Modern Nazi Kampları: “TC” hapishaneleri

15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin ardından OHAL ilan eden AKP/Erdoğan iktidarı krizi ‘fırsata’ çevirdi. Hapishanelerdeki siyasi tutsaklarsa OHAL’in ilk mağdurları oldu. Hapishanelerde tutsakların bin bir zorlukla ve mücadeleyle kazandığı haklar bir bir gasp ediliyor. Bununda ötesinde hapishaneler işkence merkezlerine dönüştürüldü. Ülke genelindeki onlarca hapishanede ‘hazır kuvvet timleri’ ya da ‘şok mangaları’ diye tabir edilen işkence takımları, kimi adli tutsaklarla birlikte siyasi tutsaklara saldırıyor

 HABER MERKEZİ (18.06.2016)-15 Temmuz’da darbe girişimi yaşandı ancak askeri cuntanın getireceği bütün uygulamaları AKP/Erdoğan iktidarı başarısız girişiminin ardından bir bir uygulamaya soktu. OHAL’in ilanıyla birlikte parlamento fiilen lağvedilmiş durumda bulunuyor. AKP/Erdoğan iktidarı Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile bugüne kadar çıkarmak istediği tüm yasaları ardı ardına çıkarıyor. Yasaların önemli bir boyutu ise muhalif, devrimci, sosyalist ve yurtseverleri ezmeye yönelik olarak çıkıyor.

Geçmişinden bu yana devletin baskı, sindirme, işkence merkezi olarak kullandığı hapishaneler ise OHAL’in ilanıyla birlikte çok daha geniş kapsamlı saldırılara maruz kalmaya başladı. Siyasi tutsaklar üzerine uygulanan, baskı, sürgün ve işkence politikası çok daha açıktan bir hal aldı. Geniş halk yığınlarını ardına alan AKP/Erdoğan iktidarı açık bir insanlık suçu olan hapishanelerdeki uygulamalara itiraz edenleri dahi “vatan haini” ilan etmekten çekinmiyor. Öyle ki, 15 Temmuz’da başarısız olan darbeci askerlere açıktan işkence yapıldığı ortada durmasına karşın Bekir Bozdağ “İşkence filan yoktur” diyebiliyor.

Yüzlerce insanın tutuklanmasıyla birlikte hapishanelerin kapasitesinin çok üstünde bir yoğunluk yaşanıyor. 3 kişilik F tipi hücrelerde tutsaklar 6-7 kişi kalmaya zorlanıyor. Tekirdağ Hapishanesi’nden tutsaklar ailelerini aradıklarında ise her gün işkence seslerinin geldiğini söylüyor. Devletin bu konularda ise hiçbir açıklaması bulunmuyor.

Kimi hapishanelerde arkadaş görüşçüleri yasaklanırken, telefon hakkı 15 günde bire düşmüş durumda. Hapishanenin içinde ise hak gaspları çok daha artıyor. Kimi hapishanelerde “seçmece” gardiyanlardan kurulan şok mangaları, bazı adli tutuklularla birlikte siyasi tutsaklara saldırıyor ve işkence ediyor.

YDAB: Sessiz kalmayalım, tutsakların çığlığına ses olalım!

Yeni Demokrasi Aileleri Birliği (YDAB) OHAL’le birlikte hapishanede yaşanan hak gasplarına, saldırılara ve sürgünlere düzenlenen basın toplantısıyla tepki gösterdi.

Basın toplantısında konuşan Kıvılcım Arat, “Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesi’nde neler olduğunu bilmiyoruz. Ancak aileler üzerinden bilgi alabiliyoruz, tedirginiz. 12, 13 kişilik gardiyan timi oluşturulmuş durumda ve süngerli odalarda tutsaklara işkence yapıyorlar.” dedi.

Devletin ilgili hiçbir biriminin bilgi vermediğini aktaran Arat, “Sadece Tekirdağ’da değil, Şakran’da, Antalya’da, Sincan’da birçok hapishanede aynı uygulamalar devam ediyor. YDAB ve DHF olarak bunların takipçisi olacağız” dedi.

YDAB adına okunan basın açıklamasında ise, OHAL süreciyle birlikte 12 Eylül’ü aratmayan uygulamaların devreye sokulduğu ifade edildi ve devrimci tutsakların kaldığı hapishanelerin adeta Nazi toplama kampına dönüştürüldüğünü belirtildi.

‘Hak ihlalleri arttı’

Tutuklu Aileleri İle Dayanışma Derneği (TUAD), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Özgürlükçü Avukatlar Derneği (ÖDAV) üyesi avukatlardan oluşan cezaevi izleme komisyonu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ziyaretlerde bulunup görüştükleri tutsakların anlatımları üzerinden cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda, hapishanelerdeki sürgünlerin arttığı, çıplak arama işkencesinin uygulandığı, çıplak aramaya itiraz eden tutsakların ise darp edildiği bilgilerine yer verilmesinin yanı sıra Silivri 9 No’lu Hapishanesi’nde kalan tutsaklar ve avukatlar arasındaki görüşmenin kaydedilmek istendiği, ancak avukatların buna karşı çıktığı belirtildi. 

 Raporda belirtilen cezaevlerindeki öne çıkan hak ihlalleri ise şöyle: 

Silivri 9 No’lu Hapishanesi

* Normalde haftada en az 10 saat olması gereken sosyal-sportif etkinlikler, 1,5 saat saha sporu 1 saatte kapalı saha sporu olmak üzere yalnızca 2,5 saat ve sadece sportif etkinliklerle sınırlanmış durumda. Üstelik bu bile çoğu zaman siyasi tutsaklara kanuna aykırı gerekçelerle verilen disiplin cezaları ile engelleniyor. 

* Sohbet hakkı ortadan kaldırılmış ve kütüphane, hobi gibi etkinliklerde iptal edilmiş durumda.

* Havalandırmalara takılan kamera ile yatakhane, lavabo ve banyolar dâhil tüm mahremiyet alanları 24 saat gözetim altına alınmıştır.

* Açık ve görüşe gelen aileler açık ve kapalı arama adı altında sözlü fiziksel tacizlere maruz kalıyor. 

* Tutsaklar, 15 Temmuz’dan sonra getirilen asker ve bürokrat tutukluların cezaevi koridorlarında ağır işkenceye maruz bırakıldıklarını, diğer tutsakların da bu işkencenin sesini duyurtarak sonraki sürece dair gözdağı verilmek istendiğini belirttiler. Tutsaklar, “Bundan sonra bu cezaevinde neler yaşayabileceğimiz korku ve kaygısı yaşıyoruz” vurgusu yaptı.

Silivri 5 No’lu Hapishanesi

* Tutsak Yılmaz Kahraman ile yapılan görüşmede Kahraman, bir tutsağın mahkemeye sevki sırasında aynı ring aracında bulunan adli bir tutsak tarafından boğulmak istendiği bilgisi verildi.

Bakırköy Kadın Hapishanesi

* Z.Ç isimli kadın tutsak 6 gün boyunca kaldığı gözaltındaki işkenceleri anlattı. Z.Ç, gözaltında “Burada binlerce timimiz var, onları durdurmuş durumdayız. Konuşursan onları durdururuz yoksa sana tecavüz edecekler, senle beraber olmak isteyen çok kişi var” denilerek tehdit edildiğini ifade etti. Z.Ç yine kafasını iki bacağı arasına alan polisin cinsel organını hissettiğini ve tehdit edildiğini belirtti. Bu olayın ardından Z.Ç’yi kapıya doğru iten polis, “Alın bunu makatından elektrik verin” şeklinde talimat vermiş olsa da bu olay gerçekleştirilmemiş. 

* Z.Ç avukatı ile görüşmek istediğini belirttiğinde, “Avukatlarınız dışarıda onları da…” denilerek sinkaflı küfürler edildiğini ifade etti. 

* Y. I isimli tutsak da, 1 Ağustos’ta hastaneye götürmesinin ardından tekrar cezaevine götürüldüğü sırada askerler tarafından “Kürtleri öldürürüm. Bana silah verseler önce bundan başlardım” denilerek tehdit edildiğini belirtti. 

Tekirdağ Hapishanesi

* Sincan Cezaevi’nden getirilen tutsaklara çıplak arama işkencesi yapıldı. 

* Sohbet ve spor faaliyetleri yasaklanmıştır. 

* Sıcak su verilmiyor. Belli aralıklarla verilen soğuk su ile de sayının artması ile birlikte banyo yapmak imkânsız hale gelmiş. 

Edirne Kadın Kapalı Hapishanesi

* Mektuplara, kitap gazete ve dergilere el konuluyor, iletişim cezaları veriliyor. 

* Keyfi nedenlerle hücre cezası veriliyor.

* Revirde tedavileri yapılmıyor ve hastaneye sevkleri engelleniyor. 

Süngerli odalarda işkence

Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden doluluk gerekçesiyle Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’ne sevk edilen DHKP-C dava tutsağı Candaş Kat’ın annesi, sevkten sonra oğlunun işkence gördüğünü aktardı. Anne, “Oğlumu tanıyamadım. 4 Ağustos tarihinde oğlum ve iki hücre arkadaşını ellerinden ve ayaklarından kelepçeleyerek çırılçıplak soyup süngerli odaya atmışlar. 4 saat bu süngerli odada oğlum ve hücre arkadaşlarını döverek işkence etmişler” dedi.

Anne, “4 Ağustos tarihinde oğlum ve iki hücre arkadaşını ellerinden ve ayaklarından kelepçeleyerek çırılçıplak soyup süngerli odaya atmışlar. 4 saat bu süngerli odada en az altmış kişi gelip tekme, tokat, yumruk, cop gibi buldukları her araç ve yöntemle oğlum ve hücre arkadaşlarını döverek işkence etmişler” dedi. İşkenceyi savcılığa şikâyet eden anne, hapishane müdürüyle de görüşmek istediğini ancak müdürün kendisini oyaladığını ve görüşmediğini belirtti.

Ödemiş Hapishanesi’nde ‘Hazır Kuvvet’ timinden işkence

2 Ağustos’ta Kırıklar’dan Ödemiş Hapishanesi’ne sürgün edilen 14 tutsak 4 Ağustos akşamı gardiyanların ve “Hazır Kuvvet” tabir edilen işkence timlerinin saldırısına uğradı.

Ödemiş’e sürgün edilen Mehmet Yayan, Murat Işık, A. Vahap Narin, Nevzat Kılıç, Hasan Dağhan, Şiyar Aydemir, Muzaffer Öner, Aslan Kızıl, Ozan Kısa ve Fırat Çelebi’nin aralarında olduğu 14 tutuklu ve hükümlü, Cezaevi Birinci Müdürü Celal Aslan’ın ayakta sayım dayatmasını kabul etmedikleri bahanesiyle gardiyanlar tarafından darp edildi. Tutsakların koğuşlarda darp edilip ters kelepçeyle bağlandığı ve yerlerde sürüklenerek bir avluya götürüldüğü belirtildi. Daha sonra ise 10 kişilik işkence timinin ırkçı-şoven tehditlerle, “Ne mutlu Türküm diyene, vatan sana canım feda, teröristleri burada barındırmayacağız, idam gelecek gebereceksiniz buraya darağacı kuracağız” sloganlarıyla avluya geldiği, burada tekbirler eşliğinde tutsaklara vahşice saldırdıkları ifade edildi.

Adıyaman Hapishanesi’nde ‘OHAL’

Ülkenin dört bir yanındaki hapishanelerde yaşanan saldırılardan Adıyaman Hapishanesi’nde kalan tutsaklarda nasibini aldı. Adıyaman E Tipi Hapishanesi’nde tutsakların spor ve ortak sohbet hakları engellenirken tutsaklara ait ‘sakıncalı’ kitaplara da el konuldu.

Baskı ve engellemelerden kaynaklı diğer arkadaşları ile iletişime de geçemediklerini ifade eden tutsaklar, maruz kaldıkları bu hukuksuzluklar karşısında duyarlılık çağrısında bulundu.

Amasya Hapishanesi’nde saldırı

OHAL’le birlikte hapishanelerde yaşanan hak gasplarını protesto etmek isteyen tutsak Rıza Şahin ve Akil Nergüz, hapishane müdürü ve gardiyanlar tarafından saldırıya uğradı.

Saldırı sırasında 2 metre yüksekliğindeki havalandırma boşluğundan sırt üstü yere atıldığı belirtilen Rıza Şahin’in sağ bacağında his kaybı oluşurken, Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Aytaç Ünsal Amasya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak hapishanedeki kameraların toplanmasını istedi.

Bel fıtığı ve disk kayması olduğu belirtilen Şahin’in ayağının üzerine basamayacak duruma geldiğini söyleyen avukat Aytaç Ünsal, “Müvekkilimin sırt üstü yere düşmesinin ardından hastanede hiçbir tedavisi yapılmamıştır. Rıza Şahin’in ayağında uyuşma hissi oluşmuş halen adımlarını düzgün atamamaktadır. Bu iki olaya müvekkillerimin kalmış olduğu koğuşa bitişikteki koğuşta kalan Cem A. tanık olmuştur” dedi.

 

Önceki İçerikAktüel Gelişmeler Vesilesiyle Birlik/Birlikler Anlayışı Üzerine!-3
Sonraki İçerikİşçi ve emekçilere dönük kapsamlı saldırılar artıyor