Ölülere saldırıda dışa vuran ırkçı-faşist sicil Erdoğan/AKP iktidarına aittir!

Kürt düşmanlığı bu kadar derinleşmiş, kök salmış ve bu kadar hoyratlaşmıştır. Irkçı-faşist Türk milliyetçiliği bu kadar perçinlenmiş, bu kadar aşağılık bir ünvana kavuşmuştur. Alevi düşmanlığı aynı ölçüde kök salmış, ruhlara kazınarak örümcek tutmuş beyinlere yerleşmiştir. Mezhepçi şovenizm ve faşizm anadan üryan orta yere serpilmiştir. Ankara’da gömülmesine tahammül edilmeyen yaşlı kadının cenazesi salt Tuğluk’un annesi olduğundan ötürü bu çağdışı faşist saldırıya maruz kalmamıştır. O, aynı zamanda Kürt ve Alevi bir kadına ait bir cenaze olduğu için bu köhnemiş ortaçağ karanlığını temsil eden saldırıya maruz kalmıştır

HABER MERKEZİ(25.09.2017)-Sınıfsız Toplum İçin Halkın Günlüğü’nün 5.Sayısında yayınlanan ‘’Ölülere saldırıda dışa vuran ırkçı-faşist sicil Erdoğan/AKP iktidarına aittir’’ başlıklı makaleyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

‘’Kürt ulusunun demokratik iradesini temsil eden milletvekillerinden biri olarak hapse atılan Aysel Tuğluk’un annesi vefat etti. Aysel Tuğluk hapishaneden izinli olarak annesinin cenaze “törenine” katıldı. Cenaze “töreni” sebebiyle ırkçı-şoven Türk milliyetçiliğinin bir kez daha en çirkin yüzüyle hortlamasına tanık olduk. Erdoğan-AKP iktidarının kışkırtarak körüklediği, bilinçli olarak geliştirip üstünden siyaset yaparak palazlandığı ve iktidarını korumak üzere dayanağı haline getirdiği ırkçı-faşist Türk milliyetçiliği bir kez daha çıplak yüzüyle zirve yaptı. Paralel olarak dinsel-mezhepçi şovenizm ve köhnemişlik de aynı ırkçı-faşist zihniyet davranışıyla iğrenç biçimde fışkırarak birkez daha dışa vurdu. Sergilenen alçak saldırı Tuğluk’un annesinin Kürt olması kadar Alevi olmasından da ileri geliyordu. Faşist naralar bunu çıplak biçimde resmetmektedir. Toprağa gömülmüş olan yaşlı kadının cenazesi, bu ırkçı-faşist saldırılar nedeniyle topraktan çıkarılarak doğduğu yer olan Dersim’e götürüldü ve orada toprağa verildi. Bu insanlık dışı saldırı Erdoğan-AKP iktidarının çağdışı zihniyeti tarafından beslenerek geliştirilen ve doğrudan sorumlu olduğu en kudurgan, en saldırgan ve en pervasız saldırıdır. Bu faşist saldırıyı nefretle lanetliyor, Tuğluk’a başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

Kürt düşmanlığı bu kadar derinleşmiş, kök salmış ve bu kadar hoyratlaşmıştır. Irkçı-faşist Türk milliyetçiliği bu kadar perçinlenmiş, bu kadar aşağılık bir ünvana kavuşmuştur. Alevi düşmanlığı aynı ölçüde kök salmış, ruhlara kazınarak örümcek tutmuş beyinlere yerleşmiştir. Mezhepçi şovenizm ve faşizm anadan üryan orta yere serpilmiştir. Ankara’da gömülmesine tahammül edilmeyen yaşlı kadının cenazesi salt Tuğluk’un annesi olduğundan ötürü bu çağdışı faşist saldırıya maruz kalmamıştır. O, aynı zamanda Kürt ve Alevi bir kadına ait bir cenaze olduğu için bu köhnemiş ortaçağ karanlığını temsil eden saldırıya maruz kalmıştır.

Şimdi sorulmalıdır Erdoğan ve şürekâsına ve Erdoğan’ın yeminli uşaklarına, entellektüel, akademisyen, yazar vb vs geçinen satılık kalemşörlerine; sorun Kürt sorunu mu, yoksa “terör” sorunu mudur? Eğer sorun “terör” sorunuysa, yaşlı kadının ölüsüne bu saldırı ve saygısızlık, gömülmesine bu tahammülsüzlük niye? Yoksa o ölü kadın ve ölmüş yaşlı bedeni “terörist” midir?! Değilse, ölü kadının Kürt ve Alevi olması değil midir, bu ırkçı-faşist saldırının sebebi! Yaşlı kadının ölü cesedine bu tahammülsüzlük ve cenaze törenine yapılan alçakça saldırı Kürt ve Alevi düşmanlığı değil de nedir? Var mı başka bir izahı? Dahası bu alçak saldırıyı mübah gören köhne zihniyet, Erdoğan/AKP iktidarından peydahlanan, ondan destek ve güç alan ve bizzat onun geliştirdiği ırkçı-faşist zihniyet değil midir? Yetiştirilen dindar nesil değil midir bu alçak saldırı güruhun gerçekleştirenler?

“Mezarlıkta yaşanan bir sataşma” açıklamasıyla aynı zihniyet içinde olan valinizin tavrı da gerçeği ortaya koyan başka bir kanıttır. Kamuoyu ve tepkiler karşısında zorunlu olarak yapılan açıklamalar ve hatta soruşturmalar tepkileri dindirmeye dönük iki yüzlülüklerden ibaret olup gerçeği değiştirmeye yetmez.

 Sorunun “terör” sorunu olmayıp “Kürt sorunu” olduğu ırkçı-faşist saldırıyla alenen ortaya kondu. Ne sahte kınamalar, ne sahte soruşturmalar yaşanan gerçeği değiştirmeye, gerçekleri manipüle etmeye yetmez’’

Önceki İçerik“Adaletçilerin” adaletlerinin bittiği nokta!
Sonraki İçerikZafer Çağlayan’ın Sarraf davasına eklenmesi ve AKP’ye etkileri!