21.yy’da gerillacılık nedir? Sorusu önemli bir yerde durmaktadır. Her gün kendimize sormamız gereken bir soru olarak orta yerde durmaktadır. Gerillacılık bir biçime, bir alana sıkıştırılmamalıdır. Yani nerede, nasıl bir gerillacılık yürütüleceği reel dünyanın ve onun üzerinde cereyan eden üretim ilişkilerinin biçimi ile değerlendirilip sonuçlandırılmalıdır. Teknik ve teknolojinin geliştiği çağımızda savaşın biçimleri de olduğu yerde kalmamaktadır. İnsan ve onun bilgisi geliştikçe yaşamın içindeki bütün olgular da bundan etkilenmekte bir değişime uğramaktadır. Günümüzde temel insan davranışlarından, yaşam formlarına her şey değişim geçirmiştir-geçirmektedir. Gelişen bilginin yeni seviyesinde kendini ifade etmektedir. Örneğin iletişim, eğitim, sağlık, savaş, ordu, devlet, örgüt vs. vs. bu anlamıyla savaşan güçler ve bunların insanları da kendini değiştirmekten yeni bilginin seviyesine göre bir hareket tarzı oluşturmaktan çekinmemelidir.

Gerilla öncelikle ilişkilendiği her şeyi tanımlamalı ve anlamaya çalışmalıdır. Başta da kendisi ve pratiği ile başlamalıdır. Günümüzde gerillacılık nasıl yapılmalıdır sorusuna ezberci yada subjektif cevaplar vermek yerine tarihsel örneklerden feyiz alarak yeni biçimler açığa çıkarmasını da bilmelidir. Gerillacılık bir yaşam biçimidir. Alanına göre belirlenen bir tanımlama değildir. Yani şehre ve kıra sıkıştırarak ifade edilecek bir şey değildir.  En başta yerleşik yaşam alışkanlıklarının dışında bir yaşam olan gerillacılık, yerleşik kalıplar, düşünce ve yapma biçimlerini de ret eder. Bulunduğu her bir alana göre bukalemun misali dış görünüşünü uyduran gerilla, bulunduğu alana uygun yaşam biçimleri geliştirir. O kamuflajı sadece bir dış görünüş değil, düşmanını her yerde atlatacak, onu boşa düşürecek, aynı zamanda ona darbe vuracak davranışlar biçimi olarak görür.

Gerilla savaşı yani hareketli savaş, yani yıpratma savaşı, yani uzun süreli savaş tahkim edilmiş büyük ordular yaratılmadan önce sürdürülen bir biçimdir. Şimdiye kadar dünya üzerinde bu biçimle baş edebilen bir ordu yada teknik bulunmamıştır. Gerilla savaşı hala üstün bir savaşım biçimidir. Ama bu yürütüldüğü alanlarla alakalı değildir. Esasta onun hareket tarzı ve yapısı ile alakalıdır. Bir savaşta konumlanacak alanlar önemlidir. Fakat bu reel üretim ilişkilerinin yarattığı antagonist çelişki ve bunun nihai çözümünde oynayacağı rol kadar önemlidir. Bugün kırlar yarın şehirler. Mevcut üretim ilişkilerinin değişimi konumlanacağınız yani esas örgütlenme alanlarını değiştirebilir. Ama gerilla savaşı öyle değildir.

Üretim ilişkileri değişse de o değişmez. Taktik yenilikler olur ama esas biçimleri aynıdır. O zafer ya da yenilgide size garanti verir. Örneğin düzenli ordular yenilip tasfiye olur. Ama gerilla savaşı yenilmez, yani tasfiye olmaz. Doğası gereği küçük gruplardır, doğası gereği hareketlidir, doğası gereği düzensizdir. Bundan kaynaklı süreklidir. Yenilgileri olur ama bunlar dönemsel ve geçicidir. Tasfiye olmaz sürer. Yeniden güçlenir yeniden saldırır. Yenilir yine devam eder.

Bugünün gerillasında olması gereken özellikler insiyatif sahibi, çok yönlülük, bir branş da uzman, ideolojik olarak gelişmiş, illegalite de yetkinleşmiş, tekniği kullanabilen ve gelişmeye açık olmalıdır. Bunlar olmazsa olmazdır. Bu başlıkların altı her dönem yeni bakış açılarıyla doldurulabilir fakat bunlar savaşların gelişim seyrine bağlı olarak temel alınmalıdır.

Düşmanın, onun savaş biçiminin, ordularının yapısının değiştiği yerde devrimci savaş güçleri, gerilla da değişmek zorundadır. Güncel sorun sadece İHA-SİHA’ya dönük taktik geliştirmek değildir. Bu sadece işin bir yanıdır. Geçmişteki gibi yarı lümpen yarı deneyimli savaş güçleri ile bir başarı elde edilemeyeceği ortadadır. Çin, Vietnam, Küba, Nikaragua, Türkiye-Kuzey Kürdistan vb. yerlerdeki deneyimlerin gösterdiği gibi bir insan ya da savaşçı biçimi ile gerilla savaşı sürdürülebilir oluyordu fakat bugün bu aşılmak zorundadır. Sadece köylü, sadece işçi, sadece öğrenci kimliği ya da kişiliği yeterli değildir. Bu kişilikler dün ideolojik düzeltme ve temel askeri eğitimle savaş gücü olabiliyordu ama bugün bu yetersiz ve kaybedilecek bir muharebenin ilk adımı olarak okunmalıdır. Bundan dolayı savaş güçleri de kendini, kadrosunu, örgütsel yapısını, eğitim-örgütlenme anlayışını, temel taktiklerini güncellemeli ve yenilemelidir. Kullanılan argümanlar, başvurulan taktikler, hareket tarzları, eğitimler hala geçmiş alışkanlıkların devamı niteliğindedir,  güne cevap olabilmesi için sürekli aşılmalıdır.

Düşmanın geliştirdiği her yeni taktik ve teknik devrimciye, gerillaya da güncel yeni görevler yüklemektedir. Eski biçimle kalıp düşmanı yenmek mümkün değildir. Sadece eski kavrayış ve bilgi yeterli olsaydı, yada mesele sadece bunu uygulama meselesi olsaydı devrim mücadelesinde yitirilen onca insanın bilgisi ve pratiği bunun üstesinden gelmek için yeterli olurdu, fakat sorunlarımız daha kapsamlıdır. Güncel olarak çok yönlü gelişen, ideolojik olarak donanımlı insan toplamına ihtiyaç olduğu açıktır.

Profesyonellik güncel anlamda bütün yaşam alışkanlıklarını yenileyip mücadelenin ihtiyaçlarına cevap olmak demektir. Sadece tarih kitaplarında anlatılan yada eski belgelerde ifade edilen profesyonellik tanımı bu gün yetersizdir. Her gerilla bir komutan düzeyinde olmalıdır. Aksi taktirde başarı mümkün değildir. Gelişen tekniğin karşısında daha da küçük gruplara ayrılmak, deneyim ve yapmada daha yetkin olmayı gerektirmektedir. Kendi başına yönünü bulma(politik olarak), tıkanmanın olduğu yerde çözüm üretme, ideolojik yeterlilik bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan ve duyulacak olan özelliklerdir. Bunlarda yetersizlik tek tek bireylerde dahi olsa başarının önünde engel olacaktır. Her gerilla, pratik içindeki her bir devrimci, kendini, üzerinde yeni bir yapı inşa edilecek kadro olarak tasavvur etmelidir. Bireysel istem ve öznel değerlendirmelerden ziyade, hareket ve mücadelenin ihtiyaçlarını anlama, kendini bunları çözümleyecek yeterlilikte donatmalıdır.

Mücadelenin büyük oranda geriye düştüğü, mücadele güçlerinin yapısı ve kitlesinde büyük oranda gerilemelerin olduğu bu dönemde sağlıklı bir ilerleme için sağlam bir temel olmalıdır. Devrimci özne, gerilla kendini bu temel olarak görmüyorsa büyük yanılgı ve gereksiz bir enerji harcaması içerisindedir. Olası subjektif değerlendirmeler ile öznel istemlerin bireyi yanılgıya götürmesi kaçınılmazdır. Geleceğe doğru bir perspektif ile yönelinmezse başarılı bir sonuç üretilemez.

Uzun süreli savaş gerçeği gözden kaçırılmamalıdır, kararlılık, devrimci coşku olmalıdır, bu mücadelenin sürdürülmesi için olmazsa olmazdır. Fakat bu kararlılık gerçek zamandaki gerçek insan topluluğu ve ilişkilerini değerlendirme de bireyi yanılgıya sürüklememelidir. Devrimci özne-gerilla evrimci tarihin her anında koşullara karşı dönüştürücü rolü oynamalıdır. Fakat gerçek dünyayı anlayabildiği oranda bu mümkün olacaktır.

***

Yaşadığımız yüzyıldaki iletişim-bilişim ve teknolojik alandaki gelişmeler, savaşlarda ve savaş sahasında da bir dizi gelişmeyi ve değişikliği meydana getirmiştir. Savaşın karakter özelliklerinde, yürütülüş biçiminde, taktik ve tarzlarında, bir bütün olarak savaş konseptinde değişimler gündeme getirmiştir. Bu değişim ve gelişmeler karşısında kendini yenilemek devrimci savaşı sürdürebilmek için zorunludur. Savaş eski biçimde ele alınamaz ve sürdürülemez duruma gelmiştir, savaşı yürüten taraflar değişimleri doğru tahlil edip yeniden şekillenmeyi gündeme almak zorundadırlar. Kısacası yeniden yapılanma devrimci savaş güçleri açısından zorunlu bir ihtiyaçtır.

Bugün egemen sınıflar ve egemen burjuva devletler yüz binlerce insanla değil, teknik desteğe dayanan daha az güçle karşı devrimci savaşlarını yürütmektedir. Bu nedenle savaşı sürdürebilmek ve zafer kazanabilmek daha nitelikli ve donanımlı olmayı, tarz ve taktiğin yenilenmesini ve sürekli güncellenmesini gerekli kılmaktadır.

Savaşı geliştirmek, karşımızdaki düşmanı tüm yönleriyle tanımak ve onun hareket tarzını boşa çıkarmak, ona darbe vurmakla olanaklıdır. Düşmanı boşa çıkarmak yalnız teknik boyutuyla mümkün değildir, aynı zamanda çok yönlü kapasitemizi geliştirmek, bireylerin kültürel şekillenişinden ideolojik duruşuna kadar bir çok faktörü de düşünmek ve başarı getirmeyen tarzları da aşmak gerekiyor. Düşman karşısında insanın bilinçli dinamik rolünün açığa çıkarılması elzemdir.

Faşist “TC” devleti ve ordusu bugün savaşı esas olarak, istihbarat, teknik, profesyonel güç ve psikolojik savaş temelinde yürütmektedir. Bu dört temel etkeni birbirinden ayrı değil aksine birbiriyle bağlantılı bir biçimde uygulamaktadır. Yani yalnız tekniği kullanmasıyla bir sonuç elde edememektedir, bunun için yer ve hava istihbaratına gereksinim duymaktadır, aynı şekilde profesyonel-eğitimli gücü de tek başına etkili sonuçlar elde edememektedir, tekniğe ve istihbarata da ihtiyaç duymaktadır. Ve esas olarak hem kara hem de hava operasyonlarını esasta somut istihbarat temelinde gerçekleştirmektedir.

Bu durumda devrimci savaşın sürdürülmesinde ve geliştirilmesinde ilk dikkate alınması gereken gizlilik-illegalite olmaktadır. Gerillanın ve tüm devrimci savaş öznelerinin bugün değiştirmek zorunda olduğu hareket tarzının başında gizlilik gelmesi de bundandır. Düşmana bilgi gitmemesi için, hareket tarzı, halkla kurulan ilişkiler, muhabere, teknik kullanımı, konaklama, üstlenme ve eylemler de gizliliğin titizlikle ele alınması en önemli hususlardandır. Bu, ilk önce kendini-gücünü-örgütünü-partini koruyarak işe başlamak demektir. Ve devrimci savaşın geliştirilmesi ve sürdürülmesinde ilk öncelik burasıdır. Bu adım atlanarak devrimci savaş arzulandığı gibi geliştirilemez, hedeflendiği gibi de sürdürülemez.

Bu yazı ilk olarak Sosyalist Halk Savaşı Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

Önceki İçerikTuhaf Reaksiyonlar
Sonraki İçerikMuhataba Sorular!…