiriyor. ABD emperyalizminin yarı-sömürgesi olan faşist Türk devleti, efendisinin önüne koyduğu görevleri harfiyen yerine getirerek, Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryası, ezilen Kürt ulusu, azınlık milliyetlerden halklarımız, ezilen inanç grupları ve kadın başta olmak üzere çeşitli cinsel kimliklere dönük saldırılarını en ilkel biçimlerle tırmandırıyor.

Özelleştirmeler ve taşeronlaştırmalarla iş alanlarını daraltan, üretimi sınırlayan, örgütsüzlüğü boyutlandıran ve sömürüyü daha da katmerleştiren komprador tekelci burjuva faşist diktatörlük, uluslararası emperyalist sermaye güçlerinin buyrukları doğrultusunda hayatın her alanındaki işkollarında daha fazla özelleştirmenin yollarını da döşüyor.

Uluslar arası emperyalist tekeller ve her bir ülkedeki uşak rejimlerin ekonomik ve politik sömürü ve zulmü karşısında işçi sınıfı başta olmak üzere Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki değişik ulus ve azınlık milliyetler, değişik inanç grupları, kadın ve cinsel kimliklere mensup halklarımızın daha fazla dayanışma-birlik ve mücadeleye ihtiyaçlarının olduğu kesindir. Ancak bu görevin yerine getirilmesinde öncelikli olarak her bir ilerici, aydın, yurtsever, demokrat, devrimci ve komünist parti, hareket ve bireylere önemli ve büyük görevler düşmektedir. Kuşkusuz ki bu çizgi ve yönelim yeni bir belirleme olmadığı gibi bu konudaki görevlerimiz de geçici ve taktiksel temelde dönemsel ele alınamazlar.

İçerisinden geçtiğimiz somut güncel gelişmeleri de bu temelde ele alıp değerlendirmekteyiz. Aynı şekilde önümüzdeki haziran ayında gerçekleştirilecek genel seçimleri de bu bilinçle sosyalizm propagandası ve devrimci güçler ittifakıyla karşılamaktayız. Bu düzlemde her halükarda genel seçimleri taktik politika olarak öngören hareketimiz içerisinden geçtiğimiz güncel somut gelişmelerin objektif ve sübjektif şartlarını da göz önünde bulundurarak Haziran’da ki genel seçimlere yönelik katılım yönlü taktik politikasını izlemektedir. İçinden geçtiğimiz süreçte genel olduğu gibi 1 Mayıs’ta da yaklaşan genel seçimlerin çeşitli özelliklerini yansıtacağı tartışmasızdır.

Emperyalistlerin ve uşağı Türk hâkim sınıfları devletinin bütün tasfiyeci politikalarına, yalanlarına, saldırılarına, hile ve oyunlarına rağmen 1 Mayıs’ın kızıllığı engellenememiştir. Dünya’da ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’da 1 Mayıs’ın kızıl ve devrimci kararlılığı gerçekliği kanla yaratılmıştır ve tarih yaratarak bunda ısrar edilmektedir. Zira 1 Mayıs, sömürücü ve zulümkar sistem, sınıf ve iktidarlarına karşı devrimci temelde kavga ve mücadele günüdür. Masallarıyla halk kitlelerini aldatmak ve yönetmek isteyenlere karşı yanıtımız: Masalar sizlerin, öfke ve isyanımızla bizim olan meydanlar sokaklar bir kez daha bizimdir!

Proletaryanın mücadele günü olan 1 Mayıs’ın faşist devletin demokrasi oyunları sonucu ‘tatil’ ilan edilmesi kan ve can bedeli yaratılan mücadelenin kazanımı olmanın ötesinde, mücadelenin ehlileştirilerek sisteme yedeklenmesini hedeflemektedir. 1 Mayıs resmen tatil ilan edilmesine rağmen, hâkim sınıflar başta Taksim olmak üzere meydanları yasaklamaktadır. Hâkim sınıflar bir yandan baskı ve saldırılarını arttırırken diğer yandan “açılım”, “demokratikleşme”, ‘’çözüm’’, ‘’güvenlik’’ vb gibi aldatmacalarla 1 Mayıs özgülünde alan tartışmalarına kilitlenip içerisinden geçtiğimiz sürecin mahiyeti ve bu tartışmalarını 1 Mayıs’ın içeriğini zayıflattığı gerçeği görmemezlikten gelinemez. Dolayısıyla 1 Mayıs’ta alanlara çıkmak meşru ve haktır. Alanları ve 1 Mayısların yaratıcılarını gerçek anlamda özgürleştirecek yetenek, hiç kuşku yok ki, proletaryanın bilimsel ideolojisi Marksizim-Leninizim-Maoizm silahıyla donanmış, Maoist Komünist Partilerinin önderliğinde devrimci savaşta örgütlenmiş emekçi halk kitleleridir.

Partimiz bu bilinçle, yaklaşmakta olan 1 Mayıs’ı ele alırken faşist Türk devletinin her türden saldırılarına karşı birlik-mücadele-zafer şiarıyla şanlı kızıl 1 Mayıs’ı ve bu mevzinin yaratıcılarını selamlayarak, başta işçi sınıfı olmak üzere, yoksul köylülük, ezilen Kürt ulusu, halk gençliği ve kadınları, çeşitli cinsel kimlikleri, emperyalizmin ve stratejik uşağı faşist Türk devletinin sınırlarını belirlediği hatta değil, partimiz önderliğinde yürütülmekte olan Sosyalist Halk Savaşı’na katılarak emeklerine ve geleceklerine sahip çıkmaları çağrısı yapmaktadır.

Bu sürecin öne çıkan görevi işçi sınıfı, ezilen Kürt ulusu, yoksul köylülük, kadın başta olmak üzere cinsel kimlikler ve diğer ezilenlerin demokratik haklar ekseninde de olsa taleplerinin, mücadelelerinin sınıf mücadelesi ve devrimci savaşla birleştirilmesi sorunudur.

Söz-karar-yetkinin doğrudan proletarya ve emekçilerin olduğu, sosyalist kamu mülkiyeti temelinde yürüyen, ekolojiye saygılı, cinsiyetçi-ataerkil-cinsel yönelimleri ötekileştirici her türlü gericiliğe karşı, seküler-komünal bir yaşam ve toplum için;

Resmi her bir millet, dil, inanç, tarih, düşünce imtiyazına ve tekeline karşı Komünizme yürüyen tam hak eşitliği ve Komünizme kadar devrimi sürdürmek için;

Emperyalist küresel hegemonyanın insanı, doğayı ve yaşamı metalaştıran kapitalizmin her türlü manipülasyonuna karşı özgür yaşam için;

Ezilen ulusların, azınlıkların, kadınların, LGBTT’ lerin baskı ve kırıma karşı kaderlerini ellerine almaları için;

Direniş ve mücadele alanlarında bir kere daha haykıralım; 1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak!

Bıji Yek Gulan!         

Yaşasın İşçi ve Emekçilerin Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü Kızıl 1 Mayıs!

Birlik Mücadele Zafer!

Yaşasın Devrimci 1 Mayıs!

Öfkemizi İsyana İsyanımızı Politik İktidar Mücadesine Dönüştürelim!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Yaşasın Sosyalist Halk Savaşı!”

 

Önceki İçerikEl Nusra İştebrak’ta 35 Aleviyi katletti
Sonraki İçerikOvacık’ta organik tarım