MKP’den Kobani’ye ilişkin açıklama

Maoist Komünist Partisi (MKP) Merkez Komitesi- Enformasyon Bürosu, elimize e-mail kanalıyla ulaşan “Kobani’deki gerici kuşatmayı lanetliyor, Kürtlerin kahramanca direnişini selamlıyoruz! Çare emperyalist müdahaleler değil, devrimci direniş ve mücadeledir” başlığını taşıyan bir açıklama yayınladı. Bu açıklamayı okurlarımızla paylaşıyoruz

HABER MERKEZİ (22.09.2014)- “Bölgede aktüel bir tehdit unsuru ve bir heyula haline gelen IŞİD gerçeğini doğru okumak, ona karşı kararlı bir mücadele yürütmek için elzemdir. Her tür ve nitelikten gericilik, özünde aynıdır. Gerici zümrenin yekunu son tahlilde idealizmden beslenir ve bilimsel dünya görüşüne olduğu gibi, insanlığın aydınlık geleceğine, halklara ve devrime düşmandır. IŞİD gericiliğinin resmettiği tam da budur. IŞİD evrensel çerçevedeki gericiliğin bir parçası ve onun özgün bir biçimidir.

IŞİD, emperyalist barbarlıkla onun uzantısı bilumum gericiliğin gerçekleştirdiği katliam ve kıyımları daha ilkel yöntemlerle gerçekleştiren koyu gerici- Sünni İslam dincisi bir bileşen veya yapılanmadır.

IŞİD, emperyalist gericiliğin saldırganlık politikalarıyla Irak ve Suriye’de yarattığı kaotik durum ve alternatif ya da muhalif nitelikte herhangi bir gücün kolayca kullanabileceği önemli bir kitle tabanının oluşması gibi sonuçlardan istifade edip bu zemini basamak edinerek örgütlenip güç olma avantajını yakaladı. Ve gerçekleştirdiği vahşi katliamlardan birinci dereceden sorumluyken, IŞİD’i dönemsel çıkarları bağlamında var eden ve saldırganlık politikalarıyla ona örgütlenip güç olma zemini yaratan emperyalist gericilik de bu katliam ve vahşetten en az IŞİD kadar suçlu ve sorumludur. IŞİD’e karşı savaş açarak kurtarıcı pozisyonuna soyunan emperyalist gericilik halk kitlelerinde yanılsamalar yaratarak sempati toplamak ve bölgeye daha köklü ve ‘’meşru’’ zeminde yerleşmek imtiyazlarını koruma peşindedir. Emperyalist güçlerin kendi aralarındaki dalaşta yaratılan bu manipülasyon ve kanlı oyunlar da önemli bir faktördür. IŞİD ve bu gerçekliğin yol açtığı mevcut durum emperyalist senaryolardan bağımsız olmamakla birlikte, bölgede ‘’çözüme’’ kavuşturamadıkları dalaşta avantaj elde edip buradaki hegemonyalarını sağlamlaştırmaya yönelik stratejilerinin hayata geçirilmesinin fırsatını sunmaktadır…

Bu gerçekler ışığında emperyalist gericilik, onun bir bileşeni olarak IŞİD gericiliği ve somutta IŞİD’i destekleyerek kullanan faşist AKP iktidarı olmak üzere, bu denklemdeki tüm gericiliğe karşı olmak tek doğru tavır ve sınıf tutumudur. Sadece IŞİD’i görüp arkasındaki senaryoları ve güçleri atlamak doğru mücadele tutumunda kırılmaya vesile olur, olmaktadır da.

Aynı biçimde, IŞİD’in bölgedeki ulus ve azınlıklara, çeşitli inanç kesimlerine yönelik uyguladığı vahşi terör, barbarlık ve katliamları kararlı sınıf tavrımızla lanetliyor, saldırı ve katliamlara maruz kalan Kürt ulusu, Ezidi mezhebi ve diğer ulus ve azınlıkların yanında olduğumuzu, daha da önemlisi pratik görev ve sorumluluklar taşıdığımızı, bu anlamda direniş ve mücadelelerini desteklediğimizi ilan ediyoruz. Tıpkı, dünyanın her bir köşesindeki emperyalist saldırganlığın kanlı tahakkümü altında bulunan ezilen mazlum ulus ve azınlıkların ve emekçi halk kitlelerinin yanında olup desteklediğimiz gibi, IŞİD’in barbar saldırı ve katliamlarına maruz kalan ulus ve azınlıklar ile emekçi halk kitlelerini enternasyonalist duygu ve proleter devrimci tavrımıza uygun olarak destekliyoruz!

Kan ve katliama doymak bilmeyen IŞİD barbarlığı yeni ve kapsamlı bir saldırıyla Kobani’yi kuşatma hareketine girişmiş bulunmaktadır. Elbette Kobani’de Kürt ulusal kitleleri barbar katliam- saldırı kuşatmasına karşı kahramanca direnişler sergilemektedir. Bu direnişi devrimci komünist içtenliğimizle destekliyor, selamlıyoruz.

Başta kendimiz olmak üzere, tüm devrimci güçlere bizzat direniş ve savaşta yer alma biçiminden, her türlü dayanışma ve desteğe kadar Kobani direnişi ve mücadelesini topyekün sahiplenerek büyütme çağrısında bulunmayı devrimci sorumluluk ve tavrımızın gereği olarak ifade ediyoruz.

Kobani’yle en ileri düzeyde dayanışma tavrımız, anti- emperyalist, anti- faşist ve anti- gericilikte ifade bulan niteliğimizle bu üçlünün uluslararası özelliği ve bizlerin de evrensel sınıf niteliğimizde anlam bulurken, proletarya enternasyonalizmini benimsememiz ve ezilenlerin ortak düşmana karşı ortak mücadele etmesinin gerekliliği gibi unsurların yanı sıra, Irak ve Suriye devlet sınırları içinde cereyan eden Kürt ulusuna yönelik katliamların doğrudan coğrafyamızdaki Kürt ulusunu da içine almış olma gerçekliğinde ifade bulmaktadır. Dahası, her bir parçadaki Kürt ulusu aynı kaderi paylaşmakta ve somutta da Kürt ulusu gerici- barbar saldırılara uğrayıp katliamlara maruz kalmaktadır.

Kürt ulusu gericiliğe karşı son derece meşru ve ilerici bir direniş sergilemektedir. Bu durumda bizler ne gerici saldırı ve katliamlara ne de ilerici ve devrimci direnişlere karşı kayıtsız kalamayız. Her coğrafyada yaşanan benzer durum karşısında tavrımız aynıdır. Ne var ki, katliamların gerçekleştirildiği Kürdistan coğrafyasının sınır vb somut durumları itibarıyla buraya daha somut desteklerde bulunmayı da gündeme getirmektedir.

IŞİD gericiliğinin saldırı ve katliamlarına karşı çare emperyalist müdahaleler ve emperyalist barbarlar liderliğinde uluslararası gerici devletlerin koalisyonu konseptiyle planladığı gerici saldırı değildir. Çare devrimci direniş ve mücadelelerdir, bu nitelikteki direnişlerin geliştirilmesidir.

 AKP iktidarı teşhir edilmelidir!

AKP iktidarının IŞİD’e tırlarla silah ve para taşıdığı, otellerde ağırladığı, yaralılarını tedavi ettiği ve her türlü desteği sunduğu tüm çıplaklığıyla bilinmektedir. Bu durum uluslararası basında bile gündem yapılarak tartışılmaktadır.

Bugün IŞİD’le siyasi pazarlığın yapıldığı, takas pazarlığı yapılıp takasların gerçekleştirildiği bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilerek açıklanmaktadır. Ki bu gerçeklik bile AKP iktidarının IŞİD’le ilişkisini, IŞİD’i çeşitli biçimlerde desteklediğini kanıtlar durumdadır.

AKP iktidarı daha önce danışıklı dövüş ya da gizli planlamalar temelinde ve uyarılara karşın konsolosluğu boşaltmayarak rehin alınma olayını belli bir amaç- plan dahilinde sağladığı, yapılan açıklamalardan anlaşılmıştı. Bugün rehinelerin kurtarılması bir şey değiştirmez. Bilakis rehinelerin bırakılması doğrudan bir şeylere işarettir.

Yabancı basın mensuplarının kafaları kesilirken, Türk rehineler hiçbir şey olmadan 101 gün sonra ve güvenli biçimde teslim edilmesi gerçekleştirildi. Bu durum elbette izaha muhtaçtır ve çok da olağan bir IŞİD tavrı değildir. Ancak Erdoğan’ın açıklamasıyla netlik kazandı ki, karşılıklı takas yapılmıştır. Bu durum AKP ile IŞİD arasındaki gizli ilişkiyi reddedilemez nitelikte somutlamaktadır.

IŞİD ile AKP arasındaki münasebet, AKP’nin IŞİD’i desteklemesi, eğitim kampları, silah ve para yardımında bulunması ve son olarak rehinelerin bırakılmasında yapılan pazarlıklar vb kadar geniş ve alenidir. Öyle ki, AKP iktidarı IŞİD’e saldırı yapılması için gerçekleştirilen uluslararası koalisyona, ABD’ye rağmen bile girmemektedir. Bütün emareler ve gelişmeler AKP ile IŞİD’in gizli dostluğu ve ilişkilerini işaret etmektedir. Evet AKP iktidarı önderliğindeki Türk devleti, IŞİD’e karşı aleyhte bir harekete katılmamakta ama IŞİD lehine her şeyi yapmaktadır. Aslında bunun da arka planında AKP iktidarının IŞİD’i Kürtlere, özellikle Rojava Kürtlerine karşı savaştırmak yatmaktadır.

Kahrolsun emperyalizm, faşizm ve her türden gericilik!

Yaşasın Kürt ulusunun haklı ve meşru direniş mücadelesi!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!”

                                                                             

Önceki İçerikYDAB’dan Gazi’deki anma yürüyüşüne çağrı
Sonraki İçerikHKO’dan Tugay Akdemir’e ilişkin açıklama