ORTADOĞU DERSLERİNE KISACA SON BİR DEĞERLENDİRME!

IŞİD’in terör vahşetine karşı, ABD merkezli Batılı emperyalistler ve NATO; “Demokrasi Koalisyonu’’ aldatmacalarıyla kitleleri manipüle etmeye, terörist “demokratik’’ hegemonya stratejilerini “kurtarma’’ reçeteleri şeklinde sunmaya çalışmaktadır. Evet, Irak’a “demokrasi’’ seferberliğinde, 1 milyon Iraklının katledilmesinde hakeza Afganistan’da bunu gördük…

Emperyalist işgal ve kontrol saldırılarını, “durumu iyileştirme’’ şeklinde karşılayanlara, bu dersler, derinleşen kaos, serpilmiş boğazlayıcı IŞİD kafa kesmeleri ve etnik temizleme sonuçları, halen mi yetmiyor? Bu sonuçların temelinde yatan emperyalist hegemonyayı pekiştirme siyasetinin, Taliban’ın devrilmesinde somutlanan stratejisinin ardından izlenen yakın tarihin bir tecrübesidir. Kürt- Süryani- Ezidi ve tüm ezilenler açısından emperyalist saldırıya bel bağlama çizgilerinin çıkmazı gibi kendi özgüçlerine- öz savunmalarına dayanmayı esas almanın önemi de barizdir. 1975 Güney Kürdistan Peşmerge direnişi nasıl bastırıldı? ABD’nin Kissinger planıyla sağlanan Şah- Saddam’ın ortaklığıyla gerçekleştirilen katliamcı bastırma hareketinde “dost’’ bilinen Amerika’nın rolü nettir..

Saddam’ın Enfal- Halepçe Katliamlarında, kimyasal zehirlemelerinde ABD-Almanya kısacası Batı emperyalistlerinin rolü deşifre olmuşken “Arap Baharı’’ ertesi devreye sokulmuş, Libya saldırısının yarattığı yeni boğazlaşmalar ortadayken, Afganistan- Irak- Lübnan ve son olarak Gazze ablukası- katliamlarında ABD stratejisi alenen konuşulurken, öğrenmemek, traji komik olur. Suriye hangi planla mevcut duruma geldi.  200 bini aşkın insanın ölümü, milyonların mültecileşmesi, IŞİD’ in ilerlemesi, emperyalist ‘’iyilikseverlik’’ lerin ürünüydü. Dün, Saddamlarda olan bugün Esad- Sisilerden, “düşman” dedikleri İran’dan “bölgesel koalisyon’’ katılımları planı yapılmaktadır. Suudi- Katar- TC zaten ABD savaş aracının uşak katarlarıdır..

Kısacası Ortadoğu’da süren bölgesel çaplı emperyalist 3. dünya savaşıdır. Ukrayna- Gürcistan’daki kapışmada aynı çerçevededir. Dün de Balkanlar’da(1990’larda) icra edilmişti.

Somali, Uganda, Nijerya, Yemen ve Afrika’da halklar açısından yaratılan cehennemlerin felaketi, emperyalist saldırıların “demokratik’’ sonuçlarıdır.

ABD, AB’nin bölgeye “IŞİD’e karşı silah sevkiyatı’’, Ezidi- Kürt “dostluğu’’ için değil, kendileri- İsrail’in güvenliği için, İran- Çin- Rusya’ya karşı mevzilerini tahkim amaçlıdır. Şii hilaline karşıc(İran- Hizbullah- Esad vd) kuşatma, kontrole alma stratejisidir. Formatlar nettir. Emperyalist hegemonyada, petrol- doğalgaz rezervlerinin güvenliği, IŞİD’i hizada tutmak, Esad rejimine karşı ılımlı kontrollü muhalefetin iktidarı için, Suriye’nin bölünmesi de dahil silahlı donanım. IŞİD vahşeti, emperyalist saldırganlık- işgal vahşetini temizleme gerekçesi haline getirilemez. Ortadoğu- Kafkasya’daki boğazlaşmalar, Pasifik’e kadar uzanan gerginlik sratejileri, emperyalist savaş kurmaylarının eseridir. 1980- 1990’larda “sona erdi’’ denilen “soğuk savaş tehlikesi’’, şimdi bölgelerde fiilen süren gerçekliğiyle sahnededir. Bir kez daha emperyalist- gerici haksız savaşlara kaynaklık eden emperyalizm gerçeğidir sentezi, ispatlanmaktadır. Baltık- Polonya- Ukrayna ile Rusya, Pasifikler, Çin’in muhtemel yayılması, çevreleme stratejileriyle önlenmeye çalışılmaktadır. Bölgelerde ve ülkelerde cereyan eden hegemonya savaşları, dünya sahnesinden soyut değildir. Haksız savaşların ardından “özgürlük’’ bekleyen yanılsamalar konusunda ezilenleri uyarmak, ertelenemez sorumluluktur. Pragmatist yönelimlerle, emperyalist stratejilere entegre olma siyasetleri çıplak olgulardır. Burada tek tek ele almadığımız söz konusu yönelimlerden “özgürlük’’ çıkmaz. Reel politika adına, bu uzlaşma siyasetlerinin, halklara zarardan başka verecekleri şeyleri yoktur. İflas eden emperyalist “Yeni Dünya Düzeni’’nin koşullardaki restorasyonunu, halklar lehine bir reform telakki etmek, karşı- devrimin stratejisini objektif olarak meşrulaştırmaktır. Tarihi kanlı emperyalist NATO kanlı örgütünün, Vietnam- Hindi Çin, sonraki dünyanın her yerindeki ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’daki Gladyo merkezli düşük yoğunluklu savaş konseptlerini, Yunanistan- Şili gibi darbeler pratiğini, Afganistan- Irak ve diğer saldırganlıklarını, İsrailli Ortadoğu kuşatmalarını, “medeniyetler savaşı’’ teorileriyle, İslam-i fobi faaliyetlerini ve işgallerini unutacak mısınız?

Kürtlerin sıkıştırıldıkları kapan, inkar ve imha, emperyalist stratejilerden bağımsız değildir… Bölgesel egemenleri atlamadan, gerçek görülmelidir. IŞİD’i eğiten- donatan- seferber eden emperyalistlerdir. Barbarlığın kaynağına oturarak, “sivrisinekler’’ yok edilemez.

Özgürleştirici olan, devrimci sosyalist program- strateji- taktik- örgüt ve önderliktir. Kitleleri gerici akımlar arasında sıkışmaktan- alet olmaktan kurtaracak budur. Kuzey Afrika ve Ortadoğu halklarının tecrübesinden öğrenmeliyiz. Kitle isyanlarının önderlik boşluğundan ötürü dinsel illüzyonlarla emperyalist “demokrasi’’ aldatmacalarıyla, nasıl manipüle edildikleri açık değil midir? Dinmeyen kitlelerin isyanları, devrimcilik oyununu değil, devrim gereksinimine ve cevap olacak doğru çizgiyle donanmış örgüte ihtiyacı anlatıyor. Gerici statükolar çökmüştür. Onun “Yeni Türkiye- Yeni Dünya’’ adına gerici restorasyonla üretimine izin vermemek, kitlelerin egemenler kanalına akmasını önlemek, proleter sosyalist alternatifle mümkündür. “Tampon bölge’’ planlarıyla, askeri üs paketleriyle, güvenlik gerekçeleriyle, yeni ilhak ve işgalleri açığa çıkaralım…

Büyük zalimlere, emperyalist baronlara dayanarak bir emekçiler geleceği inşaa edilemez. Ulusal taleplere, burjuva çözüm projelerine emekçiler geleceğini karartmadan ilgisiz olmayacağız ama tehlikelere dikkat çekmek, ezilen ulus- milliyet emekçilerini uyarmaktan da vazgeçmeyeceğiz..

Rojava- Kobane’de kazanımları boğmak isteyenler, olmazsa kontrole razı olmayı dayatanlar, taşeronlara savaş ihalesi veren egemenler! Alana TC trenlerinin mühimmat nakliyatı, “çözüm” denilen sahtekarlığın da yeni delilleridir. Taktik manevralar, stratejik hesapları anlamamaya yol açmamalı, taktik stratejiyi, araç amacı yememelidir.

İhale savaşı yürütenler, zoraki göçertme ve alanı boşaltanlar, sınıra birikenleri “hümanist’’ vizyonla “misafir’’ etme taktikleriyle de vicdan avcısı durumundadır.

Parçalanmış, işgal- ilhak edilmiş Kürt ulusu ve Kürdistan’da işgali kırmak, zincirlenmiş dilini- kimliğini- kültürünü ifade etmek, devlet kurma hakkını bayraklaştırmak, kültürel soykırıma meydan okumak, haktır ve görevdir.. İşitmeyen IŞİD’çilerin, taşeron savaşları içinde bu görevleri boğanlara göğüs germek tarihi sorumluluktur.

Gerici dinsel bağnazlıkta, Pentagon merkezli Neo- Comculuğun “medeniyetler çatışması’’ şeklindeki, Huntigton’cu teorileri, orta yerdedir. Emperyalistler, amaçları için, dinci merkezli stratejileri, fevkalade makul görmektedir.

İnsanlığın tanrılardan kurtulmaya ihtiyaçları, gerçek ezen ve ezilenleri görmek için zaruridir. Dinler ve mezhepler “çatışması’’, egemen ve emekçiler çelişkisi ve savaşımı manipülasyon amaçlıdır. Ilımlı İslam, Sünni eksen, bir emperyalist kontrol stratjisiydi.. Marks, Engels son derece doğru ifade etmişti. Din, evet, gerçek sorunların dayandığı gerçek çelişkileri görme yerine, ıstırapları, koşullar dışında açıklayan, bir “afyon’’ dur.

Kitleleri, kapitalizmin gerçekleri dışında, problemlere sahip olduklarıyla aldatan bir afyon. Bu dünyayı cehennem kılan kapitalizmi atlayarak olayları, hurafelerle açıklayan bir ideoloji..

Komünistler, her bir durumdaki tarihsel koşulları, orada ezen- ezilenler gerçeğini hesaba katmayan, kaba materyalist soyut bir aleyhtarlıkla, dini ele almazlar. Aleviler, Ezidilerin bugün, tarihte de Avrupa köylü savaşlarının protestolarının vb retoriklerinde bunlar var diye seyirci kalmadı, kalmazlar. Evet din, komünist önderlerin (Marks) dediği gibi hem “bir ıstırap ve aynı zamanda hem gerçek ıstırabın ifadesi hem de gerçek ıstıraba karşı bir protestodur…’’ Afyon meselesi, bununla birlikte anlam bulur. Emperyalist plan- strateji ve pratikler, Fundemantalist her tür gericilik, bu çerçevede anlaşılabilir..

IŞİD tıpkı El- Kaide gibi, emperyalist hegemonya yarışlarında konjonktürel koşullarla ilişkili, emperyalist taktik silahlardır. “Yeni Dünya Düzeni’’ iflasıyla, 1. emperyalist paylaşım savaşı sonrası oluşturulan artık sürdürülemez bir statüko vardı. Emperyalist dünya yapılanmasının bir dönemi kapanmıştı. “Yeni’’ bir dizayn gerekliydi. Hegemonya için mezhepsel kışkırtmalar temelinde olduğundan tetiklendi. 2000’ler sonrası bölgeye yönelik gerçekleştirilen, emperyalist işgal planları pratiği başarısızlığa uğradı (Irak- Afganistan). Böyle bir ortamda artık emperyalist hegemonya savaşlarının ihalesi taşeronlara verildi. IŞİD, taşeronlardan birisidir. Emperyalist hegemonyalı “Yeni’’ Ortadoğu, çökmüş statükolarının “yeni’’ inşası için, emperyalist üretim paketi imalatıyla sahnelendi. Çöken Sünni- yapay Ortadoğu sınırlarında, “Hilafet devleti’’ herkesin rıza gösterebileceği bir araç haline getirilebilirdi. Uygarlığın beşiği Dicle- Fırat havzası zenginliklerinin “yeni’’ gaspı için, emperyalist “meşru’’ bir gereksinim yaratılmaya çalışılmaktadır.

İşgalin, inkar ve imhanın hedefi Kürtlere, bugün “reel zor’’ gibi gösterilen, girdikleri bağımsızlık- özgürlük trendinin kontrole alınması için, Kobane’ye saldırıya yol verildi. Zira bölgede gerçek yeni bir geleceğin, tüm çizgi sorunlarına rağmen, dinamiklerinin mayalandığı bu toprağı karartmak istedi. İzin verilmemelidir!

Rojava’yı savunmak, devrimi savunmaktır. Kobane, Rojova’nın kalbidir. Durmaması görevdir!

Önceki İçerikEkonomik krizden siyasi krize
Sonraki İçerikIŞİD ve KÜRTLER