OYUN KURUCULAR VE ÖZGÜR KÜRDİSTAN

Mezopotamya’nın kökleri çok eskilere dayanan yerleşik kadim toplumlarından olan Kürtler, Sümerlerden bugüne, zulmün-işgallerin hedefi oldu. Asur-Pers-İskender-Türk-Arap saldırılarına karşı onları seven ve dost olan dağlardı.. Dağlar “modern” bir tasfiye seferberliğiyle karşı karşıya… Hem de Malazgirt-Mercidabık-Çaldıran-Lozan tecrübelerine karşın. Oralardaki ‘ittifak’ların, daha doğrusu hile ve  kazıkların güncelleştirilmesini isteyen çizgilerin, mutabakat stratejilerinin en fazla tek sonucu olacaktır… Bazı sivriliklerini törpüleyerek, ilhakçı egemenliğin güncel üretimi!… 16.Yüzyıl’da Osmanlı-İran sonra yani 20. Yüzyıl’da İngiliz-Fransa’nın Skey-Picos Antlaşması’yla yapılandırılan Ortadoğu çerçevesinde, parçalanmış- paylaşılmış- ilhak edilmiş ve bu temelde, Türk- Fars- Arap egemenlerinin kontrolüne verilmiş statüko, fiilen çökmüşken! ABD’nin, BOP projesi yenilmişken! Irak- Suriye fiilen bölünmüşken, Kuzey Kürdistan serhildanlarla T.C. egemenliğini dize getirmişken! Artık durum, yani Kürtler ve Kürdistan’ın paylaşılması, “tarihi haksızlıklar” kategorisinde protesto edilip lanetlenerek geçiştirilecek bir şekilde ele alınamaz… Çöken 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası, İngiliz-Fransız-Ortadoğu düzeni,yırtılan fiilen hükümsüz hale gelmiş Lozan gerçekliğinde, Rojava-Güney-Kuzey Kürdistan, Kürt ulusunun dirilişi ve istemlerinde, Türk-Arap-Fars egemenlerinin sürdürülemez statükosunda, bağımsız-Birleşik-Demokratik-Sosyalist Kürdistan, programatik somut bir eylem yönelimidir… MKP 3. Kongresi, egemenlerin sunduğu 6 ya da başka türlü ilhakı sürdüren çerçeve yasalarının değil, stratejik planın bu olması gerektiğine dikkat çekti… Kimlik- bireysel hak- kültürel bazı taleplerle sınırlandırmanın ötesinde, paylaşılmış-parçalanmış bir Kürt milli meselesi ve Kürdistan sorunu var. Egemenlerin sürdürülemez statükolarına çekilerek “Kürt sever” (!) makyajlarına biat edip, eğilemeyiz. Fıtratımızda bu yok! Devrim; “İslam kardeşliği” , “Ortak vatan” , “Demokratik ulus” vitrinli tasfiye planına, bütün demokratik Kürt taleplerini desteklese de itirazdır!

İlhakçı egemenlik sisteminin her biçimine, tüm uluslar için tam hak eşitliği, hiçbir ulus-din ve dile imtiyaza, “resmiyet” örtüsüne hayır diyen, köklü bir meydan okuyuştur. Dün, Güney Kürdistan gelişmelerini, kabul edilemez “Aşiret reisliği”, Rojava atılımını yine kabul edilemez “Güvenlik riski”, Kuzey Kürdistan’ı “Törer tehdidi” olarak karşılayanlar, şimdi elleri mahkum, ıslah etme planına gelmiştir… İŞID, El Nusra hamilerinin, T.C’nin, stratejik yalnızlık kabusunu atlatmarına yardım etmek, ezilenlerin işi olamaz. Kürt egemenler, feodal otonom ayrıcalıklarla, genel egemenlerle antlaşma siyasetine yatkındır.. Komünistlerin bağımsız ideolojik-siyasi-çözüm programı bayrağını kaldırmaları, acil bir sorumluluktur!. Emperyalist stratejist teorisyenler bile, Newyork Times Gazetesi’nde, Ortadoğu’da “5 ülkeden 14 devlet çıkabilir” , “Eski sınıflar dayanamaz” derken, hangi reel durumu-reel politik adına, yapay stotüko sınırları içinde düşünülebilinir ki? Kürdistan’ın bağımsızlığına “Yeni İsrail” diyen Perinçek’lere karşın, ABD emperyalistleri Oratadoğu turlarında, “Toprak bütünlüğü, mutabakat hükümeti” konseptleriyle devrededir… Ki bunlar, güçler dengesine göre, değişebilir de. Kısaca durum şudur.. “Bağımsız-Birleşik-Demokratik-Sosyalist Kürdistan” olmayacak bir kehanet değildir.. Tarihin objektif gerçeklerinin gerçekleştirilebilir hükmüdür.. Bu hükme karşın, evet gerçekleşmesinde olmazsa-olmaz bir önderlik boşluğu vardır.. Bu durum, objektif gerçekliğin sunduğu fırsatları, bu temelde stratejik bir çizgiyle başaramasak bile, sorumluluk üstlenmeyi yadsımayı gerektirmez!.. Sorun şimdi de şudur… Toprağa pire mi-ejderha mı ekeceksin..

Objektif şok dalgalar Ortadoğu harita mühendislerinin “yıkılmaz eserlerini”(!) paçavraya çevirmişken, saatleri dönemlerin verili, tarihsel koşullarına göre duran çelişkiyi-değişimi anlamayan, doktorinci, dinci değişmezler, objektif koşullar zemininde elbette ki yükselmesi gereken, tarihe yön verecek sentezlere ulaşamaz. Kürdistan’ın tarihi haykırışı nettir. Özgürlük!.. Türk egemenlerinin daha önceki “çözüm planları”nın oyalama-tasfiye etme mahiyeti son derece açıktı. Kalekollarıyla topyekün savaş hazırlıkları, Gezi-Lice Katliamlarında deşifre olmadı mı? Ulusal-inanç-sınıf-cins baskılarını “yeni” “İslam milleti” söylemleriyle meşrulaştırılıp, tekçi kooperativist faşizmi güncelleştirmeye, ümmeti de biata çağırdı. Hızını alamadı, IŞİD-El Nusra gibi Cihadistan mobilize birliklerini her yönüyle donatarak bölgesel Sünni hegemonya seferberliğine girdi. Köprüler, anıtlar, 2071 stratejisi planlarıyla zorba fetihçi ecdatlarını, kindar ve dindar nesiller projelerinde yoğunlaşarak hatırlattı. Yenilen bu Neo-Osmanlıcı plan, şimdi yeniden gözden geçirilerek Kemalistlerle ittifak yörüngesinde güncelleştirilmeye tabi tutuldu. İsrail’in güvenliği, bölgenin kontrolünde, Afganistan-Irak’taki tecrübelerden (yenilgilerden) sonra, ABD’nin şimdiki stratejisi, kaos planıdır.

Ezilen ulusların ayrı devlet kurma hakkı, “tarihi-tarihsiz, medeni-barbar, ileri-geri, yetenekli-yeteneksiz” gibi sömürücü egemenler paradigmasının ayrımlarına tabi tutularak ihlal edilemez. Elbette sorun nüfus oranı da olamaz. Nüfusları on binlerle ifade edilen Lichtenstein-Monako-Malta için hak da, Kürtler için neden değil? Toprak bütünlüğü hükmü yürümediğinde; SSCB’de 17, Yugoslavya’da 7 devletin ortaya çıkmasında geçersiz de, Kürdistan için niye değil? Ne adına olursa olsun, ezilen ulus ve azınlıkları, zoraki devlet sınırları içinde tutmaya-ilhaklara kesinlikle karşıyız. Evet biz eşit-özgür, kendi-kendini yöneten bölge ve yaygın özerk yönetimlerin büyük gönüllü birlikteliklerinden yanayız. Komünizm bir yerel alan tapusu değildir. Bu hedefe ulaşmak, sömürücü baskının her türünü göğüslemeyi gerektirir. 

Önceki İçerikDEMOKRASİNİN AVANTAJLARI ANTİ-DEMOKRATİK AYMAZLIĞA HASREDİLEMEZ!
Sonraki İçerikSOSYALİZMİN RENGİ KADININ KIRMIZI FULARI